YÜKLENİYOR
Paul Connerton, Toplumlar Nasıl Anımsar adlı kitabında toplumsal belleği tanımlarken, geçmişteki insani etkinliklerin bilgisinin onlardan kalan izler sayesinde edinilebileceğini belirtir. Bu anlamda İstanbul, 9 Temmuz Cuma günü bir açılışa tanıklık etti. Kadıköy’deki tarihî Hasanpaşa Gazhanesi, 26 yıllık mücadelesi sonunda yeni işleviyle İstanbullularla buluştu. İstanbul’da 1800’lü yıllarda kurulan dört gazhaneden biri olan Hasanpaşa Gazhanesi, 112 yıl boyunca Kadıköy’e ve çevresine havagazı sağlayan çok önemli endüstri miraslarımızdan bir tanesi.
19. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde endüstrileşme girişimlerinin en yoğun yaşandığı yer, devlet gücünün merkezi olan başkent İstanbul ve yakın çevresi olmuştur. Hammaddenin veya bitmiş ürünün taşınması için yeterli ulaşım ağının varlığı nedeniyle kent, özellikle 1850’den sonra Osmanlı İmparatorluğu endüstrisinin merkezi hâline gelmiştir. Bu tarihten itibaren yabancı sermaye (işgücü ve teknoloji de dahil) aracılığıyla kurulan fabrikaların sayısı ve türü, fark edilir şekilde artmıştır. 20. yüzyılın başlarında Osmanlı İmparatorluğu’nun topraklarında bulunan endüstri işletmelerinin %55’i İstanbul’da yer almaktaydı.
19. yüzyılda sayıları 256’yı bulan endüstri yapılarından günümüze maalesef çok azı kalmış durumda. Bir kısmı hâlâ işlevini sürdüren, bir kısmı da 20. yüzyılın ortalarına kadar kullanıldıktan sonra işlevini yitiren endüstri yapılarıyla ilgili ayrıntılı belgeleme çalışmaları henüz yetersiz. Terk edilen fabrikalar, ihmal, bilinçsiz onarım veya gelişigüzel kararlar neticesinde yeniden işlevlendirme çalışmalarıyla her geçen gün biraz daha tahrip oluyor. Haliç’in ve Boğaz’ın iki yakası veya Marmara kıyısı gibi kentin önemli bölgelerinde konumlanan, işlevini yitiren endüstri yapılarının yeniden işlevlendirme çalışmalarında özellikle AKP iktidarı döneminde rantın ve talan mantığının ön plana çıktığını, kamuya ait olması gereken kıymetli endüstri mirası alanlarının acımasızca yok edildiğini biliyoruz.
Endüstri Devrimi, sadece teknolojik bir devrim değil, aynı zamanda insanların düşünce yapısını ve yaşam biçimini değiştiren, sosyal, kültürel ve ekonomik boyutlarıyla çevresel etki yaratan bir dönüşümdür. Bu nedenle endüstri mirasını koruma çalışmalarında teknik anıtlar, sosyal çevreleriyle birlikte ele alınmaktadır.
Eski bir fabrikanın ve endüstri tesisinin korunması, mimari korumanın yanı sıra kentin kültürel önemi ve yaşam kalitesinin yükseltilmesi açısından da ele alınması gereken bir konudur.
Tarihimizi sadece anıtlarımızla değil, bu anıtların çevrelerinde yarattıkları etkiyle, oluşturdukları kültürle ve en önemlisi onları yaratanları da kapsayıcı bir yaklaşımla ele almak, bizim için kritik bir konudur. CHP’li yerel yönetimler, bu bilinçle ve hassasiyetle çalışmaya devam ediyor. Sayın Ekrem İmamoğlu, endüstriyel mirasımızı yeniden işlevlendirme faaliyetlerinin devam edeceğini belirtmiştir.
Ülkemiz ve insanımız için iyi örnekler yaratmaya, vatandaşımızın hizmetine sunmaya, bu değerli anıtları ve alanları ranta kurban etmemek için mücadele etmeye devam edeceğiz.