"Benim iki büyük eserim var; biri Türkiye Cumhuriyet'i diğeri Cumhuriyet Halk Partisi."

Muammer Keskin: Göç Olgusu Belediyeleri Doğrudan Etkiliyor

  • 6 Aralık 2021

Göç ve zorunlu göç (doğal afetler, iklim değişikliği, işsizlik, eğitim vs. nedeniyle), kent yaşamını doğrudan etkileyen dinamik bir olgu. Göç hareketlerine ilişkin istatiksel veri kaydınız var mı? Stratejik planınızda göç politikası yer alıyor mu?

 

MUAMMER KESKİN: Şişli, 1920’lerden sonra değişime uğradı. 1950’li yıllardan itibaren İstanbul’a yönelik yoğun göç hareketleri söz konusu oldu. Şişli’nin kuzeyinde Çağlayan ve Gültepe semtleri yapılanmaya başladı. 1970’e gelindiğinde Şişli’nin nüfusu çeyrek milyonu aştı. 1980’lerde Halaskargazi, Rumeli ve Valikonağı Caddeleri, İstanbul’un en gözde alışveriş merkezleri hâline geldi. Apartman daireleri işyerine dönüştü. Şişli, her dönemde kozmopolit bir ilçeydi. 1980 öncesinde Hıristiyan ve Musevi vatandaşlar, 1980 sonrasında Irak ve Bulgaristan’da yaşayanlar, 2000 sonrasında da İran, Irak ve Suriye göçüyle gelenler ilçenin karma yapısını oluşturdu.


Göç ve zorunlu göç, Şişli’nin başlıca meselelerinden biridir. Şişli’de gündüz nüfusu yaklaşık 5 milyondur, gece nüfusu da 272.000 civarındadır. Göç ve zorunlu göç sonucunda Şişli’ye yerleşen kişilerin kayıtlı nüfus bilgisine erişemiyoruz (karma yapı nedeniyle). Çalışanlarımızın geribildirimleri ve odak grup görüşmeleri vesilesiyle hangi mahallelerde nüfusun yoğun olduğuna, göçmen grupların dağılımına ve kişilerin tercih ettiği iş bilgilerine hâkim oluyoruz. Ancak net sayıyı bilmiyoruz. Şişli’nin stratejik yapısı ve konumu itibarıyla göç hareketlerine ilişkin çalışmalarımız var. Stratejik planımızın “Sosyal Politikalar ve Sosyal Hizmetler” başlığı altında göç de yer alıyor. 

 

Göç yönetimi ve göç uyum stratejisi kapsamında hangi çalışmaları yapıyorsunuz? Artan işsizlik ve ekonomik kriz bağlamında özellikle genç nüfusun kır-kent arasındaki göç hareketleri, kentinizin sosyal, ekonomik ve kültürel yapısına, istihdam ve üretim sürecine nasıl etki ediyor?

 

MUAMMER KESKİN: Göç yönetimi ve göç uyum stratejisi kapsamında stratejik planımızın “Sosyal Politikalar ve Sosyal Hizmetler” başlığının altında mültecilere ve göçmenlere yönelik sosyal uyum çalışmaları yapmak, hak temelli hizmetleri (spor, sosyal yardım vs.) sunmak, Göç Birimi’ni güçlendirmek ve uluslararası projeler yürütmek gibi amaçlarımız bulunuyor. Artan işsizlik ve ekonomik kriz bağlamında kır-kent arasındaki genç nüfus göçü bizi gündüz nüfusu olarak etkiliyor. Nüfus bakımından doygunluk nedeniyle Şişli’de yeni konut alanı veya boş alan maalesef yok. Bu nedenle yeni yerleşimler de mümkün olamıyor. İç göçle yapılanan mahallelerimiz olduğu için sosyal destek müracaatları da artıyor. Kentten kırsala dönüş de gündemde. Sosyal ve kültürel açıdan vatandaşların özellikle mültecilere ve sığınmacılara yönelik öfkesi bizi düşündürüyor.

 

Belediyenizin mültecilere ve sığınmacılara yönelik çalışmalarından bahseder misiniz? Bu çalışmalarınız doğrultusunda STK’larla, meslek odalarıyla ve dayanışma ağlarıyla işbirliği yapıyor musunuz?

 

MUAMMER KESKİN: MUDEM, Save the Children’ın finansal desteğiyle ve belediyemizin işbirliğiyle sosyal uyum çalışmalarına hizmet ediyor. Merkezde psikolog, avukat ve tercüman var. Öncelikle psiko-sosyal ve hukuki danışmanlık hizmeti veriliyor. Ayrıca çocuk işçiliğini önleme ve girişimciliği destekleme konularında çalışmalar yürütülüyor.

 

Şişli Belediyesi, İsveç Yerel Yönetimler ve Bölgeler Birliği (SKL), Marmara Belediyeler Birliği, Türkiye Belediyeler Birliği ve Çukurova Belediyeler Birliği işbirliğiyle gerçekleştirilen Türkiye Yerel Yönetişimde Dayanıklılık Projesi’ne (RESLOG-Türkiye) 2018 yılında dahil oldu. Proje kapsamında başta Suriyeli göçmenler olmak üzere göç kaynaklı sorunlara karşı 12 belediyenin rezilyansını artırmaya yönelik faaliyetler yapılıyor. Rezilyans, sarsıcı etkiyi karşılama ve hayatı normale çevirme kabiliyeti olarak tarif edilmektedir. Burada ifade edilen “sarsıcı etki”, Suriyeli göçüdür. Kastedilen rezilyans ise, belediyenin Suriyeli göçü karşısındaki rezilyansıdır. Rezilyans değerlendirmesi çalışması, belediyenin bu etkiyi karşılama kapasitesinin değerlendirilmesini kapsıyor.

 

“Açık Ev”, Reslog Projesi’nin sonucunda açıldı. Proje, ilçemizde yaşayan göçmenlerin ve Türkiyeli vatandaşların bir arada olabileceği bir alan sağlıyor. STK’larla ve paydaşlarla birlikte düşünmek ve sürdürülebilirliği sağlamak için ortak mekânlar yaratmanın önemli olacağı fikriyle bu projeyi hayata geçirdik. “Açık Ev”, göçmenlerin ve vatandaşların ortak etkinlik yapabileceği, psiko-sosyal destek alabileceği, farklı atölyelerde deneyim kazanabileceği ortak kullanım merkezi.

 

Alman Uluslararası İşbirliği Kurumu (GIZ) ve BM Dünya Gıda Programı (WFP) işbirliğinde bölgemizdeki iş ve aş sorununa çözüm bulmak için “Şişli Sosyal Mutfak” projesini hayata geçirdik. 

 

Belediyemizin Sosyal Destek Hizmetleri Müdürlüğü’ne bağlı olan “Sosyal Mutfak”, Şişli sınırlarında ikamet eden, doğal ve/veya doğal olmayan afet sonucu temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanan ailelere ve/veya yaşlı, hasta ve engelli olduğu tespit edilen bireylere sıcak yemek hizmeti sunan bir birimdir. 2020 yılının Temmuz ayından itibaren devam proje, üçüncü aşamasında. Proje kapsamında 28 Suriye uyruklu ve 40 Türkiye uyruklu kişi istihdam edildi.

 

Göç ve zorunlu göç hareketleri dahilinde göç yönetimi konusunda yerel yönetimler sizce hangi inisiyatifleri almalı?

 

MUAMMER KESKİN: Yerel yönetimler, “hizmette yerellik” anlayışını tam anlamıyla hayata geçirebildiğinde yerel yönetimlerin dayanıklılığını da artırabilir. Göç olgusu belediyeleri doğrudan etkiliyor. Çünkü yerel yönetimler, sorumlu oldukları alanda yaşayan herkesin refahından ve huzurundan sorumludur. 5393 sayılı Belediyeler Kanunu’nun 13. maddesi olan “Hemşerilik Hukuku” bağlamında desteğe ihtiyaç duyan veya talepte bulunan herkese karşılık vermekle yükümlüyüz. Göçmen veya yerli fark etmeksizin ihtiyacı, sosyal hizmetler bağlamında ele almak gerektiğine inanıyoruz.



Önerilen Haberler