"Benim iki büyük eserim var; biri Türkiye Cumhuriyet'i diğeri Cumhuriyet Halk Partisi."

Hami Sardunya: Kira konumuz merkezi hükümetle çözülmeli

  • 22 Mart 2021

Hami Sardunya

İzmir Kıbrıs Şehitleri Esnaf ve İşadamları Derneği Başkanı





Ekonominin sıkıştığı bir dönemde pandemi patladı. Sizler de İzmir’in en hareketli ve can damarı olan yerlerdeki esnaflarsınız. Pandemi öncesi durum nasıldı? Pandemiyle beraber ağırlaşan şartlar ne oldu? Mesela ne kadar işletme kapandı? 

 

Hami Sardunya: Ülkedeki ekonomik kriz pandemi öncesinde de kendini hissettiriyordu. Çoğu arkadaşımız olayın farkında değildi, çark bir şekilde döndüğü için yoğun hissedilmiyordu. Aşağı yukarı üç-dört yıldır biz bu krizi zaten yaşıyorduk. Ama pandemi süreci patlama noktası oldu. Pandemiyle birlikte her yer bitti. Paket servis bizim işimiz değil. İşi olanlar için bile şu an mantıklı değil, çünkü paket servisle birlikte fiyatlar arttı. İnsanların zaten alım gücü sınırlı. Bu sefer talep düşmeye başladı. Talep de mevcut maliyetleri karşılamamaya başladı. Bunların hepsi bir sarmalın içerisinde gidiyor. Mesela benim bir işyerim 366 gündür kapalı. 16 Mart 2020’de kapandı. Hatta elimde işyerinizi kapatın diye yapılan tebligat da var. Onu özellikle, daha sonrası için belki işime yarar diye saklıyorum. İyi-kötü dayanıyoruz, ama insanlar nasıl dayanacak? Nasıl ayakta duracak? Ben yirmi küsur yıllık bir işletmeyim. Biraz kenarda köşede vardı, onunla idare ettik, ama bittik artık. Bizde bir söz vardır, hazıra dağ dayanmaz diye. Hazıra hiçbir şey dayanmıyor. Kıbrıs Şehitleri Caddesi son bir yılda hayatında görmediği yalnızlığı yaşadı. Bu civardaki birçok arkadaşımızdan pandemiyle birlikte gelen yasaklara uyan var, uymayan var. Tabii birçok arkadaşım uyuyor. Uymayanlarla da aynı şartlarda çalışmaya çalışıyoruz. 


Peki denetimler yapılmıyor mu? 


Hami Sardunya: Denetim yapılıyor. Hatta İzmir’le ilgili valiliğin bir denetim listesi var. İzmir’de belirledikleri tarih aralığında bir milyon beş yüz küsur bin lira ceza tahakkuk ettirmişler. Bunun beş yüz küsuru Konak ilçesiyle ilgili. Ceza kesmek mesele değil. Bence denetimi yapan arkadaşlar neyin denetimini yapacağını tam olarak bilemiyor. Çünkü pandemi şartlarında -ki ben İçişleri Bakanlığı’nın bir genelgesi var mı, valiliğin talebi var mı, tek tek kontrol ediyorum, okuyorum, indiriyorum, dernekteki arkadaşlarımla paylaşıyorum- benim bile atladığım şeyler olabiliyor. Bu yoğun iş trafiğinde denetim yapanların zannetmiyorum ki konuyla ilgili bilgisi olsun. Zaten branşları da değil. Polisin branşı sağlıkla ilgili denetim yapmak olmamalı bana göre. Nihayetinde onlar güvenlik gücü, evet çalışıyorlar; çok da iyi çalışıyorlar, üstlerinde yük de var, ama meslekleri o değil. Mesleğiniz olmayan bir konuda denetim yapıyorsunuz. Ne kadar sağlıklı yapacaksınız? Görüyoruz, bazı yerlerde insanlar yan yana, dip dibe oturmuş. “Ayrılın.” Ayrılın da neye göre ayrılın? Bana gelip öyle bir şey söylese derim ki: “Hangi yönetmeliğe göre ayrılacağım?” Bunu bile bilmek inanın şu dönemde bir zanaat oldu. 



İstanbul’da Beyoğlu, İzmir’de Kıbrıs Şehitleri kontrollü açılmanın kurallarının pek uygulanamadığı yerler oldu. Birincisi, bu yığınlar sizler için bir ticarete dönüyor mu? İkincisi, derneğiniz bununla ilgili nasıl bir uyarıda bulunuyor? Nasıl yönetiyorsunuz bu süreci?


Hami Sardunya: Bizim bir yaptırım gücümüz yok. Bu, bir gerçek. Biz sadece sorarlarsa, arkadaşlarımızı bilgilendiriyoruz. Bir kısmı bizim derneğimizin üyesi olmamasına rağmen sordukları zaman bilgilendiriyoruz, yardımcı olmaya çalışıyoruz. Ama uymayan kesim siz ne yaparsanız yapın uymaz, Uuyduramazsınız. Çünkü hedefe odaklanmış. Onun hedefi, bir yıllık zamandaki kaybını ne kadar erken zamanda telafi edeceği. Ölen ölsün, kalan sağlar bizimdir. Kabul edilebilir bir şey mi? Hayır değil. Biz yönetimlerle yaptığımız toplantılarda aynı şeyi söylüyoruz. İzmir’e kapatma getirdiğiniz zaman yine ben uyuyorum, uymayan yine kapanmıyor. Ne oldu burada adalet? O zaman uymayanı kapatın. Bu gayet doğal bir şey. Biz, birçok arkadaşımızla uyuyoruz. Bunun çözümü, İl Hıfzıssıhha Kurulu kararlarının daha iyi şekilde uygulanması için merkezi yönetimin, valiliğin, kaymakamlığın sorumluluk üstlenmesi.


Meslek örgütleri biraz da dağınık yakalandılar. Sizce bu dönemde meslek örgütlerinin en büyük eksiği nedir?


Hami Sardunya: Meslek örgütlerimiz, Ticaret Odası, Odalar ve Borsalar Birliği sınıfta kaldı. Son bir yılda siz hiç televizyonda Odalar ve Borsalar Birliği’nin “üyelerimiz çok zorda” dediğini duydunuz mu? Kaç kişiye sorduysam, Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu’nu hiçbir yerde görmedik diyor, siz gördüyseniz lütfen düzeltin, bu bir. İkincisi, İzmir özelinde konuşayım. İzmir Ticaret Odası’ndan bana söyleneni söylüyorum, yanlışsa onların suçu. İnşaat grubundan sonra en büyük grup yeme-içmeymiş. Yanlış hatırlamıyorsam, Aralık ayında zorlama şekilde meslek komitesinden bir arkadaşımızın sesi çıktı. Onun dışında İzmir Ticaret Odası’nın hiç sesi çıkmadı. Birkaç defa Ticaret Odası’yla yazıştığımda çok uğraştıklarını söylediler. Dedim ki: “Uğraşıyorsunuz, ama biz görmüyoruz.” Yeme-İçme Meslek Komitesi’nin komite çalışmalarına baktığımda en son geçen sene 7. veya 8. ayda bir toplantı yapmışlar. Onun ötesinde bir toplantı tutanağı resmi kayıtlara geçmemiş. Nasıl çok çalışmışlar bilemiyorum. Çünkü kurumsal yerlerde çalışmalar kayda geçmek zorunda. Kayda geçmeyen çalışmalar ya yapılmamış ya da muhabbette kalmış çalışmalardır diye düşünüyorum. Ticaret Odası tamamen sınıfta kaldı. Esnaf ve Sanatkârlar, onlar da aynı şekilde. Bendemir Palandöken birkaç defa gitti, Sayın Cumhurbaşkanı’yla görüştü, ama kendi eli taşın altında olmayanın taşı kaldırmasını beklemek yanlış. 1 Mart, yapılandırma taksitlerinin ilk ödemesinin son günüydü. O gün bizim yasaklarımız kısmi kalktı. Sayın Bendemir Palandöken Cumhurbaşkanı’nı aramış, yaptığı katkılardan dolayı kendisine teşekkür etmiş. Ama dememiş ki: “Sayın Cumhurbaşkanım, beş-altı aydır, hatta bir yıldır kapalı işyerleri var. Yapılandırmanın son günü bugün, bu insanlar nasıl ödeme yapacak? Bununla ilgili ne yaptınız?” Odalar hiçbir şey söylememiş. Ne oldu? Daha da kötüsü, Mart ayının sonunda vergi yapılandırmasının ikinci taksidi ve SGK’ların da ilk taksitinin ödemesi var. Nasıl ödenecek bunlar? 


Bu arkadaşlarımız hiçbir şey yaşamıyor. Bir elleri yağda, bir elleri balda. Hayatlarını yaşamaya devam ediyorlar. Ama hayatı gerçek anlamda yaşayan bizleriz. Cumhurbaşkanı diyor ki: “Kapanan işyeri yok veya az.” Doğru söylüyor, söylediğinde yanlış yok. Kendisine Odalar ve Borsalar Birliği, Esnaf ve Sanatkârlar Odası liste veriyor. Açılan işyeri sayısı 10.000, kapanan işyeri sayısı 1.000 diyor. Rakamlar doğru mu? Doğru. Ama bir işyeri kapatmak nasıl olur, bilen var mı? İşyerinizi kapatırken vergi dairesine gideceksiniz, “Borcum ne?” Sigortaya gidecekseniz onu al, sosyal güveliğiniz varsa onu al, artı bunları yaptıktan sonra odalara gideceksiniz. “Aidat borcum var mı?” Al. İlan için de al bu parayı. “Muhasebe benim tasfiye kapanış işlemlerimi yap, al bu parayı” demeniz lazım. İnsanın cebinde yiyecek ekmek parası yokken bunları nasıl yapacak? Ne yapıyor? “Al be anahtarı”, “Lanet olsun böyle işe” diyor. Anahtarı atıyor gidiyor. Bunu Cumhurbaşkanı’na anlatan var mı? Zannetmiyorum. Gerçi Cumhurbaşkanı’nın bunları bilmesi lazım. Bunu söyleyen bir tek Allah’ın kulu yok. Sonra her şey güllük, gülistanlık. Refah içindeyiz. Ekonomimiz büyüdü. Bize meslek olarak sahip çıkıp destek olabilecek bir meslek örgütümüz yok. Ben aynı şeyi İzmir Ticaret Odası’na söyledim. 


Sizin bölgenizde resmi kapanışını yapmasa da ne kadar işletme kepenk indirdi?


Hami Sardunya: Şu an açamayan %10-15 civarında. Ama açsa da çalışamayan yer çok. Bu da nihayetinde bir ay sonra hepsinin kapanacağı anlamına gelir. Ben pandemi döneminde tüm arkadaşlarımıza,  “Bugünlerimiz çok iyi günlerimiz, bugünlerin kıymetini bilelim.” dedim. Niye? Alacaklı arıyor, diyoruz ki: “Arkadaş, pandemi var, dükkân kapalı.” Şu âna kadar hiç kimse alacak için zorlamadı. Zorlasa da alacağı bir şey yok, o da biliyor. Ama şimdi açıldıkça bunlar başladı. İnsanlar iki gün sonra satacak mal alamadıktan, elektriğini/suyunu ödeyemedikten sonra nasıl dönecek bu iş?


Benim tahminim çok iyi iş yaparsak minimum üç yıl ister.


Sorunların çözümünde sorumluluğun çoğu merkezi yönetimde ve meslek örgütlerinde.  Fakat esnafla her gün hayatın içinde karşılaşan da yerel yönetimler. Bu süreçte yerel yönetimlerle bir işbirliğiniz oldu mu? Nasıl çalışıyorsunuz? 


Hami Sardunya: Yerel yönetimlerle ilişkilerimiz çok iyi. Merkezi yönetimin buradaki temsilcilerine de ulaşıyoruz. Onu da atlamayalım. Yerel yönetimlerle çözebileceğimiz konuları daha kolay çözüyoruz. Mesela Konak bölgesinde kapalı olduğumuz dönemle ilgili işgaliye talepleri olmadı. Konak Belediyesi onuncu ayın sonuna kadar sanıyorum, işgaliye ücreti almayacak. Böyle bir uygulaması var. Bir de olaya şöyle bakmak lazım. Belediyeler, yerel yönetimler, “Cebinden al bunu veya ben bunu almıyorum” deme hakkına sahip değil. Çünkü gelir kalemlerinin hepsi merkezi yönetimden kanunlarla belirlenmiş. Bunları almamaları diye bir şeyin ancak yine kanunla olması gerekir. Yapılan işlemlerin bir kısmı belediye başkanlarını riske sokacak işlemler. Bunu da bilmek lazım. Oturup konuşuyoruz. Çözüm üretebildiklerimiz var, üretemediklerimiz var. Ama şunu söyleyeyim, şahıs ve dernek olarak hem Konak Belediyesi’ne hem İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne her zaman rahatlıkla ulaşıp derdimizi anlatıyoruz. Tabii bizim asıl sorunumuz merkezi hükümetle çözümlenecek. Kira konumuz merkezi hükümetle çözülmeli. Bu konuda bir yasa çıkartmaları lazım. Hem mal sahibini hem bizi koruyacak hem de bizi birbirimize düşürmeyecek, ortada buluşturacak bir şey yapmaları lazım. Ama şu âna kadar hiçbir açıklama yok. Kendileri havalimanındaki kirayı almıyorlar ya da eksik alıyorlar. Kirayla ilgili süreci Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’yle çözebilirler, ama nedense olmuyor. Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’yle bize yönelik yapılan uygulamalardan biri, Tütün ve Alkol Piyasası Kurumu’na harçlarının 31 Mayıs’a kadar ertelenmesi.


İzmir şimdi 78 olmuş, yüz bin kişide 78 kişi virüse yakalanmış. Bunun nedeni biz değiliz. Bunun nedeni, gerekli işlemleri yapmayanlar. AKP Gençlik Kolları Kongresi vardı. İzmir’den yüz otobüs gidecek demişlerdi, bilmiyorum gitti mi? Gelen arkadaşlar nasıl gelecek? Covidli gelecekler. Onların suçunu neden ben çekeyim? Pandemi süresince gizli gizli açık olan yerler vardı. Hâlâ duyuyorum bir bölgede, yüksek rezidansların olduğu yerlerde insanlar partiler yapıyormuş. Yüzlerce kişi. Biz bunu çekmek istemiyoruz ve bu konuda sesimizi yükseltiyoruz. Şu insan, bu insan yapıyor deme lüksüne sahip değiliz, ama herkes duyuyor. Herkesin duyduğuna çözüm üretmeyip siz de kapatın demek hakkaniyet kurallarına uymuyor. 






Önerilen Haberler