- 9 Mayıs 2021
YÜKLENİYOR
Geçen haftaki yazımda merkezî yönetimin yerel yönetimler üzerindeki sorunlu politikalarını, muhalefet belediyelerinin hangi baskılarla karşı karşıya kaldığını detaylarıyla anlatmıştım. Bu haftaki yazımda bir örnekle belediyelerimizin bu engellemeleri nasıl aştığından bahsetmek isterim.
Bilindiği üzere ülkemizde ilk Covid-19 vakasının görüldüğü 11 Mart 2020 tarihi itibarıyla başlayan süreçte vatandaşlarımız büyük bir belirsizlikle karşı karşıya bırakıldı. Siyasi iktidar, vatandaşlarımızın doğru bilgilendirilmesi ve salgın tedbirlerinin topluma ulaştırılması konusunda başarılı bir sınav veremedi. Maske ve dezenfektan ürünlerinin vatandaşa sunulmasında dahi büyük sıkıntılar yaşandı. Bu karmaşanın yanı sıra toplumun büyük kesiminin geçim kaynaklarını da kapsayan kısıtlamalar getirildi. Bu kısıtlamaları yaşayan kesimlere devlet tarafından yeterli destek de verilemedi. Böyle bir kriz ortamında vatandaşlarımız bir yandan salgından korunmaya çalışırken, bir yandan da geçim derdine düştü.
Bu süreçte belediyelerimiz devreye girdi. Belediyelerimiz, iktidarın yarattığı sorunları çözmek, merkezî yönetimin vatandaşlarımıza sunamadığı hizmetleri üretmek için tüm imkânlarını seferber etti. Öncelikle maske ve dezenfektan ürünleri ihtiyaç sahiplerine ulaştırıldı. Yine maske ve dezenfektan ürünlerinden gıda yardımlarına kadar birçok kalemdeki ayni ve nakdi yardımlar ihtiyaç sahiplerine sunuldu. Borcunu ödeyemeyen hanelerin suları kesilmedi, işyerlerinin kiraları ertelendi. Benzer nitelikte ve kapsamda birçok yardım yapıldı.
Belediyelerimiz, imkânları yetersiz kaldığında toplumsal dayanışmayı örgütlemek için yeni çözümler geliştirdi. İmkânı olan vatandaşların ihtiyaç sahiplerine yardım etmesine aracılık etmek için bağış kampanyaları başlatıldı. Bu bağış kampanyalarında kısa süre içinde 15 milyon 250 bin TL tutarında destek toplandı.
Siyasi iktidarın partizan politikaları da bu noktada devreye girdi. “Belediyelerin yardım kampanyası başlatma yetkisi olmadığı” iddiasıyla İçişleri Bakanlığı tarafından belediyelerimizin bağış hesaplarına el kondu. Kanunla verilen bağış toplama yetkisi, bir anlamda belediyelerden alındı. Aradan 1.5 yıldan fazla süre geçmesine rağmen vatandaşın bu bağışları hâlâ iade edilmedi. Bu hukuksuzluğa tüm vatandaşlarımız şahit oldu.
Ancak belediyelerimiz, pandemi sürecinde çıkarılan ilk engeli yeni çözümlerle aşmasını bildi. İhtiyaç sahibi ailelerin faturalarının ödenebilmesi ve belli ayni yardımların ulaştırılabilmesi için dijital sistemler geliştirildi. “Askıda Fatura” gibi uygulamalar vatandaşlarımızın erişimine açıldı. Bu çözümlerle ihtiyaç sahiplerinin faturalarının ödenmesine, onlara gıda, sağlık, eğitim gibi kalemlerde destekler sunulmasına fırsat tanındı. Bu sayede şu âna kadar yaklaşık 100 milyon TL’ye karşılık gelen yardımlar vatandaşlarımıza ulaştırıldı. Böylece belediyelerimizin mevcut yardımlarına bir de hayırseverlerin destekleri eklendi, destek verilen vatandaşlarımız bir nebze de olsa rahat nefes aldı. Siyasi iktidarın partizan politikaları dayanışmanın önünde duramadı.