"Benim iki büyük eserim var; biri Türkiye Cumhuriyet'i diğeri Cumhuriyet Halk Partisi."

Muhammet Tokat: Tarımda Dijitalleşmenin Öneminin Farkındayız

  • 27 Eylül 2021

Yeni nesil sürdürülebilir tarım uygulamaları ve yerelde sürdürülebilir kalkınma kapsamındaki çalışmalarınız nelerdir? Tarımda dijitalleşmeye yönelik projeleriniz var mı?


MUHAMMET TOKAT: Tarıma, tarımsal üretime ve kırsal kalkınmaya önem veriyoruz. Çiftçinin ve üreticinin köylerinde kalmasını ve ülke ekonomisine üretim yaparak katkı sunmasını önceleyen bir program çerçevesinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Belediyemiz bünyesindeki Tarımsal Hizmetler Müdürlüğü’nü bu yılın Nisan ayında faaliyete başlattık. Zaten müdürlüğümüzün kurulmasından önce ilçemizdeki kırsal mahallelerde yapabileceğimiz faaliyetlerle ilgili fizibilite ve değerlendirme çalışmaları gerçekleştirmiştik. Müdürlüğümüzün faaliyete geçmesiyle birlikte yaptığımız çalışmaları projelendirme ve hayata geçirme olanağına kavuştuk. 


Tarımda sürdürülebilir kırsal kalkınma yaklaşımını sadece ekonomik fayda şeklinde değerlendirmek hatalı sonuçlara yol açabilir. Kırsal kalkınma, vatandaşın yaşadığı kırsal mahalledeki refah seviyesini yükseltmeyi amaçlayan bir tercihtir. Çünkü vatandaşların köylerinden çıkarak kentlere gelmesi hem kentlerde nüfus yoğunluğunun artmasına hem tarımsal üretimin azalmasına hem de ithalata bağımlı bir hâle gelmemize neden oluyor. Kırsal kalkınmayı sürdürülebilir kılmak ise, yapacağımız uygulamaları bizden sonraki nesillerin ihtiyacını gözeterek hayata geçirmemizle mümkün olabilecektir. Bunu sağlamak için hayata geçireceğimiz uygulamalarda insan emeğinin en belirleyici unsur olduğu bilinciyle hareket etmemiz gerektiğinin farkındayız. Sürdürülebilir kırsal kalkınma uygulamalarında tespit edilen ihtiyaçların karşılanmasını hedefleyen, bölgede uzun vadeli refah artışı sağlayacak, çevreye, doğaya, yaşam alanlarına ve tarım bölgelerine zarar vermeyen, karar alma mekanizmasında yerel nüfusla birlikte hareket eden, kırsal yoksulluğu ve bunun doğal bir sonucu olarak kentsel yoksulluğu azaltacak yaklaşımlar geliştirmemiz gerektiğinin bilinciyle çalışmalarımıza devam ediyoruz. 


Bu doğrultuda ilçemizdeki üreticilere tarlada verimliliği artırmak için eğitim vermeyi planlıyoruz. Öncelikli olarak belirlenen pilot alanlarda toprak, arazi ve iklim özelliklerini göz önünde bulundurarak katma değeri yüksek ürünlerin üretimini teşvik etmeye dönük projeleri de hayata geçireceğiz. Ekoturizm ve agroturizm uygulamalarıyla kırsal gelir kalemlerini farklılaştırıp artırmayı, bunu yaparken de yıl içerisinde tarımsal üretim faaliyetlerinin gerçekleştirilmediği zamanlarda kırsal nüfus için alternatif kazanç kaynağı yaratmayı hedefliyoruz. Kullanılmayan tarım arazilerinin potansiyelinin belirlenmesi ve belirli bir planlama çerçevesinde tarımsal üretimin gerçekleştirilmesini sağlayacak çalışmaları da önümüzdeki süreçte gerçekleştireceğiz. Tarım alanında (hem üretici hem de tüketici boyutuyla) bağımsız örgütlenmeleri destekleyerek mevcut tarım politikalarına ve bu uygulamaların sonucuna karşı hem üreticiyi hem de tüketiciyi koruyacak çalışmalar geliştireceğiz. 


Tarımda dijitalleşmenin öneminin ve gerekliliğinin farkındayız. Özellikle iklim krizinin ve yanlış uygulanan tarım politikalarının üretici ve tarım üzerinde yarattığı olumsuz sonuçlar nedeniyle bu önem gün geçtikçe artıyor. Bilindiği gibi Milas, 9 milyonu aşan zeytin ağacı varlığıyla zeytincilik ve zeytinyağı üretiminde söz sahibi olan bir ilçe. Bu gerçekliği, Milas Memecik zeytininden elde edilen Milas zeytinyağının Avrupa Birliği Coğrafi İşaret Tescili almasıyla da pekiştirdik. Milaslı zeytin üreticilerinin birim alanda daha fazla verim elde edebilmesini, meteorolojik olumsuzluklardan az etkilenmelerini, dijital istasyonlardan elde edilecek verilerle sulama, ilaçlama, gübreleme ve zararlılarla mücadele işlerinin doğru zamanda yapılmasını sağlayarak bu alanda yapılan harcamaların azaltılmasını hedefliyoruz. Bu sayede üreticinin girdi maliyetlerini azaltıp, verimi artırırken aynı zamanda ilaç kullanımını azaltarak çevreye verilen zararı en aza indirgeyeceğiz. 

  

Tarım alanlarının, su kaynaklarının daha verimli kullanılması ve güvenli gıdaya erişilmesi için tarımsal performansı yükseltmeye ve tarımsal ekonomiyi büyütmeye yönelik olarak yerel yönetimlerin alacağı inisiyatifler sizce neler olmalı? İklim değişikliği, kuraklık, doğal afetler ve ekolojik kriz karşısında tarımda hangi önlemler alınmalı?


MUHAMMET TOKAT: Yerel yönetimlerin birincil önceliğinin üretici ve tüketici örgütleriyle (kooperatif, sendika, birlik, dernek vb.) birlikte hareket etmek ve karar alma süreçlerini de saydığımız muhataplarla birlikte işletmek olduğunu düşünüyoruz. Üretimin planlanması, üreticinin güç birliğinin sağlanması için öncel olan kooperatiflerin daha işlevsel hâle gelmesi ve gerçek anlamda yerel demokrasinin sağlanması için hayata yapılacak işbirliklerinde de Milas Belediyesi olarak üzerimize düşen sorumluluğun farkındayız. 


Yerel yönetimler ve kooperatifler işbirliğiyle tarımsal alanların imara ve ranta açılması önlenebilecek, tarımsal üretimin doğaya, çevreye, insana ve tüm canlıların hayatına bir tehdit olmayacak şekilde sürdürülebilir kılınması sağlanabilecektir. Tarımsal faaliyetlerin belirli bir program ve planlama içerisinde yürütülmesiyle üreticinin hem gelecek yıl ne ekeceğim sorunu ortadan kalkacak hem de planlama çalışmaları neticesinde kırsaldaki tarımsal istihdamda görülen gerilemenin önüne geçebilmek mümkün olabilecektir.


İklim krizi için çözüm üretilmesi, üretimde yerel tohumların kullanılması, gıda güvencesi ve gıda güvenliğinin temini, küçük aile çiftçiliğinin devamı, tarımsal üretimde nesilden nesile deneyim aktarımının sürdürülmesi, üretilen ürünlerin depolanması ve pazarlara ulaştırılması, üretimin bilimsel bir çerçevede ve teknolojik imkânlarla yapılabilmesi gibi çözüm odaklı politikaları orta ve uzun vadeli olacak şekilde planlayarak hayata geçireceğiz. Bu sayede üreticiyi yanlış tarım politikalarına karşı koruyacağız. 


İklim değişikliği, kuraklık, doğal afetler ve ekolojik kriz gibi yaşanması muhtemel olumsuzluklara karşı tarımsal üretimin en az beş ya da yedi yıllık planlamalar çerçevesinde örgütlenmesi gerektiğini savunuyoruz. Bu planlama yapılırken bölgenin meteorolojik ve coğrafi özelliklerinin, su varlığının ve toprak özelliklerinin mutlaka göz önünde bulundurulması gerekiyor.  Tarımsal üretimin ciddi anlamda su kullanımına dayalı olduğu bir gerçek. Bu nedenle su tasarrufu sağlayan basınçlı ya da kontrollü sulama yöntemlerini teşvik edeceğiz, su nakli esnasında yaşanması muhtemel kayıpların önüne geçecek uygulama ve eğitim çalışmaları yapacağız. 


İklim değişikliğinin yaratabileceği olumsuz etkileri de göz önünde bulundurarak mevcut tarım alanlarında kuraklığa ve sıcaklığa dayanıklı bitki türlerinin ekiminin yaygınlaştırılması için gerekli eğitim çalışmalarının yapılması da anlamlı olacaktır. Biz, mevzuat ve üzerimize düşen sorumluluk çerçevesinde çalışmalarımıza başladık. Ancak bahsedilen konularda esas sorumluluk, Tarım Bakanlığı’nda, hâliyle hükümettedir. Toprak ve su yönetiminde etkin bir kamu yönetimi kurulmalı, merkezi yönetim görev ve yetkilerini yerel yönetimlerle paylaşarak kullanmalı, bu yetkilere sahip çıkmalı, uzman kurumlarla daha işlevsel şekilde çalışılmalıdır. 


Bölgenizdeki üreticilerin ve çiftçilerin yaşadığı sorunlar bağlamında tarımsal verimliliğin, üretim kapasitesinin ve gıda üretim sistemlerinin artırılması için yaptığınız çalışmalar var mı? Tarımsal istihdam alanında neler yapıyorsunuz?


MUHAMMET TOKAT: Tarımsal Hizmetler Müdürlüğü’nün teşkilat yapısını oluşturmaya başladığımız sırada ilçemizi de içine alan büyük bir yangın felaketi yaşadık. İlçemizde yaklaşık 20.000 hektarlık alan, yangından zarar gördü. Bununla bağlantılı olarak bölgemizdeki doğal yaşam, arıcılık faaliyetleri, zirai faaliyetler ve diğer tüm hayvancılık faaliyetleri de olumsuz etkilendi. 


Bu süreçte öncelikle hasar tespit çalışmaları yaptık. Hayvanların beslenme ihtiyaçlarını değerlendirerek yangın bölgesindeki üreticilere 150 ton kesif yem ve yaklaşık 250 ton kaba yem desteği sağladık. Bölgede zeytincilik alanındaki hasarları tespit ettik ve mevsimin başlamasıyla birlikte gerekli fidan desteğini şimdiden planladık. 


Arıcılık alanında oluşan zararı da tespit ettik ve bu alanda kovan, şeker ve ilgili ekipman desteği gibi çalışmaların planlamasına başladık. Yangın bölgesindeki basralı alanları da etkilediği için arıcı vatandaşların kovanlarını basralı alanlara ulaştırabilmesi ve yangının etkileri silinmeye başlayıncaya kadar bölgemize dışarıdan arı kovanı getirilmesinin önüne geçilmesi için de ilgili kişilerle ve kurumlarla irtibat hâlindeyiz. 


Yangının doğal yaşama ve yaban hayatına da etkilerini göz önünde bulundurarak yangın bölgesinde gerekli tedbirleri aldık ve tespit edilen bazı alanlarda yem bırakma çalışmaları gerçekleştirdik.  


Yine bölgede tarım alanında yaşanacak gelir kaybını göz önünde bulundurarak yangından etkilenen mahallelerde kısa sürede gelir getirecek alternatif tarımsal ürünlerin yetiştirilmesini ve başka bir gelir kaynağı olarak geleneksel Milas halısının üretilmesini teşvik edici çalışmaların planlamasını yapıyoruz.


Önümüzdeki süreçte tarımsal istihdamı korumak ve artırmak için belli başlı bazı projeleri hayata geçirmeyi planlıyoruz. Bu alandaki öncelikli hedefimiz, çiftçiyi tarlasında bekçi olmaktan kurtarıp tarımsal üretimden kâr eden bir konuma taşımaktır. Bunu sağlayabilmek için tarımsal üretimin ve tüketimin her boyutunda örgütlenmeyi teşvik edip kuvvetlendirecek çalışmalara şimdiden başladık. 


Mevcut ekonomik şartlara ve tarımsal ürünlerdeki ithalata bağlı olarak tarımsal ürünlerde yaşanan değer kaybının olumsuz sonuçlarını ilçemizde de görüyoruz. Öyle ki, tarlasındaki ürünü para etmeyen üreticiler, üretimden vazgeçip hizmet sektöründe çalışıyor. Tüm bunları değerlendirdiğimizde tarladaki ürünün değerinde pazara ulaşmasının ve kırsal nüfusun gelir kaynaklarının çeşitlendirilmesinin gerekliliği daha da önem kazanıyor. Biz de bu çerçevede atıl arazileri tarıma kazandırmayı, küçük aile tipi işletmeleri desteklemeyi, tarımsal girdi maliyetlerini azaltacak yaklaşımlar geliştirmeyi ve başta saydığımız bu ana eksenlerde olmak üzere ihtiyaç odaklı projeleri hayata geçirmeyi planlıyoruz.

 

Yerel yönetimler, tarımda sürdürülebilirlik ilkesi çerçevesinde kaliteye dayalı üretim artışının sağlanmasından gıda güvenliğine, bitkisel üretimden hayvancılığa, sulama sistemlerinden toprağın kalitesine kadar dayanıklı tarım uygulamalarını sizce nasıl hayata geçirebilir? Varsa, belediyenizin bu konudaki faaliyetlerinden bahseder misiniz?


MUHAMMET TOKAT: Bahsettiğiniz sorunları sadece yerel yönetimlerin ya da belediye içerisindeki müdürlüklerin çözebilmesi mümkün değil. Tarımsal alanda söz ettiğimiz tüm bu sorunlara yönelik çözüm, hükümet temsilcilerinin, belediyelerin, üreticilerin ve ilgili tüm meslek gruplarının içerisinde olduğu paydaşlarla değerlendirilmesiyle, bu değerlendirmeler neticesinde tarafları bağlayan kararlarla mümkün olabilir. Çünkü tarımın bir sektör olarak yaşadığı sorunlar, genel anlamıyla mevcut sistemin yarattığı kümülatif sorunlardır. Tarımsal alanları koruyucu, iyileştirici ve verimi garantileyen tedbirleri almış olsak bile hasat zamanında alınacak bir ithalat kararıyla çiftçinin ürününün değerinin düşeceği kesindir. Bu nedenle tarımda en az beş, mümkünse yedi yıllık üretim planlamalarının paydaşlarla birlikte yapılması önemlidir.


Tarımsal Hizmetler Müdürlüğü’ne düşen asıl görev, bahsi geçen konularda gerçek hayatta karşılığı olan projeleri, belirlediğimiz politikalar çerçevesinde hayata geçirmeye çalışmak olacaktır. Bunu sözleşmeli üretim modellerini destekleyecek, kooperatiflerle işbirlikleri yaratacak, tarımsal ürünlerin pazara ulaşmasını kolaylaştıracak ve alternatif sulama yöntemlerini destekleyecek projelerle sağlayabiliriz. Yerel yönetimler olarak tarımsal üretimi tarladan sofraya kadarki süreçte sıkı bir şekilde denetleyerek hem gıda hem de toplum sağlığını gözetebiliriz.  


Tarımdaki ve tarımsal üretimin tüm aşamalarındaki kalite artışını ancak bir bütün olarak sağlayabiliriz. Bunun sağlanamadığı her durum, başarısızlıkla sonuçlanmaya mahkûmdur. Çünkü bir zincir ancak en zayıf halkası kadar güçlüdür. Bu nedenle hem denetlemenin hem de organizasyonun daha kolay yapılmasını, üretici ve tüketicinin sağlıklı ve demokratik eksende örgütlenmesiyle, toplum sağlığını gözeten çalışmaların hayata geçirilmesiyle sağlayabiliriz. Böylelikle karar alma ve denetleme mekanizmaları hantallıktan kurtarılıp efektif süreçler oluşturulabilir, tarımsal alanda üreticinin tekeller karşısında yalnızlaşmasının önüne geçilebilir.


Önerilen Haberler