YÜKLENİYOR
Yeni nesil sürdürülebilir tarım uygulamaları ve yerelde sürdürülebilir kalkınma kapsamındaki çalışmalarınız nelerdir? Tarımda dijitalleşmeye yönelik projeleriniz var mı?
OSMAN GÜRÜN: Tarımsal üretimin en büyük ihtiyacı, kooperatifleşmedir. “Birlikten kuvvet doğar,” ilkesiyle başlattığımız, kooperatifleri desteklemeye yönelik projemizde Muğla’da faaliyet gösteren tarımsal kalkınma kooperatiflerinin tarımsal üretimdeki faaliyetlerinin, üretim ve pazarlama olanaklarının artırılmasını, üreticinin örgütlenerek daha güçlü ve söz sahibi olmasını amaçlıyoruz. Bu doğrultuda öncelikle aktif kooperatiflerin desteklenmesi, ardından gerekli bölgelerde amaca yönelik yeni kalkınma ve tüketici kooperatiflerinin oluşturulmasını planlıyoruz.
Muğla’da nüfusun %55’i kırsalda yaşıyor, tarımsal üretim de yaygın. Belediyemizin kuruluşundan bugüne kadar tarımsal kalkınmaya yönelik olarak 14 kooperatife destek verdik. Çoğunluğunu kadınların oluşturduğu kooperatiflere fide, zeytinyağı alımı, süt soğutma tankı, arıcılık malzemeleri ve bal-zeytin üretimi desteği sağladık.
Büyükşehir belediyesi statüsüne geçilmesiyle birlikte 13 ilçede faaliyetlerini sürdüren tarımsal kalkınma kooperatiflerinin önerilerini ve sorunlarını dile getirebilmesi amacıyla toplantı düzenledik. Bu toplantı sonucunda da kooperatif destekleme çalışmaları için planlamanın ilk adımını attık.
Ayrıca laboratuvarlar ve tesisler kuruyoruz. 5 laboratuvarla, 4 tesisle üreticilere destek olmaya çalışıyoruz. Yeni nesil sürdürülebilir tarım için yapılacak tüm çalışmalara da katkıda bulunuyoruz. Bu laboratuvarları ve tesisleri şöyle sıralayabilirim:
Yerel Tohum Merkezi
Meyve Sebze Kurutma Tesisi
Uçucu Yağ Distilasyon Tesisi
MELSA-Yöresel Ürün Satış Merkezi
Tarımsal Amaçlı Toprak, Bitki ve Sulama Suyu Analiz Laboratuvarı
Duyusal Analiz ve Sürekli Eğitim Merkezi-Zeytinyağı Tadımı
Tohum Test Laboratuvarı
Kriyoprezervasyon ve Doku Kültürü Laboratuvarı
Tıbbi Aromatik Bitkiler Laboratuvarı
Tarımda dijitalleşme kapsamında bölgenin florasını ve faunasını göz önünde tutarak toprağın korunmasını, tarımsal üretimi, kaynakların ekonomik kullanılmasını, çevreye duyarlı sistemlerin oluşturulmasını, girdilerin azaltılmasını ve zamanında yeterli miktarda kullanılmasını amaçlıyoruz.
Proje dahilinde temel hedefimiz, yöre halkının tarımsal teknolojiler konularında eğitilmesini ve bu teknolojileri üretimde kullanmalarını sağlamak. Mülkiyeti belediyemize ait 50 dekarlık arazide başlayan projemizde üretim parselleri ve sera kuruldu. Daha sonraki süreçte de eğitim merkezinin kurulması, teknolojik gelişmelerin takip edilmesi ve tarımsal uygulamaların yapılması planlanmaktadır.
Yatağan ilçesi Bahçeyaka Mahallesi’nde bulunan 50 dekarlık arazide akıllı tarım ve hayvancılık alanları oluşturarak üreticilere örnek olacak bir tarımsal üretim modeli geliştiriyoruz. Seracılık, küçükbaş-büyükbaş hayvancılık, arıcılık, bahçe ve tarla bitkileri, sulama sistemleri konularında teknolojik sistemlerin kullanılması için çalışıyoruz. Bölgede faaliyetlerini yürüten üreticiler, kooperatifler ve üretici birlikleri de bu çalışmalarda yer alacak. Tarım ve hayvancılıkta tüm modern uygulamaların yer alacağı projemizde, alan içindeki deneme parsellerinde alternatif tarım ürünleri de yetiştirilecek. Proje alanı, üreticiler için uygulamalı eğitim alanı olarak faaliyet gösterecek.
Alanda oluşturulan deneme bahçelerinde, hayvancılık ve kümes alanlarında “Akıllı Sera Sistemi”, “Akıllı Sulama Sistemi”, “Akıllı Hayvancılık Sistemi”, “Akıllı Kümes Sistemi” ve “Akıllı Arıcılık Alanı” oluşturulacak.
Tarım alanlarının, su kaynaklarının daha verimli kullanılması ve güvenli gıdaya erişilmesi için tarımsal performansı yükseltmeye ve tarımsal ekonomiyi büyütmeye yönelik olarak yerel yönetimlerin alacağı inisiyatifler sizce neler olmalı? İklim değişikliği, kuraklık, doğal afetler ve ekolojik kriz karşısında tarımda hangi önlemler alınmalı?
OSMAN GÜRÜN: Ülkemizde kullanılan suyun yaklaşık %70’i tarımsal sulamaya gidiyor. Suyun %22’lik kısmını üretim ve enerji elde etmek için kullanıyoruz. Geriye kalan %8’lik kısmı içme suyu ihtiyacı ve evlerdeki ihtiyaçlar için kullanıyoruz. Özellikle tarımda vahşi, salma sulama yerine yenilikçi, toprağın ihtiyacı kadar suyun kullanılmasını sağlayan yöntemlere geçilmelidir.
Vahşi, salma sulama sisteminde toprağın yapısı bozuluyor. Bu nedenle erozyona sebep olma ihtimali çok yüksek. Ayrıca bu sulama sistemi toprağın üst katmanının, verimli kısmının aşınmasına sebep oluyor, toprağın kalitesini düşürüyor. Toprağın kalitesi düştüğünde bitkiler gerekli mikro-makro besin elementlerinden yoksun kalıyor. Ayrıca salma sulama sisteminde toprağın taban suyunun yükselmesi büyük bir sorun. Toprağın verimliliği açısından en iyi sulama sistemi, damla sulama sistemidir. Dünya tarımına, modern tarıma baktığımız zaman ülkelerin büyük bir kısmı su israfının önünü geçmek istiyor. Su, artık dünyanın vazgeçilmez stratejik bir ürünüdür.
Kırsal kalkınmaya destek sağlamak amacıyla sulama suyunun verimli kullanılması, su tasarrufunun sağlanması, su kayıplarının azaltılması, sulama suyu dağıtımı ve kullanım maliyetlerinin azaltılması için çiftçilerin kendi imkânlarıyla yapamayacakları bakım-onarım faaliyetlerine destek veriyoruz. Eğitimlerle, tarım sempozyumlarıyla, broşürlerle vahşi sulamanın zararlarını çiftçilere anlatıyoruz.
Pandemi döneminde tam kapanmanın yaşandığı ülkelerde marketlerin raflarının boş kaldığı görüntüler daha dün gibi aklımızda. Yaklaşan kuraklığa, iklim değişikliklerine ve afetlere karşı yapılması gereken, ithal eden bir toplumdan üreten bir topluma geçmektir. Ülkemizin verimli topraklarının büyük bir bölümü ne yazık ki 20 yıldır nadasa bırakıldı. Ürettirmeyen, üretime, çiftçiye sürekli engeller çıkaran bir iktidarla karşı karşıyayız. Yurtdışından toprak kiralayarak gövde gösterisi yapan, arka planda dışarıdan ithal eden, tarım ürünlerinde vergiyi sıfırlayarak yerli üreticiyi bitiren bir politika. Oysa Türkiye’nin verimli topraklarında üretmeliyiz, çiftçilere destek vererek onları tekrar milletin efendisi yapmalıyız. Yaklaşan kuraklığa, iklim değişikliklerine bilimsel çözümler üreterek tarıma yansımalarını üreticiyle paylaşmalıyız, çözüm için tüm paydaşlarla bir araya gelmeliyiz. Biz, tüm tarımsal faaliyetlerimizi bilimle, üniversitelerle, kurduğumuz laboratuvarlardaki bilgiyle yapıyor, tarım sempozyumlarıyla değerli bilim insanlarını Muğla’da üreticilerle buluşturuyoruz.
Bölgenizdeki üreticilerin ve çiftçilerin yaşadığı sorunlar bağlamında tarımsal verimliliğin, üretim kapasitesinin ve gıda üretim sistemlerinin artırılması için yaptığınız çalışmalar var mı? Tarımsal istihdam alanında neler yapıyorsunuz?
OSMAN GÜRÜN: Tarımsal üretimin her aşamasında ve pazarlamada çiftçileri, üreticileri, kooperatifleri, birlikleri ve tüzel kişilikleri desteklemek amacıyla birçok tarımsal proje yürütüyoruz. Bu kapsamda tesisler kuruyoruz. Tarım ve hayvancılıkta yürütülen faaliyetlere, değişik türde katma değerli ürünlere yönelik planlamalar yapıyoruz. Meyve-sebze kurutma tesisimiz bu planlamalara bir örnektir. “Kırsalda Üret, Kıyıda Tüket” ve “Toprağını Satma Ürününü Sat” sloganlarımız, tarım projelerimize rehber olmaktadır.
Tarım alanlarının imara açılmasını önlemek, tarımda kadınları ön plana çıkarmak ve kooperatifleşmeyi yaygınlaştırmak oldukça önemli. Üreticilerin girdi maliyetlerinin düşürülmesi için de meyve fidanı, yem bitkisi ve sebze tohumu, yerel tohum desteği veriyoruz.
“Meyve Sebze Kurutma Tesisi” ve “Distilasyon Tesisi” gibi tesisler kuruyoruz. Alternatif tarım ürünleri üretmeleri ve markalaşmaları için üreticilere destek sağlıyoruz. Tarımsal istihdama yönelik olarak kalkınma ve tüketici kooperatifleri kurmayı planlıyoruz.
“Koku Vadisi” projesi kapsamında projenin ortaklarına fide-fidan desteği veriyoruz. Üreticilerin dikimden pazarlamaya kadar ihtiyaç duyduğu her türlü teknik destek belediyemiz tarafından sağlanıyor.
Süt ve süt ürünlerini geliştirmek için süte katma değer kazandırmayı amaçlıyoruz. Aracı olmaksızın kooperatiflerin kalkınmasına ve üretici ortaklarının gelir düzeylerinin iyileştirilmesine yönelik çalışmalar yapıyoruz. Bu kapsamda 5 adet süt soğutma tankını tarımsal kalkınma kooperatiflerinin kullanımına sunduk.
Katma değeri yüksek, alternatif arı ürünlerinin üretilmesi için eğitimler veriyoruz. Bala ve polene alternatif olarak arı sütü ve propolis gibi apiterapik ürünler üretilmektedir. Bu kapsamda bal dozajlama ve polen kurutma makinesi, emniyet bandı ısı tüneli, tezgâhlar ve paletler kullanıma sunuldu.
Doğal, organik ve yöresel ürünlerin üretilmesini desteklemek, bu ürünlerin markalaşmasını sağlamak amacıyla üreticilere her aşamada yardımcı oluyoruz. Zeytin ve zeytinyağı üretimini, verimliliği ve kaliteyi artırmaya yönelik çalışmalar yapıyoruz.
İpekböcekçiliğinin yaygınlaştırılması için ipekböceğinin önemli besin kaynağı olan dut yaprağından başlayarak kozadan ipek ipliği üretimine ve dokumacılığına kadar süren tarımsal faaliyetlerde ipekböcekçiliğini iyileştirme, geliştirme çalışmaları yürütüyoruz, sürdürülebilirliğinin sağlanmasına yönelik olarak üreticileri destekliyoruz.
Üretici kadınların desteklemek için dört ilçede, 18-45 yaş arasında toplam 140 kadın çiftçiye 420 kıl keçisi dağıttık.
Fethiye-Yeşilüzümlü Mahallesi’nde ürettiğimiz asma fidanı çelikleriyle bölgedeki kooperatife de destek olacağız. Fethiye Belediyesi ve kooperatif işbirliğiyle “Şarap Yapım Tesisi” için çalışmalar yürütülüyor.
Alım Garantili Süs Bitkisi Üretim Projesi kapsamında üç serayla çiçek üretimine başlayan kooperatif, sera sayısını 25’e çıkardı. Kooperatifin ürettiği 20 milyon çiçeğin 11 milyonunu satın aldık. Tarımsal üretimin bütün aşamalarında, üretimin iyileştirilmesinde ve pazar olanaklarının geliştirilmesinde tüketim kooperatiflerini her zaman destekliyoruz. Kooperatiflerin ürünlerinin MELSA üzerinden, mağazadan ve internetten satılmasına yardımcı oluyoruz.
Yerel yönetimler, tarımda sürdürülebilirlik ilkesi çerçevesinde kaliteye dayalı üretim artışının sağlanmasından gıda güvenliğine, bitkisel üretimden hayvancılığa, sulama sistemlerinden toprağın kalitesine kadar dayanıklı tarım uygulamalarını sizce nasıl hayata geçirebilir? Varsa, belediyenizin bu konudaki faaliyetlerinden bahseder misiniz?
OSMAN GÜRÜN: Ar-Ge çalışmaları, tarım alanında kullanılan ürünlerin girdi maliyetlerinin düşürülmesi, laboratuvarların ve üretim tesislerinin kurulması, tarımsal destekler, alternatif ürün denemelerinin yapılması ve eğitimlerin verilmesi, dayanıklı tarım uygulamaları için oldukça önemlidir. Bu nedenle ilçelerimize deneme bahçeleri kuruyoruz. Çiftçileri alternatif ürün yetiştirmeye ve kooperatif kurmaya teşvik ediyoruz. Muğla’da faaliyet gösteren tüm tarımsal kalkınma ve tüketim kooperatiflerini destekliyoruz. Muğla’nın sembolü olan tarımsal ürünlerin tanıtılmasında ve markalaştırılmasında rehber oluyoruz. Kurduğumuz Yerel Tohum Merkezi’nde 1.000’ e yakın yerel tohum çeşidi bulunuyor. Merkezimiz, Türkiye’nin en büyük ve kapsamlı yerel tohum merkezidir. 2020 yılında 81 ili yerel tohum konusunda ücretsiz olarak destekledik. Tarımsal laboratuvarlar kuruyoruz. Toprak, yaprak ve su analizleri yapıyoruz. Bu sayede üreticiler, toprağını tanıyor. Proje kapsamında ilimizin toprak haritasını oluşturuyoruz. Zeytinyağı analizleri ve duyusal tadımlar yapılıyor. Ata tohumları test ediliyor, gelecek nesiller için laboratuvarda donduruluyor. “Tarlanıza Geliyoruz” projesi kapsamında teknik ekibimiz tarlalara gidiyor, talepleri alıyor. Üreticilerin girdi maliyetlerini azaltmak için çalışmalar yapıyoruz. Meraları rehabilite ediyoruz.