"Benim iki büyük eserim var; biri Türkiye Cumhuriyet'i diğeri Cumhuriyet Halk Partisi."

Ekrem İmamoğlu: Derin Yoksulluğa Yönelik Kalıcı Çözümler Üretilmeli

  • 29 Kasım 2021

“Derin Yoksulluk”, insanların açlık sınırının altında yaşamasına, en temel haklarına erişmemesine, sosyal dışlanmaya ve ayrımcılığa neden olan bir yoksulluk durumu. Belediyenizin “Derin Yoksulluk” kapsamında yaptığı çalışmalar var mı? Varsa, çalışmalarınızdan bahseder misiniz?


EKREM İMAMOĞLU: Ne yazık ki, Türkiye’nin her geçen gün daha da yoksullaştığı zorlu bir süreçten geçiyoruz. Dünya Bankası Türkiye Ekonomik İzleme Raporu’na göre, Türkiye’nin 2020 yılında tespit edilen mutlak yoksulluk oranı en yüksek seviyede. 


İstanbul, gelir adaletsizliğine ve kent yoksulluğuna ilişkin etkilerin en fazla hissedildiği kentlerin başında geliyor. Sosyal adaletin, eşitliğin ve paylaşımcılığın olmadığı yerde mutluluk, huzur ve beraberlik olmaz, toplum bilinci de ortadan kalkar. Eşitlikçi, adil ve paylaşımcı bir kent olma anlayışıyla, dışlanmış, ihmal edilmiş ya da kaderine terk edilmiş dezavantajlı kesimleri sosyal yaşamın ve İstanbul’un paydaşı kılmak için birçok adım attık. 


Her şeyden önce ayni ve nakdi yardımlarımızı artırdık. Sosyal yardımların yürütüldüğü Sosyal Hizmetler Müdürlüğü’nün bütçesini 2018-2021 yılları arasında %129 artırdık. Bütçeyi artırmanın yanı sıra vatandaşlara kaliteli hizmet vermek için uzman kadromuzu geliştirdik, personel sayımızı %133 oranında artırdık. 2022 yılı için Sosyal Hizmetler Müdürlüğü’ne ayrılan bütçemiz 2018 yılı bütçesinin dört katından fazla.


Bu bütçeyi ihtiyaç sahiplerine destek olmak için kullanıyoruz. Sosyal destek başvurusunda bulunan ailelerin başvurularını titizlikle inceliyor, muhtaçlığı tespit edilen ailelere nakdi destekte bulunuyoruz. İhtiyaç sahibi vatandaşlar, İstanbul Kart’la ihtiyaçlarını anlaşmalı marketlerden karşılayabiliyor. 


Sosyal yardımlar tabii ki önemli. Ancak fark yaratacak olan, derin yoksulluğa yönelik kalıcı çözümler üretebilmek. Haneleri yoksulluktan kurtarmak için daha güvenli, sürdürülebilir ve dirençli geçim kaynakları oluşturmak için Sistem Mezuniyeti Projesi’ni hayata geçirdik. Proje kapsamında vatandaşları hakları konusunda bilgilendiriyoruz, sosyal hizmet çalışmaları yürütüyoruz, iş ve meslek edinebilmeleri için Bölgesel İstihdam Ofisleri’ne yönlendiriyoruz. 


Derin yoksullukla mücadelede başarının ancak bütüncül bir yaklaşımla elde edilebileceğini biliyoruz.  İstanbul’da derin yoksulluk nedeniyle gıda, barınma, sağlık, eğitim, psiko-sosyal destek gibi temel haklarına erişemeyen birçok vatandaş var. 


Bu konuda çalışmalar yapıyoruz. İhtiyaç sahibi ailelerin çocuklarına ücretsiz süt, ailelere de Kurban Bayramı döneminde konserveler hâlinde et ulaştırıyoruz. Her yaştan öğrenciye ve üniversite öğrencilerine burs desteği veriyoruz, öğrenci yurtları inşa ediyoruz. “Yuvamız İstanbul” kreşleriyle eğitimde fırsat eşitliği sağlıyoruz. Çocuk bakım sorumluluğu nedeniyle çalışamayan kadınların iş hayatına katılmasına yardımcı oluyoruz.


Her yaş grubuna ruh ve beden sağlığını koruma ve yaşam koşullarını geliştirme konularında grup eğitimi veriyoruz, bireysel danışmanlık, tarama ve etkinlik hizmetleri veriyoruz. Ayrıca ücretsiz psiko-sosyal destek sunuyoruz.


“Bölgesel İstihdam Ofisleri”, en önemli projelerimizden. Kentimizde iş arayanlarla işverenleri bir araya getirerek istihdama katkıda bulunuyoruz. Bugüne kadar 20.000’in üzerinde vatandaşın iş sahibi olmasına aracılık etmenin mutluluğunu yaşıyoruz. 


Pandemi dönemi ve ekonomik kriz, derin yoksulluğun etki alanını genişletti. Kentinizde derin yoksullukla ilgili sosyal inceleme yaptınız mı? STK’larla ve farklı paydaşlarla yoksullukla mücadele konusunda işbirliği yapıyor musunuz?


EKREM İMAMOĞLU: Pandemi dönemi, öngörülmesi imkânsız ve uzun süreli bir krizdi, derin yoksulluğun etki alanını genişletti. Pandemi, sağlık krizinin yanında özellikle kırılgan grupların sosyo-ekonomik ve psikolojik sıkıntılar yaşamasına da neden oldu. Türkiye’nin tamamında mevcut yoksulluk durumunu derinleştiren bir tabloyla karşı karşıya kaldık. Bu süreçte çoğu insan işini kaybetti. “Yoksulluk” ve “aşırı yoksulluk” oranları yükseldi. Bireylerin ve ailelerin ekonomik kayıplarla karşı karşıya kalması, temel ihtiyaçlara ve sağlık hizmetlerine erişimde aksaklıklar yaşanması, merkezî yönetimi ve yerel yönetimleri bu sorunların çözümü için farklı yollar aramaya itti.


İstanbul Planlama Ajansı’nın yaptığı İstanbul Kent Yoksulluğu Araştırması’nın sonuçlarına göre, İstanbul’da hanelerin %43.7’si düzenli gelire sahip değil. Hanelerde SGK’ya kayıt olmama %53.5, tek kişinin çalıştığı haneler %89.3, temel ihtiyaçları karşılayamama yaklaşık %90 ve beklenmeyen bir harcamayı karşılayamama ise %92.6 oranında. Bu doğrultuda derin yoksullukla mücadele etmek için destekleyici birçok farklı hizmeti hayata geçirdik. “Birlikte Başaracağız” portalını oluşturduk. Portal aracılığıyla sosyal destek başvuruları aldık, yaklaşık 800.000 aileye gıda ve hijyen kolisi dağıttık. Eğitime erişimleri kesintiye uğrayan çocuklara destek olmak için 2021 yılında 40.159 adet tablet dağıttık. 


Bu zorlu şartlarda dayanışma çok önemli. İhtiyaç sahibi ailelerle dayanışmayı artırmak için “Askıda Fatura” kampanyasına başladık. Kampanyamız, 16 ülke tarafından örnek alındı. Dünyanın en prestijli ödüllerinden altısını alan uygulamamızdan 170.000’in üzerinde kişi faydalandı. Kapsamını genişlettiğimiz projemizin Aile Destek Paketi’nden yaklaşık 45.000 aile, Anne-Bebek Destek Paketi’nden 30.000 anne, Eğitim Destek Paketi’nden de 14.000 aile faydalandı. 


Hizmet tasarımında ve uygulama süreçlerinin yapılandırılmasında STK’larla ve muhtarlıklarla işbirliği yapıyoruz. Mahalleyi en iyi tanıyan, hanelerin ihtiyaçlarını bilen muhtarlıklarla koordinasyon hâlinde yoksullukla mücadeleyi sürdürüyoruz. Alanında uzman STK’lardan ihtiyaca göre danışmanlık hizmeti alıyoruz, ortak projeler geliştiriyoruz ve sivil toplumun gelişmesi için birlikte çalışıyoruz. 


Kentinizde özellikle dezavantajlı grupların (çocuk, genç, kadın, yaşlı ve engelli) yoksulluğunu önlemeye yönelik hangi çalışmaları yapıyorsunuz? Belediyenizin sosyal hizmet stratejisi var mı?



EKREM İMAMOĞLU: Sosyal hizmet uygulamalarında değişim ve dönüşüm başlattık. Bütçelemeden personel yapılanmasına, hizmet süreçlerinin yönetiminden iletişim süreçlerine kadar her aşamayı yeniden yapılandırdık. Yardım temelli sosyal hizmet anlayışından uzaklaşmak için çalışmalar yaptık. Sosyal hizmet uygulamalarını siyasi çıkara hizmet edecek mekanizmalar olmaktan uzaklaştırdık ve vatandaşlara hakkı olanı vermek üzere hak temelli bir konuma yerleştirdik.  


Bütüncül sosyal hizmet anlayışıyla üç ana başlıkta hizmet ve politika üretmeye, uygulamaya başladık. Bunlar; gelir desteği, ücretsiz hizmetlere erişim, işgücü piyasasına entegrasyon.

 

Çoğunlukla büyüme rakamlarından oluşan, ayni ve nakdi yardımla sınırlı kalan bir model devraldık. Vatandaşları kalkındıran, toplumun tüm kesimlerini kapsayan, gelişmeyi ve refahı artırmayı hedefleyen çok yönlü bir sosyal hizmet modelini ve yönetim anlayışını benimsedik. Bu bakış açısını etkili sosyal politikalarla destekledik.


Temel misyonumuz, vatandaşların hayatına doğrudan temas etmek ve yaşam kalitesini her yönüyle artırmak.  Bunu yaparken de ihtiyaç sahibi dezavantajlı kesimleri önceliklendirdik. Bu doğrultuda dezavantajlı grupların yoksulluğunu önlemeye yönelik çalışmalar yaptık.


Çocuklara yönelik hizmetlerimizi bütüncül olarak hayata geçirmek için Çocuk Hizmetleri Müdürlüğü kuruyoruz. Belediyemizin bünyesindeki Çocuk Koruma ve Koordinasyon Birimi’yle birlikte çocuklara yönelik olarak ihmal ve istismar konularında koruyucu ve önleyici mesleki çalışmalar yürütüyoruz. Çocukların gelişimini olumsuz etkileyebilecek her türlü riski önlemek amacıyla araştırma, inceleme, değerlendirme, tarama, eğitim, etkinlik ve bireysel danışmanlık hizmetleri veriyoruz. 


Türkiye, erken çocukluk döneminde okullaşma oranı bakımından OECD ülkeleri arasında son sıralarda yer alıyor. Bu nedenle her mahalleye bir kreş sözü vermiştik. 11’i Anadolu Yakası’nda, 21’i Avrupa Yakası’nda olmak üzere toplam 32 Yuvamız İstanbul Çocuk Etkinlik Merkezi’nde 2.382 öğrenci eğitim alıyor.


2021 yılında başlattığımız Yenidoğan Destek Paketi’yle tüm çocukların hayata eşit fırsatlarla başlamasına destek oluyoruz. Yenidoğan Destek Paketi’nde yeni doğmuş bir bebeğin ilk dört ay için ihtiyaç duyacağı tüm malzemeler yer alıyor. 


Gençlerin yoksulluktan fazlasıyla etkilendiğini biliyoruz. Göreve başladığımız ilk gün öğrencilerin toplu ulaşım aylık ücretlerinde %50 indirim yaptık. “Sen Oku Diye” projemiz kapsamında ilkokul, ortaokul, lise ve rehabilitasyon merkezi öğrencilere (şehit çocuğu, yetim, öksüz, engelli öğrencilerin tamamına durumlarını belgelemek koşuluyla) yılda bir kereye mahsus 300 TL nakdi destek veriyoruz. Genç Üniversiteli Eğitim Desteği’yle ön lisans ve lisans öğrencilerine nakdi destek sağlıyoruz. Bu yıl 50.000’den fazla öğrenciye destek olacağız.


İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarihinde ilk kez öğrenci yurtlarını hizmete açtık. Şu an üç öğrenci yurdunda toplam 605 öğrenciyi ağırlıyoruz. 2022 yılında Gaziosmanpaşa Kız Yükseköğretim Öğrenci Yurdu’nun açılmasıyla öğrenci kapasitemiz 1.000’in üzerine çıkacak.


“Adil İstanbul” hedefimizin en önemli unsurlarından biri, bu kentte yaşayan tüm bireylerin eşit fırsatlardan yararlanması. Bu doğrultuda Yerel Eşitlik Eylem Planı hazırladık. Planın uygulanması ve uygulama sürecinin takip edilmesi için Yerel Eşitlik Kurulu ve Komisyonu kurduk. Kadın ve Aile Hizmetleri Müdürlüğü’nün bütçesini 2018-2021 yılları arasında %204 oranında artırarak üç katına, personel sayısını da yaklaşık dört katına çıkardık.  


Şiddete maruz kalan veya şiddete uğrama tehlikesi altında olan kadınlar ve çocukları için belediyemizin bünyesindeki Kadın Dayanışma Evi’nde barınma hizmeti sunuyoruz. Burada yalnızca güvenlik ihtiyacını karşılamıyoruz, istihdam fırsatları da sunuyoruz. Bugüne dek bu evden ayrılan kadınların yarıya yakını işe yerleşti, kendilerine ait bir ev tuttular, yarısından fazlasının yakınlarıyla ilişkileri düzeldi, sosyal destek sisteminden faydalandılar.


Kadınların 7/24 her aradıklarında erişebilecekleri çok dilli (Türkçe, Kürtçe, Arapça, İngilizce) bir hat kurduk. Kadın Destek Hattı, psikolojik, sosyal ve hukuksal danışmanlık hizmeti sağlıyor. Sadece İstanbul’dan değil, Türkiye genelinden çağrı kabul ediyor. 


0-4 yaş arası çocuğu olan annelerin sosyal hayata katılmasını desteklemek için “Anne Kart” projesini başlattık. “Anne Kart” bugüne dek 25 milyon kez kullanıldı. 


Engelli vatandaşlara sosyal destek, bilgilendirme ve danışmanlık hizmetlerinin yanı sıra medikal malzeme desteğinde de bulunuyoruz. Engelliler Müdürlüğü’nün İstihdam Birimi’ne başvuru yapan engelli vatandaşlarla birimin firma havuzundan gelen ilanları eşleştiriyoruz. Böylece engelli vatandaşların istihdamını destekliyoruz. 


Evinden çıkamayan engelli vatandaşların sokağa erişmesini ve ihtiyaçlarını temin edebilmesini sağlıyoruz. Engeli bulunan öğrencilerin sınavlarına girmesi için yardımcı oluyoruz. Özel Gereksinimli Bireyler Eğitim Merkezleri’yle Engelliler Merkezleri’ndeki eğitimler için servisle ulaşım imkânı sunuyoruz.


Engellilere yönelik çalışmalarımızda birçok ilki de hayata geçirdik. Engelli çocukların ailelerinin alışveriş, ziyaret, hastane, fatura gibi günlük işlerini yapabilmesi için çocuklarını emanet edebileceği Maltepe Kısa Mola Merkezi’ni kurduk. “Engelli Haritası” çalışmamızla otomasyon sistemimizde kayıtlı engelli vatandaşların ikamet adreslerini haritaya yansıtarak hem yoğunluk haritası çıkarabileceğiz hem de engelli vatandaşların sosyal alanlara, kamu kurum ve kuruluşlarına uzaklıklarını tespit edebileceğiz. Bu sayede ihtiyaç analizi yapacağız ve açmayı düşündüğümüz birimlerin veya sunmak istediğimiz hizmetlerin hangi konumda yer alması gerektiğine dair veri elde edeceğiz.


Özellikle göç konusundaki çözümsüzlük ve yaşanan mağduriyetler kapsamında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin göç politikasını iki temel dayanak üzerine kurduk: Kent hakkı ve hemşeri hukuku. Bu prensipleri benimseyerek dört yıllık bir eylem planı hazırladık. Kentteki belediye hizmetleriyle ilçe belediyeleri arasında koordinasyonun sağlanması, belediyelerin hizmet kapasitelerinin artırılması, göç alanında nitelikli ve analitik veri akışının sağlanması ve sosyal uyumun desteklenmesi için çalışıyoruz. Göç yönetişimi ve toplumsal uyum alanındaki siyasi tutarlılığımızın bir göstergesi olarak Göç ve Uyum Politikaları Şube Müdürlüğü’nü kuruyoruz.


Derin yoksullukla mücadelede yasal düzenlemeler ve mevzuat açısından zorlandığınız durumlar ve yaşadığınız sıkıntılar nelerdir? Sosyal hizmet modellerini hayata geçirmek ve çalışmalarda kaynakları etkin kullanmak açısından belediyenizin bütçesinde artış söz konusu oldu mu?


EKREM İMAMOĞLU: Mevcut yasal düzenlemeler, mevzuat ve siyasi iktidar nedeniyle birtakım engellerle karşılaşıyoruz. Türkiye’deki en büyük zorluklardan biri, uygulanan sosyal politikaların siyasileştirilerek işlevsiz hâle getirilmesi.


“#BirlikteBaşaracağız” kampanyamızın başlamasından hemen sonra İçişleri Bakanlığı tarafından kampanyaya karşı bir genelge yayımlandı, belediyelerin yardım toplama faaliyetiyle ilgili hüküm bulunmadığı ve kampanya yapmak isteyen belediyelerin bulundukları ilin valiliğinden izin alması gerektiği vurgulandı. İçişleri Bakanlığı’nın yayımladığı genelgeye dayanarak İstanbul Valiliği, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin dört ayrı bankadaki hesaplarının dondurulmasına yönelik karar aldı. Aynı gün belediyelerin başlattığı bağış kampanyaları, merkezî yönetim tarafından yasaklandı. 


Pandeminin olağanüstü koşulları nedeniyle yardım talebindeki artışı karşılamak amacıyla vatandaş beyanını esas alarak ilerleyebileceğimiz değişiklik teklifimiz reddedildi. Sosyal yardımlar ulaştırılmadan önce evlerde tespit yapılması zorunluluğu getirildi.


Meclisteki çoğunluk kararı nedeniyle uzun süre mücadele verdiğimiz diğer önemli konu da Halk Ekmek Büfeleri’ydi. İstanbul’un yoksulluk haritasına göre en yoksul olan bölgelerde büfelerin sayısının yetersiz olduğunu gördük. Bu, yoksul vatandaşların ucuz, sağlıklı ve temiz ekmeğe erişememelerinin en önemli göstergesiydi. 142 yeni büfe açma teklifimiz mecliste oyçokluğuyla reddedildi. Açılacak büfelerin tahsisini de dezavantajlı gruplardaki vatandaşların işletmesine sunarak istihdama da destek olmak istedik. Vatandaşların desteğiyle 142 yeni büfenin açılması için onay aldık. 


Yukarıdaki örneğe benzer bir durumu, 2021 yılında “Kurban Bağışı Kampanyası” sürecinde yaşadık. İstanbul Valiliği, 2020 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İstanbul Vakfı tarafından düzenlenen kampanyaya gerekli izni vermişti ve toplanan yaklaşık 12 milyon TL’lik bağış sayesinde 132.050 aileye 1 kilogramlık konserveler hâlinde kurban eti dağıtılmıştı. 2021 yılında “Kurban Bağışı Kampanyası” düzenlemek üzere izin almak için İstanbul Valiliği’ne başvurulduğunda ise, talebin uygun bulunmadığı İstanbul Vakfı Yönetim Kurulu Başkanlığı’na bildirildi. Yazıda talebin neden uygun bulunmadığına ilişkin bir açıklama yer almadı, sadece 2860 sayılı Yardım Toplama Kanunu’nun maddelerine atıf yapıldı. Bu karar sonrasındaki çabalarımızla, vatandaşların ve sağduyulu bazı yetkililerin desteğiyle bu yanlış karardan dönüldü, vakfın talebine izin verildi.


Yoksullaşmadan derin yoksulluğa evrilen bu süreçte sosyal hizmet bütçemizi büyük oranda artırdık. Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı’nın bütçesi 2018 yılında 407 milyon TL iken, 2021’de bütçeyi 943 Milyon TL’ye çıkardık. 2022 için öngörülen bütçe ise, 1.7 milyar TL, yani dört yıl önceki bütçenin dört katından daha fazladır. Yani artık yatırımlar betonun ötesinde bir yere yapılıyor. Yatırımlar, dezavantajlı kesimlerin güçlendirilmesi, eşitsizliklerin ortadan kaldırılması, gelişmeye ve büyümeye yönelik toplumsal çalışmaların hayata geçirilmesi ve sosyal kalkınmanın sağlanması için yapılıyor.


Önerilen Haberler