"Benim iki büyük eserim var; biri Türkiye Cumhuriyet'i diğeri Cumhuriyet Halk Partisi."

Umudu Yeşerten, Dayanışmayı Yükselten Bahçeler

  • 10 Mayıs 2021

Kent bahçeleri hayatımıza yeni giren bir kavram gibi görünse de, tarihi aslında oldukça eskilere dayanıyor. 

 

Kent bahçeleri, en erken sanayileşen İngiltere’de 1700-1800’ler arasında görüldü. İşçiler, yoksullukla mücadele etmek için bahçeler yapmaya başladı. 1893’te, ABD’de ekonomik krize ve işsizliğe karşı patates bahçeleri ortaya çıktı. 1. Dünya Savaşı’nda, ABD’de “özgürlük bahçeleri” olarak savaşın etkilerini hafifletmek için yayıldı. 1918’e gelindiğinde 5 milyon bahçeye ulaşılmıştı. 1930 krizinde işsizler hem gıda üretmek hem de hayatla bağ kurmak için “kurtuluş bahçeleri” adı altında, bulabildikleri her yere bahçe yaptılar. 2. Dünya Savaşı döneminde “zafer bahçeleri”, askere daha çok gıda kalsın, taşıma araçları üzerindeki yük azalsın diye kuruldu. 1944’de 20 milyon zafer bahçesinde ABD sebze üretiminin %44’ü yapılıyordu. 

 

Bu bahçeler de, bahçelerin yarattığı dayanışma ruhu da, endüstriyel tarımın gelişmesiyle unutuldu, unutturuldu.

 

Oysa topluluk bahçeleri, sadece taze, lezzetli sebze-meyve üretmek için değil, sosyal ilişkiler kurmak, dayanışmada bulunmak gibi çok değerli kavramları ifade ediyor. 1970’lerle beraber kentlerin stresi, baskısı arttıkça yalnızlaşma ve sosyallikten uzaklaşma, bu ortak üretim alanlarını yeniden gündeme getirdi.  ABD’de, Avrupa’da sağlıklı gıdaya erişim eğilimleri de bu artışı hızlandırdı. İngiltere’de 1.000’den fazla topluluk bahçesi var.

Topluluk bahçeleri, yerel üretim ve tüketim anlayışı etrafında sisteme bir direniş olarak da öne çıkıyor. İklim krizi, ekolojiyi ve doğayla ilişkinin yeniden kurgulanmasını zorunlu kılıyor. Sadece bu da değil. Globalleşme, gıdanın kitlelere ulaşmasının maliyetini de, karbon ayak izini de artırdı. Var olan gıda sistemi çıkmazda. Uzmanlara göre, Kaliforniya’dan New York’a 5 kalorilik bir çileği uçakla getirmek için 435 kalorilik fosil yakıt harcanıyor. Oysa Küba, kent bahçeleriyle Amerika ambargosunun gıdaya erişim engelini aşmıştır.

 

Gıdanın taşınması, devletlerin gündemine daha büyük sorunları taşıyor. Pandemi hepimize kentlerin ve sınırların kapanmasının nasıl bir kaos yaratacağını en sert biçimde gösterdi. Yaşananlar, insanlığın böyle pandemilerle gelecekte sıkça karşılaşacağını gösteriyor. Küresel kriz, temiz ve sağlıklı gıdaya erişim için bir risk iken, yoksul kesimler için açlık tehlikesi demek. 

 

Dünya kentleri, kent bahçelerinin sayısını artırıyor. Kent bahçeleri, sadece gıda erişimi için bir sigorta değil. Aynı zamanda sosyal ve kültürel alanlar. Nesiller arası iletişimi canlandırıyorlar. Ülkemiz için en büyük risklerden biri, merkezi hükümetin arazi talanı politikasıdır. Hem kentlerin nefes alanlarını hem de en kıymetli tarım arazilerini betona kurban ediyorlar. 

 

CHP’li yerel yönetimler, yeşile ve temiz gıdaya erişimin insan hakkı olduğuna yönelik inançla bu alanda da üzerine düşeni yapıyor, daha iyisini yapmak için de çalışıyor. 

 

Kent bahçeleri kurarak işsizleri ve yoksulları gözetecek bir planlamayla atıl alanları, tarım arazilerini geniş kesimlere açmak gerekiyor. Bu yapılar, doğayla insan arasındaki ilişkiyi yeniden kurmak, ekolojik dengeyi düzenlemek için oldukça önemli. 

Kent bahçeciliği teşvik edilmelidir. Belediyelere önemli görevler düşüyor. Kent bahçeciliği sadece yüksek gelir gruplarının yararlanacağı bir alan değildir. Kent yoksullarına bu olanaklar parasız sağlanabilirse, yoksullukla mücadelede yeni bir yol açılacaktır. 

 

Kent bahçeleri, pandemide evlerine kapatılan yaşlıların hayatla bağ kurmasına olanak tanıyacak. Çocuklar için toprakla, doğayla yeni bir ilişkiyi başlatacak. 

 

Böylece kentli insanlar, tarım ürünlerinin nasıl yetiştiğini öğrenecek. Mutfaklarının sebze ve yeşillik ihtiyacının bir kısmını kendileri karşılayacaklar, üretmenin ve kendi yetiştirdiği ürünü tüketmenin mutluluğunu keşfedecekler. Dayanışmak, birlikte üretmek, sosyalleşmek, işbirliği yapmak ve paylaşmak (bilgi, beceri, tohum, işgücü paylaşımı), geleceğe dair umutları da artıracaktır. Zor günlerden geçen ülkemizin, halkımızın buna ihtiyacı var. Kent bahçeleri, AKP hükümetinin ülkemize reva gördüğü yalana, talana, bencilliğe, yabancılaşmaya karşı da bir duruştur.  


Önerilen Haberler