YÜKLENİYOR
Merkezî yönetimle yerel yönetimler arasındaki gelir bölüşümü ve kaynak kullanımı sıkça tartışılan konular arasında yer alıyor. Belediyenizin bütçe, öz gelir ve mali kaynak konusunda yaşadığı sıkıntılar nelerdir?
RECEP GÜRKAN: 2464 Sayılı Belediye Gelirleri Kanunu, eski bir kanundur. Günümüze gelinceye kadar yapılan küçük değişiklikler dışında kanunda genel bir revize söz konusu olmamıştır. Bunun neticesinde bazı vergilerin/harçların güncelliğini yitirmesi ve değişmesi nedeniyle alınması gereken vergiler ve harçlar alınamamaktadır. Alınanlar da güncel değerler kapsamında değildir (örneğin; haberleşme, elektrik ve havagazı, ilan/reklam ve eğlence vergisi).
Eğlence vergisinin konusu olan sinema, tiyatro, konser gibi etkinliklerin biletlerinin internet üzerinden alınması da gelir kaybına neden olmaktadır.
213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’na tabi işlemlerde belediyeler, Vergi Daireleri’yle aynı yetkilere sahip olmasına rağmen, Nüfus İşleri Genel Müdürlüğü ve SGK üzerinden gerçekleştirilen online işlemlerde engellemelere maruz kalmaktadır. Bu durum alacakların takibinin sağlıklı ve zamanında yapılmasına engel olmaktadır. Genel olarak belediyelerin öz gelirleri yetersizdir. Günümüzde belediyelere her geçen gün yeni görevler verilmektedir, ancak yeni öz gelir kaynakları sağlanmamaktadır. Öz gelirlerin yetersiz olması, belediyelerin özerk yapıdan uzaklaşmasına ve merkezî idareye bağımlı hâle gelmesine neden olmaktadır.
Merkezî yönetimin kaynak aktarımı konusunda muhalefet belediyelerine yönelik engellemeleri hizmet kapasitenize, çalışmalarınıza ve proje üretiminize nasıl etki ediyor? Belediye bütçelerinin yalnızca nüfusa göre değil, kentin ihtiyaçlarına göre düzenlenmesi neden önemli ve gerekli? İller Bankası’nın muhalefet belediyeleri için genel bütçeden ayırdığı kaynak yeterli mi?
RECEP GÜRKAN: İller Bankası’ndan belediyelere gönderilen paylar, birçok belediyede gelirin %60’lık, %70’lik kısmını oluşturmaktadır. Bu durumda belediyelerin planladığı ve programladığı birçok iş buradan gelecek kaynağa göre şekillendirilmektedir. İller Bankası, aylık ödemeler esnasında en üst limite yakın oranda ya da en üst limitten kesinti yapmaktadır. Dolayısıyla belediyelerin çalışmaları ve projeleri ileri tarihlere ertelenmektedir.
Belediye, sorumluluk alanındaki mahallî-müşterek nitelikteki ihtiyaçları karşılamak üzere kurulan idari ve mali özerkliğe sahip kamu tüzel kişisidir. Bu bağlamda yerel yönetimler, vatandaşların sosyal ihtiyaçlarını yerinde ve doğru olarak belirleme kapasitesiyle merkezî yönetime göre daha avantajlı konumdadır. Kentin neye, ne kadar ihtiyacı olduğunu yerinde ve doğru olarak tespit edebilmektedir. Yerel yönetimler, bu tespitlerin ardından vatandaşların hizmet taleplerine cevap verebilecek kaynakları bulmak ve bu kaynakları etkin biçimde kullanmak zorundadır. Yerel yönetimlerin bölge ihtiyaçlarına bakış açısı ve göstereceği özen, toplumla olan ilişkilerini düzenlemek açısından son derece önemlidir. Kentin ihtiyaçlarına ne kadar iyi karşılık verilirse, belediyenin geleceği de olumlu yönde etkilenecektir. Belediyeler, kentin ihtiyaçlarını ön planda tuttuğunda vatandaşların güvenini ve desteğini de arkasına alacaktır.
İller Bankası’ndan gelen genel bütçe payı günümüz şartlarında ancak personel maaşlarını karşılamaktadır. Gelen paydan tasarrufta bulunmak, yeni projeler üretmek ve bu projeleri hayata geçirmek imkânsız hâle gelmiştir.
Yerel yönetimlerin mali özerkliğini sağlamak için yasal mevzuat ve hukuki düzenlemeler çerçevesinde sizce neler yapılmalı? Merkezî yönetimin yerel yönetim politikaları neticesinde karşılaştığınız engellemeler, bütçe kısıtlamaları ve soruşturmalar nedeniyle hizmet/proje sunumunda ne tür zorluklarla karşılaşıyorsunuz?
RECEP GÜRKAN: Türkiye’de nüfusun çoğunluğuna hizmet eden yerel yönetim birimi olan belediyelerin, hizmetleriyle doğru orantılı gelir kaynakları elde etmesi ve bu kaynaklarda öz gelirlerinin yüksek oranda bulunması çok önemlidir. Mali özerklik, yerel yönetimin merkezî yönetimden bağımsız bir şekilde gelir elde etmesiyle mümkündür.
Mali özerklik seviyesinin yükseltilebilmesi için yerel yönetimlerin mali kaynaklarının en azından bir bölümümün oranları yerel yönetimler tarafından belirlenmelidir, yerel vergi ve harçlardan sağlanmalıdır. Gelişmiş ülkelerde vergilerin önemli bir kısmı yerel yönetimler tarafından toplanmaktadır. Ülkemize bakıldığında ise, yerel yönetimlerin vergilendirme yetkisi bulunmamaktadır. Mevcut anayasamıza göre belediyelerin yasa çıkarma, yani vergi oranları ve tarifeleri hakkında değişiklik yapma yetkisi yoktur. Bu işleyiş, yerel olarak kabul edilen vergi türlerinin esnek bir şekilde kullanılmasını önleyerek yerel yönetimlerin elde ettiği öz gelirlerin azalmasına neden olmaktadır.
Çeşitli ülkelerde belediye gelirleri içinde yer alan motorlu taşıtlar, gelir ve konaklama gibi vergiler belediyelerin öz gelirlerinde yer almaktadır. Ülkemizde de bu yönde çalışmalar olması durumunda yeterli gelir oluşursa, belediyelerin özerklik seviyesi güçlenecektir. Bunun sağlanmasıyla belediye meclislerinin rolü de artacaktır. Belediye meclislerinin yerel vergilerin türü ve tarifesi yönünde karar alabilmesiyle yerel demokrasinin gelişmesi için katkı sağlanacaktır. Belediye meclislerinin etkisinin artmasıyla kent konseyleri gibi idari ve sivil oluşumların da rolü artacaktır. Böylece halk denetimi gerçekçi bir biçimde hayata geçirilecektir. Mali yönden merkezî yönetime bağlılığı azalan bir belediye, bütçe sorunlarını düşünmeden daha iyi hizmet ve projeler sunabilecektir.
Belediyeler, yapacakları projeler için en son yıla ait kesinleşmiş gelir hesap cetvelindeki net tahsilat tutarının %10’nu geçen borçlanma tutarları için İçişleri Bakanlığı’ndan izin almak durumundadır. Ancak İçişleri Bakanlığı tarafından bu talepler olumlu ya da olumsuz olarak değerlendirilmediği gibi taleplere cevap dahi verilmemektedir. Bu tür yasal prosedürler, yapılacak büyük yatırımların ve projelerin önündeki en büyük engeldir. Alınacak izinlerin gecikmesi, büyük mali kayıplara neden olmaktadır.
Kırkpınar Yağlı Güreşleri Festivali, dünyanın en eski geleneksel spor faaliyetlerinden biridir. Avrupa’da düzenlenen ve Türkiye’nin 2008 yılında ilk defa katıldığı Avrupalı Seçkin Destinasyonlar Ödülü’nü kazanan Kırkpınar Yağlı Güreşleri Festivali, 16 Kasım 2010 tarihinde de UNESCO’nun İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’ne dahil olmuştur. Yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı olmaya devam eden böylesine önemli ve büyük bir organizasyon, tüm maddi zorluklara rağmen her yıl belediyemiz tarafından düzenlenmektedir. Bu organizasyona Kültür Bakanlığı Tanıtma Fonu’ndan hiçbir yardım yapılmamaktadır ve destek verilmemektedir. Organizasyonun maddi yükü belediyemizin bütçesinden karşılanmaktadır.