"Benim iki büyük eserim var; biri Türkiye Cumhuriyet'i diğeri Cumhuriyet Halk Partisi."

Muhittin Böcek: Stratejik Planlama Yaklașımından Uzak Parçacıl Planlama Kimliksiz Kentler Yarattı

  • 19 Nisan 2021



Kentinizde imara açılan, satışa çıkarılan ya da imar planında izinleri değiştirilen araziler var mı? Varsa ne kadarlık bir alan? İçinde tarım arazisi var mı?


Muhittin Böcek: İlimiz sınırları içerisinde plan yapma yetkisine sahip olan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı ve Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından 2019 yerel seçimlerinden bu yana yaklaşık 21.5 hektar alandaki imar planıyla yoğunluk artırıcı, nitelik değiştirici vb. işlemler yapıldığı görülmüştür. 


Kentinizin planlama sürecinde imar planlarının plan tadilatlarına ya da bakanlıklar tarafından yapılan parçacıl planlarla bölünmesine nasıl bakıyorsunuz? Yaşadığınız sorunlar ve örnek olaylar var mı? Belediye hizmetlerine ve çevreye getirdiği yükler nelerdir?


Muhittin Böcek: Kentler; ekonomik ve beşerî sirkülasyona sahip, zamanın akışına ve dönemsel ihtiyaçlara göre şekillenen, fiziki mekânı genellikle sabit ancak içinde yaşayan insan toplulukları sürekli değişen ve gelişen, ekonomik, sosyal ve ekolojik açıdan dönüşen dinamik yapılardır. Sanayileşme, tarımda makineleşme, istihdam olanakları ve çokuluslu şirketlerin gelişmekte olan ülkelerde faaliyet göstermeye başlaması, kırsal alanlardan kentlere göçü artırmıştır. Kentlerin daha az nüfus için inşa edilmiş altyapı ve üstyapı yeterlilikleri kaybolmuştur. Dolayısıyla kentler için değişim zorunlu hâle gelmiştir. Antalya da bu değişim dalgasının etkisiyle ve özellikle turizmin kentte yarattığı altyapı/üstyapı baskısı nedeniyle nitelikli kentleşmenin sağlanabilmesi için bütüncül planlama prensiplerine bağlı kalmak zorundadır. Kentlerin değişim dalgasıyla planlı kentleşmeyi bir arada yürütebilmesinin anahtarı, bütüncül planlamadır.


Son yıllarda gündeme gelen ve hızla planlama literatüründe yer almaya bașlayan parçacıl ada bazındaki uygulamalar gerekli teknik ve sosyal altyapı çalıșmaları yapılmadan, parçacı bir yaklașımla ele alınarak hızla yaygınlaștırılmaktadır. İyi bir kentsel çevrede yaşamak, her insanın temel hakkıdır. Kentin kullanım, yoğunluk ve çevre plan kararları, ulașım sistemi, topoğrafyası, silüeti, kültürel değerleri gibi önemli verileri dikkate alınmaksızın yapılan bu uygulamalarda plan ana kararlarından kopuk, nüfus projeksiyonunu desteklemeyen, ulaşım sistemine zarar verebilecek, sosyal ve teknik altyapı alanlarının dengeli dağılımını engelleyen ve farklı gelișmișlik düzeyinde yapılanan kent parçaları ortaya çıkmaktadır. Ayrıca gerekli analitik etütleri ve sentez çalıșmaları yapılmayan, amaç ve hedefleri tam anlaşılamayan, stratejik planlama yaklașımından uzak, parçacıl planlamayı benimseyen planların ortaya çıkması, mevcut yasalarımızla da örtüşmemektedir. Bu nedenle kimliksiz kentler yaratılmaktadır.


Kentin yönetimindeki plan süreçlerinin bütünlüklü ve koordinasyon içerisinde yürütülmesi için neler yapılmalı?


Muhittin Böcek: Ülkemizde planlama konusunda kanunlarla ve yönetmeliklerle yetkili kılınmış kurumlar; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ve yerel yönetimlerdir. Mevcut imar mevzuatlarıyla oluşan bu çok aktörlü yapının, plan çalıșmalarını, uygulamalarını ve denetlemelerini olumsuz yönde etkileyeceği açıktır. Sürdürülebilir, kimlikli, düzenli ve güvenli bir Antalya’nın oluşturulabilmesi için Antalya Büyükşehir Belediyesi’yle plan yapma yetkisine sahip başka kurumlar arasında koordinasyon sağlanması ve iletişim kurulması gereklidir. Kurumlar planlama yetkilerini kullanırken kentte birçok yönden etki yaratabilecek yatırımları ve kentin gelișme eğilimlerini etkileyebilecek projeleri parçacı bir yaklașımla ele almaktadır. Seçilen alanın mevcut kullanımı, doğal yapısı, kent kimliğindeki yeri ve ana plan kararlarına etkisi bağlamında görüș alıșverișinde bulunulmamaktadır. Sadece alanın yatırıma uygun olup olmadığı değerlendirilmektedir. 



Bakanlıklar tarafından yerel ölçekte yapılan planlar bu yaklașımla ele alındığında kentin bütüncül imar planına ait ulașım, kullanım, yoğunluk ve sosyal donatı dengeleri olumsuz etkilenmektedir. Bakanlıklar tarafından yerel ölçekteki planların özellikle kentin planlı alanından kopuk, mevzii plan şeklinde ele alınması veya kent çeperlerinde plan ana kararlarına aykırı şekilde yoğunluk ve kullanım kararı getirilmesi hâlinde belediye hizmetlerinin götürülmesinde aksaklıklar yaşanmaktadır, maliyet de artmaktadır.


Planlama sektörünün yasal ve kurumsal yapısındaki dağınıklık, kurumlar arası eșgüdümün sağlanamaması sorununu da beraberinde getirmektedir. Bu durum, merkezi yönetim ve yerel yönetimler arasında, büyükșehir belediyeleri ve ilçe belediyelerinin çalıșmalarında açıkça görülmektedir. Merkezi otoritenin üst ölçekli plan kararları süreçlerine yerel yönetimlerin yeterince dahil olamaması, büyükșehir belediyelerinin yetki alanında bulunan Nazım İmar Planları’na ilçe belediyelerinin alt ölçekli planlar eklemesi ve hukuki süreçlerin devreye girmesi gibi durumlar kentlerin gelișimini olumsuz anlamda etkilemektedir. 


Özellikle kent yönetimindeki plan süreçlerinin bütüncül olarak ele alınmaması, kurumlar arasında koordinasyon kurulmadan plan yapılması ve yatırım kararları alınması kentlere fayda getirmemiştir. Yasal düzenlemeler hızlandırılmalıdır. Kurumların görev ve yetki alanları tanımlanmalıdır. Bakanlık ve plan yapma yetkisine sahip diğer kurumlar tarafından parçacıl plan değişikliklerinin plan ana kararları yönünden etkilerinin yerel yönetimler tarafından ele alınabileceği yasal zemin oluşturulmalıdır. Üst ölçekli planların karar süreçlerinde mutlak suretle yerel yönetimlerin de aktif olarak yer alacağı kolektif bir alan yaratılmalıdır. Yerel yönetimlerle bakanlıklar arasında koordinasyonun daha kolay ve hızlı yürütülebileceği ortak e-platformlar oluşturulmalıdır. Yasalarda kurumlar arası eșgüdümün kolaylaștırılmasına yönelik hükümler getirilmelidir.


STK’larla ve meslek örgütleriyle bu konuda nasıl bir işbirliğiniz oluyor?


Muhittin Böcek: Kentin planlanması sürecinde STK’lar ve meslek örgütleri önemli yer tutmaktadır. Sürdürülebilir, kimlikli ve nitelikli kentler yaratabilmek için en önemli araç, imar planlarıdır. İmar planlarının yapımı sürecinde bölgenin fiziksel, sosyo-ekonomik, demografik vb. birçok yönden ele alınması, eğilim ve dinamiklerinin çok iyi tespit edilmesi gerekir. Bu anlamda başarının anahtarı, katılımcı planlama yaklaşımıdır. Bu sebeple kentin önemle ele alınması gereken bölgelerinde imar planı çalışmaları esnasında katılımcı planlama esasıyla STK’larla ve meslek örgütleriyle plan sürecinin birçok aşamasında toplantılar yapıyoruz, onları da planlama sürecine dahil ediyoruz.


Önerilen Haberler