YÜKLENİYOR
28 Temmuz 2021 tarihinde başlayan ve oldukça geniş bir alana yayılan orman yangınlarının ardından bölgenizdeki son durumu öğrenebilir miyiz?
MUHAMMET TOKAT: İlçemizdeki yangınlar 29 Temmuz günü itibarıyla ilk olarak Meşelik Mahallesi Kuyucak mevkisinde başladı. 29 Temmuz’da daha önce eşine az rastlanır şekilde Milas’ın beş farklı noktasında yangın çıktı. Meşelik Mahallesi’ndeki yangında halep çamlarıyla kaplı onlarca hektarlık alan kül oldu. Otellere çok yakın bir bölgede kontrol altına alınan yangında 80 hektar ormanlık alan yandı. Bu, daha sonra yaşanacak yangın felaketinin habercisi oldu. 31 Temmuz tarihinde Beyciler Mahallesi’nde başlayan ve on gün boyunca devam eden orman yangınıyla ilçemizde âdeta kâbusu yaşadık. Sabah saatlerinde yükselen alevler, akşama doğru Beyciler’den Mazı’ya doğru kayan büyük bir yangının ilk işareti oldu. Yangın duyumu bizlere ulaşır ulaşmaz belediyemize bağlı ilgili tüm ekiplerimizle birlikte bölgeye gittik. Bu bölgede yangını kontrol altına almamız ve acil, etkin hava desteği gerektiğini, özellikle uçak müdahalesinin şart olduğunu ifade etmemize rağmen herhangi bir hava desteği göremedik. Maalesef tüm öngörülerimizde haklı çıktık ve alevler on mahalleyi de etkisi altına aldı. Kemerköy Termik Santrali, alevlerin içinde kaldı. Ören’i ve çevre mahalleleri tahliye ettik. Diğer illerdeki yangının kontrol altına alınması nedeniyle ve alevlerin bir sonraki tehdidinin ilçemizdeki ikinci termik santral Yeniköy Termik Santral olması dolayısıyla bölgeye etkin ve yoğun şekilde havadan müdahale yapıldı. 9 Ağustos günü yangın kontrol altına alındı ve bölgede soğutma çalışmaları başladı. İlçemizde şu an için aktif bir yangın bulunmuyor; ancak hem hava sıcaklığının etkisiyle hem de rüzgârın şiddetinin belirli zamanlarda artmasıyla birlikte irili ufaklı yangınlar ortaya çıkıyor ve ekiplerin müdahalesiyle bu yangınlar büyümeden kontrol altına alınıyor. 10’u aşkın mahalleyi alevlere teslim ettik. Yangının kontrol altına alınmasıyla birlikte oluşturduğumuz ekiplerle birlikte hasar tespit çalışmalarına hemen başladık. Bu mahallelerde etkin bir şekilde hem vatandaşlara yardımlarımızı ulaştırıyor hem de hasar tespit çalışmalarımız doğrultusunda ihtiyaç bölgelerindeki çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Söndürme ve soğutma çalışmalarında karşılaştığınız güçlüklerden bahseder misiniz? Afet risk yönetimi kapsamında doğal afetlerle mücadele sürecinde yetki ve sorumluluk açısından yaşadığınız zorluklar nelerdir?
MUHAMMET TOKAT: Toplamda on günü aşkın bir sürede yaşadığımız yangın felaketinde bölgemizde bir koordinasyon eksikliği olduğunu ve bu sürece hazır olmadığımızı net bir şekilde gözlemledik. İlçe belediyesi olarak ne ormanlık alanda ne de yerleşim yerlerinde çıkan yangınlarda herhangi bir yetki ve sorumluluğumuz bulunuyor. Ancak bu ilçeyi seven bir yerel yönetici ve vicdanlı bir insan olarak yangının başından beri sahadaydım. Milas Belediyesi’ne bağlı ilgili tüm ekiplerle birlikte hem yangın söndürme çalışmalarını hem de tahliye edilen mahallelerden vatandaşların sağlıklı bir şekilde ayrılmasına yönelik çalışmaları sürdürdük. Orman ve itfaiye ekiplerinin, AKUT’un, AFAD’ın, jandarmanın, emniyetin, ekiplerimizin, diğer tüm kurum ve kuruluşların gösterdiği üstün çaba yeterli değildi, çünkü yangına karadan müdahale olanaksızdı. Kimseyi suçlamıyoruz. Ancak bölgemizin yapısı ve yangının sürdüğü bölgedeki arazinin yapısı gereği alana havadan müdahale edilmesi gerekiyordu. Maalesef yoğun taleplerimiz karşılık bulmadı, sürecin başından itibaren havadan etkili bir müdahale olmadığı için yangın, şiddetli rüzgârın da etkisiyle büyüyerek devam etti. Üzülerek ifade edebiliriz ki, yangınla ilgili tüm öngörülerimiz çıkmasına rağmen bakanlık yetkilileri tarafından dikkate alınmadık. Yetkililerin bu süreci yerel yönetimlerle işbirliği hâlinde yürütmesi gerekiyordu. Bölgeyi bilen, bu topraklarda yaşayan, bölgenin dinamiklerine hâkim olan insanlarız. Tüm belediyelerle, STK’larla temasımız oldu, önemli bir dayanışma gösterdik. Keşke bu dayanışmayı bakanlıkla, devlet yetkilileriyle de gösterebilseydik. Bundan sonra afet planlamamızı Milas’ın beş farklı noktasında da yangın çıkabilecek şekilde yapmamız gerekiyor.
İklim krizinin ve ekolojik krizin artan etkileri neticesinde orman yangınları, sel gibi doğal afetler hem dünyayı hem ülkemizi etkiliyor. Yerel yönetimlerin geliştireceği iklim politikalarının içeriği, çevre politikalarıyla eşgüdümü ve stratejik plan kapsamı sizce nasıl olmalı?
MUHAMMET TOKAT: İklim değişikliğinin gündemde olduğu, küresel ısınmanın hayatımızı olumsuz anlamda etkilediği bir noktada bilimin ışığında yeni yöntemleri belirlememiz ve bu doğrultuda eylem planımızı oluşturmamız gerekiyor. Milas Belediyesi olarak birinci derece deprem bölgesi olan Muğla’da çalışmalarımızı gerçekleştiriyoruz. Türkiye’de ilçeler bazında bir ilki gerçekleştirerek Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir’in katkılarıyla “Deprem Master Planı”nı hazırlamaya başladık. Bu, geniş kapsamlı ve uzun süreli bir çalışma. Bu çalışmayla ilgili ilk etapta Milas için on temel hedef belirledik ve bu hedefler doğrultusunda çalışmalarımıza başladık. Çalışma, Milas’a yapılmış en vicdanlı hizmetlerden biridir. Bölgemizde meydana gelen yangınlar ve ülkemizin kuzeyinde meydana gelen sel felaketi, hepimize bir gerçeği göstermiş oldu. Coğrafi konumu itibarıyla iklim değişikliğinden en çok etkilenen ülkeler arasında yer alan Türkiye’de ani yağışlar, sel, artan sıcak hava dalgaları doğrultusunda kuraklık gibi birçok felaketi yaşıyoruz. Bu doğrultuda belirlenecek politikalar çerçevesinde yeni düzene karşı bir eylem planı oluşturmamız gerekiyor. Bu süreçte tüm kamu kurum/kuruluşlarıyla, STK’larla, özel şirketlerle ve diğer tüm katılımcılarla birlikte irade göstererek bilimin ışığında mücadele etmek gerekiyor. İlçemizde iklim değişikliği ve küresel ısınma konusunda ilgili tüm kurum/kuruluşlarla görüşerek, değerlendirmeler yaparak çalışmalarımızı sürdüreceğiz. En önemli gündemlerimizden bir tanesi de bu süreçte yaşam alanlarımızın korunması olacak. İlçemizi, doğamızı, yaşam alanlarımızı korumak ve çoğaltmak, en önemli hedeflerimizden bir tanesi. Stratejik planlarımızda da belirttiğimiz gibi, ilerleyen süreçte iki tane çok önemli faaliyeti hayata geçirmek için uğraşıyoruz. Fosil yakıtların çevreye ve doğaya verdiği zarar ortada. İlçemize doğalgazın getirilmesi konusunda önemli aşama kaydettik. İlçemizin en önemli sorunlarından biri olan hava kirliliğinin önlenmesi için bakanlık nezdinde yaptığımız girişimler sonucunda ilçemize doğalgazı kazandıracağız. İlerleyen süreçte de stratejik planlamamız doğrultusunda doğaya saygı anlayışıyla çevre sağlığına önem vererek yaşanabilir, yeşil ve temiz bir çevre oluşturmak için çalışmalarımızı sürdüreceğiz.
Doğal afetler sonrası yaşanan krizlerde belediyeler yetki, görev ve finansman kaynakları açısından sizce ne kadar güçlü? Bölgeniz dahilinde iklim eylem planınız var mı? Varsa somut hedefleriniz nelerdir?
MUHAMMET TOKAT: Üzülerek ifade edebilirim ki, belediyeler yetki, görev ve finansman açısından maalesef güçlü bir noktada değil. Bölgesel kalkınma bağlamında belediyelerin güçlendirilmesi gerekiyor. İlçemizden örnek verecek olursak, Muğla’nın 2014’te büyükşehir olmasının ardından hizmet alanımız fazlasıyla genişledi. Kırsalı oldukça geniş bir bölgeyiz. 132 mahalleye hizmet götürmeye çalışıyoruz. Bu nedenle ekonomik açıdan da yıpranıyoruz. Elimizdeki imkânlar ölçüsünde vatandaşlara hizmet vermek için var gücümüzle çalışıyoruz. Evet, önümüzdeki en önemli gündem maddelerinden biri, iklim eylem planı. Bu konuda çalışmalarımız var. İklim değişikliği sadece çevresel bir sorun değil, toplumsal ve ekonomik açıdan da ele alınması gereken özelliklere sahip olan, kapsamlı ve entegre bir yaklaşımla ele alınması gereken bir durum. Küresel iklim değişikliği, çok boyutlu bir sorun. İklim değişikliğiyle mücadele ve uyum çalışmalarını bilimsel verilerin ışığında organize etmeli ve geliştirmeliyiz. Uluslararası camiada bu alanda öteden beri yerel iklim eylem planlarının hazırlanmasına destek mahiyetinde azatlım ve uyum gibi birçok çalışma yapılıyor. Bu çalışmaların ışığında bilimsel referanslarla ilerlemeli ve süreci tüm paydaşlarıyla birlikte yürütmeliyiz. Milas’ta da afetlerden etkilenmemek için devlet yetkilileriyle birlikte bir organizasyon planını hayata geçirmeliyiz. Benzer felaketlerden etkilenmemek için de afetlere müdahale kabiliyetimizi geliştirmeliyiz.