"Benim iki büyük eserim var; biri Türkiye Cumhuriyet'i diğeri Cumhuriyet Halk Partisi."

Muhittin Böcek: Bu Yangından Ders Çıkarmalıyız

  • 16 Ağustos 2021

28 Temmuz 2021 tarihinde başlayan ve oldukça geniş bir alana yayılan orman yangınlarının ardından bölgenizdeki son durumu öğrenebilir miyiz? 


MUHİTTİN BÖCEK: 28 Temmuz 2021 tarihinde saat 12:00’de Manavgat’ın dört ayrı noktasında başlayan yangın, poyrazın etkisiyle kısa sürede geniş bir alana yayıldı. Manavgat’la birlikte Alanya, Akseki, İbradı ve Gündoğmuşta da çok yakın aralıklarla yangın çıktı. İtfaiye ekiplerimizin, personelimizin, orman ekiplerinin, İstanbul, Ankara, İzmir, Eskişehir, Düzce, Muğla, Yalova, Kütahya, Mersin, Kocaeli, Konya, Denizli, Burdur gibi Antalya dışından farklı il/ilçe belediyelerinden yardıma gelen itfaiye ekiplerinin insanüstü çabasıyla 11. günde yangınlar kontrol altına alınabildi. Ne yazık ki, yangında ikisi orman işçisi olmak üzere yedi vatandaş hayatını kaybetti. Bu yangınlarda 60.000 hektardan fazla alan zarar gördü. 2.662 çiftlik hayvanının telef olduğu yangın sonrasında soğutma çalışmaları da devam ediyor.

 

Beş ilçede 78 mahallenin etkilendiği ve 44 mahallenin tahliye edildiği yangının izlerini silmek, yaralarını sarmak için çalışıyoruz. Manavgat Afet Yönetim Merkezi ve Akseki-İbradı-Gündoğmuş Afet Yönetim Merkezi’nde yangından zarar gören vatandaşların ihtiyaçlarını ve taleplerini karşılamak için çalışmalarımıza devam ediyoruz. Evi zarar gören vatandaşlar için kurulan konteynerlerin altyapısını Antalya Su ve Atık Su İdaresi Genel Müdürlüğü’yle, ilgili birimlerimizle yapıyoruz. Vatandaşların misafir edildiği konteynerlerin iç tefrişatını da hemen tamamlayacağız.


Sosyal hizmet uzmanları, sahadaki incelemelerini sürdürüyor. Yangında ahırları yanan, hayvanları telef olan besiciler var. Veterinerler, sağ kalan hayvanlar için muayene, bakım ve tedavi hizmeti veriyor. Veteriner hekimlerin çalışmasıyla 941 hayvan tedavi edildi, 6.072 hayvanın muayenesi yapıldı, 4.934 hayvan tahliye edildi. Besiciler için yem ve saman dağıtım noktası oluşturduk, gelemeyenlere ihtiyacı olan yemi ve samanı ulaştırdık. İhtiyaç sahiplerine 910 ton yem katkısı sağladık. 


Yangından sonra bölgede enerji kesintisi olduğu için su sorunu yaşandı. Antalya Su ve Atık Su İdaresi Genel Müdürlüğü, son derece özverili bir çalışma sergileyerek yangından etkilenen 106 mahallenin su sorununu çözdü. 87 jeneratörle depoların yeniden su vermesini sağladık. Arazözlerle mahalle mahalle gezerek su dağıttık. 


Yanan ağaçların kesilmesi, yol açma çalışmaları, veterinerlik hizmetleri, tıbbi destek, yardım dağıtımı, altyapı onarımı, psiko-sosyal destek, koordinasyon ve benzeri çalışmalar tüm hızıyla devam ediyor. Sosyal yardımlar açısından yalnızca Antalya değil, tüm Türkiye seferber oldu. Oluşturulan yardım noktalarına akın eden vatandaşlar, bölgede mağdur olanlara ulaştırılmak üzere su, yiyecek, içecek, kıyafet, hijyen malzemesi, ilaç gibi acil ihtiyaç malzemeleri getirdi. 


Büyükşehir ekipleri, mahalle mahalle gezerek bu yardımların yangından zarar gören vatandaşlara ulaştırılmasını sağlıyor. Başta Manavgat olmak üzere Gündoğmuş, Alanya ve Akseki bölgelerinde yaşanan yangın felaketi nedeniyle mobil destek birimlerimiz teyakkuz hâlinde halka destek çalışmalarını sürdürüyor. İhtiyaç durumuna göre mobil destek birimlerinde çadır, konteyner, soğutuculu araç (frigo araç), tuvalet ve jeneratör bulunuyor. Gün içerisinde gıda, kıyafet, su, buz gibi acil ihtiyaçlar da anında karşılanıyor. Günlük ihtiyaçların yanı sıra gıda ve içecek gibi sıcak havalarda hızlı bozulan malzemeler de tam donanımlı tırlar sayesinde sağlıklı şekilde vatandaşlara ulaştırılıyor.


Bu afet, bize birlik ve beraberlik duygusuyla acılar karşısında neler yapabileceğimizi gösterdi. Güzel Antalya’dan ve yangın afeti yaşayan diğer bölgelerden desteğini esirgemeyen hemşerilerime ve tüm vatandaşlara bir kez daha teşekkür ediyorum. 


Söndürme ve soğutma çalışmalarında karşılaştığınız güçlüklerden bahseder misiniz? Afet risk yönetimi kapsamında doğal afetlerle mücadele sürecinde yetki ve sorumluluk açısından yaşadığınız zorluklar nelerdir?


MUHİTTİN BÖCEK: Yangının birçok bölgede aynı anda başlaması, müdahalesi güç olan sarp ve kayalık orman alanlarında etkili olması nedeniyle karadan müdahalede çok zorlandık. Yangın, rüzgârın da etkisiyle kısa sürede kontrol altına alınamayacak bir boyuta ulaştı. Manavgat yangını, Türkiye’nin en büyük orman yangını olarak kayıtlara geçti. 


Yangının çıktığı ilk andan itibaren Antalya Büyükşehir Belediyesi olarak gerek itfaiye birimlerimiz gerek araç/personel desteğimizle sahada 2.635 personelle, 1.018 araçla üzerimize düşeni yapmaya gayret gösterdik. Ancak dediğim gibi, yangının sarp ve kayalık alanlarda etkili olması nedeniyle özellikle uçak ve helikopter desteği gerekti. Bununla ilgili çağrımızı da sık sık dile getirdik. Gündoğmuş’a gittiğimizde yangının büyümesi üzerine halk “Yanıyoruz başkanım,” diye bize sarılıp ağladı. İnsanlar, kendilerinin de hayati tehlikesi olmasına rağmen hayvanlarını tahliye etmeye çalışıyordu. Arazözler, yangın söndürme araçları ve insan gücü, oradaki yangını söndürmeye yetmiyordu. İki helikopter vardı, ama yetmiyordu. Ben de “Helikopter, uçak gönderin,” diye çağrıda bulundum. Benim yerimde kim olsa, o an o feryadı ederdi. Burada bir art niyet yoktu. Sonrasında Gündoğmuşlu hemşerilerimiz, “İyi ki geldiniz, Gündoğmuş’u kurtardınız,” diyerek bize teşekkür etti. 


Başta İstanbul olmak üzere tüm Türkiye’den büyükşehir, il/ilçe belediye başkanları, araçlarıyla, ekipleriyle çalışmalara destek oldu. Bakanlıklar katkıda bulundu. Devlet ve millet el ele herkes çalıştı. Tek eksik, uçak ve helikopterdi. CHP’li 11 Büyükşehir Belediye Başkanı olarak yangınlarda etkin bir mücadele gösteren THK’nın kullanılmayan yangın söndürme uçakları için harekete geçtik. Uçakların onarım, bakım ve işletme giderlerini karşılamaya hazır olduğumuzu bildirdik. Ormanlarımız, canımız, geleceğimiz yandı. Bu yangından ders çıkarmalı ve olası diğer yangınlara karşı hazırlıklı olmalıyız. 


İklim krizinin ve ekolojik krizin artan etkileri neticesinde orman yangınları, sel gibi doğal afetler hem dünyayı hem ülkemizi etkiliyor. Yerel yönetimlerin geliştireceği iklim politikalarının içeriği, çevre politikalarıyla eşgüdümü ve stratejik plan kapsamı sizce nasıl olmalı?


MUHİTTİN BÖCEK: Küresel iklim değişikliğiyle mücadele için yürütülen uluslararası çalışmalara ulusal ve yerel düzeyde katkı sağlanması son derece önemlidir. 2015 yılında imzaya açılan, 191 ülkenin taraf olduğu Paris İklim Anlaşması’na taraf olmayan altı ülkeden biri, Türkiye’dir. Paris Anlaşması’nın hedefi, küresel sıcaklık artışını sanayi öncesi seviyelerden 2 derece artışla sınırlı tutmaktır, hatta 1.5 derece için çaba harcamaktır. Yerel yönetimlerin, Türkiye’nin en kısa sürede Paris İklim Anlaşması’nı parlamentoya taşıyarak onaylaması konusunda yönlendirmesi önem arz etmektedir. 


Birçok kentteki iklim değişikliğiyle yerel mücadele planları, ulusal politikaları etkilemektedir. İklim değişikliğiyle mücadelede ülke politikalarındaki değişikliğin yerel siyaseti de değiştirebileceğine ve yerel uygulamaların da ulusal siyasete kılavuzluk edebileceğine dair dünyadaki örnekler dikkate alınmalıdır.


AB Konseyi tarafından onaylanan Avrupa İklim Kanunu, Yeşil Mutabakat çerçevesinde sunulan söylemlerin yasal olarak bağlayıcı bir çerçeveye dönüşmesini hedeflemektedir.  İklim Kanunu, 2050 yılı itibarıyla net sıfır emisyon salınımı hedeflemektedir. Bu hedefe ulaşmak için alınması gereken önlemler ve önlemlerin izlenmesi, İklim Kanunu’nun esasını oluşturmaktadır. Sera gazı emisyonlarının kademeli olarak azaltılması ve iklim değişikliğine uyum için gerekli yasal/kurumsal çerçeveyi oluşturmak amacıyla ülkemizde de uygulanması için taslağı hazırlanan “İklim Değişikliği Kanunu”, sürecin hızlanmasına katkı sağlayacaktır. Kanunun, Avrupa İklim Kanunu’yla uyumlu olması önem arz etmektedir. 


Ulusal düzeyde hazırlanmış “Türkiye Cumhuriyeti İklim Değişikliği Eylem Planı 2011-2023” doğrultusunda her kentin/ilin içinde bulunduğu şartların ve yönelimlerin belirlendiği iklim değişikliği uyum, eylem ve enerji verimliliği planlarının hazırlanması gerekmektedir. Yerelde hazırlanan eylem planlarının ulusal eylem planına entegre edilmesi ve uluslararası hedefleri karşılayacak şekilde olması sağlanmalıdır. Hedef doğrultusunda gerçekleştirilecek eylemlerin, belediyelerin beş yıllık stratejik planlarına dahil edilerek benimsenmesi, gerçekleştirilmesi ve takibi sağlanmalıdır. Hatta stratejik planda yer alan hedefler, UNDP (Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı) Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’yla birlikte ele alınarak da güçlendirilebilir. Bu açıdan “Sürdürülebilir Enerji ve İklim Değişikliği Eylem Planı”nın hazırlanması büyük önem taşımaktadır. Plan çerçevesindeki eylemlerin hayata geçirilerek sera gazı salımının belirlenen hedefe yönelik olarak azaltılması, sadece yerel bir çaba olarak kalmayacak, aynı zamanda Türkiye’nin toplam sera gazı salımının azaltılmasına da katkıda bulunacaktır.


“Sürdürülebilir Enerji Eylem Planı”nı hazırlayan ilk büyükşehir belediyesiyiz. İklim değişikliğiyle mücadeleyi sürdürülebilirlik politikası olarak benimsiyoruz. Bu bağlamda “Sürdürülebilir Enerji ve İklim Değişikliği Eylem Planı”nın hazırlanmasına yönelik çalışmalara da başladık. Bu kapsamda belediyenin ve Antalya’nın karbon ayak izi hesaplandı. Eylem planının ikinci aşaması olan “İklim Değişikliği Uyum Eylem Planı” için envanter çalışmaları devam etmektedir. Belediyemizin imzacısı olduğu COM (Covenant Of Mayors) bünyesinde 2030 yılına kadar %40’lık karbon emisyonu azaltma hedefimiz belirlenmiştir. Bu sayede yıl sonuna kadar yayınlamayı düşündüğümüz “Sürdürülebilir Enerji ve İklim Değişikliği Eylem Planı” içeriğindeki eylemlerle bu hedefe ulaşmayı planlıyoruz.


Doğal afetler sonrası yaşanan krizlerde belediyeler yetki, görev ve finansman kaynakları açısından sizce ne kadar güçlü? Bölgeniz dahilinde iklim eylem planınız var mı? Varsa somut hedefleriniz nelerdir?


MUHİTTİN BÖCEK: 2013 yılında “Sürdürülebilir Enerji Eylem Planı”nı hazırlayan ilk büyükşehir belediyesiyiz. Şu anda da “Sürdürülebilir Enerji ve İklim Değişikliği Eylem Planı” çalışmalarını yürütüyoruz. Belediyemizin imzacısı olduğu COM (Covenant Of Mayors) bünyesinde 2030 yılına kadar %40’lık karbon emisyonu azaltma hedefimiz var. Bu hedefe ulaşma yolunda eylemlerin belirlenmesi süreci devam etmektedir. İklim değişikliğinden en fazla etkilenecek bölgeler arasında bulunan Antalya’nın iklime uyumunun sağlanması, turizm, tarım ve ticaret alanındaki etkileri en aza indirecek tedbirlerin alınması ve uyum çalışmalarının ulusal planlara entegre olarak yerelde yürütülmesi, iklim değişikliğine uyumda oldukça önemli bir yere sahiptir. Çalışmalarımız bu doğrultuda devam etmektedir.


Önerilen Haberler