YÜKLENİYOR
2021 yılı sezonunda ilçenizdeki doluluk oranı pandemi öncesine göre ne durumda? Nasıl biteceğini öngörüyorsunuz?
SEMİH ESEN: Antalya, Türkiye turizminin başkenti ve Türkiye’nin dünyaya açılan penceresidir. 2019 yılında Antalya’yı 20 milyonu aşkın insan ziyaret etti. Ancak geçen yıl pandeminin olumsuz etkisiyle 3 milyon civarında ziyaretçi ağırladık. Antalya’yı 2019 yılının ilk ayında 5.5 milyon turist ziyaret etmişti. 2020 yılının ilk altı ayında ise, turist sayısı maalesef 450.000’e kadar geriledi. Bu yıl için henüz resmi rakamlar açıklanmadı, ancak salgının yarattığı olumsuzluk devam ediyor. Rusya’nın salgın nedeniyle 21 Haziran’a kadar uçuş yasağını sürdürme kararı da bu olumsuzluğa dahil. Tüm olumsuz göstergelere rağmen kısa sürede olumlu gelişmeler olacağını öngörüyoruz. Temel dayanağımız, Haziran ayından itibaren aşılama oranının artacağına yönelik açıklamalar. Aşılama oranı yükselirse, vaka sayısı düşecektir ve turistler tekrar ülkemize, özellikle Antalya’ya yönelecektir. Turizmde güzel günlerin uzak olmadığını düşünüyoruz.
Sektörde çalışanların işsizlik rakamlarıyla ilgili veri var mı?
SEMİH ESEN: Sayılar konusunda elimizde maalesef net veriler bulunmuyor. Ancak durumun iç açıcı olmadığına yönelik bilgimiz var. Bazı oteller kapılarını henüz açamadı. Açılan oteller de turist sayısı az olduğu için düşük sayıda personelle hizmet veriyor. Daha çarpıcı bir örnek ise, belediyemize iş başvurusunda bulunan vatandaşların sayısının pandemiyle artması. İş başvurusunda bulunanların önemli bir kısmı turizm sektöründe işini kaybedenlerden oluşuyor. Bu, sektör çalışanlarının büyük bir kısmının işini kaybettiğine ilişkin gösterge olarak görülebilir.
İlçeniz pandemi koşullarında sezona hazırlanırken ne tür önlemler alındı? Belediyenizin sektör meslek kuruluşlarıyla, acentelerle, konaklama yerleriyle, sivil toplum kuruluşlarıyla ortak çalışması oldu mu? Bu çerçevede neler yapılıyor?
SEMİH ESEN: Pandeminin etkilerini azaltmak için geçen yıldan bu yana elimizi taşın altına koyduk. Topluluğun oluştuğu her alanı dezenfekte ettik. Binlerce turisti ağırlayan Konyaaltı sahili ilçemiz sınırlarında. Turistlerin ilçemizi ziyaret etmeden önce vaka sayılarını takip ettiğini biliyoruz. Vaka sayısını düşürebilmek için belediyemizin bütün imkânlarını kullandık. Vaka sayımız uzun süre düşüktü, ancak salgının artmasıyla maalesef ilçemizin rengi de kırmızıya döndü. “Antalya’ya Mavi Yakışır” sloganıyla olumlu bir algı oluşturmaya çalıştık. Turizm çalışanlarıyla, yöneticileriyle, tesis sahipleriyle belirli periyotlarda bir araya gelerek pandemiye yönelik görüş alışverişinde bulunduk. İlçemizde yer alan otellerin dezenfekte edilmesi yönündeki talepleri geri çevirmedik. Belediyemizin kurucusu olduğu Antalya Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi Altyapı Hizmet Birliği’yle, kentimizin diğer belediyeleriyle ortak hareket ediyoruz. Bu birliğimizle turizmi geliştirmeye, kültürel ve doğal varlıklarımızı korumaya çalışıyoruz.
BM, 2022 yılı turizm sezonunun da pandeminin domine edeceği koşullarda olacağını öngörüyor. Turizm sektörü, iklimin ve pandeminin etkisinde nasıl dönüşüyor?
SEMİH ESEN: Turistik tesislerimiz geçen yılki turizm sezonundan itibaren ciddi önlemler aldı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın koronavirüs sürecinde başlattığı “Güvenli Turizm Sertifikasyon Programı” kapsamında sağlıklı ve güvenli tatil imkânı için çalışmalar başlatılmıştı. İlçemizdeki otellerin büyük bir kısmı bu programı başarıyla tamamladı. Pandeminin turizm anlayışında ciddi değişiklikler yarattığı yadsınamaz. İlçemize gelen turistlerin büyük bir kısmı otellerde zaman geçiriyor. Salgının kapalı ortamlarda daha etkili olduğu bilimsel verilerle kanıtlandı. Bu nedenle turistler, gelecek yıllarda açık havayı ve doğal ortamı tercih edebilir. Bu konuda da çok şanslıyız. Antalya birçok uygarlığa ev sahipliği yaptığı için âdeta açık hava müzesi gibi. Antalya’nın %55’i ormanlarla kaplı. Temiz havası, arkeolojik yapıları, tarihî kalıntıları ve doğa harikalarıyla bu dönüşümü Antalya’nın lehine çevirebiliriz.
Seyahat pratiklerinde değişim gözlemliyor musunuz? Buna yönelik projeleriniz, önlemleriniz var mı?
SEMİH ESEN: Ciddi bir değişiklik gözlemlemedik. İlçemizde 3 ve 4 yıldızlı oteller çoğunlukta. 5 yıldızlı otel sayısı az. Küçük otelleri daha ziyade yerli turistler tercih ediyor, kendi araçlarıyla geliyorlar. Sahil kenarında çok sayıda karavan görmeniz mümkün. Ancak bu durum pandemiye özel değil. Karavancılar yıllardan beri sahil kenarında uygun yerleri ya da ilçe merkezinde boş alanları tercih ediyor.
Tatilcilerin talepleri arasında ekoloji de ön plana çıkıyor. Sahillerdeki betonlaşma ve doğa tahribatı devam ediyor. Bu konuya ilişkin farkındalık çalışmalarınız var mı? Neler yapılıyor?
SEMİH ESEN: Antalya, ekoloji açısından da zengin bir kent. Biz, bu zenginliği korumakla görevliyiz. Ayrıcalıklı imar taleplerine karşıyız, bu konuda gelen hiçbir talebi kabul etmiyoruz. Ruhsat taleplerini de yine koruyucu anlayışımız çerçevesinde değerlendiriyoruz. İlçemizde hiçbir yeşil alanın ticarete açılmasına izin vermiyoruz. Hatta ilgili bakanlıkların yeşil alanlarda açtığı ihalelere giriyor, alanları koruyan projeler üretiyoruz. İlçe merkezinde ihaleyle aldığımız 117 dönümlük ormanlık alandaki mesire alanı bu anlayışımıza en güzel örneklerden biri. “HayatPark” adını verdiğimiz bu yeşil alan, gezenlerin vazgeçemediği bir düzenlemeyle ilçemize kazandırıldı. Kişi başına düşen yeşil alan miktarını her yıl artırıyoruz. 1 milyon 438 bin 847 metrekare aktif ve pasif yeşil alana sahip olan ilçemizde kişi başına düşen ortalama yeşil alan miktarı, 11.62 metrekare. Bu oranın Avrupa standartlarının da üstünde olduğu ifade ediliyor.
Bu koşullar düşünüldüğünde turizm acil eylem planı ne olmalı? Yerel yönetimlerin sorumluluk alanını nasıl görüyorsunuz? Bu konuda siz neler yapıyorsunuz?
SEMİH ESEN: Pandemi, turizm acil eylem planının önemini bir kez daha ortaya koydu. Her krizde ciddi zarar gören turizm sektöründe öngörü sahibi olabilmemiz için acil eylem planlarının hazır olması gerekiyor. Bu planı da sadece hükümet yetkilileri değil, turizmin bütün paydaşları ve yerel yönetimler bir araya gelerek oluşturmalı. Kriz dönemlerinde turistik tesislerin vergi ve kredi konularında devlet tarafından desteklemesi gerekiyor. Aynı şekilde kriz dönemlerinde işsiz kalan turizm emekçileri de ekonomik açıdan yine destek görmeli. Bütüncül bir plan ihtiyacı karşılayacaktır.