"Benim iki büyük eserim var; biri Türkiye Cumhuriyet'i diğeri Cumhuriyet Halk Partisi."

Nilgün Canatar: 1892’de Kurulan Gazhane’nin Son 26 Yılında Gazhane Çevre Gönüllüleri de Vardı

  • 19 Temmuz 2021

NİLGÜN CANATAR

Şehir Plancısı

Kadıköy Belediyesi Planlama

Gazhane Gönüllüsü


Siz hem Kadıköy Belediyesi’nde çalışıyorsunuz hem de Gazhane gönüllüsüsünüz. Bu süreçte Kadıköy Belediyesi’nin yaklaşımını ve gönüllülük sürecini anlatır mısınız?  


NİLGÜN CANATAR: İsterseniz önce Hasanpaşa Gazhanesi’nin kısa tarihçesiyle başlayayım. 1800’lerin sonunda Anadolu Yakası’nın aydınlatılması için kurulan bir havagazı fabrikası. Üretim süreci 1993 yılında durduruluyor. Sonrasında yavaş yavaş atıl hâle geliyor. 1994 yılında yıkım ve söküm işlemleri başladığı sırada mahalleli, “Neden yıkılıyor burası? Ne yapılacak?” diye sorduğunda süpermarket ve katlı otopark yapılmak üzere yıkılacağı söyleniyor. Hemen Koruma Kurulu’na, Kadıköy Belediyesi’ne haber veriyorlar. O yıllarda Kadıköy Belediyesi Başkan Yardımcısı olan Levent Ersun, Koruma Kurulu’nda Kadıköy Belediyesi temsilcisiydi. Levent Bey’in başvurusuyla Koruma Kurulu, Gazhane’nin bir “endüstri siti” olarak korunması gerektiğine karar vererek yıkımı son anda durduruyor. 1994 yılında, döneminin özelliklerini gösteren bir “endüstri siti” olması nedeniyle bir bütün olarak korunmasına yönelik karar alınıyor. Bu kararla birlikte havagazı fabrikasının korunması için ilk adım atılıyor. 


Sadece karar almak tabii ki yeterli değil. Bu karardan sonra, 1995 yılında, İETT tekrar yıkıma başladı. Bu arada mülkiyet İETT’deydi, henüz İBB’nin ana mülkiyetine geçmemişti. Yine mahallelinin ve Kadıköy Belediyesi’nin, Koruma Kurulu’na başvurularıyla yıkım bir kez daha durduruldu. Ondan sonra da biraz kaderine terk edildi. Orası korumaya alındı tamam, ama bir obje olarak öylece bırakıldı. Çünkü Kadıköy Belediyesi’nin de yapabileceği bir şey yoktu. Mülkiyet kendisinde değildi. 


Gönüllülük başlangıcını da anlatmak isterim. Dünyaya benzer pencereden, bir anlamda da sol pencereden bakan bir grup insan olarak biz, “Burada atıl hâlde duran bu havagazı fabrikası neden Hasanpaşa ve Acıbadem bölgesinin sosyal donatı alanları ihtiyacını karşılamasın?” dedik. Çünkü Hasanpaşa’da kişi başına neredeyse 1 metrekare bile yeşil alan düşmüyor. Oysaki mekânsal planlar yapım yönetmeliğine göre, kişi başına 10 metrekare yeşil alan gerekiyor. Hiç parkı yok. Acıbadem’in de yok. O bölgede sadece Koşuyolu Mahallesi’nin var, o da kendi mahallesine ancak yeten bir yeşil alan. Mahallenin sadece yeşil değil, diğer sosyal donatı alanları da yok. “Bu alan, neden bu ihtiyaçları karşılamasın?” dedik. Alan 33 dönümlük, çok büyük bir arazi. İçindeki birçok yapı zaman geçtikçe metruk hâle geldi. Bunun üzerine bir anket çalışması yaptık. “Burası ne olsun? Burası ne olarak değerlendirilsin?” diye mahalleye sorduk. Anket için kapı kapı dolaştık, taraftarlarımız da çoğaldı. Birken beş, beşken on olduk. Hem taraftarlarımız çoğalıyordu hem fikir alışverişinde bulunuyorduk hem de aramıza yeni gönüllüler katılıyordu. Sosyal donatı alanları, hava ve su ihtiyacı gibi. Çoğunluk, Gazhane’de, içerisinde yeşil alan bulunan bir kültür merkezi olmasını istedi. Bizim de tercihimiz bu yönde oldu. Kurbağalıdere kenarında bulunan Kaptan Hasanpaşa İlkokulu’nda ilk toplantımızı yaptık, adımızı da Gazhane Çevre Gönüllüleri olarak belirledik. Sonra bölgede ilkokullara yönelik resim yarışmaları düzenledik, üniversitelerle ortak etkinlikler gerçekleştirdik. Gazhane önünde basın açıklamaları yaptık. Gazhane’nin açık alanında bir şenlik yapalım istedik, İETT izin vermedi, biz de gittik arka tarafında, İkbaliye Sokak’ta ilk sokak şenliğimizi yaptık, büyük ses getirdi. Yıl, 1997’ydi.


Biraz da Kadıköy Belediyesi bağlamında anlatayım. O dönemin Kadıköy Belediyesi Başkan Yardımcısı Levent Ersun bizim en büyük destekçimizdi. Yine dönemin Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk de bize bu konuda destek oldu. Ama dediğim gibi, farklı siyasetten iki yönetim olduğu için ortak noktayı bulmak oldukça güçtü. Büyükşehir Belediye Başkanı Müfit Gürtuna, siyasi çalışmaları sırasında “21 Mahalle 21 Hedef” kampanyasını anlatmak için merkezimize geldiğinde Selami Öztürk’ü ve Müfit Gürtuna’yı aynı masada bir araya getirebildik. Uygulama, o dönem başlayamadı. Kadıköy Belediyesi, bize destek verme noktasında yer aldı.


Bu süreçte birlikte hareket etmenin ne kadar önemli olduğunu gördük. Yani sadece halkın ve yerel yönetimin hareketi olmamalı, birlikte hareket edebilirsek daha sağlam dururuz dedik. En başta da Koruma Kurulu’nu yanımıza aldık. O kararı alan kurul üyelerini kendi danışma kurulumuza davet ettik, kendimizi anlattık. Mimarlar Odası, Şehir Plancıları Odası, bölge üniversitelerindeki hocalarla birlikte bir danışma kurulu oluşturmuştuk ve katılımcı bir modelle hareket ettik. 


Bu süreçte dokuz tane -bir tanesi de uluslararası üç haftalık bir festival olmak üzere- şenlik yaptık. Birlikte üretmenin nasıl olduğunu göstermek için geleneksel olarak her yıl devam ettirdik. Aslında “Siz burayı kültür merkezi yapmasanız da, biz bunu fiilen burada yapacağız,” diyerek bakış açımızı da gösterdik.


İlk şenliğimizden sonra alana girmeye başladık. Daha önce yan sokakta faaliyet gösteriyorken artık alanın içine girmeyi başarmıştık. Bu arada dönemin belediye başkanıyla, daire başkanlıklarıyla görüştük. O sırada İTÜ’den staj için gelen mimarlık öğrencileri vardı, Afife Batur yönetiminde Gazhane’nin rölöve çalışmalarını yapmaya başlamışlardı. Biz de gittik, İBB’ye başvurduk. “Koruma Kurulu, sizden öncelikle bir rölöve çalışması istiyorsa, hazır üniversite de öğrencilerine bu konuyu çalıştırıyorsa, neden bir an önce bu alanın korunması için adım atmıyoruz?” diye sorduk. İBB’yle İTÜ’yü bir araya getirdik. Bu proje, üç bölüme sahipti: Rölöve, restorasyon ve yeniden işlevlendirme. Kentsel yenilemeyle ilgili İBB’de Daire Başkanı Lütfü Altun vardı, onunla görüşmeler yaptık. Bu projenin İTÜ’ye verilmesini sağladık. İTÜ de projenin müellifi olmuştu. Rahmetli Afife Batur ve ekibi -Gülsün Tanyeli, Yıldız Salman, Deniz Aslan- bu konuyu çalıştı. Proje yapılırken bizimle hep bir aradaydılar. Kadıköy Belediyesi, Hasanpaşa Sabit Pazarı’nda Gazhane Çevre Gönüllüleri’ne yer tahsis etmişti. Projenin tanıtımını burada yapıyorduk. Hocalar da geliyordu ve projenin hangi aşamada olduğunu mahalleliye anlatıyordu. Böylece halkın katılımıyla ilgili güzel bir örnek sergiledik. Katılımcılığı öne çıkardığımız için uzun erimli bir süreç oldu.


Proje yapıldı, bir dönem yine rafta kaldı. Önce Koruma Kurulu beklendi, sonra proje yapıldı beklendi, en son 2014 yılında Afife Hoca bize haber verdi ve “Çocuklar proje başlıyor,” dedi. Bizim için müthiş bir duyguydu, çok mutlu olduk. “Nihayet başlayacak,” dedik. Uygulama, 2013-2014 yıllarında başladı. Biz, 15 günde bir ya da ayda bir gidiyorduk. Nasıl gidiyor, hangi binayı yapıyorlar, nasıl işlevlenecek vb. konularda bize bilgi veriyorlardı. Heyecanla bu süreci bekledik. Son seçimlerde yerel yönetimimiz değişti. Buradaki müze için biz de 26 yıllık bir tarihçe oluşturduk. 1892’te kurulan Gazhane’nin son 26 yılında Gazhane Çevre Gönüllüleri de vardı. 


Önemli bir noktayı daha anlatacağım. 2003 yılında Dünya Yerel Yönetimler Akademisi’nde “Gazhane Stratejik Yönetim Modeli” adıyla bir atölye çalışması yaptık. Çalışmada İTÜ, Koruma Kurulu’ndan hocalar, Mimarlar Odası ve Şehir Plancıları Odası vardı. Bu alanın hem kültür merkezi olması hem bölge halkının kalkınmasına fayda sağlaması hem de kültürel gelişime katkı sunması için önerilerde bulunduk. Projeyi zaten bu şekilde kurgulamıştık. İşlikler olacaktı. Alanda, sağ tarafta B, C, D diye giden binalar vardır. O binaları, işlikler şeklinde tasarlamıştık. Biz hocalarla birlikte bu kurguyu savunduk. Burada halk bir şeyler üretecek, gerekirse sergileyecek, gerekirse satışı olacak, ama bölgenin kalkınmasına büyük katkı sağlayacak. Bu alan, bölge halkına yabancılaşmayacak. Ayrıca “Enerji Müzesi” projesi vardı. Çünkü Koruma Kurulu kararı, “Geçmişin izlerini yok etmeyen bir koruma anlayışıyla bu alana yaklaşılması gerekir,” diyordu. Koruma Kurulu’nun 1994 yılında aldığı böyle güzel bir karar vardır. Bu kararı yeni yönetime de anlattık. 


2019 Kasım ayından itibaren İBB’nin yeni yönetimiyle bir araya gelmeye başladık. Sayın Mahir Polat o sırada Kültür Varlıkları Daire Başkanı’ydı. Kadıköy Belediyesi ve Gazhane Çevre Gönüllüleri’yle üçlü bir toplantı yapıldı. Yönetişimi birlikte nasıl yapabiliriz diye anlattık. Bu yaklaşım, yeni yönetimin de uzak olmadığı bir düşünce tarzı aslında. Sayın Ekrem İmamoğlu’nun da dile getirdiği bir husus. 26 yıldır burayı savunan kişilerle, halkla birlikte bu alan nasıl devam edebilir, birlikte nasıl hareket edilebilir gibi konularda sürdürülebilir bir yönetim modeli üzerine düşüncelerimizi aktardık.


Bu alanın öznelerini çoğaltmaya devam ettik. Pandemi sürecinde çevrimiçi paneller organize ederek Gazhane’nin bilinirliğinin artırılması ve bölge sanatçılarının, akademisyenlerinin, sivil toplum kuruluşlarının, komşularımızın alanı sahiplenmesi için çalıştık. Kimya mühendisi bir arkadaşımız alandaki tüm binaların geçmiş fonksiyonlarını anlatan geziler yaptı. Bu geziler devam edecek.


2021 yılının ilk aylarında Kültür Varlıkları Daire Başkanlığı’yla düzenli görüşmelere başladık. Gazhane Çevre Gönüllüleri’nin 26 yıllık mücadele geçmişini anlatan kalıcı bir sergi düzenlenmesi için yaptığımız görüşmeler, Nisan ayında Daire Başkanı Sayın Oktay Özel’le imzaladığımız protokolle resmileşti. Bu çalışmanın açılıştan sonra devam edeceğini umut ediyoruz.


Gazhane’nin bir açılışı olacak. İBB’yle bir günü de bizim ev sahipliğimizde birlikte organize edeceğiz. 


Bu, uzun bir süreç. 25-26 yıl boyunca yeniden işlevlendirme sürecinde gönüllüleri bir arada tutmak, istekliliği ve heyecanı devam ettirmek ve katılımı sağlamak oldukça zor. Bunu nasıl başardınız? Başlangıçta kaç kişiydiniz, şimdi kaç kişisiniz? Mahalleli katılımı nasıldı, şu anda nasıl?


NİLGÜN CANATAR: 26 yıl, gerçekten uzun bir süre. Biz de şaşırıyoruz. Öncelikle başkanımızı kaybettik, başka kayıplarımız da oldu. Levent Ersun’u, Oktay Ekinci’yi, Afife Batur’u, Niyazi Göklü’yü kaybettik. 26 yılda bizler de yaşlandık. Başta daha kalabalıktık. Dışarıdan destekler dışında üye sayımız 150’ydi. O zaman aktif gönüllü olan arkadaşlarımızın bir kısmı semtten ayrıldı, hatta İstanbul dışına yerleşen arkadaşlarımız oldu


Türkiye, sivil hareketin ve sivil hareket bilincinin yüksek olmadığı ülkelerden. Bu süreci yönetirken hangi konularda zorlandınız? Nereden güç aldınız ya da sizin belediyede olmanızın bir katkısı oldu mu? 


NİLGÜN CANATAR: Belediyede olmam, her konudan hemen haberdar olmamızı sağladı. Mesela o dönem İBB, 1/5000 ölçekli bu bölgenin planlarını yaptı. Planda 33 dönümlük Gazhane parselini yarısından kesmişlerdi, yarısını kültür merkezi, diğer yarısını da fuar alanı yapmışlardı. Kadıköy Belediyesi’nde olmasaydım, Gazhane Çevre Gönüllüleri’nin o plandan haberdar olması zayıf bir ihtimaldi. 3194 sayılı yasaya göre artık belediyelerin web sayfasında planlar yayınlanıyor, hatta parselin köşesine bir tabela asılıyor, belediyede ve muhtarlık panosunda duyuruluyor. Bu planları duyurma açısından yasal mevzuat güzelleşti. Hatta İBB yeni yönetimi daha da güzelini yapıyor, o bölgede yaşayan halkın cep telefonlarına “Sizin bölgenizde şu parselde plan değişikliği oldu, bundan haberiniz olsun,” diye mesaj gönderiyor. Ama eskiden böyle değildi. O dönemde bu plan yapıldığında ve planı gördüğümde arkadaşlarıma haber verdim. Hemen biz itiraz dilekçesi hazırlayarak İBB’ye gönderdik. İBB’nin itiraz geldiği zaman yasal olarak askı süresi içinde meclise sunması gerekiyordu. meclis itirazı değerlendirdi. O alanı ortadan bölen plan ortadan kalktı ve parsel bir bütün hâlinde sosyo-kültürel tesis alanına alındı. Projenin bu kadar uzun dönem durmasının nedeni, geçmiş İBB yönetiminin kongre sarayı yapmak istemesiydi. Oysa Gazhane’nin fiziki koşulları kongre sarayı için yeterli değildi. Bu nedenle proje uzun süre bekledi. O zaman da 8.000 imza toplamıştık. 8.000 imzayla direkt İBB meclisine gittik, el arabalarıyla, -eskiden e-postalar yoktu, el arabasıyla gittik- imzaları İBB meclisine verdik. “Bu kadar kişi bu projenin hayata geçmesini istiyor. Lütfen bütçenize bunu ekleyin,” dedik ve bütçeye eklettik. Buna rağmen 2014’e kadar bekledi. 


Sorduğunuz soruya tekrar dönecek olursam, itirazımızla birlikte o proje ortadan kalktı ve alan bir bütün olarak sosyal ve kültürel tesis alanı şeklinde tescillendi. Bu, o dönem için güzel bir başarı olmuştu. 


Hep azimle hareket ettik. Yılmadık. Bekleme süreleri çok uzundu. Dolmabahçe’de Başbakanlık Konutu’nda dönemin Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’yla bile görüştük. “Rantabl bulmasanız da, bölgenin ihtiyacı ve talebi için bu proje uygulansın,” dedik. “2010 Avrupa Başkenti” sürecinde kurumları zorladık. Ama uzun yıllar boyunca bir türlü her şey bir araya gelmedi. Kurumları bir araya getirmekte zorlandık. Projenin hayata geçmesi için sürekli kışkırtıcı güç olmak zorunda kaldık. Bu anlamda şenliklerimiz etkili oldu. Bölge ilkokullarındaki çocuklar için “Gazhane’yi Nasıl Düşlüyorsunuz?” adıyla resim yarışması düzenledik. Evlerde Gazhane’nin konuşulmasını sağladık. Bunlar, zorlandığımız ama destek de bulduğumuz konular oldu. 


Gazhane, sivil toplum hareketinde bir başarı hikâyesi. Göz yaşartıcı. O bölgenin kaybolmaması için verdikleri mücadele adına bütün gönüllülere çok şey borçluyuz.


Önerilen Haberler