"Benim iki büyük eserim var; biri Türkiye Cumhuriyet'i diğeri Cumhuriyet Halk Partisi."

Tolga Tosun: Balık nesli tehlike altında

  • 15 Şubat 2021


İlçenizde balıkçılıkla uğraşan nüfus hakkında bilginiz var mı?


Tolga Tosun: Bandırma, coğrafi konumu itibarıyla ekonomik açıdan birçok avantajı bünyesinde barındıran bir ilçedir. Bandırma, tarımsal faaliyetleriyle ve sanayi yatırımlarıyla sadece Balıkesir’in değil, Güney Marmara’nın da ön planda olan ilçesidir. Marmara Denizi'nde, özellikle çevresinde bulunan Kapıdağ’da balıkçılıkla geçinen ve balıkçılığın devam ettiği Çakıl, Şahinburgaz ve Karşıyaka Mahalleleri’yle birlikte Erdek, Marmara ve Avşa Adaları da bu bölgede balıkçılığın canlı olduğu yerleşimlerimizdir. Bu noktada az öncede belirttiğim coğrafi konumu nedeniyle Marmara Denizi’nin sağladığı avantajlar Bandırma’da ekonomik yaşamın bir parçası hâline gelmiştir. Özellikle deniz ürünleri noktasında Bandırma, ülkemizde çok önemli bir paya sahiptir. Bunun sonucunda da ilçemizde balıkçılık ve su ürünleri alanındaki faaliyetlerde bulunan uluslararası düzeyde birçok işletme yer alıyor. Bu işletmelerin sağladığı ekonomiyle birlikte sektörün içinden yer alan, çalışan vatandaşlar da ilçe nüfusunda önemli bir yer tutmaktadır. Tabii bu işi bir de hobi olarak yapanlar var. Bandırmalılar deniz sevdalısıdır. Bandırma’nın sahilinde ya da mendireğinde yılın her döneminde balık tutan insanları görmek mümkün. Kısacası Bandırma ve Bandırma insanı denizle, balıkçılıkla iç içe yaşamaktadır. 


Balık kooperatifleriyle işbirliğiniz oluyor mu? Oluyorsa nasıl?


Tolga Tosun: İlçemizde Su Ürünleri Kooperatifi Bölge Birliği adıyla Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı olarak faaliyetlerde bulunan bir balık kooperatifimiz bulunmakta. Bandırma Belediyesi olarak tüm benzer kooperatiflerle sürdürdüğümüz işbirliğini ve dayanışmayı bu kooperatifimizle de sürdürmekteyiz. 


Balık haliniz var mı? Varsa sorunlar yaşanıyor mu? Ne kadar balık çıkıyor? Sadece şehir nüfusuna mı yetiyor? Diğer şehirlere ürün gönderiliyor mu?


Tolga Tosun: İlçemizde bulunan su ürünleri ve balık hali 2014 yılından önce Bandırma Belediyesi’ne bağlı bir birim olarak faaliyetlerini sürdürmekteydi. 2014 yılında yapılan yerel seçimlerle birlikte yürürlüğe giren büyükşehir yasasının ardından burası Balıkesir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlanmış oldu. İlçe belediyesi olarak yasayla birlikte bu alanda idari yetkimiz kalmamış oldu. Bu durum elbette bu sektördeki süreçlere ilgimizi azaltmadı. Yerel yönetim olarak balık halindeki esnafımızla sürekli iletişim hâlindeyiz. Onları dönem dönem ziyaret ederek sorunlarını, istek ve taleplerini dinliyoruz, elimizden gelen desteği veriyoruz. 


Bandırma, balıkçılık ve su ürünlerinde ülkemiz ekonomisine kattığı değerle önemli bir konumda. Bu nedenle balık halinden sadece Bandırmalı faydalanmaz. Bandırma’dan 6 büyükşehire balık gider. Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa, Eskişehir ve Konya illerimizin balık ihtiyacını Bandırma karşılar. Balık çeşitliliği anlamında da çok bereketli sezonlarla halkımız balığa doyar. Havaların soğumasıyla tezgâhlarda balıklar bollaşır. Deniz suyu sıcaklığının düşmesiyle beraber balıklar kendini göstermeye başlar ve çinakop, barbun, mezgit, istavrit, hamsi, çipura, levrek, dil balığı, işkine, karagöz gibi tüm balıklar tezgâhta yerini alır. 


Balık ölçüsü denetimi ve diğer denetimler yapılıyor mu? 

Tolga Tosun: Bu konu az önce de belirttiğim nedenlerle artık ne yazık ki büyükşehir belediyesinin yetkisine ve sorumluluğuna dahil olan bir süreç hâline geldi. İşin yasal yükümlülükleriyle birlikte gelecek sezonlarda da bolca balığın halkımızla buluşabilmesi adına bu tür denetimlerin yapıldığını düşünüyorum. Çünkü balık daha çok dar gelirli ailelerin ucuza, bolca yiyebildiği bir üründü. Bu anlamda yapılmayan her denetim, gelecek sezonlarda balık yoğunluğunun azalması ve sofralarda daha az balığın yer alması anlamına geliyor. Elbette pahalı bir şekilde. Bu nedenle denetimlerin yapılması çok önemli.


Balıkçılara yönelik destek, eğitim ya da projeniz var mı?


Tolga Tosun: Denize ve balıkçılığa meraklı biri olarak ve bu alanda yer alan birçok dostumun da etkisiyle her zaman bu alandaki çalışmaların içindeyiz. Balıkçı esnafımızla bir araya gelir, onlarla sıkıntılarını ve isteklerini konuşuruz. İlçe belediyesi olarak yetkimiz dahilinde yapabileceğimiz ne varsa yerine getiririz. Örneğin, onları her 1 Eylül’de başlayan yeni sezonda yalnız bırakmayız. Onlarla birlikte yeni balık sezonunun startını veririz. Tabii içinde bulunduğumuz pandemi sürecinin de etkisiyle birtakım önceliklerimiz değişti. Ama ilerleyen süreçte, pandeminin etkisinin de azalmasıyla birlikte balık ve su ürünleri sektöründe yer alan her kesimle bu sektörü ileriye taşımak, faaliyetlerini geliştirmek ve tanıtımlarına katkı sunmak için çeşitli dönemlerde toplantılar, bilimsel paneller, organize edeceğiz. Bu toplantılarda ve panellerde sorunlarına bilimsel yöntemlerle yaklaşarak çözümü konusunda ortak aklı ön planda tutacağız. 


Trol balıkçılığıyla nasıl mücadele ediyorsunuz?

Tolga Tosun: Ülkemizdeki balık nesli tehdit altında. Bu, bir gerçek. Bu tehdit bir anda ortaya çıkmadı. 1970’li yılların sonundan itibaren gırgırla balık avcılığı ülkemizde hızla gelişmeye başladı ve 1980’li yıllarda da uzun vadeli kredilerle bu sektör teşvik edilerek ihtiyacın ötesine geçen kontrolsüz bir gelişme gösterdi. Ne yazık ki, bu noktada kuralları düzenlemesi gereken makamlar yıllar boyu bu gidişe dur diyemedi. Son dönemlerde ise, balık nesli tehlike altına girdi. Tabii bunun başında balık soykırımı olarak adlandırabileceğimiz trol avcılığı geliyor. Trol avcılığı, bir insanlık suçudur. Bandırma ve Kapıdağ’da zaman zaman bu tür bir avcılıkla balık tutulduğunu üzüntüyle duyuyoruz. Bizler bu noktada ilgili kurumlarla iletişim hâlinde kalarak gerektiğinde destek vermeye hazırız. Çünkü kaybedilen, yarınlarımız. 


Sizce ilçenizdeki balıkçılık faaliyetinin ekonominize daha iyi katkı sunmasının önündeki engeller neler?


Tolga Tosun: Ülkemizde balıkçılık sektöründe tam anlamıyla sürdürülebilir bir yapının olmadığını söylemek mümkün. Buna paralel olarak balık tüketiminin de maalesef istenilen noktada olmadığını görüyoruz. Öncelikle balık ihtiyacının karşılanması bağlamında üretim modellerinin sürdürülebilir bir noktaya gelmesi gerekiyor. Bununla birlikte balıkçılık yönetimini ve mevzuatını ihlal eden yasadışı balıkçılığın da önüne geçilmesi gerekiyor. Ayrıca mevzuatlara uygun yapılmış olsa bile av tür ve miktarlarının rapor edilmediği kayıtdışı balıkçılıkla balığın tür, boy, zaman, avlanma sahaları planlanmayan plansız balıkçılık sorun olarak devam ediyor.


Önerilen Haberler