"Benim iki büyük eserim var; biri Türkiye Cumhuriyet'i diğeri Cumhuriyet Halk Partisi."

Seviye Nuriye Ardıç Çelik: Muhtarliğin Güçlendirilmesi İçin İlçe Belediyelerinin Güçlendirilmesi Gerekiyor

  • 13 Eylül 2021

SEVİYE NURİYE ARDIÇ ÇELİK

Ankara Çankaya Güvenevler Mahallesi Muhtarı

Türkiye Muhtarlar Konfederasyonu Genel Sekreteri



Ankara Çankaya Güvenevler Mahallesi’nin muhtarısınız. Aynı zamanda Türkiye Muhtarlar Konfederasyonu’nun genel sekreterisiniz. Öncelikle konfederasyonun çalışmalarından, projelerinden ve etkinliklerinden bahseder misiniz? Konfederasyonun muhtarlıklarla ilgili talep ettiği yasa tasarısı çalışması ve iyileştirme talebi hangi aşamada?

SEVİYE NURİYE ARDIÇ ÇELİK: Türkiye Muhtarlar Konfederasyonu 7 Ekim 2012 tarihinde kuruldu. Bünyesinde 12 federasyon ve 400’e yakın dernek yer alıyor. Türkiye genelinde 51.983 muhtar var. Bunlardan 1.119’u kadın muhtar.

Konfederasyon, bu dönemde yoğun olarak muhtarların haklarının iyileştirilmesine yönelik yasal düzenlemeler için çalışıyor. Diğer taraftan, muhtarlar arasındaki koordinasyonu sağlamak için de aralıksız çalışıyor.

Hemen her bölgede sosyal ve kültürel projeler hayata geçirildi. Muş, Van, Sivas, Ankara ve ilçelerinde öğrencilere mont ve bot dağıtımı yaptık. Uluslararası projeler için çalışmalar yapıldı. Bir taraftan da toplumsal meselelerle ilgili duyarlılık ortaya kondu. Mahalle Yönetimi Çalıştayı’nı düzenledik. Mahallelerde madde bağımlılığı farkındalığında ve mücadelede muhtarın rolü üzerine çalışmalar yaptık. Diyalog ve iletişim eğitimleri düzenledik. Kadın muhtarlara yönelik çalışmalar da yaptık, bu çalışmalara devam edeceğiz.

Türkiye’de kadın muhtarların sayısı bütün muhtarların sayısının % 2.14’ünü oluşturuyor. 2014-2019 arası döneme baktığımızda 685 (%1.30) olan kadın muhtar sayısı, 2019-2021 arasındaki dönemde 965 mahallede ve 108 köyde olmak üzere toplamda 1.073’e yükseldi. Dolayısıyla son seçimlerle (2019) kadın muhtarların sayısı bir önceki seçimlere göre genel itibarıyla %45.37 oranında arttı. Kadın muhtarların sayısının artmasına ve etkilerinin çoğalmasına yönelik desteğimize ve çalışmalarımıza devam ediyoruz.

“Hepimiz Birlikteyiz Türkiye İçin Görevdeyiz” sloganıyla başlattığımız projeyi 5 ilde gerçekleştirdik. Proje, farklı kültürel kimlikleri olan muhtarların farklılıklara saygı duymalarını, başkalarının fikirlerini ifade etmesine fırsat tanımalarını, diyalog ve etkili iletişim pratiklerini geliştirmelerini sağladı, dostluk ve barış adına ülkenin bütün coğrafi bölgelerini bir araya getirdi.

Türkiye Muhtarlar Konfederasyonu, muhtarlarla ilgili sosyal ve kültürel projeler hazırlayarak muhtarların yaşadığı sıkıntılara ve toplumsal meselelere çözüm üretmek için çeşitli illerde çalışmalar yaptı. Madde kullanımıyla mücadeleyi ve konuya ilişkin farkındalığın artmasını önemsiyoruz. Bu kapsamda Trabzon’da Muhtarın Rolü Sempozyumu’nu gerçekleştirdik.

Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü, ilgili yazıyı uygun buldu, İçişleri Bakanlığı’nın da onayıyla 14 Mayıs 2015 tarih ve 10735 sayılı yazısıyla Başbakanlık’ın onayına sundu. Yazının 19 Ekim 2015 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanmasıyla 19 Ekim, Muhtarlar Günü ilan edildi. Hayatınızda ilklerin değişmez yeri vardır, yıllar geçse de, unutulmaz. Yeni dikilen ağaca can suyu vermek, ona hayat vermektir. Muhtarlar Günü de Organize Sanayi Temelli’de diktiğimiz 200 ağaca verdiğimiz can suyu gibi. Muhtarlar Günü, bu camiayı yeniden ayağa kaldırdı ve can suyu oldu.

Mahalleniz özelinde ve hizmette yerellik ilkesi kapsamında muhtarlıklarla yerel yönetimler/ belediyeler arasındaki ilişkiyi değerlendirir misiniz? Deneyimleriniz ve çalışmalarınız dahilinde mahalle ölçeğindeki hizmetlerin ve ihtiyaçların karşılanması aşamasında muhtarlıklar ve belediyeler arasındaki koordinasyon nasıl?

SEVİYE NURİYE ARDIÇ ÇELİK: Muhtarlar, merkezî yönetimle yerel yönetim arasında, yani kaymakamla ilçe belediye başkanı arasına sıkışmış durumda. Yasal olarak kaymakama bağlılar ve devletin mahalledeki işlerini yürütüyorlar. Ancak hizmet açısından mahalle sakinlerinin belediyelerden beklediği hizmetlerin takipçisi olarak görülüyorlar. Bu nedenle belediyelerle ilişkilerimiz de sorunlu. Belediyeye bağlı bir birim değiliz, hep ricacı durumdayız. Bu konuda yasal bir düzenleme şart. Muhtarlar, arafta bırakılmış. Bugün bulunduğu noktada muhtarların sahip olduğu yetkilerle mahallenin istediği hizmetleri karşılaması mümkün değil.

Muhtarlık görevinde üçüncü dönemim. İlk seçildiğim dönemden bu yana ülkemizde muhtarlık tartışması var. AB sürecinde muhtarlığın kaldırılması planlanıyor, diye konuşuldu. Avrupa’daki idari sistemde muhtarlık diye bir birim yok, Türkiye’de olmayacak dediler. Sonra büyükşehirlerdeki köylerin mahalleye dönüştürülmesi nedeniyle önümüze bu defa da köy muhtarı, mahalle muhtarı ayrımı geldi. Nüfus idareleri ve e-devlet sistemi güçlendikçe muhtarlar tebligat verme noktasında kaldı.

Muhtarların özlük haklarında son dönemde önemli iyileştirmeler söz konusu oldu, maaşlar artırıldı, sigortaları yatırılmaya başladı. Fakat bugün geldiğimiz noktada Covid-19 salgını gösterdi ki, muhtar demek, sadece tebligat ve ikametgâh belgesi demek değil. Muhtar demek, mahallenin morali, vicdanı ve sağduyusu demek.

Muhtarı bütün bu özelliklerinden çıkararak bir mühür, belge ya da imza şeklinde algılamak doğru değil.

Özetle, her iki taraf için de uyumlu yeni bir sürece ihtiyaç var. Yeni bir muhtarlık yasasının yapılması, yeni hakların ve yetkilerin verilmesi artık kaçınılmaz.

Belediyelerin bünyesinde kurulan muhtarlık masaları, birimleri, müdürlükleri ve muhtarlıklarla belediyeler arasındaki iletişimi kolaylaştırmak için yaratılan teknik imkânlar sizce yeterli mi? Muhtarlarla yapılan toplantıların mahalleye ve hizmet sürecine etkisi nasıl oluyor? Yetki, görev, sorumluluk bağlamında geliştirilmesi gereken konular ve yerel yönetimlerin alması gereken inisiyatifler sizce neler?


SEVİYE NURİYE ARDIÇ ÇELİK: Son yıllarda belediyeler bu ilişkiyi düzenlemek için kendi bünyelerinde “Muhtarlık Müdürlükleri” oluşturdu. Fakat müdürlüklerin işlevi de muhtarlardan gelen şikâyet ve talepleri ilgili müdürlüklere iletmekten öteye geçemiyor. Bir mahallede yol veya kaldırım sorunu varsa, bu sorunu Muhtarlık Müdürlüğü’nün çözmesi mümkün değil. Bu nedenle gelen talebi Fen İşleri Müdürlüğü’ne iletmekle yetiniyorlar.

Her belediye başkanı yeni seçildiğinde muhtarlarla mutlaka bir araya gelir, toplantılar düzenler. Muhtarlar, mahallenin sorunlarını ve isteklerini belediyeye aktarır. Hatta bu toplantılar mahallelerde de yapılır. Mahalle sakinleri de sorunlarını ve beklentilerini aktarır.

Fakat benim gördüğüm şu: Hem muhtarların hem de mahalle sakinlerinin beklentileri yetki paylaşımına takılıyor. Yani bu istekler, büyükşehir belediyesinin yetkisinde mi, ilçe belediyesinin yetkisinde mi, valiliğin yetkisinde mi, yoksa hükümetin ve bakanlıkların yetkisinde mi noktasında bir kargaşa yaşanıyor. Mahalle ölçeğindeki sorunların ilçe belediyesi tarafından çözülmesi şart. Belediyelere de bu yetkiler verilmeli. 5.000-6.000 nüfuslu ve 30-40 sokağın bulunduğu büyüklükteki bir mahallede büyükşehir belediyesinin işleri üstlenmesi doğru ve mantıklı değil. Bu talepler mutlaka ilçe belediyesi tarafından karşılanmalı. Büyükşehir belediyesi, büyük işlerin yatırımını yapmalı, ulaşımı ve suyu karşılamalı, atık su yönetimini sağlamalı.

Aslında çözüm basit. Muhtarlar, belediyenin bilgi işlem sistemine tanımlanmalı. Bize iletilen şikâyetleri ve talepleri sistem üzerinden doğrudan belediyenin ilgili müdürlüklerine gönderebilmeliyiz. Muhtarlardan gelen talepler, ilgili müdürlüğün ekranında görülmeli. Bu talepler, gün içinde çözülebiliyorsa çözülmeli. Yatırım ve ihale gerektiren büyük işler için sürecin ilgili yatırım programına alınması, yetkililer tarafından görüşülmeli ve planlanmalı. Muhtar, her sorun için belediyeden bir yetkiliye ulaşmak için onlarca telefon etmek zorunda kalmamalı.

Bu sistem, belediyeler açısından da sürdürülebilir bir sistem değil. Düşünün, belediye başkanısınız. Müdürlüklerinizle yatırım programı yapıyorsunuz. Bütçe döneminde belediye meclisinden bütçenizi ve yatırım programınızı geçirmeye uğraşıyorsunuz. İşlerinizi yapmaya sene başında başlamışsınız. Bu defa da her mahalleden, her muhtardan gelen, günlük başka taleplerle uğraşmak zorunda kalıyorsunuz. Sonuçta muhtarlığın güçlendirilmesi için ilçe belediyelerinin güçlendirilmesi, yetkisinin artırılması, bütçeden daha fazla payın ilçe belediyelerine verilmesi dışında bir çözüm göremiyorum.

Özellikle pandemi döneminde mahalle dayanışmalarının yaygınlaşması ve önem kazanması mahallenizdeki çalışmalarınızı nasıl etkiledi? Bütçe, yardım ve destek anlamında belediyelerle eşgüdüm sağlanması noktasında neler yaşanıyor? Yerel yönetimler özelinde önerileriniz, beklentileriniz ve talepleriniz nedir?

SEVİYE NURİYE ARDIÇ ÇELİK: Salgının özellikle ilk döneminde, sokağa çıkma yasakları başladığında mahalledeki bütün krizi muhtarlar yönetmek durumunda kaldı. Ev ev kimlerin neye ihtiyacı olduğunu, hangi evde kimin yalnız yaşadığını, kimin sokağa çıkamayacak durumda olduğunu bilen sadece muhtarlar oldu.

Dolayısıyla salgın, mahalle düzeyinde kontrol altına alınabildiyse muhtarların özverisine ve emeğine teşekkür etmek gerekiyor.

Başlangıçtan itibaren ilaçlama, evlere destek ve sokakların temizliği sürecindeki bütün sıkıntıları belediyeler üstlendi. Hemen her yerde belediyelerle koordineli çalıştık. Bildiğim kadarıyla bu hizmetlerin verilmesinde ek bütçeler tahsis edilmedi. Belediyeler, bu hizmetleri kendi bütçelerinden, başka alanlardaki hizmetlerini kısarak sundu.

Muhtarlara da bu anlamda bir bütçe verilmedi. Bize daha çok iş düştü. Daha riskli durumlarda daha fazla çalıştık. Sağlık çalışanlarına pandemi sürecinde ek destekler geldi, haklarıydı, bu konuda kimsenin bir itirazı olmamalı. Fakat muhtarlar da sürecin içindeydi. Herkes evlerinde karantinadayken muhtarlar kapı kapı dolaştı ve çalıştı. Muhtarların da bu süreçte desteğe ihtiyacı oldu. Bu konuların devlet tarafından gündeme getirilmesini beklerdik.


Önerilen Haberler