"Benim iki büyük eserim var; biri Türkiye Cumhuriyet'i diğeri Cumhuriyet Halk Partisi."

Yeni Normalde Turizm

Seyit Torun

CHP CHP Parti Meclisi Üyesi | Ordu Milletvekili

Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgınının küresel çapta turizm krizine sebep olduğu değerlendiriliyor. Ülkeler, Haziran ayına girilmiş olmasına rağmen uluslararası seyahat kısıtlamalarına devam ediyor. Son kırk yılda dünyadaki uluslararası turist sayısı yedi kat artarak 200 milyondan 1.4 milyara, turizme bağlı gelir de 1.7 trilyon dolar seviyesine ulaşmıştı. Ancak koronavirüs salgını, ülkelerin turizm faaliyetlerini doğrudan etkiledi. Tüm dünyada otel doluluk oranları ciddi oranda düştü. Uluslararası uçuşların ne zaman normale döneceği de henüz bilinmiyor. Seyahat kısıtlamalarının ne zaman kaldırılabileceğine dair çeşitli öngörüler bulunmakla birlikte süreç ülkeden ülkeye farklılık gösteriyor.

 

BM Dünya Turizm Örgütü, bu yıl uluslararası turist sayısında ilk etapta %30 seviyesinde kayıp öngörürken, sürecin devam etmesi hâlinde bu oranın katlanacağını değerlendiriyor.

 

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, “Şu anda kimse, Temmuz ve Ağustos için güvenilir bir tahminde bulunamaz. Aylarca, belki de önümüzdeki yıla kadar bu virüsle yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor,” diyor. 

 

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, AB ülkelerini, sınırlarını Eylül sonuna kadar kapalı tutmaları konusunda teşvik ediyor. İngiltere hükümeti de Britanyalıları, gerekli olmayan yurtdışı seyahatlere karşı “süresiz” olarak uyarıyor. 


Bu açıklamalar, kriz yükü altında zaten beli bükülen ülkemiz turizmi için önemli ve kritik. Gerçekler karşısında algı operasyonlarıyla kendi yerini korumayı alışkanlık hâline getiren merkezi yönetim, sektörün sesine kulaklarını kapatmış durumda, pembe tablolar çiziyor. 

 

DSÖ, Türkiye’nin pandemi sürecinde rakamları doğru vermeyerek istatistiklerin sapmasına neden olduğunu söylediğinde bu, ülkemizin itibarı kadar vicdanlarımızı da zedelemişti. Peki bundan ders aldık mı? Tabii ki hayır. Lebaleb kongreler nedeniyle vakalar artarken, içeride olduğu gibi dışarıda da durumu idare edebileceğini düşünenler, turizm sezonunda kapılar yüzümüze kapanınca gerçekle yüzleştiler. Bu sonucun bedelini turizm sektörü ve bu sektörden beslenen binlerce insan ödüyor. 

 

Biz, oteller açılır mı, uçuşlar başlar mı diye beklerken dünya, turizmin iklim krizine ve pandemiye bağlı olarak nereye evrildiğini analiz ediyor, gelecek projeksiyonu yapıyor. Bizim sektörümüz ise, Temmuz’u ve Eylül’ü görmeye çalışıyor. Çünkü hayatta kalma mücadelesi veriyor. 

 

Salgının, insanların tatil tercihlerini etkileyeceği artık herkesin kabul ettiği bir gerçek. Kitle turizmi, kalabalık yerlerden uzak durma eğilimiyle bireysel tatilin öne çıkacağı bir yöne doğru evriliyor. Dünyadaki kentler, aslında uzun süredir bu konuyu değerlendiriyor. Pandemi, hâliyle bu süreci hızlandırdı. Artık otellere kapanan, sadece denize giren kitleler olmayacak. İnsanlar, ekolojik hassasiyetleri olan, kentin içinde ya da kırsalda farklı kültürleri deneyimleyeceği tatil ortamlarına yöneliyor. Yani yerelin önemi artıyor. Mevcut iktidarın politikaları kentleri de, doğayı da tahrip etmeye devam ediyor.


Oysa hemen turizm master planı üzerinde çalışma başlatılmalıydı. Bunu kapalı kapılar ardında yandaşlara çıkar sağlama planlarıyla değil, sektörün temsilcilerinin katılımıyla yapmak gerekiyor. Kentlerin önce kendi vatandaşı, sonra da yerli/yabancı misafirleri için kolay ulaşılabilir, tarihî ve kültürel değerlerin korunduğu yerler olması adına yerelin yetkilerinin ve sorumluluğunun artırılması amacıyla acil düzenlemeler yapılması zaruridir. 


Yeni normal olarak adlandırılan süreçte ülke turizminin önünde büyük fırsatlar olduğu gibi büyük riskler de var. CHP’li yerel yönetimlerimiz, sektör temsilcilerinin katılımını sağlayarak kendi turizm acil eylem planlarını hazırlamaya başladılar. CHP, bu konuda üzerine düşeni yapmaya hazırdır. Gelecek günler de bunu gösterecek.


Önerilen Haberler