"Benim iki büyük eserim var; biri Türkiye Cumhuriyet'i diğeri Cumhuriyet Halk Partisi."

Aylin Nazlıaka: Örgütlülüğün ve Dayanışmanın Gücüne İnanıyoruz

  • 17 Mayıs 2021

Önce sizi tanıyalım. Biraz kendinizden bahseder misiniz?

AYLİN NAZLIAKA: Ankara’da dünyaya geldim. ODTÜ İktisat Bölümü mezunuyum. 2014 yılında Harvard Üniversitesi’nde “Yükselen Liderler” programını tamamladım.

24 yaşındayken Türkiye'nin ilk yerel "İnsan Kaynakları Danışmanlığı" şirketini kurdum. Dört ilde ofisi olan insan kaynakları firmasının yanı sıra bir de eğitim ve yönetim danışmanlığı şirketi kurdum. Ayrıca birçok sivil toplum örgütünde kurucu üye, yönetim kurulu üyesi, danışma kurulu üyesi gibi roller üstlendim. Örgütlü mücadeleye hep inandım. Ekip çalışmasını ve başarıyı ekibimle paylaşmayı önemsedim. Mesleğime olan tutkum ve liyakatli bir ekibe sahip olmam sayesinde ben ve şirketim birçok ödülle taçlandırıldık. Tabii bu ödüller insana daha fazla sorumluluk yüklüyor. Girişimci olarak deneyimlediklerimi ve bildiklerimi paylaşmak amacıyla bir dönem Bilkent Üniversitesi’nde MBA öğrencilerine İnsan Kaynakları Yönetimi eğitimi verdim. 2009-2010 yıllarında canlı yayınlanan “İş ve Kariyer Dünyası” adlı programı yaptım. Birçok ulusal/uluslararası kongrede konuşmacı oldum, gazetelerin İK eklerinde ve dergilerde makalelerim yayımlandı. Kısacası, mesleğime odaklı bir düzen kurmuştum. Bu arada akademisyen olan eşim İzzet Nazlıaka’yla evlenmiştim ve iki çocuk sahibi olmuştum. Yani kişisel anlamda keyfim ve düzenim yerindeydi, ama mutlu değildim.

Neden?   

AYLİN NAZLIAKA: Ülkemizin gidişatıyla ilgili endişeliydim, sorunlar çığ gibi büyüyordu. Ülkemiz hukuk devleti olmaktan uzaklaşıyordu. Görev aldığım sivil toplum örgütlerinde de hep bu konuları konuşuyorduk. Derken 2010 yılında hayatımı değiştiren bir gelişme oldu.

Ne gibi bir gelişme oldu? 

AYLİN NAZLIAKA: Siyasete girdim. Bir daha da çıkmadım, çıkamadım.

2010 yılının Mayıs ayında partimizin genel başkanlığına Sayın Kemal Kılıçdaroğlu seçilmişti. O dönemde partimden aktif siyaset yapmak üzere davet aldım. Hiç düşünmeden kabul ettim. Elimi taşın altına koymak ve ülkemin kaderi değiştirecek kadroların arasında yer almak büyük bir onurdu benim için. Önce Kadın Kolları Merkez Yönetim Kurulu’nda görev aldım. 2010 yılının Aralık ayında CHP Parti Meclisi Üyeliği’ne seçildim ve “GenceArtı İstihdamda Fırsat Eşitliği” projesini hayata geçirdim. Memleketin dört bir yanındaki işsiz gençlerin iş bulmasını sağlamak için çalışmalar yaptık, eğitimler verdik, meslek ve sektör toplantıları düzenledik, staj imkânları sağladık. Genç işsizliği konulu kısa metrajlı film yarışması düzenledik. Genel başkanımızı gençlerle buluşturduk. Partimizin gençlik politikalarını anlattık.   

12 Haziran 2011 seçimlerinde Ankara milletvekili olarak meclise girdim. Daha sonra, 25. ve 26. dönemde de Ankara milletvekili olma onurunu yaşadım. Milletvekili seçilir seçilmez, siyasetle ticaret bir arada olmaz diyerek özel sektörden ayrıldım. Milletvekilliğim sürecinde dönemin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek başta olmak üzere nerede bir yolsuzluk, hukuksuzluk yapan varsa peşine düştüm. Gezi direnişinde gençlere omuzdaş oldum. Mecliste tüm ezilenlerin, haksızlığa uğrayanların hakkını savunmayı görev bildim. 2016 yılında yine CHP Parti Meclisi üyeliğine seçildim, ancak talihsiz bir süreç sonrasında partimle olan resmi bağım bir dönem koptu. Yine de partililerimizden hiç kopmadım, aktif siyaset yapmaya devam ettim. Partime döndükten sonra gerçekleştirilen ilk kurultayda tekrar Parti Meclisi’ne seçildim. Kadın kolları kurultayında genel başkanlığa aday oldum. 10 Ağustos 2020 tarihinden bu yana CHP Kadın Kolları Genel Başkanlığı görevini yürütüyorum. 

Siyasetteki motivasyon kaynağınızı ve kadın olarak yaşadığınız olumlu/olumsuz deneyimleri anlatır mısınız?

AYLİN NAZLIAKA: Siyasetteki en önemli motivasyon kaynağım, halkın iktidarını kurmaktır. Bu da halkın partisi olan CHP’nin liderliğinde olabilir. Ben ilk seçimlerde Cumhur İttifakı’nın gideceğine ve Millet İttifakı’nın laik, demokratik, eşit, adil bir Türkiye’yi yeniden tesis edeceğine yürekten inanıyorum.

Siyasetçi olmak zor, muhalif siyasetçi olmak daha zor, kadın ve muhalif siyasetçi olmak çok zor. Mesela Erdoğan, Bülent Arınç, Melih Gökçek gibi erkek siyasetçiler beni kadın kimliğim üzerinden itibarsızlaştırmaya çalıştı. Gerçi başaramadılar. Arınç ve Gökçek ligden düştü. İlk seçimlerde sıra üçüncüsünde. 

Gelelim olumlu tarafına. Ben hayatımda hep eşitlik mücadelesi verdim. Partimizin yerelde ve mecliste kadınların eşit temsil edilmesi için verdiği kanun teklifini çok önemsiyorum. Bu teklifin ilk imzacısının Sayın Kemal Kılıçdaroğlu olması ve kadın vekillerimizin yanı sıra erkek vekillerimizin de imzalaması çok değerli. 

CHP Kadın Kolları’nda şehirli kadınların aktif olduğu gibi bir algı vardır. Araştırmalar ne söylüyor? Bu algıya ve daha geniş kesimleri kapsayıcılığa yönelik tabanda nasıl bir çalışma yapılıyor?

AYLİN NAZLIAKA: Bu algı, kadın kollarının memleketin her köşesinde örgütlü olmamasından kaynaklanıyor. Göreve gelir gelmez bu zafiyeti ortadan kaldırmaya odaklandık. 81 ilde ve 973 ilçede örgütlendik. Yıl sonuna kadar örgütlenmediğimiz tek bir köy ve mahalle kalmayacak. Örgütlenmede ilk hedefimizi tutturduk, sıra mahalle örgütlenmesi hedefinde.

Pandemiye rağmen sahadayız, halkın içindeyiz. AKP’nin ve küçük ortağının, halkın içine çıkacak hâli yok. Bu nedenle olumlu tepkiler alıyoruz. Gittiğimiz her ilde vatandaş bize derdini anlatıyor, değişim isteğini dile getiriyor. Son dönemlerde özellikle kadınların ve gençlerin partimize yönelik ilgisi arttı. Altı ay gibi kısa bir sürede 20.000 yeni kadın üyemiz oldu. 

Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmiş olması sahada nasıl algılanıyor, bu konuda bir gözleminiz var mı?

AYLİN NAZLIAKA: Öncelikle şunu belirtmek isterim: Biz bu hukuksuz kararı tanımıyoruz. Bu karar yok hükmündedir! Fesih kararının iptali için Danıştay’a başvurduk. Bu karara tepki gösteren sadece bizler, kadın örgütleri ve sivil toplum kuruluşları değil. AKP’nin kendi seçmeni de karara tepkili. Metropoll'ün son araştırmasına göre, AKP seçmeninin %27.2'si, MHP seçmeninin %31.5'i “İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasını onaylamıyorum” diyor. Yani Cumhur İttifakı’na oy veren her üç kişiden biri fesih kararına karşı çıkıyor. Saha çalışmalarımızda, şiddetle mücadeledeki kararlılığımızın yurttaşların takdirini topladığını gözlemledik. 

Alanda tanıştığımız bazı kadınlar, İstanbul Sözleşmesi’nin fesih kararından bu yana karakollarda lakayt davranıldığını anlattı. “YaşamHak” hattımıza ya da bize iletilen her vakanın üzerine düşüyoruz. Biz kadınların sesinin öldükten sonra değil, yaşarken duyulması için mücadele ediyoruz, şiddet son bulana kadar da devam edeceğiz. 

Şiddete maruz kalan kadınlara destek vermek için hayata geçirilen, 81 ili kapsayan “YaşamHak” projesi nasıl gidiyor? Sadece illerle mi sınırlı? Teşkilatın ve yerel yönetimlerin katılımını nasıl alıyorsunuz? STK’larla işbirliğiniz var mı? Varsa nasıl?

AYLİN NAZLIAKA: Kadına yönelik şiddetle mücadelede ve İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması noktasındaki kararlılığımızla 81 ili, ilçe ilçe, belde belde, mahalle mahalle, sokak sokak dolaşma kararı aldık. Her alanda, her mecrada çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 

İlçe ilçe, köy köy gezip kadınlarla buluşuyoruz ve onlara haklarını anlatıyoruz. Şiddet gören kadınların hayatlarına dokunuyoruz. Katledilen kadınların aileleriyle ve şiddet mağduru kadınlarla buluşuyoruz. Onlara yalnız olmadıklarını, halkın partisi CHP’nin yanlarında olduğunu anlatıyoruz. Talepleri doğrultusunda ücretsiz hukuki ve psikolojik destek sunuyoruz, duruşmalarında yanlarında oluyoruz. Barolarla, tabip odalarıyla ve sivil toplum örgütleriyle protokoller imzalıyoruz. Gittiğimiz illerde STK’larla bir araya geliyoruz. Kadın mücadelesine destek vermek isteyen bütün kurum ve kuruluşlarla dayanışma içerisinde hareket ediyoruz. Örgütlülüğün ve dayanışmanın gücüne inanıyoruz. Partimizin politikaları da hep bu doğrultuda olmuştur. 

Yerel yönetimler, çalışmalarımızda önemli bir rol üstleniyor. CHP’li belediyelerin olduğu yerlerde, şiddet mağduru kadınların barınma ihtiyacını daha kolay karşılıyoruz. 

“YaşamHak” projemiz kapsamında bizi 444 82 85 numaralı telefondan 7/24 arayan yüzlerce kadının hayatına dokunduk, dokunmaya devam ediyoruz. 

CHP’li yerel yönetimler arasında cinsiyet eşitliği eylem planları hazırlayanlar ve bu planları başarıyla uygulayanlar var. Kadın kollarının yerel yönetimlerle birlikte çalıştığı alanlar oluyor mu? Bu konudaki gelişmeler doğrultusunda görüş alışverişinde bulunuyor musunuz?

AYLİN NAZLIAKA: Toplumsal cinsiyet eşitliği eylem planı sürecinde aktif rol üstlendik. Yapılan çalışmaları takip ediyoruz. Ayrıca yerel yönetimlerimizde imzalanan toplu iş sözleşmelerinde kadın-erkek eşitliğinin sağlanmasını, bu amaçla pozitif ayrımcılık yapılmasını istiyoruz. Birçok belediye, kadına şiddet uygulayan erkeklerin maaşından kesinti yapıyor. Tekrarlanırsa, işten çıkartmaya kadar gidiyor. Kadın istihdamının artması, bazı mesleklerin erkek mesleği gibi görünmemesi, kadınlara yönelik kurslar açılması yönünde de fikir alışverişinde bulunuyoruz. Çocuklar için kreşlerin, yaşlı, engelli, Alzheimer hastası yurttaşlar için de yeni merkezlerin açılması, ulaşım hizmetlerinin ve sokak aydınlatmalarının kadınların kendilerini güvende hissedecek şekilde yapılması gibi konularda belediyelerimiz çok duyarlı. Bu nedenle de toplumsal cinsiyet eşitliği açısından en iyi durumda olan yerel yönetimler listesinde CHP’li belediyeler başı çekiyor. 

Partilerin kadın kollarının varlığı sizce ötekileştirici bir yaklaşım sayılabilir mi? Türkiye’de siyasette kadın temsili ne durumda?

AYLİN NAZLIAKA: Kadın kollarına ötekileştirici demek, kız kardeşlerimin emeğini yok saymak olur. Biz kadınlar, siyasette sözünü söyleyen, taleplerini dillendiren olmaktan yanayız. Bizim adımıza karar verilmesinden, yaşam tercihlerimize karışılmasından bıktık, usandık. Biz varız. Kendi sözümüzü kendimiz söylemek istiyoruz. Siyasi partilerin kadın kollarının olmasını canıgönülden destekliyorum. Kadının karar mekanizmalarında temsil edilmesi için kadını cesaretlendiren ve kadına destek olan kadın örgütlenmeleri önemlidir. Kadın kollarının görevleri arasında kadın örgütlenmesini güçlendirmek kadar cinsiyet eşitliği mücadelesi vermek de vardır.

Avrupa’daki partilerle Türkiye’yi kıyasladığımızda kadın-erkek eşitliği konusunda sınıfta kaldığımız görülüyor. Parlamentolar Arası Birlik’in 2020 verilerine göre Türkiye, kadın milletvekili oranında dünyadaki 192 ülke içinde 117. sırada yer alıyor. Avrupa’da 37 ülke içinde ise sondan 3. sırada bulunuyor. Kadın bakan oranında da Türkiye, son sıralarda yer alıyor. Bu veriler dahi Avrupa’daki uygulamaların çok gerisinde kaldığımıza işaret ediyor. 

Sizce Türkiye’de siyasi partilerin kadın politikalarında neler yapması gerekiyor? CHP’nin kadın politikalarının özünü ne oluşturuyor?

AYLİN NAZLIAKA: Bütün siyasi partilerden beklentimiz, toplumsal cinsiyet eşitliğinin Siyasi Partiler Yasası'na girmesi için çabalamalarıdır. Şiddete ve haksızlığa uğrayan kadınların yanında olmalarıdır. Biz bu kapsamda “YaşamHak” projemizi hayata geçirdik. 

CHP Kadın Kolları’nın ruhunu azim ve mücadele oluşturuyor. Kadına yönelik şiddetin önlenmesi, İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması, kadın istihdamının artması gibi birçok konuda çalışmalar yapıyoruz. 

Görünmez iplerle birbirine bağlı kadınlar olarak kadınların 1’den büyük olduğunu biliyoruz. Azim ve mücadeleyle talep ettiğimizde bütün hakları elde edeceğimizin de farkındayız. Biz kadınlar birlikte çok güçlüyüz. O yüzden bizden korkuyorlar, korksunlar! Kazanılmış hiçbir hakkımızdan vazgeçmeyeceğiz. Kazanılmış haklarımıza el uzatanları, nasıl yaşayacağımıza, nasıl giyineceğimize, sokağa kaçta çıkacağımıza karar verenleri sandığa gömeceğiz. Yolumuz belli, hedefimiz net: Kadınlar var ve her yerdeyiz. Onurlu mücadelemizden asla geri adım atmayacağız. 


Önerilen Haberler