"Benim iki büyük eserim var; biri Türkiye Cumhuriyet'i diğeri Cumhuriyet Halk Partisi."

Hasan Baltacı: Türkiye Yerelleşmeli

  • 26 Nisan 2021

HASAN BALTACI

CHP Kastamonu Milletvekili

PM Üyesi





Sizi tanıyalım. Siyasete nasıl ilgi duydunuz?

 
HASAN BALTACI: Ailemizde herkes siyasetle uğraşıyor. Üniversite yıllarımızda gençlik mücadelesinin içerisinde yer almış insanlarız. Ben harita mühendisiyim. Üniversiteyi bitirdikten sonra hem kendi işimiz gücümüzle ilgilendim hem de siyaseti takip ettim. 2010 yılında Sayın Kemal Kılıçdaroğlu Genel Başkan seçildikten sonra 2011’deki genel seçimde daha önce hiçbir milletvekili çıkartamamış 29 ilde ön seçim yapma kararı aldı. Ben de ön seçime girdim. Ön seçimde de iyi bir sonuç aldım. İkinci sıra milletvekili adayıydım. Sonra partide kongrelere katıldım, il başkanı seçildim. İl başkanı seçildikten sonra genel seçimlere girdim ve milletvekili seçildim.


Kastamonu milletvekilisiniz. Ankara gündemi yoğun oluyor. Bölgenize ne sıklıkta gidebiliyorsunuz? Sizce bölgenin önemli sorunları nedir? Neler yapılması gerekir? CHP’nin bölgeyle ilgili planlarını orada nasıl hayata geçiriyorsunuz? Bölgenizle ilişkileriniz nasıl?



HASAN BALTACI: Kastamonu’yu çok seviyorum. Meclis çalışma takvimi boyunca Ankara’dayım. Çalışma biter bitmez Kastamonu’ya geri dönüyorum. Kastamonu, 20 ilçesiyle, 14.000 kilometrekare büyüklüğüyle ve 376.000 nüfusuyla kadim bir Cumhuriyet şehri. Burada yaşamaktan ve birlikte siyaset yapmaktan mutluyuz. Kastamonu, tarihsel/kültürel, doğal ve coğrafi değeri olan bir şehir. Türkiye’nin ulusal kurtuluşuna da ciddi emek harcamıştır ve katkı sağlamıştır. Bu anlamıyla tarihsel açıdan da Türkiye için önemlidir. 


Kastamonu, %67’si ormanla kaplı nadir şehirlerden bir tanesi. Çok geniş bir orman alanımız var. Buna bağlı olarak ormancılığa dayalı bir sanayi söz konusu. Tarıma dayalı bir üretim planımız bulunuyor. Şehirde tarım ve hayvancılık var.  


Ormancılığa dayalı sanayi Kastamonu için yetmiyor. Kastamonu aynı zamanda en fazla göç veren şehirlerden bir tanesi. İstanbul’da Sivas’tan sonra en fazla nüfusa sahip olan şehir Kastamonu’dur. Hemşerilerimiz çoğu zaman bununla övünür, ama bu durum Kastamonu’nun sürekli göç verdiğini gösteriyor. Bu sene de 2.500-3.000’e yakın gencimiz iş olanağı olmadığı için Kastamonu’yu terk etmiş. Bizim bütün gayretimiz şu: AKP iktidarı boyunca Kastamonu unutulmuş. Dönüp buraya bakan pek olmamış. Siyasetçiler Kastamonu’nun adını anmaktan bile çoğu zaman imtina etmiş. Koltuklarımızı koruyalım, yeniden seçilelim demişler. Kastamonu’yu hem meclis kürsüsünde hem de Ankara bürokrasisinde elimizden geldiğince tanıtmaya ve şehrin sorunlarını çözmek için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Bu doğrultuda epey yol katettiğimize inanıyorum. Kastamonu’nun belli başlı sorunlarının çözümüne katkı sunuyoruz. En önemli sorun, işsizlik. Bununla birlikte sağlık ve eğitim alanında da ciddi sıkıntıları olan bir şehir. Kastamonu gibi illerde sağlık, eğitim ve ulaşım diğer illere göre daha sınırlı kapasitede. Bu bakımdan ilgiyi hak eden bir şehir. AKP her yere yeni hastane yapmakla övünüyor. Oysa Kastamonu’da ayda 67, yılda 2.000’den fazla kişi sevk yoluyla başka şehirlerdeki hastanelere gidiyor. Ambulanslar sürekli çalışıyor. İktidar, ambulans kapasitesini artırmakla övünüyor. Ambulans kapasitesinin artması, hastanenin yetersizliğini ortaya koyuyor. Bu konuyla ilgili gündemde tuttuğumuz çalışmalarımız var. Eğitimle ilgili ciddi sıkıntı söz konusu. Kastamonu, 1.054 köyüyle Türkiye’nin yine Sivas’tan sonra en fazla köye sahip olan şehirlerinden bir tanesi. Bu köylerde yaşayan çocukların eğitime ulaşması anlamında büyük zorluklar var. Bu zorlukların bir an önce aşılmasıyla ilgili elimizden gelen gayreti gösteriyoruz.



Kastamonu, değerli tarım ürünlerinin de olduğu bir bölge. Taşköprü sarımsağının, Atalık siyez buğdayının merkezi. Coğrafi işaretleme girişimleri önemli. Tarımın yeni bir yaklaşımla ele alınması konusunda herhangi bir girişim var mı?

HASAN BALTACI: Kastamonu sarımsağıyla övünülür. Siyez de tüm Türkiye’de tanınmaya başladı. Kastamonu’nun pastırması vardır, çok meşhurdur. Kayseri’yle yarışır diyelim. Tosya pirinci vardır. Çok önemli tarımsal ürünleri mevcuttur. Kastamonu’da şeker fabrikası da bulunuyor. Tarımsal alanda yapılması gereken çok fazla iş var aslında. Taşköprü sarımsağı Avrupa’da bile coğrafi tescil almış, ancak her geçen gün ekim alanları giderek daralıyor. Çünkü bu alanda yapıcı ve olumlu bir destek yok. Bizim vermiş olduğumuz önergeler ve kanun teklifleri var. Özellikle sarımsak, siyez ve pirinç ile ilgili ürün bazlı alan desteği verilmesi konusunda ısrarımız ve mücadelemiz olmuştu. Bu destek verilmediği sürece sıkıntılar giderilemeyecek. Tarımın ve çiftçinin durumu ortada. Borçlar fazla. Çiftçi, bankaya çalışıyor. Bu ürünlerin doğallığını, genetiğini ve Kastamonu’ya has özelliklerini korumak gerçekten zor. Bu üç ürün için alan bazlı ürün desteği verilmesi gerekiyor.


Bölgenizdeki parti örgütüyle ve yerel yöneticilerle ilişkileriniz nasıl? Yerel yönetimlerin çalışmalarıyla ilgili görüşlerinizi almak isterim.



HASAN BALTACI: İl başkanlığı yaptığım için parti örgütüyle yakın ilişkilerim var. Hem Kastamonu hem ülkemiz için sahada, sokakta birlikte ter döküyoruz, çaba harcıyoruz. 


Yerel yönetimlere gelince, Kastamonu’da bizim bir belediyemiz vardı. 2019 yerel seçimleriyle birlikte üç belediyemiz oldu. Bu üç belediyemize elimizden gelen bütün desteği vermeye çalışıyoruz. CHP, zorlu şartlar altında bu belediyeleri aldı. Bizden önce AKP tarafından yönetilen Araç ve Cide Belediyeleri’ne nüfuslarına oranla büyük miktarda borç kaldı. Bu borçların çevrilmesi ve pandemi sürecinde belediyenin yeni yatırımlar yapabilmesi için belediye başkanlarımız olağanüstü bir gayretle çalışıyor. Biz de elimizden gelen desteği vermeye çalışıyoruz. Büyükşehirlerimizle ve Ankara bürokrasisiyle doğru bir ilişki kurmalarına çabalıyoruz. Her daim yanlarındayız. Gayret ediyorlar, emek harcıyorlar, çaba sarf ediyorlar. Bugüne kadar başımızı hep dik tuttular. Kendilerine çok teşekkür ediyorum. 


CHP’nin olmadığı 17 ilçedeki belediyelerle ilişkilerimiz de gayet iyi, kendilerini takip ediyoruz. Parti ayrımı gözetmeksizin verilebilecek destek varsa, üzerimize düşeni yapmaya çalışıyoruz, ama yakından takip ettiğimiz ve olumsuz gördüğümüz konuları eleştirmekten geri durmuyoruz. Çünkü son seçimlerle birlikte gördük ki, Türkiye için yerel yönetimler çok önemli. Türkiye giderek kentleşen bir ülke. Köylerden ilçelere, ilçelerden şehirlere, şehirlerden metropollere doğru ciddi bir göç var. Dolayısıyla Türkiye kentleşiyor. Bu nedenle kentlerdeki sorunlar da büyüyor. Yerel yönetimler bu açıdan mühim. Türkiye’nin yerelleşme gayreti içerisinde olması gerekiyor. Yerelleşme olmazsa, kentlerde yaşayan insanların acil sorunlarının çözümü de giderek zorlaşıyor. Dün bir internet gazetesinde şöyle bir haber okudum: AKP, MKYK toplantısı yapmış. Toplantıda 30 büyükşehrin dışında kalan 51 ilin de büyükşehir yapılmasıyla ilgili bir yasa teklifi hazırlanacağı konuşulmuş. Ben ürktüm. Mevcut büyükşehir yasasıyla bile o büyükşehirlerin bulunduğu illerde vatandaş yeterince hizmet alamazken, 51 il daha büyükşehir olursa yük gittikçe artacak. Özellikle özel idarelerin bütçeleri, yerel yönetimlerin bütçesi içerisinde eriyip gidecek. Düşünsenize, Kastamonu merkez 128-130.000 nüfuslu. Sadece Kastamonu merkeze bağlı 178 tane köy var. Daha Kastamonu merkezin sorunları çözülememişken, bir de büyükşehir olduğunu düşünün. 1.054 köye hizmet götürmeye çalışmak gerçekten çok zor olacak. Türkiye yerelleşmeli diyoruz. Yerel yönetimlerin idari, mali ve hukuksal açıdan yetkileri artırılmalı. Karşımızda yerel yönetimleri de merkezîleştirmeye çalışan bir iktidar var. Bu sürecin sonunun pek iyi olmayacağını düşünüyorum. Umarım böyle bir hata yapılmaz. Bu yönde bir kanun teklifi gelirse, karşı çıkacağımızı şimdiden söyleyebilirim. Çünkü büyükşehir olmanın bir cazibesi varmış gibi algılanıyor. Oysa büyükşehirlerdeki hizmet kalitesi gittikçe düşüyor. Kent büyüdükçe ve tek merkezden yönetilmeye çalışıldıkça vatandaşa ulaşmak zorlaşır.

İktidar, 31 Mart’la birlikte yerel seçimleri kaybetmenin acısını yaşıyor. Özellikle Ankara’da, İstanbul’da, Antalya’da, Adana’da, Mersin’de. Bunun dışında büyükşehir olmayan illerde ve ilçelerde de kayıpları var. Bunu telafi etmeye yönelik bazı adımlar atılıyor, ama bu adımların Türkiye’ye zararı çok fazla olacak. Bu noktada herkesin uyanık olması lazım.




Önerilen Haberler