"Benim iki büyük eserim var; biri Türkiye Cumhuriyet'i diğeri Cumhuriyet Halk Partisi."

Erkek: Cumhuriyeti İkinci Yüzyılında Demokrasiyle Taçlandıracağız

  • 13 Aralık 2021

Öncelikle sizi tanıyalım. Siyasete giriş motivasyonunuz neydi?


MUHARREM ERKEK: 1969 yılında Çanakkale’de doğdum. Çanakkale’de yaşıyorum. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunuyum. Yaklaşık 20 yıl serbest avukatlık yaptım. Bu arada ülkemin sorunlarıyla daha yakından ilgilenmeye başladım. Çözümün parçası olabilmek için aktif siyasete girdim. Çanakkale Belediyesi meclis üyeliği yaptım. Birçok STK’da görev aldım. 7 Haziran 2015 seçimlerinde milletvekili seçildim. TBMM Grup Yönetim Kurulu ve Anayasa Komisyonu üyesi olarak görev yaptım. 2018 yılındaki kurultayda Parti Meclisi üyeliğine seçildim. Ardından, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun takdiriyle Genel Başkan Yardımcılığı görevine getirildim. Hâlen Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olarak görev yapıyorum. Şunu gördüm. Siyaset, tercih işi. Tercihiniz halktan yanaysa, hizmet odaklıysa siyasetin yeri ve zamanı olmuyor. Belediye meclis üyeliği, ilçe başkanlığı, milletvekilliği ya da sadece eylemsel katkı, hiç fark etmez. Bu ülkede “Çocuklar yatağa aç girmesin,” diye bir ilkeniz varsa, her yerde bu amaç için çabalıyorsunuz. Siyasete giriş motivasyonum da buydu zaten. 


CHP Göç ve Göçmen Sorunlarını İnceleme Komisyonu tarafından hazırlanan “Sınırlar Arasında: İnsanlık Dramından İnsanlık Sınavına” adlı kitabın yazarları arasındasınız. Mültecilere ve sığınmacılara yönelik göç politikaları ve uyum stratejileri nasıl oluşturulmalı? Göç yönetimi konusunda yerel yönetimler hangi inisiyatifleri almalı?


MUHARREM ERKEK: 2016 yılında önemli bir çalışmaya imza attık diyebilirim. Önemliydi, çünkü geçici koruma altındaki Suriyelilerin en fazla tartışıldığı dönemlerden biriydi. Sınırı geçmeye çalışanlar, denizde boğulanlar, uyum sorunları, kamplarda yaşananlar… O kadar çok sorun vardı ki. Konunun uzmanlarıyla görüşmeler ve yerinde incelemeler yaptık. Göç sorununu bütün ayrıntısıyla masaya yatırdık. Bu çalışmaların neticesinde böyle bir çalışma ortaya çıktı. Maalesef iktidar, her işte olduğu gibi, bu alanda da beceriksizliğini ortaya koydu. Komşunuzda yangın varsa, onu söndürmeye çalışırsınız. İktidar, bu yangını söndürmek bir yana yangına benzin döktü. Komşudaki ateş, kendi evine de sıçrar. Maalesef sıçradı. Hiçbir alanda bu durum kontrol edilemedi (ekonomik, eğitim, sağlık, kentler, yerleşim). 25 Kasım 2021 tarihi itibarıyla ülkemizde geçici koruma altındaki Suriyeli sayısı, 3 milyon 738 bin 32 kişi. Bu kişilerin 1 milyon 771 bin 666’sını (%47.4) 0-18 yaş arası çocuklar oluşturuyor. 0-18 yaş arası çocuklarla kadınların toplam sayısı ise, 2 milyon 647 bin 702. Bu sayı, kayıtlı olan Suriyeli göçmenlere ait. Demek ki ülkemizde 5 milyon göçmen var ve bunların çoğu çocuk. Üstelik kamplardaki nüfus sadece 60.000. Gerisi kentlere dağılmış durumda. Bu insanların eğitimi ve sağlığı ne olacak? Önemli bir kısmı ülkelerine dönmezse, eğitim süreci nasıl halledilecek? Konuya topyekûn bir stratejiyle yaklaşılması gerekiyor, ama her şeyden önce basiretli bir yönetime ihtiyaç var. Bir yandan barışın tesis edilmesine katkı sunulmalı bir yandan da konunun uzmanlarıyla dünya örnekleri incelenerek kurumsal bir strateji oluşturulmalı. Başta eğitim olmak üzere diğer alanlarda Göç İdaresi öncülüğünde yol haritası belirlenmeli. Tabii ki burada da en önemli paydaş, yerel yönetimler. 


İnsan hakkı olarak göç, İnsan Hakları Beyannamesi’nde yer bulmuştur. Bildirgenin 14. maddesinin 1. fıkrası, konuyu hükme bağlamıştır: “Herkesin zulüm altında başka ülkelere sığınma ve sığınma olanaklarından yararlanma hakkı vardır.” Bu denli önemli bir konunun tüm paydaşları sürece dahil edilmeli. Ancak böylelikle göç yönetiminde başarılı olursunuz. 


5393 sayılı Belediye Kanunu, 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ve 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu’nun yanı sıra 04.04.2013 tarih ve 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’na bakalım: Yerel yönetimlere dair bir düzenleme maalesef öngörülmemiş. Oysa birkaç başlık hariç doğumdan ölüme kadar tüm hizmetleri yerel yönetimler sunuyor. Göç yönetimi, yerel yönetimlerin yok sayılmasıyla nasıl başarıya ulaşabilir? Merkezî yönetim, yerel yönetimlere bu konuda teknik destek ve bütçe desteği sunmalı, göç yönetimi sürecine yerel yönetimleri dahil etmeli.   


Güçlendirilmiş parlamenter sistemle ilgili çalışmalarınız kapsamında değerlendirdiğinizde Türkiye’de adalet ve yargı bağımsızlığı sizce nasıl inşa edilecek? Güçlendirilmiş parlamenter sistemin Türkiye siyasetine katkısı ne olacak?


MUHARREM ERKEK: 2017 yılında Türkiye’de anayasa değişikliği yapıldı. Bu değişiklikle birlikte bir partinin genel başkanı da olan kişi cumhurbaşkanı oldu. Üstelik, “tek kişilik hükümet” mantığıyla yasama ve yargı doğrudan ve dolaylı olarak bu kişiye bağlandı. Sisteme de “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” dediler. Literatürde böyle bir sistem yok. Bunun adı, patronlu başkanlık, hiper başkanlık ya da tek adam sistemi anlamında monokrasidir. Böyle bir sistemde tarafsız ve bağımsız yargının inşası mümkün değildir. Her şeyden önce zihniyet devrimine ihtiyacımız var. Güçlendirilmiş parlamenter sistemle bunu sağlayacağız. Şunun altını özellikle çizmek lazım: Cumhur İttifakı haricindeki partilerin güçlendirilmiş parlamenter sistem vaadinde buluşması çok kıymetli. Bu kapsamda altı partinin genel başkan yardımcıları olarak yaptığımız toplantılarda bazı ortak ilkelerde de anlaştık. Yargı, bu başlıklardan biri. Tarafsız ve bağımsız bir yargı için yürütmenin yargı üzerindeki tahakkümünün son bulması gerekir. Bunu hayata geçireceğiz. HSK yeniden yapılandırılacak, Hakimlerin ve savcıların kurulları ayrılacak. Hakimler Kurulu’nda Adalet Bakanı ve müsteşarı olmayacak. Anayasa Mahkemesi’nin görev ve yetkileri genişletilecek, güçlü ve etkili denetim için yeniden yapılandırılacak. Yüksek yargıya üye seçimi baştan ele alınacak. Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarıyla uyumlu kararlar alınması ve bahsi geçen mahkemeler tarafından verilen kararların ivedilikle uygulanması sağlanacak. Yargının kurucu unsuru olan savunma, yani avukatlık mesleği, anayasal güvenceye kavuşturulacak. Kısacası, güçlendirilmiş parlamenter sistemle birlikte demokratik hukuk devletini tesis edeceğiz. Cumhuriyeti ikinci yüzyılında demokrasiyle taçlandıracağız. 


MUHARREM ERKEK


CHP Çanakkale Milletvekili


CHP PM Üyesi


Önerilen Haberler