"Benim iki büyük eserim var; biri Türkiye Cumhuriyet'i diğeri Cumhuriyet Halk Partisi."

Eda Yiğit: Kolektif Emeğin Oyun Alanı Bomonti Bira Fabrikası

  • 12 Temmuz 2021

Semtin varlığına vesile olan ve semte adını veren Bomonti Bira Fabrikası, 1892 yılında Bomonti Kardeşler tarafından kurulmuş. Şimdiye uzanan hikâyenin bu şekilde başladığını biliyoruz. 1955 yılında bölgenin sanayi bölgesi ilan edilmesiyle birlikte önemli bir gelişme yaşanmış. Kentsel planlama ölçeğindeki sanayi fonksiyonuyla beraber bölge, fabrika ve işletmeler için cazip hâle gelmiş. Bu tarihten sonra işletme sayısının giderek arttığı gözlemlenebilir. 


1980’li yıllardan sonra özelleştirme politikalarının devreye girmesiyle birlikte kamu fabrikalarının özelleştirildiği bir dönem yaşanıyor. Bomonti Bira Fabrikası da çalışanlarının kapanma kararına karşı mücadele ettiği ama kapatılmasını önleyemediği örneklerden biri olarak tarihe geçiyor. 2010’lu yıllarda ise, fabrika restore edilerek sermaye eliyle Hilton Oteli ve Bomonti Ada kompleksi içinde yeme-içme ve kültür sanat fonksiyonu kazandırılan mekânlarıyla hizmet vermeye başlıyor. Toplumsal bellek açısından kentsel dönüşüm dinamikleriyle ilişkilendirilen fabrikanın öncelikle bir yatırım alanı olarak kurgulanmasının yarattığı olumsuz sonuçlar ve kayıplar üzerine düşünmek gerekiyor. 


Bellek, içinde yaşadığımız toplumun dinamikleriyle şekillenen, geçmişi şimdiki zamana çağıran ve şimdide çerçeveye alan bir kavram. Toplumsal bellek, bireysel bellekle etkileşim hâlindedir. Şimdinin tarihi içine yuvalanarak tekrar ve tekrar kurulur, ortaklaşa inşa edilir.  Son yıllarda Bomonti Bira Fabrikası’nın toplumsal bellekteki yerine ve önemine ilişkin yorumlar yapılıyor, tartışmalar gerçekleştiriliyor.  

 

Endüstriyel ve kültürel miras nitelikleriyle değer taşıyan bir fabrikadan söz ederken sadece mekânın fiziksel özelliklerine ya da mimari bileşenlerine dair bir değerden bahsetmiyoruz. Geçmişte bu fabrikada çalışmış sayısız emekçinin çalışma pratiklerini kamusal bir oyuna dönüştürdüğü, bedensel pratiklerini (duyularını) keskinleştirdiği, çalışmayla gündelik hayatın birbirine karıştığı, eşsiz dostlukların ve ortak bağların kurulduğu bir çatıdan söz ediyoruz. Aynı zamanda kooperatif deneyimine ev sahipliği yapan, sendikal faaliyetlerin uzun yıllar aktif olarak devam ettiği ve fabrikanın kapanma sürecinde özelleştirmeyle mücadele edildiği bir deneyimden söz ediyoruz. Burada mekânın ruhuna sinen, çalışanların belleğinde hâlâ yeri olan ve kuşaklararası aktarımın kıymetli olduğu birçok nitelik var.  


Bomonti Bira Fabrikası’nın bira bahçesi, karşılaşmalara, buluşmalara ve kutlamalara ev sahipliği yapmış. Lojmanları, depoları, mahzeni, tüketim ve yapı kooperatifleri, spor kulübü, atölyeleri, çalışma mekânları ve bir buluşma alanı olarak fabrika avlusu, her dönemin ruhuna uygun olarak yeniden düzenlenmiş, ihtiyaçlar doğrultusunda dönüştürülmüş. Fabrikada çalışanlar için zamanlarının büyük kısmını geçirdikleri bir ev-yuva, çalışanların çocukları ve aileleri için birer karşılama, vedalaşma ve ziyaret mekânı olmuştur. Fabrikanın binalarının bir bölümünün geçen yıl yıkılmasıyla beraber bir daha yerine konmayacak nitelikteki değerleri sorgulamak, can alıcı bir soruya dönüşüyor. 


Fabrika mekânı içinde yaşanan deneyimlerin toplumsal mekânın bir parçası olarak görülmesi, anlatıları ve o anlatıları bize ulaştıran kolektif emeğin özneleriyle beraber bu mekânları korumanın değerinin farkında olunması, karar mercilerinin bu sorumluluğu taşıyacak şekilde hareket etmesi, uzun vadede toplum yararı bakımından önemli bir katkı olacaktır. 


Fabrika çalışanlarının toplumsal belleğin inşasındaki katkılarının ve anlatılarının kültürel mirasın ve tarihsel mimarinin vurgulanmasından daha az değerli olmadığı bir gerçektir. Hatta doğrudan bir bileşeni, parçası olarak düşünülmesi gerekir. Belki de Bomonti Bira Fabrikası, günümüz koşullarında çalışmayla hayatın, oyunla işin birbirinin içinde eridiği, gerçekleşmesi mümkün olamayacak bir çalışma hayatının bizatihi gerçekleşmiş bir örneği şeklinde karşımızda duruyor. Ancak toplumsal emeğin perspektifiyle baktığımızda üretim mekânlarının gerçek vasıflarını ve toplumsal bellekteki değerini kavramamız olanaklı olabilir. Kentsel dönüşüm gölgesi altında rant alanlarına dönüşen endüstriyel miras alanlarının toplumsal bellekteki karşılıklarını ve kültürel değerlerini emekten, güvencesiz yaşamlardan, çevresinde yaşayan mahalleliden yana durarak dayanışma dostu mekânlar olarak korumanın ve tasarlamanın önemini vurgulamak kıymetlidir.  

Bu alanların sadece sermayenin kontrolüne bırakılan alanlar olması, orta ve üst gelir grubuna mensup olanlar tarafından kullanıma açılması, toplum nezdinde ayrımcı ve dışlayıcı anlamlar üretir. Bu tür endüstriyel/kültürel miras alanlarının toplumun farklı kesimleri için karşılaşma mekânları olarak kurgulanması elzemdir. Bu mekânların tüketim değil, üretim mekânları, geçmiş deneyimleri ve gündelik hayat pratiklerini yansıtan ve hatırlatan yaratıcı bağları inşa edebilecek elverişli alanlar olarak görülmesi gerekir. Kente yeniden kazandırılması gereken atıl alanları, topluluklar arasındaki dayanışma ilişkilerini geliştirmenin nirengi noktaları, demokratik ve katılımcı araçları üretmeyi destekleyecek fırsat yapıları olarak görmek, öngörülü bir bakış açısıdır. Bu bakımdan yerel yönetimlere büyük görevler düşüyor. Toplumsal belleğin bir toplumsal değer olduğunu kavramaları, yurttaş temelli ve toplum yararını gözeten bağlantılar kurabilmeleri, paydaşlarla kurulan yuvarlak masaları kalabalıklaştırmaktan çekinmemeleri, şeffaflık ve katılımcı demokrasi kavramlarını söylemin ötesine taşıyarak eylemsel ve yaşamsal alana dahil etmeleri, bu konuda sarf edecekleri emeğin değerli getirileri olacağını görmeleri kritik önem taşıyor. Bir endüstriyel/kültürel miras alanının, toplumsal bellek için potansiyel taşıyan tüm alanların kamusal alan niteliği bağlamında hak ettiği şekilde değerlendirilmesi ve topluma kazandırılması için konu hakkında geniş ölçekte çalışan toplumsal hareketler, dayanışma ağları, araştırmacılar, aktivistler, mahalle grupları vb. aktörleri desteklemeleri, alan açmaları ve bürokrasinin zaman ve emek kaybettiren mekanizmalarından kurtulacak çözümler üretmeleri öneriler arasında yer alabilir. 


Önerilen Haberler