"Benim iki büyük eserim var; biri Türkiye Cumhuriyet'i diğeri Cumhuriyet Halk Partisi."

Adam Çalıştıranın Kusursuz Sorumluluğu

  • 8 Kasım 2021

Kusursuz sorumlulukta esas olan, çalıştıranın kusuru bulunmasa dahi çalışanının üçüncü kişiye verdiği zarardan sorumlu tutulmasıdır. İşverenin, adam çalıştıran sıfatıyla çalışanlarının seçimi, çalışanlarına verilen talimatlar, çalışanlarının güvenliği ve iş güvenliği için çalışanları gözetleme ve denetleme, işletme çalışma düzeninin elverişliliğini sağlama gibi kanundan doğan özen yükümlülükleri vardır. Bu nedenle işçisinin çalışmasından yararlanan işverene, kendi otoritesine bağlı olarak çalışan kişilerin başkalarına zarar vermesini önleyecek özenli davranışta bulunma yükümlülüğü yükletilmiş ve işçi işini görürken bir üçüncü kişiye hukuka aykırı şekilde zarar verince, onu çalıştıranın gerekli özeni göstermediği ve bu sebeple zararın meydana geldiği karine olarak kabul edilmiştir.


Adam çalıştıranın sorumluluğu, Türk Borçlar Kanunu’nun Özen Sorumluluğu başlıklı 66. maddesinde “MADDE 66-Adam çalıştıran, çalışanın, kendisine verilen işin yapılması sırasında başkalarına verdiği zararı gidermekle yükümlüdür…’ şeklinde hüküm altına alınmıştır. Buna göre işveren, kendine bağımlı olarak çalışan yardımcı kişiler üzerinde, işlerini gördükleri sırada üçüncü kişilere zarar vermelerini önleyecek her türlü dikkati ve özeni, denetimi ve gözetimi göstermek zorundadır. 


Adam çalıştıran, kendisine yükletilmiş bulunan bu yükümü yerine getirmezse, çalışanın başkasına verdiği zararı gidermekle sorumlu tutulacaktır. İşverenin, adam çalıştıran sıfatıyla sorumlu tutulabilmesi için kazaya uğrayanın uğradığı zarar, çalışanın fiilinden kaynaklanmalıdır. Aynı işverenin bir işçisinin bir başka işçisine zarar vermesinde de durum böyledir. Adam çalıştıranın, çalışanlarının hizmetlerini ifa ederken başkalarına verdikleri zarardan sorumlu tutulması, zararın adam çalıştıran kimsenin nam ve hesabına yapılan bir işin icrası sırasında doğmuş olması, başka bir deyişle zararla hizmet arasında bir illiyet rabıtasının (bağının) bulunması ve çalışanların, adam çalıştırana nazaran doğan zararı tazmin etme güçlerinin azlığı esasına dayanır. Öte yandan zarar, çalışanın adam çalıştıranın işini görürken (iş dolayısıyla) ika edilmiş olmalıdır. Bu husus, zarar verici fiille adam çalıştıranın görülen işi arasında fonksiyonel bağlılık bulunması gerektiği tarzında da ifade edilmektedir. Örneğin, bir çatıdaki kiremitleri yerleştiren işçinin dikkatsizlikle aşağı düşürdüğü kiremit, yoldan geçen bir şahsın başına çarparak onu yaralarsa, kiremidi düşürme fiiliyle çatıdaki kiremitleri yerleştirme fiili arasında fonksiyonel bağlılık vardır. Görülen işle meydana gelen zarar arasındaki işlevsel bağ mevcut olduğu takdirde çalışanın, adam çalıştıranın talimatından ayrılması veya bu talimatı yanlış yorumlaması veya kendi inisiyatifiyle hareket etmesi hâlinde adam çalıştıranın sorumluluğu ortadan kalkmaz.


Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 09.05.2016 tarihli kararında da “..kendi yararı için başkasını çalıştıran kimsenin, bu işin ifasından meydana gelecek zarar tehlikesini bazı şartlar altında üzerine alması esasına dayanır. İstihdam eden, müstahdem veya işçilerini seçerken, onları çalıştırırken başkalarına zarar vermemelerini sağlamakla ve buna dikkat ve özen göstermekle yükümlüdür.  Davalılardan doğayı koruma davalı derneğin istihdam eden sıfatıyla çalıştırdığı davalıların haksız eylemlerinden sorumlu tutulması gerekir…” denilerek işverenin kusursuz sorumluluğuna değinilmiştir.

Sonuç olarak bahsedilen şartlar gerçekleşmiş ve adam çalıştıranın kusursuz sorumluluğundan söz etmek mümkünse, sonuç işverenin adam çalıştıran sıfatıyla tazminat ödemesi olacaktır. Bu tazminat, maddi ve manevi tazminat olarak belirlenecektir. Bu noktada belirtmek gerekir ki, işverenlerin işin ehli personelleri istihdam etmeleri, onlara gerekli eğitimleri vermeleri, yetkinliği olmayan kişileri o işte çalıştırmamaları, kanundan doğan özen yükümlülüklerini yerine getirmeleri kendi hukuki ve cezai sorumlulukları açısından son derece önemlidir.



Önerilen Haberler