"Benim iki büyük eserim var; biri Türkiye Cumhuriyet'i diğeri Cumhuriyet Halk Partisi."

Semra Dinçer: Parlamentoda Eşit Temsili Savunuyoruz

  • 13 Eylül 2021

Öncelikle sizi tanıyalım. Siyasete giriş motivasyonunuz neydi?

SEMRA DİNÇER: 1966 yılında Ankara’da doğdum. İlk, orta ve lise öğrenimimi Ankara’da tamamladıktan sonra Gazi Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü’nden mezun oldum.  Uzun yıllar özel sektörde yöneticilik yaptıktan iş hayatımı sonlandırarak 2008 yılında aktif olarak siyasete atıldım. Babam ve ağabeyim, geçmişte partimizde görev yaptığı için çocukluk ve gençlik yıllarımdan itibaren siyasetle iç içeydim. Bu nedenle yabancı olmadığım bir alandı ve aktif siyaset hayatına atılmam için özel bir motivasyona ihtiyacım olmadı. Ancak mevcut iktidar sahiplerinin yönetim anlayışı ve zihniyetleri, ülkem ve çocuklarım adına duyduğum endişe aktif siyasete girmemi tetikledi.


Uzun yıllardır siyasetin içindesiniz. Kadın kollarında da çalışmalarınız var. Kadın hakları ve siyasette kadın temsili bağlamında dezavantajlı grupların toplumsal hayata ve siyasete dahil edilmesi sürecinde yapılması gerekenler sizce nelerdir? Bu çerçevede Doğu Masası’ndaki faaliyetlerinizden ve kadın odaklı çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

SEMRA DİNÇER: Ülkenin ekonomik, sosyal ve kültürel gelişimini destekleyecek düzenlemelerin ve çalışmaların kadınları, yaşlıları ve geleceğimiz olan çocukları koruma ve onların haklarını savunma önceliğini taşıması gerekir. Bu, siyaset üstü bir konudur. Ancak dezavantajlı grupların sorunlarının çözümü için yapılan çalışmalar ve verilen mücadeleler aynı zamanda bir zihniyete yönelik olan mücadeledir, siyaset de bu noktada devreye girer. Kadına karşı şiddeti önlemek ve dezavantajlı grupların yaşadığı mağduriyetlere çözüm üretmek için öncelikle bu yaşananların asıl sebebi olan zihniyetin önüne geçmek gerekiyor. Biz, CHP olarak milletvekilliği seçimlerinde ve yerel seçimlerde %50 cinsiyet kotasının fermuar yöntemiyle uygulanmasını savunuyoruz. İlk imzayı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun attığı bu konudaki yasa teklifi TBMM’ye sunuldu. Kadın-erkek eşitliğini sağlamaya yönelik siyasi irade eksikliğiyle mücadelenin ilk adımı olarak parlamentoda eşit temsili savunuyoruz. Dezavantajlı grupların toplumsal hayata ve siyasete dahil edilmesi için bu ayrımcılığın kaynağı olan zihniyeti görüyoruz ve mücadele etmek için de var gücümüzle çalışıyoruz.


Türkiye 20 Mart 2021 tarihinde İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararını açıkladı. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararını, etkilerini ve sonuçlarını değerlendirir misiniz? Toplumsal cinsiyet eşitliğine odaklanan ve kadınları önceleyen projeler/çalışmalar kapsamında yerel yönetimler stratejik planlarını sizce nasıl oluşturmalı? Yerel yönetimler odağında kadının siyasetteki temsilini artırmaya yönelik kapsayıcı bir yaklaşım geliştirmek için neler yapılmalı? 

SEMRA DİNÇER: Her gün kadına yönelik şiddet haberi aldığımız, faillerin cezasızlık güvencesiyle şiddeti artırdığı ülkemizde kadınları ve kadın haklarını koruyan İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması, şiddeti uygulayanları teşvik etmekten öteye gitmeyecek diyorduk, artan şiddet olayları ne yazık ki bizi haklı çıkardı. İstanbul Sözleşmesi, kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddeti ve ev içi şiddeti hedef alan ilk Avrupa sözleşmesi olma niteliğini taşıyor, kadınları şiddete karşı korumak, kadına yönelik şiddeti ve ev içi şiddeti önlemek, kadına yönelik her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına katkıda bulunmak ve kadınları güçlendirme yolu da dahil olmak üzere kadınlarla erkekler arasındaki fiili eşitliği sağlamak için kadınlar açısından hayati önemde olan birçok maddeyi içeriyor. İstanbul Sözleşmesi, Avrupa’dan gelen çeviri bir metin değil. Türkiye kadın hareketinin katkı sunduğu, dünyadaki diğer kadınlarla beraber emek verilerek oluşturulmuş bir metin. Bu açıdan çok önemli. Ancak bütün bu gerçekler yok sayılarak bir kişinin kararıyla ve hukuksuz bir adımla sözleşmeden geri adım atıldı. Şiddetten ve her türlü eşitsizlikten arınmış bir Türkiye için bu sözleşmeye sahip çıkmak ve etkin uygulamak gerekiyordu, ama İstanbul Sözleşmesi feshedildi. Bu adım, kadına yönelik şiddete ve kadın cinayetlerine göz yummak demektir.


Yerel yönetimler, sosyal belediyecilik faaliyetleriyle kadınların güçlenmesi için uygun bir ortam yaratma potansiyeline sahip. Bu özellikleriyle vatandaşa doğrudan hizmet verebilen en etkili mekanizmalar. Sosyal belediyecilik örneği göstererek vatandaşlara hizmet veren CHP’li belediyeler, kadınlara sundukları temel haklarla, annelik, okuma-yazma, açık öğretim, mikro-kredi, kıyafet tasarımı, giyim, kuaförlük, çocuk bakıcılığı, büro yönetimi ve sekreterlik vb. eğitimlerle kadınların güçlenmesi için mahalle ölçeğinde ulaşılabilir hizmetler veriyor. Bu hizmetlerle hem kadının güçlenmesine hem de refahın artmasına katkıda bulunuyorlar. Tam da bu nedenle hem milletvekilliği seçimlerinde hem de yerel seçimlerde %50 cinsiyet kotasının fermuar yöntemiyle uygulanmasını savunuyoruz. Böylelikle kadınların güçlenmesinde yerel ölçekte büyük önem taşıyan belediyeler, kadın belediye başkanlarıyla doğru bir model çerçevesinde güçlenerek hizmet vermeye devam edecek.


Önerilen Haberler