"Benim iki büyük eserim var; biri Türkiye Cumhuriyet'i diğeri Cumhuriyet Halk Partisi."

Lütfü Savaş: Gelir Dağılımı Yeniden Düzenlenmeli

  • 1 Kasım 2021

Merkezî yönetimle yerel yönetimler arasındaki gelir bölüşümü ve kaynak kullanımı sıkça tartışılan konular arasında yer alıyor. Belediyenizin bütçe, öz gelir ve mali kaynak konusunda yaşadığı sıkıntılar nelerdir? 


LÜTFÜ SAVAŞ: Kentlerde yaşanan hızlı değişim, kentsel hizmet üretiminden sorumlu olan yerel yönetimleri etkilemiştir, özellikle belediyelerin sorumluluğunu büyük oranda artırmıştır. Artan sorunlar ve sorumluluklar karşısında mevcut görev, yetki ve mali kaynaklar yetersiz kalmıştır. Gerekli yasal ve yapısal değişiklikler, yaşanan değişime ayak uyduramamıştır. 


Belediyelerin yaşadığı sıkıntılar arasında merkezî yönetimin ağır denetimleri, özerklik konusundaki yetersizlikler, mevcut yasaların günümüz koşullarına uygun olmaması ve mali sorunlar yer almaktadır. Ayrıca göç nedeniyle kentlerin sorunları artmıştır. Bu durumdan mali yönetim süreçleri de olumsuz etkilenmiştir.


Merkezî yönetimin kaynak aktarımı konusunda muhalefet belediyelerine yönelik engellemeleri hizmet kapasitenize, çalışmalarınıza ve proje üretiminize nasıl etki ediyor? Belediye bütçelerinin yalnızca nüfusa göre değil, kentin ihtiyaçlarına göre düzenlenmesi neden önemli ve gerekli? İller Bankası’nın muhalefet belediyeleri için genel bütçeden ayırdığı kaynak yeterli mi?


LÜTFÜ SAVAŞ: Merkezî yönetim ve yerel yönetimler arasında gelirler dağılımı, İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun aracılığıyla yapılmaktadır. Belediyelere genel bütçe vergi gelirleri tahsilatı toplamı üzerinden pay verilir. Pay, genel bütçe vergi gelirleri tahsilatı toplamından vergi iadeleri düşüldükten sonra kalan net tutar üzerinden hesaplanır.


Genel bütçe vergi gelirleri tahsilatı toplamının %1.50’si büyükşehir dışındaki belediyelere, %450’si büyükşehirlerdeki ilçe belediyelerine ve %0.5’i il özel idarelerine ayrılır.


Özel Tüketim Vergisi Kanunu’na ekli (I) sayılı listede yer alan mallardan tahsil edilen özel tüketim vergisi hariç olmak üzere büyükşehir belediye sınırları içinde yapılan genel bütçe vergi gelirleri tahsilatı toplamının %6’sıyla genel bütçe vergi gelirleri tahsilatı toplamı üzerinden büyükşehirlerdeki ilçe belediyelerine ayrılan payların %30’u büyükşehir belediye payı olarak ayrılır.


Merkezî yönetim yardımlarının şekline bakıldığında belediyeleri merkezî yönetime bağımlı hâle getiren bir yöntem izlendiği görülmektedir. Özellikle genel bütçe vergi gelirlerinden ayrılan payların dışında merkezî yönetimin yaptığı yardımlar, bazen genel nitelikte olduğu gibi, genellikle belli şartlara bağlıdır.


İller Bankası’nın kaynak dağıtımına ve desteklediği projelere bakıldığında yetersizliklerin ve adaletsizliklerin oluştuğu görülmekedir. Bu durum, yerel yönetimlerin var olan sorunlarını artırmaktadır. Belediyeler, finansman açığını yüksek faizlerle borçlanarak derinleştirmektedir veya hiç borçlanamayarak asli görevlerini yerine getirememektedir.


Merkezî yönetimin paylarının nüfüs ve yüzölçümüne göre dağıtılması birçok sorunu beraberinde getirmektedir. Yerel yönetimlerin yaşadığı bu sorunlar, son on yıl içinde mali açıdan ve yönetim açısından sürdürülemez hâle gelmiştir. Bu nedenle toplanan gelirlerin dağılımı yeniden düzenlenmelidir.


Yerel yönetimlerin mali özerkliğini sağlamak için yasal mevzuat ve hukuki düzenlemeler çerçevesinde sizce neler yapılmalı? Merkezî yönetimin yerel yönetim politikaları neticesinde karşılaştığınız engellemeler, bütçe kısıtlamaları ve soruşturmalar nedeniyle hizmet/proje sunumunda ne tür zorluklarla karşılaşıyorsunuz?  


LÜTFÜ SAVAŞ: Belediyelerin mali sorunlarının çözümlenmesi ve kent insanının yerel/kamusal ihtiyaçlarının karşılanması için gelir kaynaklarının geliştirilmesi ve etkinleştirilmesi konusunda çeşitli alternatifler geliştirilmelidir.


Türkiye’de belediyelerin mali sorunları arasında gelirlerinin yetersizliği, merkezî yönetim yardımlarının şekli, öz gelir oranlarının düşüklüğü, öz gelir oranlarını belirleyebilme ve gelirlerini serbestçe harcayabilme konusundaki yetersizlikler yer almaktadır.


Yerel mali reform, genel bütçeden daha fazla pay verilmesiyle birlikte öz gelirlerin artırılması için atılacak adımları tanımlamaktadır. En son yapılan gelir çalışmaları kapsamındaki düzenlemelerle 2013 yılında çeşitli ücretlere ilişkin fiyatlar belirlenmiştir. Ancak bu ücretlerle ilgili artışların belirlenmemesi nedeniyle hâlâ aynı ücretler kullanılmaktadır.


İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun, güncel gelişmeler göz önünde bulundurularak yeniden düzenlenmelidir. Örneğin, kentlerin kendilerine özgü durumları göz önünde bulundurularak denkleştirme ödeneğinin oluşturulması uygun olacaktır.  


Belediyelerin mali kaynak oluşturmak için atması gereken ilk adım, mevcut kıt kaynakların sonuna kadar verimli ve etkin şekilde kullanılmasıdır.


Uzun vadeli stratejik bir planlamanın yapılmaması ve günlük politikalarla hareket edilmesi nedeniyle belediyelerin gelir yetersizliği artmaktadır. Herhangi bir altyapı hizmeti için bir sokağın kazılması, kısa bir süre sonra başka bir altyapı hizmeti için aynı sokağın farklı bir kurum tarafından yeniden kazılması, verilebilecek iyi bir örnektir. Bu konuda kamu hizmeti üreten diğer kamu kurumlarının da (TEDAŞ, Türk Telekom, alt ve üst kademe belediyeleri vb.) ortaklaşa yapması gereken çalışmalar da vardır.


Etkin ve verimli bir kaynak kullanımı için belediyelerde özellikle stratejik planlama ve stratejik yönetim gibi bazı yeni yönetim yaklaşımları uygulanmalıdır. Günlük değil, uzun vadeli planlamalar yapılmalıdır. Geleceğe ilişkin olası fırsatlar ve tehditler hesaba katılarak hareket edilmelidir. 


Vergilerin çeşidi ve ağırlığı göz önüne alınarak yeni tür vergi oluşturmaktan ziyade merkezî yönetimin mevcut vergilerinden pay aktarılmalıdır. Belediyelerin topladığı vergiler ve harçlar konusunda kalıcı ve reel olarak değerini koruyabilen değişiklikler tercih edilmelidir. Bu amaçla her şeyden önce belediye vergilerinin ve harçlarının tamamı maktu değil, nispi belirlenmelidir. Özellikle Emlak Vergisi’nde ölçü alınan rakamlar gerçek bedelleri yansıtmaktan çok uzaktır. Belediyelere yeni görevler aktarılırken kaynağı da oluşturulmalıdır. Kaynağı oluşturulmayan bir görev belediyelere yüklenmemelidir.


Önerilen Haberler