"Benim iki büyük eserim var; biri Türkiye Cumhuriyet'i diğeri Cumhuriyet Halk Partisi."

Yaşlılık, Kaderine Terk Edilmek Değildir

Seyit Torun

CHP CHP Parti Meclisi Üyesi | Ordu Milletvekili

Toplumların hızla yaşlanması, yaşlılıkla beraber gelen sağlık sorunlarının ve yeni yaşam düzeni gereksinimlerinin sosyal, ekonomik ve kültürel anlamda ele alınmasını gerektiriyor. 

 

Yaşlılık durumu, bireyin fiziksel becerilerinin ve zaman zaman da yaşa bağlı ruhsal sorunlar sonucunda özerkliğinin azaldığı bir dönem. Yaşlı bireyin özerkliğindeki gerilemeyle ve başkalarına bağımlılığındaki artışla paralel ilerleyen bu durum, sağlık hizmetlerinden başlayan, aileleri de içine alan ve kamu yönetimine sorumluluklar getiren geniş bir toplumsal bağlamı ilgilendiriyor. 

 

Türkiye, dünyanın en hızlı yaşlanan ülkelerinden biri. Kimi ülkelerin neredeyse bir asırda yaşadığı yaşlanma sürecini Türkiye’nin 15-20 yıl gibi çok kısa bir sürede yaşaması bekleniyor. Bu kısa süreci tamamlamak üzereyiz. Aslında bugün Türkiye’de yaşayan insanlar olarak tarihi bir demografik dönüşüme tanıklık ediyoruz. 

 

Türkiye İstatistik Kurumu’nun güncel verilerine göre, 1935 yılında %3.9 olan yaşlı oranı 2020 yılı itibarıyla %9.5’e ulaşmış durumda (TÜİK, 2021). Yapılan sınıflandırmada yaşlı nüfus oranı %7-10 arasında olan toplumlar, “yaşlı toplum”; %10’dan fazla olanlar ise, “çok yaşlı toplum” olarak kabul edilir. Sanılanın aksine, Türkiye yaşlı bir toplumdur. 2025 yılında Türkiye’nin %11’lik yaşlı oranıyla çok yaşlı toplum kategorisine girmesi bekleniyor.

 

Peki, bu büyük dönüşüme hazır mıyız? Yaşlılarımıza SGK garantisi sağlamak ve hayatlarını minimumda sürdürmelerine imkân tanıyan düzenlemeler yapmak dışında yaş almanın süreçlerine ve ihtiyaçlarına gerçek anlamda vakıf olduğumuzu söylemek zor. O da istihdamda sigortalı olabilmişse. Kırsaldaki yaşlılığın sorunları kentten çok daha farklı ve ağır. Pandemi süreci de bu alandaki boşluğu açığa çıkardı. 

 

Genç nüfusun kentlere göçü ya yaşlılarımızı köylerinde sahipsiz bıraktı ya da kentlerde parçalanan ailelerde yalnız hissetmelerine neden oldu.

 

Türkiye’deki yaşlı nüfusun büyük bir kısmının gelecekte ağırlıklı olarak kentlerde ve özellikle büyük kentlerde yaşayacağı öngörülmektedir. Yaşlılık döneminde güvenli bir çevrede aktif yaşayabilme, başarılı yaşlılık için önemli.


Kentlerde yaşayan yaşlıların aktif olabilmesine yönelik hizmetlerin ve en yakın kamu desteğinin yerel yönetim hizmetlerinden geldiğini biliyoruz. Onların sosyalleşmesinin ve aktif yaş almasının zeminin hazırlanması kuşkusuz çok önemli ve değerli. Ancak yeterli olmadığını biliyor, görüyoruz. Yaşlılığın tek tip, homojen bir süreç olarak ele alınamayacağını, sosyo-ekonomik, sosyo-kültürel ayrımları kadar yaş almanın kendi süreçlerinin de değişen ihtiyaçları olduğunu her geçen gün daha iyi görüyoruz. 


Sosyal devletin ve sosyal belediyeciliğin gereği olarak bu alandaki kapsamlı ihtiyaçları tespit etmek, belirlemek ve projeleri hayata geçirmek en büyük sorumluluğumuz.


CHP’li belediyeler, çocuk ve kadın dostu kentler kadar yaşlı uyumlu kentler yaratmak gerektiğinin de bilincinde. Sivil toplumun ve ilgili toplumsal kesimlerin katılımını sağlayarak ilerlemek kritik faktör. Sosyal belediyeciliğin gereklerini yerine getirme bilinciyle ve sorumluluğuyla çalışmaya devam edeceğiz. CHP, hayatlarının olgunluk döneminde olan vatandaşlarımızın aktif olabilecekleri, güvende hissedebilecekleri ve topluma katkı yapmaya devam edecekleri kentleri tasarlamaya, bunun için çalışmaya devam ediyor. Her geçen gün bu anlayışın geleceğe taşınacak değerli örneklerini görüyoruz.


Önerilen Haberler