"Benim iki büyük eserim var; biri Türkiye Cumhuriyet'i diğeri Cumhuriyet Halk Partisi."

Tunç Soyer: Tohumdan Satışa Kadar Bütün Süreçleri Tasarlıyoruz

  • 4 Ekim 2021

Yeni nesil sürdürülebilir tarım uygulamaları ve yerelde sürdürülebilir kalkınma kapsamındaki çalışmalarınız nelerdir? Tarımda dijitalleşmeye yönelik projeleriniz var mı?


TUNÇ SOYER: “Başka Bir Tarım Mümkün” vizyonuyla “İzmir Tarımı” stratejisini uygulamaya koyduk. İzmir Tarımı’nı Türkiye’de bugüne kadar uygulanan tarım politikasından ayıran iki temel fark: Kuraklık ve yoksullukla mücadele. İzmir Tarımı, ekonomik değeri yüksek ve suyu az tüketen stratejik ürünleri destekleyerek tarımsal sulamada harcanan suyu %50 oranında azaltmayı hedefliyor. Bu %50’nin büyük kısmı havza planlamasıyla, yani doğru ürünün doğru yerde ekilmesiyle sağlanıyor. Öngörülen su tasarrufunun diğer kısmı ise, modern sulama teknikleriyle gerçekleşiyor. Yeni politikamızın ikinci farkı, yoksullukla mücadele hedefi. Biz, tarımı sadece tarlada yapılan ve sonlanan bir zirai faaliyet olarak görmüyoruz. İzmir Tarımı, tohum aşamasından başlayarak son tüketiciye uzanan tüm süreçleri kapsıyor. Satış ve pazarlamayı en baştan planlayarak ürünlerin katma değerini büyütüyor ve yoksullukla mücadele ediyoruz. 


Kuraklık ve yoksullukla mücadele üzerine temellenen İzmir Tarımı, yerel tohumları ve yerel ırkları yaygınlaştırarak kuraklıkla, küçük üreticiyi destekleyerek yoksullukla mücadeleyi başlatıyor. İzmir Tarımı’yla çiftçiye, üretimin ilk adımından itibaren destek oluyoruz. Ürünlerin işlenmesi ve pazarlanması için tesisler kuruyoruz. Üretici pazarları ve Halkın Bakkalı’yla ürünleri tüketiciyle buluşturuyoruz. Destek paketlerimizde kooperatif ürünlerini değerlendiriyoruz. Tohumdan satışa kadar bütün süreçleri tasarlıyoruz.


İzmir Tarımı; “Ürün Planlaması”, “Tarımsal Destekler”, “Alım ve Satış Garantisi”, “Tarımsal Yatırımlar ve Pazarlama”, “Kırsal Turizm”, “İzleme ve Değerlendirme” olmak üzere altı bölümden oluşuyor. Bunların hepsini bir yerel kalkınma programı olarak işliyor. 


Tarımda dijitalleşme konusuna gelirsek, “Tarım İzmir” projemiz İzmir genelinde tarımsal faaliyet gösteren çiftçilere ve üreticilere online bir platformda profesyonel zirai destek alabilecekleri, ürünlerini sergileyebilecekleri, alıcılarla buluşabilecekleri alan yaratmak, kentte yapılan üretimi yönlendirmek ve üretilecek ürünler hakkında doğru tahminde bulunarak üretim stratejisinin yapılabilmesini sağlamak amacıyla kurgulandı. Bu kapsamda “Veri Tabanı”, “Mühendise Danışma”, “Çiftçi Erken Uyarı Sistemi”, “Toprak Yapısı Tespiti”, “Bitki Deseni Tespiti”, “Açık Pazar”, “Tohumdan Tüketiciye Takip Sistemi” ve “Toplum Destekli Tarım” başlıklarında modüllerimiz var.


Tarım alanlarının, su kaynaklarının daha verimli kullanılması ve güvenli gıdaya erişilmesi için tarımsal performansı yükseltmeye ve tarımsal ekonomiyi büyütmeye yönelik olarak yerel yönetimlerin alacağı inisiyatifler sizce neler olmalı? İklim değişikliği, kuraklık, doğal afetler ve ekolojik kriz karşısında tarımda hangi önlemler alınmalı?


TUNÇ SOYER: 2019 verilerine göre, Türkiye’de suyun %77’si tarım için kullanılıyor. Bu durum acilen değişmezse yakın bir gelecekte içme suları tehlikeye girecek. İzmir’de elbirliğiyle tarımsal su kullanım oranını yarı yarıya düşürmek için çalışıyoruz. 


Bu kapsamda İzmir’in iklimine, doğasına ve toprağına uygun, il genelinde yetişebilen stratejik ürünler tespit edildi. Su kaynaklarını tasarruflu kullanan ve piyasa değeri yüksek beş ana stratejik ürün grubu olarak mera hayvancılığı, tahıl ve baklagiller, zeytin ve zeytinyağı, üzüm ve yağmura dayalı ürünlerle kıyı balıkçılığı belirlendi. Ayrıca İzmir genelinde “İzmir Tarımı” kriterleri ve “Yeşil Mutabakat” ilkeleriyle uyumlu üretim yapan 3.681 üretici tespit edildi. Bu üreticilerle sözleşmeli üretim anlaşmaları yapılıyor. 2022 yılının sonuna kadar yaklaşık 10.000 üreticiyle sözleşmeli üretim anlaşması yapılacak. “Atalık Yem Bitkilerini Destekleme Projesi” kapsamında gambilya, mürdümük, saz çavdarı, kavlıca, karakılçık gibi iklim ve su dostu yem bitkilerini de yaygınlaştırıyoruz. 


Tarım arazilerinin sulama suyu ihtiyacını karşılamak ve kuraklıkla mücadele için 7 ilçede ve 10 mahallede tarımsal sulama göleti etüdü çalışmaları yapılıyor. Mevcut sulama tesislerinde su tasarrufu sağlamak için isale hatlarındaki kayıpların önlenmesini ve açık kanalların kapalı sistem olarak yenilenmesini sağlıyoruz. İzmir Özel İdaresi tarafından yapılan ve 8 yıldır hizmete alınamayan “İzmir Dikili Yahşibey Sulama Göleti” sulama şebekesinin yapımına başladık. 7.000 dekar tarım arazisini sulayacak sulama tesisi, 2023 yılı sulama sezonu başında faaliyete geçiyor. Tarımsal sulama tesisleri yapımı ve mevcutlarının yenilenmesi için 2020-2021 arasında toplam 22 milyon 270 bin TL, sulama kooperatiflerine malzeme desteği için de 1 milyon 785 bin TL ödenek ayırdık.


Bölgenizdeki üreticilerin ve çiftçilerin yaşadığı sorunlar bağlamında tarımsal verimliliğin, üretim kapasitesinin ve gıda üretim sistemlerinin artırılması için yaptığınız çalışmalar var mı? Tarımsal istihdam alanında neler yapıyorsunuz?


TUNÇ SOYER: İzmir Tarımı’nın eğitim aşamasını önemsiyoruz. Örneğin, TÜSİAD işbirliği ve Yaşar Üniversitesi desteğiyle hizmete açtığımız Girişimcilik Merkezi İzmir, ilk programını tarımla başlattı. Programla İzmir’in tarımsal girişimcilik projelerine ev sahipliği yapması, İzmir Tarımı stratejisi doğrultusunda İzmir’de tarımsal üretim seviyesinin artması hedefleniyor. Aynı zamanda iki yeni tarımsal eğitim kurumunun kuruluş sürecini başlattık. Tarımda genç istihdamın giderek azaldığı günümüzde bu iki yeni eğitim kurumu, çiftçilerin bilgi ve tecrübelerini geliştirecek. Bunların ilki Bademler Köyü’ndeki İzmir Tarım Okulu (Tarım Koleji). Diğeri ise, İzmir Tarım ve Yaşam Bilimleri Üniversitesi.


İzmir Tarımı Geliştirme Merkezi’nde kooperatif ortaklarına kârlılığı yüksek ve suyu tasarruflu kullanan ürün planlaması, tasarım ve markalaşma, ihracat ve satış olmak üç konuda ücretsiz danışmanlık hizmeti veriyoruz. Üretim kapasitesini artırmak için çiftçiye önemli destekler veriyoruz. Ayrıca yeni dönemde sadece alım garantisi vermekle kalmıyor, satış garantisi de veriyoruz. Son iki yılda 61 üretici kooperatifinden aracısız ürün alımı yaptık, üreticiye 377 milyon TL’lik destek sağladık. 


Büyükşehir iştiraki Baysan tarafından üç büyük fabrika yatırımı yapılıyor. Bayındır’da 90 milyon TL yatırım maliyetiyle günlük 100 ton süt işleme kapasitesine sahip Süt İşleme Fabrikası’nın temeli 26 Eylül’de atıldı. 130 kişiye istihdam yaratacak bu fabrikayla yılda 44 milyonu keçi, koyun ve manda sütü olmak üzere toplam 110 milyon TL’lik ürün alarak üreticiye destek verilecek. Günlük 6 ton et işleme kapasitesine sahip Ödemiş Et İşleme Tesisi’ni 9 milyon TL’lik yatırımla hayata geçirdik. 75 kişiye istihdam olanağı sağlayan tesis, Ekim 2021’de faaliyete geçecek ve üreticiye yılda 85 milyon TL’lik desteği olacak. Bergama’da 25 milyon TL’lik yatırımla günlük 5 ton kapasiteli Meyve Sebze Kurutma ve Şoklama Tesisi kuruluyor. 80 kişiye istihdam olanağı sağlanacak bu yatırımla üreticiye yılda 10 milyon TL destek olunacak. Meyve-sebze tesisinin 2022 yılının Temmuz ayında faaliyete geçmesi planlanıyor. 


Büyükşehir Grand Plaza çatısı altındaki 9 şubeden ve bir internet şubesinden oluşan Halkın Bakkalları ağıyla da Türkiye’deki üretici kooperatiflerinin ürünleri halkla aracısız buluşuyor. Pagos, Kültürpark, Buca ve Bergama’da açtığımız üretici pazarlarına 293 üretici ve kooperatif katılıyor.


İki yılda bir İtalya’nın Torino kentinde gerçekleşen “Terra Madre” Gastronomi Fuarı, 2022 yılında İzmir’e geliyor. Fuar, ürettiğini pazarlamakta zorlanan küçük üreticileri ve kadim kültürden gelen yerel ürünleri Türkiye’deki ve dünyadaki tüketiciyle aracısız olarak buluşturmayı hedefliyor.


İzmir Tarımı’nın önemli bölümlerinden biri de agroturizm gibi yan ekonomiler oluşturma çalışması. Agroturizm, tüm dünyada çiftçiye ek gelir oluşturan bir sektör hâline geldi. Bu kapsamda İzmir’de özgün bir yaklaşımla kırsal havza planlaması yapıyoruz.


Yerel yönetimler, tarımda sürdürülebilirlik ilkesi çerçevesinde kaliteye dayalı üretim artışının sağlanmasından gıda güvenliğine, bitkisel üretimden hayvancılığa, sulama sistemlerinden toprağın kalitesine kadar dayanıklı tarım uygulamalarını sizce nasıl hayata geçirebilir? Varsa, belediyenizin bu konudaki faaliyetlerinden bahseder misiniz?


TUNÇ SOYER: İzmir Tarımı stratejisi doğrultusunda yaptığımız her çalışma hem yeni bir tarım ekonomisi yaratıyor hem de tarımda sürdürülebilirliği ve gıda güvenliğini merkezine alıyor. İklim dostu ürünlerin teşvik edilmesinden su kaynaklarını korumaya, küçük üreticinin desteklenmesinden sağlıklı gıdayı tüketiciyle buluşturmaya yönelik projelere ve tarımsal desteklere kadar her şeyi bu kapsamda düşünebiliriz. Biz, İzmir Tarımı’yla Türkiye’ye önderlik etmek üzere yola çıktık. “Başka Bir Tarım Mümkün” diyerek suyu, gıdayı, toprağı, yaşamı korumak için yol haritamızı belirledik. Burada sadece projeler hayata geçirmiyoruz, yol ve yöntemleri de sunuyoruz. 


Önerilen Haberler