"Benim iki büyük eserim var; biri Türkiye Cumhuriyet'i diğeri Cumhuriyet Halk Partisi."

Dr. Itır Akdoğan: İstanbul’da mahalle bazlı toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri haritası yapmaya başlıyoruz

  • 8 Mart 2021


TESEV, yerel yönetimleri ve STK’ları yakından ilgilendiren iki proje üzerinde çalışıyor. Projelerin odağı ve hedefleri neler?


Itır Akdoğan: Biliyorsunuz, TESEV bağımsız bir düşünce kuruluşu. Demokratikleşme için çalışıyor. Ön plana çıkardığı çalışma alanları var, bunlardan bir tanesi de toplumsal cinsiyet eşitliği. Projeler mümkün olduğu kadar çalışma alanlarının birbirini besleyeceği şekilde tasarlanıyor. Dolayısıyla kent yönetişimi ve sürdürülebilirlik, dijital politika araçları gibi diğer çalıştığımız alanlarla da  toplumsal cinsiyet eşitsizliğini hep kesiştiriyoruz. 


Yeni biten bir projemiz var. Bu projeyle toplumsal cinsiyet eşitlikçi yerel yönetişim için belediyeleri ve kadın STK’larını nasıl bir araya getiririz ve  kentin kadın sorunlarını birlikte çözmelerini nasıl kolaylaştırabiliriz konularını hedefledik. Doç. Dr. Özgün Akduran  proje uzmanıydı. Burada temel olarak aslında iki şey var. Bir tanesi, toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı stratejik planlama nedir? Ne belediye tarafı ne STK tarafı buna hâkim. Bunun için önce bu kavramı, toplumsal cinsiyet eşitliği kavramını tam anlamak gerekiyor. Bunu da mümkün olduğu kadar somut bir şekilde belediyenin stratejik planlarına eklemek gerekiyor. Stratejik planın hazırlık ve uygulama aşaması var. Genel amaç, amaca varmak için hedefler ve hedefe varıp varmadığını ölçecek performans göstergeleri var. O göstergelere ulaşmak için belediyeler aktiviteler ve faaliyetler planlıyor, bunun için de bütçe ayırıyorlar. Bütün bu aşamalarda toplumsal cinsiyet eşitlikçi bir yaklaşım ne kadar söz konusu ve bu nasıl yansıyor, bilmek gerekiyor. STK’ların da yine aynı şekilde bu kavramları bilmesi ve kendi yerel yönetimlerinin stratejik planlarında bunu izleyip değerlendirebilmesi gerekiyor. Dolayısıyla kadın STK’larının bu kavramları bilmesi oldukça önemli ve stratejik planlarda bu süreci izleyebilmeleri çok değerli. Bununla beraber stratejik planda yer alan faaliyetleri belediyeyle birlikte yapabilmeleri, yani kentteki kadın sorunlarını birlikte çözebilmeleri de çok önemli. Bunun için de belediyeyle nasıl işbirliği kurulur, belediyeyle bir faaliyet birlikte nasıl yapılır, bilmek gerekli. Çok temel bilgi eksikleri var. Hangi birime gitmesi gerektiği, belediyenin karar takvimi nedir, hangi ihtisas komisyonu bu konuyu çalışır, hangi meclis üyeleri bu konuyla ilgilidir gibi temel ama demokratik bazı bilgilerin eksik olduğunu gördüğümüz için bu projeyi uygulamıştık.  Dört kentte -İzmir, İstanbul, Antep ve Kars- olmasını hedefleyerek başlamıştık. Bu dört kentin STK’ları ve belediyeleri bir araya gelerek konunun uzmanı Özgün Akduran’la görüştüler. Normalde planlanan buydu. Ama pandemi yılına rastladığı için bütün etkinlikler dijital yapıldı. Bu sürece geçilmesiyle birdenbire kırk kentten eğitimlere başvuru geldi. 


Çok mutlu olduk, tahminimizden fazla sayıda ve çeşitlilikte bir hedef kitleye ulaşmış olduk.  Bazen Doğu-Batı arasında çok büyük fark olduğu yanılgısına düşebiliyor insan. Batı’nın sanki hep avantajlı olduğu gibi bir his oluyor, ama örneğin İzmirli kadın derneği katılımcılarından da “Biz bu kavramı bilmiyormuşuz, ne kadar önemliymiş, ne kadar değerliymiş. Bildiğin zaman aslında takip etmek, izlemek, değerlendirmek ne kadar daha somut veriler üzerine olabiliyormuş” dediler. Bu eğitimler yapıldı, sonrasında bir el kitabı hazırladık. O el kitabına sıkça sorulan sorular koyduk. Orada da otuz soruya kısa kısa yanıtlar verildi. Örneğin, stratejik plan revizyonu yapılacaksa bunun takvimi nedir, faaliyet raporu ne zaman çıkar? Diyelim ki, bir STK olarak kentimdeki kadınlarla ilgili bir rapor hazırladım, bunu belediyede kime göndermem gerekir? Kent konseyi varsa, kadınla ilgili çalışanı kimdir? Somut bilgileri içeren bir çalışma oldu. Hatta  bir siyasi partinin  il teşkilatından, “Gerçekten ben katılabiliyor muyum meclis toplantılarına” gibi bir mesaj aldık. Bütün bilgiler tabii ki ilgili mevzuat referansıyla verildi. 

Hatta bastık, belediyelere ve STK’lara dağıtacağız. Bu projede değerlendirme notları çıktı, podcast yayınları yapıldı. Farklı siyasi partilerden temsilcilerle birlikte bilgi alışverişi yapma ve kapasite geliştirme projesiydi. İsveç İstanbul Başkonsolosluğu projeyi destekledi. 


2021’de de yine İsveç İstanbul Başkonsolosluğu desteğiyle  TESEV’in veriye dayalı karar alma savunuculuğundan hareketle yeni bir projemiz hayata geçiyor. “Kent 95” diye bir projemiz var. İstanbul’da başladı, ama İzmir ve Antep’te de devam eti. Erken çocukluk denen 0-3 yaş arası çocuklara ve ebeveynlerine yönelik belediyelerin hizmetleri ve yardımları hakkında. Yaş ve rayiç bedel üzerinden dezavantajlı çocukların yaşadığı mahalleleri gösteren altlık haritalar üzerine interaktif olarak hizmetleri ekliyoruz. Böylelikle hizmetlerin, yardımların gerçekten ihtiyacı olan dezavantajlı gruplara varıp varmadığını görebiliyoruz. O haritayı hazırlamak için İstanbul’da ve İzmir’de mahalle bazlı veriler topluyoruz. Bu veriler değerli. Bir kısmını TÜİK’ten alıyoruz, ama önemli bir kısmını belediyelerden biz topluyoruz. Oldukça meşakkatli bir iş. Bu veriler aracılığıyla mahalle bazlı farklı toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri haritalarını da çıkarabiliriz diye düşündük.  Bu gerçekten çok önemli bir harita olacak, çünkü Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitsizliği var. Farklı tartışmalar olsa da bu, kabul edilen bir olgu. Ancak tarifini çok genel yapıyoruz, çünkü bu konuda yerel ve mahalle ölçekli verimiz yok. Yerel yönetimler kendi sınırları dahilindeki farklı toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini pek bilmiyor. Dolayısıyla merkezleri ve birimleri ne kadar iyi niyetli eşitlik eylem planları yaparlarsa yapsınlar, yerel veriye dayalı bir karar alamadıkları için her zaman gerçekten istedikleri kadar net ve çabuk sonuçlar alamıyorlar. Bu kararları kolaylaştırmak için İstanbul’da mahalle bazlı toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri haritası yapmaya başlıyoruz. Oldukça heyecanlıyız, çünkü Türkiye’de ilk olacak. O haritalar hazırlandıktan sonra çıkacak olan sonuca göre farklı kriterle daha iyi ve daha kötü durumda olan mahalleler tespit edilecek. O mahallelerin ilçe belediyeleriyle STK’lar bir araya getirilecek ve yine bulgular üzerinden birlikte çözüm üretmeleri kolaylaştırılacak. 


Bu sürecin parametreleri/kriterleri nedir?


Itır Akdoğan: Bu haritalama birçok farklı kriter dolayımıyla eşitsizlikleri görmemizi sağlayacak. Demografik verinin yanı sıra eğitim, sağlık, suç, yeşil alan, refah düzeyi, sosyal hizmet, erişim, eğitim kurumları, nüfus değişimi alanlarında da veriyi haritalandıracağız. Bu, yerel yönetimlerin veriye dayalı karar almasını, dolayısıyla kaynakları daha doğru kullanmasını sağlayacak. Bir yandan da STK’ların yeni ve yerel taleplerle yerel yönetimlere gitmesini kolaylaştıracak. 


Harita, web sitesinde herkese açık olacak. İstanbul dışından yerel yöneticiler de görebilecek. Böylece ilham alabilecekler, hangi veriye bakmak gerektiğini görebilecekler. Raporu olacak. Rapor da her yayınımız gibi yine web sitesinden yayınlanacak. 


Ankara Büyükşehir Belediyesi’yle yaptığınız Mor Harita çalışmanız bitti mi? 


Itır Akdoğan: Evet, yayınlandı. TESEV, çalışmayı Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne devretti. Adresi: morharitam.ankara.bel.tr. Artık erişime açık, herkes bakabilir. Bu çalışmanın güzel tarafı, interaktif olması. Ankaralı yurttaşların nerede risk noktası gördüklerini belediyeye  iletebilecekleri bir bölümü de var. Oradan veriler geldikçe Ankara Belediyesi onları güncelleyecek. Bence yine diğer belediyelere ilham olacak bir harita. Birleşmiş Milletler Kadın Birimi Türkiye’nin İsveç tarafından İsveç Uluslararası Kalkınma İşbirliği Ajansı (SIDA) aracılığıyla fonlanan “Türkiye’de Siyasi Liderlikte ve Siyasi Katılımda Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Projesi” kapsamında tasarlandı. Ankara Büyükşehir Belediyesi de proje kapsamındaki belediyelerden biriydi ve yerel eşitlik eylem planına sosyal risk haritası eklemişti. TESEV’in veriye dayalı karar almayı kolaylaştıran haritaları örnek oluşturmuştu. Dolayısıyla Mor Haritam’ı hep birlikte tasarladık. Umarım bu sohbetle diğer belediyeler de veriye dayalı karar alma için bu haritalardan haberdar olur ve ilham alabilirler. Belediyenin veriye dayalı karar almasının birçok avantajı var. En başında doğru kararlar, kaynakların doğru harcanması, lokasyonların doğru kararlaştırılması gibi. Bir yandan da şeffaflık. Gerçekten yurttaşlar, STK’lar, akademi ve diğer kamu temsilcileriyle belediyenin işlerini şeffaf paylaşması açısından da değerli. Ayrıca başka işlere de ilham oluyor. Örneğin, “Kent 95” haritaları kullanılarak İstanbul’da Mimar Sinan Üniversitesi’nden iki akademisyen, Covid-19 çerçevesinde emek dünyasındaki eşitsizlikleri haritalayabildi. Haritalarımız herkesin kullanımına açık olduğu için birçok farklı çalışmaya temel olabiliyor. Belediyeler için de aynı şey geçerli. Toplumsal cinsiyet eşitliği için topladığı veri bambaşka bir politikasını kararlaştırırken de işine yarayabilir aslında. Veri, gerçekten çok kıymetli. Büyük veriyi sağlıklı toplayabilmek bir iş ama veriyi anlamlı sunabilmek, farklı kesimler tarafından okunabilir ve erişilebilir hâle getirebilmek de çok önemli başka bir iş. Yerel yönetimler bir yandan da yenilikçi işler yapma peşinde. Yenilikçi olmanın da bazı gerekleri var. Veriyi anlamlı kullanmak ve kullandırmak bunların başında geliyor. Bu nedenle heyecanla bu alanda çalışmaya devam ediyoruz. 






Önerilen Haberler