YÜKLENİYOR
Yeni nesil sürdürülebilir tarım uygulamaları ve yerelde sürdürülebilir kalkınma kapsamındaki çalışmalarınız nelerdir? Tarımda dijitalleşmeye yönelik projeleriniz var mı?
KADİR ALBAYRAK: Girdi maliyetlerinin yüksek oranda artması ve kırsal mahallelerdeki genç nüfusun azalmasından dolayı tarım ve hayvancılıkla ilgili çalışmalarımızda sürdürülebilirliği göz önünde bulunduruyoruz, projeler hazırlayıp uyguluyoruz.
“Mera İyileştirme ve Yönetimi” projemizde ıslah yapılan meralarda mevcut ot miktarı yaklaşık dört kat artıyor. Hayvan sayısının az olması veya mera alanının fazla olması nedeniyle tüm mera, otlatma mevsiminde otlatılamayabiliyor. Bu otlar, Mera Yönetim Birlikleri tarafından biçiliyor, balyalama işlemi yapılıyor. Sonrasında aynı mahalledeki hayvan yetiştiricilerine çok cüzi bedellerle sunuluyor. Böylelikle kış aylarındaki yem ihtiyacı karşılanıyor. Mera Yönetim Birlikleri de elde ettikleri cüzi gelirlerle ileriki yıllarda meralarda gübreleme gibi verim artırıcı çalışmalar yapabiliyor.
“Baklagil Yem Bitkileri Ekiliş Alanlarının Genişletilmesi” projesiyle dağıtılan Macar fiği ve yem bezelyesi tohumlarını değerlendirip ot üretimi yapan hayvan yetiştiricileri, bu sayede girdi maliyetlerini azaltıp işletmelerini daha kârlı hâle getiriyor. Bunun yanında baklagil yem bitkileri, yapıları gereği havadaki azotu toprağa bağlama özelliğine sahip olduğu için kimyasal gübre kullanımını azaltma ve toprak verimliliğini koruma gibi faydaları da beraberinde getiriyor.
Bu iki örneğin yanında en başta belirttiğimiz üzere tüm projelerimizde çiftçilerin ve hayvan yetiştiricilerinin maliyetlerini azaltma, kârlılıklarını artırma gibi hedeflerle sürdürülebilirliği maksimum seviyeye çıkarmaya çalışıyoruz.
Tarım alanlarının, su kaynaklarının daha verimli kullanılması ve güvenli gıdaya erişilmesi için tarımsal performansı yükseltmeye ve tarımsal ekonomiyi büyütmeye yönelik olarak yerel yönetimlerin alacağı inisiyatifler sizce neler olmalı? İklim değişikliği, kuraklık, doğal afetler ve ekolojik kriz karşısında tarımda hangi önlemler alınmalı?
KADİR ALBAYRAK: Özellikle toplu damla sulama sistemleri projelerimizle su kaynaklarını daha verimli kullanmaya, birim alandan alınacak ürün miktarını maksimuma çıkarmaya ve elde edilecek gelirle tarımsal ekonomiyi büyütmeye yönelik hedeflerimiz var. Son yıllarda önemi daha da artan suyun en iyi şekilde kullanılması gerekiyor. Salma sulama gibi israfın çok olduğu uygulamalardan vazgeçilmesi, tasarrufun ve verimliliğin maksimum olduğu toplu damla sulama sistemlerinin kullanılması gerekiyor. Mevcut su durumu ve arazi yapısı uygun olan mahallelerde bu projeleri uyguladık, uygulamaya devam edeceğiz. Çiftçilere de bu uygulamanın önemini anlatıyoruz. Bu doğrultuda birçok eğitim programı düzenledik. İklim değişikliği, kuraklık ve doğal afetler karşısında alınabilecek önlemler konusunda Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi’nin başvuru sahibi, Namık Kemal Üniversitesi’nin ortağı ve Trakya Belediyeler Birliği’yle TESKİ’nin iştirakçi olduğu “Trakya Bölgesinde İklim Değişikliğine Karşı Uyum İçin Kapasite Artırımı” başlıklı proje 18 aylık sürede uygulandı. Bu projenin bedeli, 193.884 euro. Proje 15 Mart 2019 tarihinde tamamlandı.
Bölgenizdeki üreticilerin ve çiftçilerin yaşadığı sorunlar bağlamında tarımsal verimliliğin, üretim kapasitesinin ve gıda üretim sistemlerinin artırılması için yaptığınız çalışmalar var mı? Tarımsal istihdam alanında neler yapıyorsunuz?
KADİR ALBAYRAK: Bölgemizdeki üreticilerin ve çiftçilerin temelde iki problemi var. Birincisi, üretim maliyetlerinin yüksekliği. İkincisi, pazarlama problemleri. Uyguladığımız projelerde maliyetlerin düşürülmesine, üretim kapasitesinin ve tarımsal verimliliğin artmasına önem veriyoruz. Örneğin, “Bağcılığı Geliştirme” projesinde 98 bağcının 283.6 dekar bağı yüksek telli terbiye sistemine alındı. Geleneksel yöntemlerle dekardan 1 ton üzüm alınırken, yüksek telli terbiye sistemleriyle aynı şartlarda 2.5 ton civarında verim alındı. Toprakla teması kesilen üzümlerde kalite artışı sağlandı. Bu projenin yanı sıra onlarca proje uyguladık. Temel hedefimiz, tarımsal verimliliği artırmak, işletme kapasitelerini büyütmek, maliyetleri azaltmak ve kârlılığı artırmak.
Tarımsal istihdama yönelik her ne kadar doğrudan bir projemiz olmasa da, yaptığımız projelerle belirlediğimiz hedeflere ulaşmamız, tarımsal istihdama da katkı sağlıyor. Yüksek oranda göç veren kırsal mahallelerde uygulayacağımız projelerin başarılı olması, göçü durduracak, mevcut işletmelerin kapasitelerini artıracak, yeni işletmelerin kurulmasına ve bunun sonucunda istihdam olanaklarının artmasına katkı sağlayacak.
Yerel yönetimler, tarımda sürdürülebilirlik ilkesi çerçevesinde kaliteye dayalı üretim artışının sağlanmasından gıda güvenliğine, bitkisel üretimden hayvancılığa, sulama sistemlerinden toprağın kalitesine kadar dayanıklı tarım uygulamalarını sizce nasıl hayata geçirebilir? Varsa, belediyenizin bu konudaki faaliyetlerinden bahseder misiniz?
KADİR ALBAYRAK: Bu konularla ilgili olarak yerel yönetimlere 5216 sayılı yasa kapsamında “Tarım ve hayvancılık alanında her türlü faaliyette bulunabilir,” ifadesiyle aslında net bir şekilde tanımlama yapılmış. Biz bu maddeden yola çıkarak “büyükşehir” statüsüne kavuştuğumuz ilk günden beri bu konularla alakalı onlarca proje uyguladık, uygulamaya da devam ediyoruz.
Her bölgenin sorunu ve ihtiyacı farklı. Kırsaldaki temel problemlerimizi tespit ettik. Bu problemlerin çözümüne yönelik projeleri hayata geçirdik. Günümüzün değişen koşullarında kırsal bölgelerle bağımızı koparmadan, belli bir program kapsamında yeni projeleri hayata geçirmeye devam ediyoruz.
Yerel yönetimler, kendilerine verilen yasal yetkiler ve mevcut bütçeleri dahilinde kırsal kalkınmayı sağlamak üzere kaynağında sorunları çözecek projelere odaklanmalıdır.