"Benim iki büyük eserim var; biri Türkiye Cumhuriyet'i diğeri Cumhuriyet Halk Partisi."

Çiftçimiz ve Üreticimiz Yalnız Değildir

  • 8 Şubat 2021

2020 yılına girerken bir yılın hayatımızda bu kadar derin izler bırakacağını, küreselleşmenin en güvendiği dayanaklarında büyük çatlaklar oluşacağını ve insanlığın fabrika ayarlarını gözden geçirmek zorunda kalacağını bilemezdik. Covid-19 sadece sağlık açısından değil, sosyal hayattan ekonomiye pek çok açıdan şok etkisi yarattı. Dünya, sınırlarını yeniden hatırladı. Daralmayı, küçük ve yerel olana dönmeyi, sosyal devleti, yeni normalin kriterlerini konuşuyoruz artık. Virüse karşı önlemler ve aşı çalışmaları yelpazenin bir ucunu, gıdaya erişim ise, diğer ucunu oluşturuyor.

 

Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), yaşanan koronavirüs salgınının açlık krizine dönüşebileceğine dair ciddi uyarılarda bulunuyor. Gıda krizini yaşayabilecek en az 55 ülke olduğu iddia ediliyor. Dünya Ticaret Örgütü, tarım ve gıda kısıtlamalarının yoksulların gıdaya erişimini engelleyeceğini dile getiriyor. Bu uyarılara rağmen atılan adımlar, kısıtlamalar ve uygulamalar gıda milliyetçiliğini körüklüyor. Birçok ülke koronavirüsün yarattığı belirsizliği öngöremediği için “elimdeki gıda ya bana yetmezse” diye düşünerek gıdayı, tarım ürünlerini satmak istemiyor. İhtiyacının çok üzerindeyse ihraç ediyor. Rusya’nın buğday ihracatına koyduğu vergiyi yükseltmesi, ülkemizdeki ekmek kuyruklarına kuşkusuz yansıyacak.

 

Özellikle tarım ve gıdada ulusal, bölgesel ve küresel boyutta önemli bir değişim öngörülüyor. Bu değişimin odağını kendine yeterlilik, ürünlerde uzmanlaşma ve daha sınırlı bir ihracat yönetimi oluşturacak. Yine Dünya Ticaret Örgütü üyesi 24 ülke, tarımda ticareti kısıtlamanın ve aşırı stok yapmanın gıda güvenliğini tehdit edeceğini açıkladı. Bu yola başvuran ülkelerin aynı zamanda dünyadaki tarım ve gıda ticaretini domine eden ülkeler olması ilginç.

 

Avrupa Birliği, koronavirüsün yayılmasını engellemek amacıyla sınırlarını kapamayı konuşuyor. Bu kapamanın içinde tabii ki tarım ve gıda ürünlerinin hareketi de olacaktır.

 

Bu tablo bize ne anlatıyor? Kendine yeten ülkeden, tarımı ithalata bağımlı hâle gelmiş olan bir ülkeye dönüştük. Gıda enflasyonuyla mücadelede üretici fiyatları baskılandı. Girdi fiyatları artarken çiftçinin ürettiği ürünün fiyatı baskılandı. Çiftçi üretimden vazgeçmek zorunda kalınca arz azaldı ve fiyat yükseldi. Fiyatı artan her ürün ithal edilerek sorun çözülecek sanıldı. FAO’nun uyarılarını da düşündüğümüzde gelişmeler, ülkemizin önündeki riski net olarak gösteriyor. 

 

Pandemi bize sadece sınır ötesi değil, ülke içinde dahi gıda dolaşımının sınırlanabileceğini gösterdi. 

 

AKP iktidarı, pandemi sürecinde bir yılı geride bırakırken tarım ve gıdada katlanan sorunlara hiçbir kalıcı çözüm üretemedi. Çiftçi nefes alamıyor. Toprağını sürecek hâli kalmadı. Tarlada 1 olan vatandaşa 5’e ulaşıyor. Saray yönetimi kan ağlayan esnafa fırça çekiyor.

 

CHP, tarihin her döneminde olduğu gibi ülkesinin, toprağının, insanının sahibi olduğunu, yanında olduğunu gösteriyor. CHP’li belediyeler seçildikleri günden bu yana iktidarın tüm engellemelerine karşın dur durak bilmeden vatandaşın sıkıntısını azaltacak çözümler bularak çalışıyor. 

 

Tüm dünyada yerelin önemi artıyor. Belediyeciliğin kavramları, parametreleri ve başarı kriterleri değişiyor. Sosyal devletin önemi tekrar hatırlanıyor. Bu yeni dünya düzenini iyi okumak zorundayız, öyle de yapıyoruz. Yoksullukla mücadelede, adil yaşam koşullarını sağlamada belediyelerimiz başarı hikâyesi yazıyor. Bu sayımızda tarım ve gıdada yapılan örnek çalışmaları okuyacaksınız. Biliyoruz ki, her belediyemizde irili ufaklı bu çalışmalar var. Örnekleri çoğaltmak, yaygınlaştırmak için daha sıkı çalışacağız, iletişimimizi daha güçlü tutacağız, dayanışmayı yükselteceğiz. 

 

Potansiyelimizi iyi değerlendirerek bu dönemi fırsata çevirmek elimizde. Tarımda yapacağımız yaratıcı, yenilikçi projeler kentlerimizi daha dayanıklı kılarken ekonomide yaşanan büyük sıkıntılar için de çıkış yolu gösterebilir. 

 

CHP’li belediyelerde hiçbir vatandaşımız aç, açıkta değildir, olmayacaktır. Çiftçimiz, üreticimiz çaresiz değildir, olmayacaktır.


Önerilen Haberler