"Benim iki büyük eserim var; biri Türkiye Cumhuriyet'i diğeri Cumhuriyet Halk Partisi."

Ayşe Oruç: Ayşe Oruç:Sürdürülebilir Balıkçılık Açısından Acil Bir Yol Haritası Gerekiyor

  • 15 Şubat 2021


“Fish Forward 2 Projesi”nden söz eder misiniz? Hangi başlıklarda nasıl bir katılımla gerçekleşiyor? Sektördeki hangi grupları hedefliyor? Kaç yıldır sürüyor ve bugüne dek elde edilen önemli sonuçlar neler oldu?


Ayşe Oruç: “İnsanlar, Okyanuslar ve İklim Yararına Sorumlu Su Ürünleri Tüketimi Projesi (FF2), 2018 yılından bu yana WWF’in 17 ülke ofisi tarafından (Avusturya, Almanya, Danimarka, Hırvatistan, Portekiz, İtalya, Yunanistan, Bulgaristan, Polonya, Slovenya, İngiltere, Avrupa Politika Ofisi, Türkiye, Tunus, Hindistan, Güney Afrika, Filipinler) sürdürülebilir balıkçılık için bilinçli tüketim ve üretim anlayışının yaygınlaştırılmasına yönelik yürütülen bir proje. Proje, Avrupa Birliği tarafından destekleniyor. Proje kapsamında AB ülkelerindeki tüketicilere sürdürülebilir avcılık ve yetiştiricilik yöntemleriyle üretilmiş deniz ürünlerinin tercih edilmesine yönelik kapasite artırımı faaliyetleri yapılırken aynı zamanda AB ülkelerine deniz ürünleri ihraç eden 5 ülkenin üreticilerinin de sürdürülebilir üretim yöntemlerini geliştirmeleri yönünde çalışmalar yürütülüyor. Proje kapsamında özel sektör ve karar vericilerle iletişim içinde çalışılıyor. Proje, deniz ürünleri tüketim anlayışının ve üretim şekillerinin geliştirilmesini sağlayarak ekonomik, sosyal ve çevresel etkilere olumlu katkıda bulunmayı hedefliyor. Faaliyetlerinin büyük bölümü hâlihazırda tamamlanmış bulunmakta. Proje, AB’de deniz ürünleri tüketen 6 milyon tüketicide 3 yıl içinde davranış değişikliği oluşturarak sürdürülebilir üretimle üretilmiş ürünlerin tüketilmesini sağlama hedefine ulaşmış durumda. Aynı zamanda Türkiye’nin de içinde bulunduğu 5 üretici ülkede (Türkiye, Tunus, Hindistan, Güney Afrika, Filipinler) üreticiler ve karar vericilere yönelik bilgilendirme ve kapasite geliştirme faaliyetleri kapsamında 700’ün üzerinde ilgili kurum temsilcisine ulaşıldı. Proje uygulamasında Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri esas alınıyor. WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), proje kapsamında iklim değişikliğine uyum ve toplumsal cinsiyet eşitliğiyle ilgili Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi (SKH)’ne yönelik faaliyetler yürütüyor.


Balıkçılığın iklim değişikliğiyle ilişkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?


Ayşe Oruç: Deniz ürünleri dünyada en çok ticareti yapılan ürünler arasında ve gezegenimizin gıda güvenliği için önemli. Deniz ürünleri, balıkçılık, balık üretimi ve ilgili endüstrilerle alakası olan 800 milyon insan için gelir sağlamakta. Balık küresel olarak 3 milyon insanın günlük protein ihtiyacını karşılamakta ve bu, özellikle gelişmekte olan ülkeler olmak üzere hayvansal protein girdisinin %20’sine tekabül etmekte.


Günümüzün en acil sorunu olan iklim değişikliği, küresel bir toplum olarak karşılaştığımız gıda güvenliği, sosyal eşitsizlik, biyolojik çeşitlilik kaybı ve okyanus sağlığı gibi diğer önemli sorunlarla derinden ilişkili. Daha yüksek sıcaklıklar deniz ortamında fiziksel değişikliklere neden oluyor, daha sıcak yüzey suyu sıcaklıkları suyun derin bölgelerinde dolaşım şeklini etkiliyor ve karmaşık gıda ağlarını bozuyor.


Değişen iklim hem balıkçılık yönetimi hem de gıda güvenliği açısından önemli zorluklara neden olmaktadır. Aşırı avlanma, kirlilik ve habitatların kaybı, deniz ekosistemleri ve destekledikleri biyoçeşitlilik üzerinde olumsuz sonuçlar doğuruyor. Bu baskılar iklim değişikliği nedeniyle artmakta. Yapılan araştırmalar, gelişmekte olan ülkelerde okyanus ısındıkça yıllık avlarda %50'ye kadar azalma yaşandığını göstermekte. Isınmanın 1.5-2.0 °C’yle sınırlı olması durumunda bile önümüzdeki on yıllarda okyanusların ve denizlerin değişeceği ve balıkların yer değiştireceğini gösteren bulgular yayınlanıyor. Vaka çalışmaları, küçük ölçekli balıkçıların iklim krizinden çoktan etkilendiğini gösteriyor. En sık dile getirilen gözlemler arasında alışılmadık derecede yüksek deniz suyu sıcaklıkları, daha az balık bolluğu veya balık dağılımındaki değişiklikler nedeniyle balık bulunabilirliğinin azalmasıyla gözlemlenen türlerde değişiklikler yer alıyor. 


Sektörde çalışanların, özellikle balık işleme gibi birimlerde çalışan kadınların durumuna ilişkin bulgular var mı?


Ayşe Oruç: FAO istatistiklerine göre, dünyada deniz ürünleri işleme endüstrisindeki işgücünün %80’i-%90'ı kadınlardan oluşmakta, bu da kadınların dünya deniz ürünleri endüstrisinde sahip olduğu muazzam payı ortaya koymaktadır. Kadın grupları, deniz ürünleri endüstrisinde kendi yollarını çizmekte, ailelerini ve topluluklarını geçindirmeye çalışmakta, daha sürdürülebilir bir balıkçılık yaratmakta ve gittikçe artan küresel deniz ürünleri tüketicileri popülasyonuna protein sağlamaktadır. Bununla birlikte sektörde görünürlükleri ve karar alma süreçlerine katılımları oldukça düşüktür.


Yediğimiz deniz ürünlerinin tabaklarımıza nasıl geldiğini tüketicilerden tarif etmeleri istendiğinde denizde ağır halatları çeken ve yakaladığı ürünleri pazara taşıyan erkekleri kolayca gözlerinin önüne getirebilirler.


Gerçekte ise, kadınlar hasat öncesi ve sonrası birçok faaliyetten sorumludur, ancak balıkçılık anlatılarında çoğunlukla görünmez kalırlar ve cinsiyet eşitliği olmadığı için balıkçılık örgütlerinde çok az karar verme yetkisine sahiplerdir. Araştırmalar, erkeklerin yanı sıra kadınların balıkçılık dahil doğal kaynak yönetimine ilişkin karar verme süreçlerine katıldıklarında daha sürdürülebilir çevre yönetimi uygulamalarını benimsemeye yönelik paydaş fırsatlarını artırdığını göstermekte.


Balıkçılıkla ilgili tüm yönetim faaliyetlerine cinsiyet dengeli katılım zorunlu hâle getirilmelidir. Çoğu balıkçılık yönetim projesinin erkek odaklı olması nedeniyle günümüzde kadınların bilgisi, uzmanlığı ve değerleri sınırlı olarak dikkate alınmakta ve sonuç olarak bu plan ve programların etkinliği azalmaktadır.


Cinsiyet farklılıkları konusundaki anlayışımızı geliştirmek ve adaletsizlikleri ortadan kaldırmak, okyanus/deniz kullanımımızın etkinliğini ve sürdürülebilirliğini artırmak açısından son derece önemlidir. Bu amaçla WWF, BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi 5 (Toplumsal Cinsiyet Eşitliği) kapsamında karar vericileri kadınların geçim sağlayan kişiler ve çevre yöneticileri rollerini etkin bir şekilde yerine getirme konusunda yetkilendirmek için tüm kalkınma ve koruma

politiklarına cinsiyet eşitliğini dahil etmeye çağırmaktadır.


Pek çok sorunun kaynağı, merkezi yasa, mevzuat ve denetim olarak görünüyor. Yerel yönetimler bu alandaki sorunların çözümünde nasıl bir inisiyatif kullanabilir?


Ayşe Oruç: İklim değişikliğine uyum önemli ve acil bir konudur. Gıda güvenliği, denizel biyoçeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir balıkçılık açısından etkileri konusunda acil bir yol haritasının hazırlanması gerekmektedir.  

Aynı zamanda bu konuda yapılması gerekenler şöyledir: 


  • Farkındalığın artırılması oldukça önemlidir.

  • Konunun araştırma, yönetim ve politikaya entegre edilmesi ve böylece iklim değişikliğinin ve etkisinin azaltılmasının kabul edilmesini ve desteklenmesini sağlamak için esastır. 

  • Tür dağılımının balıkçılık alanlarını nasıl değiştirebileceğinin ve etkileyebileceğinin daha iyi anlaşılması, azalmış balık stokları ve tür büyüklüğü hakkında artan bilgiyle birlikte iklim uyumlu politika hedeflerinin desteklenmesi çok önemlidir. 


Nihayetinde sürdürülebilirlik, etkili ve verimli kaynak yönetimi demektir. Balıkçılıkla ilgili yasal düzenlemeler, izinler, mevsimsel yasaklar, izin verilen toplam av miktarı, korunan alanlar gibi tedbirlerin tümü, sürdürülebilir yönetime ve değişen koşullara uyuma katkıda bulunabilir. Aynı zamanda balıkçılık yönetimiyle ilgili alınan kararlarda ilgili tüm tarafların katılımının sağlandığı ortak yönetim modeli benimsenmelidir. Yerel yönetimlerin tüm bu süreçlerde yer alması önemlidir.


WWF Deniz Ürünleri Rehberi: http://www.balikrehberi.org/

Proje ile ilgili detaylı bilgi linki: https://www.fishforward.eu/


Ayşe Oruç

WWF-Türkiye, Deniz ve Yaban Hayatı Programı Müdürü


1995 yılından beri WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) Doğa Koruma Ekibi’nde görev almaktadır.Yüksek lisansını İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü, Fiziksel Oşinografi ve Deniz Bilimleri Enstitüsü’nde tamamladı. Deniz ve kıyı koruma alanları, sürdürülebilir balıkçılık, yaban hayatı izleme ve koruma, kapasite geliştirme içerikli çalışmalar başta olmak üzere çok sayısa ulusal ve bölgesel çalışmada görev aldı. 




Önerilen Haberler