- 10 Ekim 2021
YÜKLENİYOR
Yerel yönetimlerin daha etkili ve verimli olması için katılımcı bütçeleme uygulaması, vatandaşların bütçe sürecine ve kamu bütçesinin dağılımı hakkındaki kararlara dahil olması neden önemli?
ŞÜKRAN EROĞLU: Katılımcı bütçe, belediyenin zorunlu giderleri ve harcamaları dışında kalan tutardan yerelin istek ve talepleri doğrultusunda bir pay ayrılması esasına dayanır. Yurttaşlar genelde seçimden seçime oylarını kullanır, sonrasında ne olup bittiğini bilmez ve sürece katılmazlar. Katılımcı bütçe bu anlamda yerelde yaşayan herkesin, belediyenin harcamalarından haberdar olması, yaşadığı ilçede ve mahallede ne olup bittiğini takip etmesi, yapılan harcamaların doğru ve yerinde yapılıp yapılmadığını da denetlemesi sürecidir. Yani yurttaşların yerel yönetime doğrudan katılması, fikirlerini ve taleplerini iletmesi ve bunların yapılıp yapılmadığını da kontrol etmesidir ki, bu da demokratik ve katılımcı bir uygulamadır.
Yerel yönetimlerde katılımcı demokrasinin ve iyi bir yönetişimin bileşeni kabul edilen katılımcı bütçelemenin yaygınlaştırılmasına yönelik çalışmalarda süreç nasıl ilerliyor?
ŞÜKRAN EROĞLU: Şişli Belediyesi, katılımcı bütçe çalışmasını Türkiye genelinde ilk kez hayata geçiren belediye. Kent konseyiyle birlikte yürütülen süreçte Şişli’de yaşayan tüm yurttaşların, faaliyet gösteren STK’ların, derneklerin, meslek odalarının, okul aile birliklerinin, aile hekimlerinin, din görevlilerin ve aklınıza gelebilecek herkesin, her kesimin fikirleri soruldu, talepleri alındı. 25 mahallede toplantılar düzenlendi, bu toplantılarda her bir mahallenin “Mahalle Bütçe Komitesi” oluşturması istendi. Oluşturulan 25 mahalle bütçe komitesi, kendi aralarında, her mahalleden bir kadın, bir erkek olmak üzere sözcüler (temsilciler) seçti. Bu kişiler, Şişli Bütçe Konseyi’nde yer aldı. Bütçe Konseyi, gelen talepleri inceledi, belediyede ilgili müdürlüklerle görüştü ve projelendirdi. Bundan sonrasında da süreci izleyecekler ve kendi mahallelerinde gerekli bilgilendirmeleri yapacaklar. Şişli Kent Konseyi, sürecin başından itibaren tüm çalışmalarda yer aldı. Kurulan çalışma grubunda üç yürütme kurulu üyemiz, diğer üyelerle birlikte süreci planladı. Gerçekten çok emek verildi ve yoğun bir çalışma oldu. Şişli’de katılımcı bütçe, “Benim Bütçem” olarak tanıtıldı. 6 Kasım’da konseyimizin ve belediyemizin ortaklaşa düzenleyeceği konferansta “Benim Bütçem” çalışması ve süreçleri anlatılacak. Konferansa çeşitli siyasi partilerin genel başkanlarının, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ve ilçe belediye başkanlarının katılımını bekliyoruz. Mahalle komitelerinden temsilciler, konferansta deneyim aktarımında bulunacak, akademisyenler de katılımcı bütçe konusunda sunumlar yapacak.
Hukukçu kimliğinizle değerlendirdiğinizde yasal mevzuat ve hukuki düzenlemeler çerçevesinde yerel yönetimlerde mali özerkliği güçlendirmeye yönelik sizce neler yapılmalı?
ŞÜKRAN EROĞLU: Avrupa ve Amerika’da belediyeler tamamen özerk, devlet bütçesinden de büyük destek alıyorlar. Bizdeki siyasi iktidarlar, kendine yakın görüşte olan belediyeleri desteklerken, diğerlerine yeterince destek olmuyor ve mali anlamda güçlendirmiyorlar. Oysaki belediyeler, yerele ve yerelde yaşayan yurttaşlara hizmet verir. Benim çocukluğumda belediye başkanları partili değildi ve yerelde yaşayan kişiler belediye başkan adayı olurdu. Bu uygulama değişti ve siyasi partiler belediye başkan adayı göstermeye başladı. Bana göre eski uygulamaya geçilmeli ki, belediye başkanları gerçek anlamda yerele hizmet verebilsin. Devlet ve iktidar, siyasi parti veya siyasi görüş ayırt etmeksizin tüm belediyelere eşit mesafede olmalı ve gereken tüm desteği vermeli. Bir süredir belediyeler, proje yaparak AB fonlarından yararlanabiliyor. Bu, iyi bir destek oldu, zira bu projeler sayesinde yerelde birçok konu uluslararası arenaya taşınabiliyor ve sorunlar bir nebze de olsa giderilebiliyor.
Yasal mevzuatın da eşitlikçi olması ve ayrımcılık yapılmadan düzenlenmesi lazım. Yani belediyeler arasında ayrım yapılmadan, her bir belediyenin ihtiyaçları tespit edilerek çözümler bulunmalı.
Son yıllarda belediyelerin yetkilerinin daraltıldığını, belediyenin yetkisine giren birçok konunun Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na devredildiğini görüyoruz. Yetkiyi tek elde toplamak yerine paylaşmak her zaman daha demokratiktir. Umarım bu anlayışla hareket edilerek belediyelerin yetkileri daraltılmadan, aksine, genişletilerek yola devam edilir.