YÜKLENİYOR
6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 36. maddesinin 2. fıkrasında “Sona eren toplu iş sözleşmesinin iş sözleşmesine ilişkin hükümleri, yenisi yürürlüğe girinceye kadar iş sözleşmesi hükmü olarak devam eder,” hükmü yer almaktadır.
6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 36. maddesinin 2. fıkrasına göre, sözleşme süresinin bitimiyle toplu iş sözleşmesinin iş sözleşmesine ilişkin hükümlerinin iş sözleşmesi hükmü olarak etkisinin devam etmesi, toplu iş sözleşmesinin art etkisi olarak tanımlanmaktadır. Kanun koyucunun bu düzenlemeyle işverene karşı zayıf durumda olan işçiyi korumayı, çalışma barışının ve istikrarının sağlanmasını amaçladığı söylenebilir. Yargıtay da kanun koyucunun amacının toplu iş sözleşmesiyle elde edilen hakların bir anda ortadan kalkması hâlinde boşluk oluşmasının önlenmesi olduğunu ifade etmiştir.
Toplu iş sözleşmesinin kesin hükümsüz olması veya iptal edilmesi nedeniyle sona ermesi hâlinde art etki doğmazken, toplu iş sözleşmesinin süresinin dolması nedeniyle sona ermesi hâli, art etkinin doğmasına sebep olmaktadır.
Her ne kadar art etkinin niteliği öğretide tartışmalı olsa da Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, bir kararında toplu iş sözleşmesi hükümlerinin sadece yenisi yapılıncaya kadar geçici bir süre iş sözleşmesi hükmü olarak uygulanması gerektiğine değinerek art etkinin geçici niteliğini vurgulamıştır.
6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 36. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen “toplu iş sözleşmesinin iş sözleşmesine ilişkin hükümlerinin” art etkisinin doğacağı ifadesinden art etkinin ancak normatif bölüm için mümkün olduğu anlaşılmaktadır. Toplu iş sözleşmesi üzerinde doğrudan ve emredici etkiye sahip olan hükümlerin normatif bölüme ilişkin olması nedeniyle art etkinin de bu hükümler için öngörülmüş olması gerçekten de kanun koyucunun amacına uygun gözükmektedir.
İş sözleşmesinin yapılmasına ilişkin hükümlerin (iş sözleşmesi yapılması zorunluluğu öngören hükümler, iş sözleşmesi yapma yasakları, iş sözleşmesinin şekline ilişkin hükümler gibi) art etkisi olması, öğretide ifade edildiği gibi bu hükümlerin mahiyetine uygun değildir. Zira yeni akdedilen sözleşmelerle işe alınan işçiler, toplu iş sözleşmesinin sona erdiği tarihte toplu iş sözleşmesinden yararlanma şartını sağlamamaktadır.
İş sözleşmesinin içeriğine ilişkin hükümlerin (ücret, sosyal yardımlar, yıllık izne ilişkin hükümler, çalışma süreleri, fazla çalışmaya ilişkin hükümler gibi) art etki kapsamında olacağı öğretide kabul edilmektedir. Ancak Yargıtay, ücrete ilişkin olarak verdiği bir kararında toplu iş sözleşmesi sona erdikten sonra işverenin her 6 ayda bir %5 ücret artışı yapma yükümlülüğünün sona erdiğine hükmetmiştir.
İş sözleşmesinin sona ermesine ilişkin hükümlerin (fesih şekli, bildirim süreleri, fesih yasakları, iş güvencesi hükümlerini genişletme, fesih için disiplin kurulu kararı alınması gibi) art etkisi olacağı öğretide kabul edilmektedir. Ancak Yargıtay, bir kararında toplu iş sözleşmesinin süresinin bitimiyle disiplin kuruluna ilişkin hükümlerin borç doğurucu hükümlerden olması nedeniyle sona ereceğine ve disiplin kurulu kararıyla fesih yapma mecburiyetinin kalmayacağına hükmetmiştir.
Art etkinin kişi bakımından kapsamı ise, toplu iş sözleşmesinden sona erdiği tarihte yararlanan işçiler yönündendir. Sendika üyesi olarak, dayanışma aidatı ödeyerek, sendikanın rızasıyla veya teşmiliyle yararlanılması, art etki bakımından önem arz etmemektedir.
Art etkinin süresi bakımından ise, iş bu kanun hükmü emredici olup taraflar art etkinin uygulanmamasını kararlaştıramamaktadır. Art etki ancak yeni bir toplu iş sözleşmesi bağıtlanması veya yeni iş sözleşmeleri akdedilmesiyle sona ermektedir.
Av. MERVE NUR KARAKAŞ