"Benim iki büyük eserim var; biri Türkiye Cumhuriyet'i diğeri Cumhuriyet Halk Partisi."

Meltem Ersan: “Yerel Yönetimler Göç Politikalarına Dâhil Edilmeli”

  • 6 Aralık 2021

Göç, toplumsal, ekonomik ve kültürel sonuçlarıyla kent yaşamını her alanda doğrudan etkileyen bir olgu. Gerek iç göç (doğal afetler, iklim krizi, işsizlik, eğitim vs.) gerek dış göç (mülteciler ve sığınmacılar) bağlamında göç politikaları nasıl oluşturulmalı?


MELTEM ERSAN: Göç,  21. yüzyılda kentleri şekillendiren en önemli konularından biri, insanlık tarihi kadar eski ve küresel bir olgu. Politik, sosyo-ekonomik, demografik, çevresel etkenler, şiddet ve daha iyi bir yaşam arayışı gibi nedenlerle insanlar göç ediyor ve etmeye devam edecekler. Göçün kalkınma, istihdam, güvenlik, toplumsal cinsiyet, sağlık, kent planlaması gibi pek çok alanla kesişen bir olgu olduğu dikkate alındığında, bütüncül ve kapsamlı bir göç politikası oluşturmaya ihtiyaç olduğu açık. Aynı zamanda göçün gönüllü ya da zorunlu, düzenli/düzensiz veya döngüsel gerçekleşmesine bağlı olarak politikaların belirlenmesi gerekiyor. Göç ve göçmenler konusu sadece ulusal sınırlar içinde yürütülebilecek bir konu olmadığından, göçe kaynaklık eden ülkelerle işbirliği yapmak, gerekli bilgi ve veriye sahip olmak da iyi bir göç politikası oluşturulmasında önemli.


Göç politikası tutarlı, hak temelli, uluslararası normlara uygun olarak geliştirilmeli. Göç politikası oluşturulurken hükümet kurumları, hükümet dışı kurumlar, sivil toplum ve ilgili tüm paydaşlar bir araya gelmeli, tartışabilmeli, bilgi ve deneyimlerini aktarabilmeliler. Bu politikalar kamuoyuyla şeffaf biçimde paylaşılabilmeli. Göç yönetişimi kentlerden başlamalı. Göç yönetişiminde yerel yönetimler, merkezî hükümet nezdinde de ana aktörler olarak görülmeli ve politika geliştirmenin her aşamasında yer almalılar. Çünkü göçün hayatın her alanında yarattığı etkiyi bilen ve sorumlulukları en fazla taşıyan kurumlar, yerel yönetimler. Göç politikaları oluşturulurken belediyelerin sürece dahil edilmemesi, belediyelerin yapıcı katkılarını engellediği gibi, bütüncül bir ülke politikası geliştirilememesine de neden oluyor. Aynı zamanda katılımcılıktan ve şeffaflıktan uzak hazırlanan bir politika söz konusu olduğunda iyi yönetişimden bahsetmek de mümkün değil.



Yerel yönetimlerin stratejik planlarında göç ve uyum eylem planı neden yer almalı? Göç sonrası sosyal uyumun sağlanması, hak temelli bir bakış açısının oluşturulması ve göç yönetiminin etkin hâle getirilmesi için yerelde sizce neler yapılmalı?


MELTEM ERSAN: Belediyeler, hizmetlerini istenen düzeyde ve kalitede sunabilmek için bütçelerini, yıllık programlarını ve proje bazında kaynak tahsislerini stratejik planlarına, yıllık amaç ve hedefleriyle performans göstergelerine dayandırmak zorundadır. Stratejik plan ve bütçeler, yerel seçimler sonrasında beş yıllık süreç için hazırlanır. Plan kapsamında belirlenen amaç ve hedefler, kaynak ve faaliyet çerçevesini belirlediği için belediyelerin taahhüt ettikleri eylemleri gerçekleştirip gerçekleştirmediği ve ayrılan bütçeleri amacına uygun kullanıp kullanmadığı izlenebilir hâle gelir. Belediye kaynaklarının stratejik plan doğrultusunda kullanılması zorunluluğu yasayla belirlenmiş olduğundan stratejik planlar oldukça önemlidir.


Bu çerçeveden bakıldığında, bu denli önemli bir etkiye sahip olan bir belgenin göç gibi kenti değiştiren ve dönüştüren bir olgudan bağımsız ele alınması düşünülemez. Göç olgusunun ve göçmenlerin stratejik planlara dahil edilmesi, daha kapsayıcı planların ve politikaların üretilmesi, göç alanındaki mevcut sorunların doğru analizle çözüme kavuşturulması açısından bir adım niteliğindedir. Stratejik planlarda belirlenen hedefler, yerel halkın ve göçmenlerin ihtiyaçlarını gözeten eylem planlarıyla desteklendiğinde önem kazanır. 


Sosyal, kültürel ve ekonomik açıdan cazibe merkezi olan tüm küresel metropoller çok sayıda ve çeşitlilikte göçmene ev sahipliği yapar. Metropoller için göçü ve göçmenleri görmezden gelen kent politikaları üretmek, hele İstanbul gibi göçle büyüyen ve hızla dönüşen bir kent söz konusu olduğunda bir seçenek değil. Ancak İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin geçmiş dönemlerinde dış göçle ilgili bütüncül bir politika ya da stratejik plan oluşturmadığını görüyoruz. Haziran 2019 yerel seçimlerinin hemen ardından İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak 2020-2024 Stratejik Planı’nın hazırlanması için kent genelinde bir dizi odak grup görüşmesiyle, yüz yüze anket ve soru formları aracılığıyla paydaş analizi gerçekleştirdik. 


İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 2020-2024 Stratejik Planı’nda da yer aldığı üzere, İstanbul’un öncelikli sorunları arasında deprem, mülteciler/göçmenler ve kent yoksulluğu/işsizlik yer aldı. 2020-2024 Stratejik Planı hazırlanırken bu sonuca yönelik olarak mültecilerin ve göçmenlerin kent yaşamında karşılaştığı sorunlar bağlamında bir strateji geliştirme çabası ortaya kondu. Bu kapsamda İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak göç yönetişimi sürecine dahil olmak, bu alanda etkili stratejiler geliştirmek hedefiyle yaptığımız çalışmaların temelini oluşturan, ilk beş yıllık Göç ve Uyum Eylem Planı’nı oluşturduk. Bu planın oluştururken öncelikle sahayı anlamak, eksikleri ve doğru müdahale alanlarını belirlemek için göç alanında çalışma yürüten paydaşlarla toplantılar yaptık. 


İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin göçmenlere yönelik çalışmalarının temelinde İstanbul’un adil bir insan hakları kenti olması var. Kentte bir arada yaşadığımız tüm insanların, başta dezavantajlı grupların kent hizmetlerinden yararlanma hakkına inanıyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi bünyesindeki mevcut bütün hizmetlerin kapasitelerinin göçmenleri kapsayacak şekilde geliştirilmesinin yanı sıra ekonomik, kültürel, sanatsal ve sportif kaynaşma alanlarının yaratılması, göçmen çocuklarla Türk çocukları arasındaki uyumu geliştirecek faaliyetler yürütülmesi de gündemimizde. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Göç Birimi’nin tüm çalışmalarında birlikte yaşamaya ve uyumu sağlamaya yönelik faaliyetleri destekleyen, bu kapsamda yerel halkla göçmenler arasındaki karşılıklı diyaloğun geliştirilmesine önem veren bir politika izliyoruz. 


Yerelin ihtiyaçlarını en iyi tanıyan ve sorunların çözümünde ilk temas edilen kurumlar olan yerel yönetimler, göç yönetişimi kapsamında yereldeki en önemli aktörler. 2020-2024 Stratejik Planı’na göçün dahil edilmesinden Göç ve Uyum Eylem Planı’nın oluşturulması sürecine kadar edindiğimiz deneyimlerden yola çıkarak diyebiliriz ki, özellikle sosyo-ekonomik uyumun sağlanmasında, hak temelli bakış açısının geliştirilmesinde ve etkin göç yönetişiminin planlanmasında kısa ve uzun vadede nüfus değişikliklerine cevap veren ve tüm kent sakinleri için yeterli yaşam standartlarını sağlayan sistem ve politikaların geliştirilmesi hayati önemdedir. 



İstanbul Büyükşehir Belediyesi’yle BM Mülteciler Yüksek Komiserliği Türkiye Temsilciliği arasında mültecilere yönelik işbirliği mutabakatı imzalandı. Mutabakatın içeriğinden, mutabakat kapsamında yapılacak çalışmalardan bahseder misiniz? İşbirliğinin amacı ve hedefleri nelerdir? 


MELTEM ERSAN: İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak ulusal/uluslararası paydaşlarla işbirliği ve dayanışma temel prensiplerinde politikalarımızı oluşturuyor, bu doğrultuda hizmetler sunuyoruz. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) de ulusal/uluslararası hukuk çerçevesinde yakın işbirliği yaptığımız önemli bir paydaşımız. Bir süredir yürüttüğümüz işbirliğini, imzaladığımız mutabakatla geliştirmeye devam etme konusunda karşılıklı niyet ortaya koyduk. 


Mutabakatın amacı, Türkiye’deki geçici koruma sağlanan kişilerle, uluslararası koruma başvuru ve statü sahipleriyle sığınmacılara koruma ve hizmet sağlanmasında işbirliğinin pekiştirilmesidir. Bu işbirliği kapsamında gerçekleştirilecek faaliyetlerle İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin mültecilere ilişkin müdahalelerinde kurumsal kapasitesinin güçlendirilmesi, sürdürülebilir göç yönetişiminin desteklenmesi hedeflemektedir. Bu işbirliği, “Yeni Kentsel Gündem”, “Mültecilere İlişkin Küresel Mutabakat”, “Göçmenlere ilişkin Küresel Mutabakat” ve “Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri” dahil olmak üzere küresel gündemi ve araçları destekleyen niteliktedir.


İmzalanan mutabakat aynı zamanda hizmetlerin vatandaşları, ihtiyaç duyan mültecileri ve göçmenleri gözetecek şekilde aksamadan sunulmasına, İstanbul’un hepimiz için “huzurlu kent” olmasını sağlamaya yönelik.


Mutabakat kapsamında 2021 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Göç Birimi’ne teknik destek sağlanması, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin sosyal uyum konusunda gerçekleştireceği eğitim, etkinlik ve içerik oluşturma çalışmalarında desteklenmesi, İstanbul’da hassas durumdaki kişilere ve yerel halka ulaştırılmak üzere İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne temel ihtiyaç malzemesi yardımı yapılması planlandı.


Bunların yanı sıra Mahalle Evleri’nde birlikte yaşama pratiklerini ve sosyal uyumu destekleyen çeşitli aktiviteler düzenliyoruz. Kadınların ve çocukların kent yaşamına katılmasını önemsiyoruz. Göçün getirdiği psikolojik ve sosyal yükün azaltılmasında, sosyal uyumun sağlanmasında kültürel/sanatsal etkinliklerin ve sporun birleştirici, iyileştirici gücüne olan inancımızla çalışmalar yürütüyoruz.  



“Sürdürülebilir Göç Yönetişimi” nedir? Yerel yönetimler, kapsayıcı bir planlama yapabilmek için sizce hangi inisiyatifleri almalı?


MELTEM ERSAN: Göç yönetişimi, göçe ilişkin kilit konuları ele alacak politikaların, yasal ve idari düzenlemelerin geliştirilmesine yönelik planlı bir yaklaşımı tüm paydaşların katılımıyla ele almak anlamına geliyor. Göçü düzenlemeye ve göçmenleri korumaya yönelik mekanizma ve uygulamalardan oluşan bir sistem. Değişen eğilimleri de dikkate alacak şekilde yenilenebilir olması, sürdürülebilir olmasını da sağlıyor.


Bugün mülteci ve göçmenlerin büyük bölümü kentlerde yaşıyor. İstanbul, dünyanın en yoğun mülteci nüfusuna ev sahipliği yapan kent konumunda. Bunun yanı sıra uluslararası öğrenciler, nitelikli /niteliksiz, düzenli/düzensiz göçmenler de İstanbul’da yaşıyor. Yerel yönetimler, göç yönetişiminin yerelde en önemli aktörü olarak “hiç kimseyi arkada bırakmayan hizmet” politikasıyla ve kent hakkı temelinde göç konusunda kapsayıcı politikalar geliştirmeli, bu bakış açısıyla planlama yapmalı. 


Bu kapsamda sahayı ve ihtiyaçları anlamak, konunun özneleri olan göçmenler de dahil olmak üzere tüm paydaşların sesini duymak çok önemli. Bunun yolu, katılımcı planlama süreçleri yürütmekten geçiyor. 


Yasal düzenlemeler ve mevzuat açısından göç politikaları dahilinde bütçe ve kaynak kullanımı açısından özellikle yerelde yaşanan sıkıntılar nelerdir? Bu sıkıntıların çözümünde sizce nasıl bir yol izlenmeli?


MELTEM ERSAN: Belediyelerin göç yönetişiminin etkin bir paydaşı olmasına karşın mevzuatta bu konuda boşluklar var. 5393 sayılı Belediye Kanunu’ndaki hemşeri-vatandaş ifadesindeki muğlaklık, göçmenlere hizmet götürme açısından belediyelerde belirsizlik yaratıyor. Bu sadece büyükşehir belediyeleri açısından değil, ilçe belediyeleri açısından da büyük bir sorun. Mevzuat boşluklarının giderilmesi gerekiyor.


Belediyelerin, göç alanında hizmet ve faaliyetlerini genişletebilmesinin önündeki zorluklardan biri, insan kaynağı, diğeri de mali kaynak ihtiyacı. Merkezî bütçeden gelen payların yalnızca vatandaşları kapsaması, göçmen ve mültecileri içermemesi nedeniyle belediyeler, göçmen ve mültecilere hizmet verme sürecinde zorlanıyor.


2018-2023 Uyum Strateji Belgesi ve Ulusal Eylem Planı, göç yönetişiminde yerel yönetimlerin rolüne ilişkin en somut görevleri barındıran belge. Bu belgede belediyelerin çalışmalarına yönelik izleme ve değişiklikler öngören, belediyelerin ilgili kurumlar arasında yer aldığı toplam 57 madde bulunuyor.


Belediyelere sorumluluk verilirken ve bütçenin İller Bankası tarafından belediyelere aktarılması tanımlanırken yapılacak faaliyetlere ilişkin bütçe aktarımı yapılmıyor. Bunun yanı sıra bu belgenin uygulama, izleme ve değerlendirme aşamalarına ilişkin belediyelerin dahil olduğu bir eşgüdüm mekanizması da mevcut değil.


Belediyelerin en önemli sorunlarından biri, belediyeler arası koordinasyonu ve kurumlar arası işbirliğini sağlayacak etkin ve tarafsız bir yapının olmaması. İstanbul’daki belediyeler, göçmen ve mültecilere hizmet vermek için kendi imkânlarıyla çözüm bulmaya çalışıyor.


Yerel yönetimlerin göç konusunda en fazla zorlandıkları konulardan biri, güvenilir veriye ulaşmak ve bu alanda güncel bir veri tabanına sahip olmamak. Göç ve göçmenlerle ilgili veriler merkezî yönetimin kontrolünde bulunuyor, Göç İdaresi Başkanlığı’nın resmî sayfasında bulunan veriler dışında herhangi bir veri paylaşılmıyor. İstanbul’da mülteci ve göçmenlerin hepsi kentlerde yaşıyor ve belediye hizmetlerinden bir şekilde yararlanıyor. Ancak belediyelerin çoğu, ilçelerinde yaşayan göçmenlere dair somut, güncel ve güvenilir veriye sahip değil. İlçede ikamet eden kişilerin sayısı, yaşı, cinsiyeti ve diğer özellikleri yerelde sunulan faaliyetleri doğrudan etkiliyor. Göç İdaresi Başkanlığı başta olmak üzere diğer kamu kurumları belediyelerle eşgüdümlü çalışmalı. Merkezî yönetim, göçmen ve mültecilerle ilgili güncel verilerin paylaşımı konusunda şeffaf bir politika yürütmeli. 


Önerilen Haberler