"Benim iki büyük eserim var; biri Türkiye Cumhuriyet'i diğeri Cumhuriyet Halk Partisi."

Tanzer Bilgen: Sürdürülebilir Tarım İçin Tarımı Gençleştirmemiz Gerekiyor

  • 27 Eylül 2021

Zirai teknik bilgiye erişimde güçlük yaşayan küçük ve orta ölçekli çiftçilere hizmet etmek amacıyla 2012 yılında Doktar’ı kurdunuz. Öncelikle sürdürebilir tarım kapsamında Doktar’ın çalışmalarından ve tarımda dijitalleşmenin neden gerekli olduğundan bahseder misiniz?


TANZER BİLGEN: Doktar’da bilgiye dayalı kararlarla tarımı güçlendiriyoruz. Mevcut durumda sektördeki kararlar deneyime dayalı olarak veriliyor. Örneğin, çiftçi 20 sezondur aynı gübreyi atıyor, zararlılara karşı mücadeleyi yıllardır aynı aylar içinde yapıyor gibi düşünebiliriz. Dünyadaki şartlar sabit kalsa, deneyim işe yarayabilir, hâlbuki değişen iklim ve toprak koşulları, çiftçilerin deneyimlerini onların aleyhine çalışır hâle getiriyor. Yani çiftçi, tarlasının gerçek ihtiyacı olan aktiviteleri yapmak yerine ezbere işlerle maliyetlerini artırırken verimini de düşürüyor. Dolayısıyla tarımda kararların bilgiye dayalı alınması, ekonomik ve çevresel anlamda sürdürülebilir tarım yapılmasına olanak sağlıyor. Kararların bilgiye dayalı verilebilmesi için topraktan, havadan ve bitkilerden on binlerce veriyi toplamanız, işlemeniz ve karar önerisi olarak insanlara ya da makinelere geri göndermeniz gerekiyor. Tarımda dijitalleşme de tam burada devreye giriyor. Üzerinde sensörler bulunan istasyonlardan ve uydulardan toplandığınız verileri (yani makinelerin topladığı verileri), özel algoritmalarla işleyip anlamlı bilgilere ve kararlara dönüştürüyorsunuz. Biz de, Doktar’da, sahadan veri toplayan cihazları, toplanan verileri işleyen algoritmaları ve çıkan sonuçları tarımsal paydaşlara ulaştıran uygulamaları (akıllı telefon uygulamaları gibi) geliştirip tarım sektörünün hizmetine sunuyoruz. Müşterilerimiz arasında çiftçilerin yanı sıra tarım sektörünün birçok farklı paydaşı da bulunuyor. Gıda işleyicilerinden yerel yönetimlere, finansal kuruluşlardan tarım bakanlıklarına, tohum üreticilerinden gübre üreticilerine kadar birçok farklı alana dijital tarım hizmetleri sunuyoruz. Ürünlerimiz arasında en çok ilgiyi  “Filiz”, dijital tarla sensörü; “Orbit”, uydudan bitki sağlığı ve denetim hizmeti; AgroCares”, dijital toprak analiz cihazı ve “PestTrapp”, dijital böcek tuzağı çekiyor. 2021 itibarıyla Doktar’ın ürün ve hizmetleri 12 farklı ülkede kullanılıyor. 

 

Türkiye tarımının mevcut durumunu göz önünde tutarak tarımdaki dijitalleşmenin insana, çevreye ve tarımsal üretim aşamalarına etkileri sizce nasıl olacak? Tarımda birbirine bağlı veri sistemlerinin oluşturulmasının sürdürülebilir tarım ve kalkınma açısından faydaları nelerdir?


TANZER BİLGEN: Tarımda dijitalleşmenin etkilerine girmeden tarımda dijitalleşmenin önündeki büyük bir engelden bahsetmek istiyorum. O da yaşlı çiftçiler. Sorunuz bu değil biliyorum; ama sorunuzu yanıtlamadan önce bu konuya girmek istiyorum, çünkü tarımda dijitalleşmenin gerçekleşmesi için ilk önce çiftçilerin dijitalleşmeyi talep etmesi gerekiyor.


Türkiye’de 1.5 milyon çiftçi var (resmî sayı 2.2 milyon çiftçi ama o sayının içinde 600k fındık bahçesi sahibi de bulunuyor ve onların %80’i fındık bahçelerinin bulunduğu ilde oturmuyor bile). 1.5 milyon çiftçinin yaş ortalaması 57. Bu grubun içinde 45 yaşın altında 300.000 kişi olduğunu düşünürsek, çiftçilerin çok büyük bir kısmının 60 yaşın üzerinde olduğu sonucuna varıyoruz. Yaşlı çiftçileri, dijital dönüşüme ikna etsek bile en iyi ihtimalle sadece 10 sezon daha çalışıp çiftçiliği bırakacaklar. 


Türkiye’nin önünde iklim değişikliği problemi var. Küresel sıcaklık ortalaması 1.5 oC daha artarsa (ki artacak), şu anda Sahara Çölü’ne denk gelen kuru kuşak Akdeniz Havzası’na doğru hareket edecek. Bu da Türkiye’nin çölleşmesi demek. 


Dolayısıyla kaybedecek tek bir günümüz bile yok. Tarımda yarından itibaren yaşlıların yerlerini çocuklarına (hatta torunlarına) bırakmaları için seferberlik başlatmamız gerektiğine inanıyorum. Tarımı gençleştirdiğimiz zaman dijital tarım teknolojilerinin çok hızlı bir şekilde yaygınlaştığını da göreceğiz. Dijital tarım, röportajın başlarında bahsettiğim gibi aslında bilgiye dayalı kararlar alınmasını mümkün kılıyor. Bilgiye dayalı kararlar da tarımı sürdürülebilir kılıyor. Zaten faydalı olduğu ve uygulanması gerektiği tüm dünya tarafından konuşulan dijital tarımın faydalarından tek tek bahsetmeyeceğim. Çünkü dijital tarımın nimetlerinden faydalanabilmemiz için ilk önce dijital dönüşümü tamamlamamız lazım. Tarımda dijital dönüşümü tamamlamak için de çiftçileri gençleştirmemiz lazım. Bu röportajımızdan bir şey hatırlayacaksanız, o da tarımı gençleştirmek olmalı. 


BM, Sürdürülebilir Gıda Sistemleri Ulusal Diyalog Çalıştayı düzenledi. Bu girişime dahil olan BM kuruluşlarıyla 17 maddelik amaçlar listesi oluşturuldu. Listenin ikinci sırasında yer alan “Açlığa Son” başlığı altında açlığı bitirmek, gıda güvenliğine ve iyi beslenmeye ulaşmak ve sürdürülebilir tarımı desteklemek olmak üzere alt başlıklar bulunuyor. “Açlığa Son” ortak amacı dahilinde güvenli, besleyici ve yeterli miktarda besine erişmek için sizce neler yapılması gerekiyor?


TANZER BİLGEN: İsrafa son vermek gerekiyor. Dünya’da 4-4.5 trilyon dolarlık tarımsal ürün üretiliyor. Bunun her yıl 1 trilyon dolarlık kısmı çöpe gidiyor. Dolayısıyla ilk önce israfı azaltmamız lazım. Çünkü israfı azaltmak, verimi artırmaktan ya da üretim alanlarını genişletmekten daha kolay. Sadece israfı nasıl azaltacağımıza odaklanmamız, israfın, tarladan sofraya kadar değer zincirinin hangi aşamalarında olduğunu tespit edip israfa sebep olan problemleri tek tek çözmemiz gerekiyor.   


İklim değişikliği, kuraklık, doğal afetler ve ekolojik kriz karşısında sürdürülebilir tarımın ve gıda üretim sistemlerinin kapasitesi nasıl artırılabilir? Sulama sistemlerinden toprağın kalitesine kadar tarımda her sürece etki edecek dayanıklı tarım uygulamaları nasıl hayata geçirilebilir? Dünyadaki uygulamalarla karşılaştırdığınızda Türkiye’deki uygulamalar sizce hangi aşamada?


TANZER BİLGEN: Dünya’nın ortalama sıcaklığı 1.5 oC üzerinde artarsa, zaten Türkiye’nin büyük bir kısmında tarım yapamaz hâle geleceğiz. Çünkü ülkeye düşen yağış miktarı Karadeniz Bölgesi dışında yarı yarıya azalacak, barajlarımız dolmayacak, göllerimiz kuruyacak, akiferlerimiz boşalacak. Su yoksa tarım da yok. Böyle düşünebiliriz. O yüzden bugüne dönecek olursak, bugün iklim şartları aynı kalsa bile bizim yapış şeklimiz sürdürülebilir değil. Özellikle suyu hoyratça kullanıyoruz. Dolayısıyla ilk önce suyu verimli kullanmalı, tarım yöntemlerimizde birtakım değişiklikler yapmalıyız. Salma sulamaya son verip damla sulamaya geçmeliyiz. Damla sulama, salma sulamaya göre %70 su ve enerji tasarrufu sağlar, tarladan veya bahçeden %40’a kadar daha yüksek verim almamıza olanak tanır. Sulamayı sadece bitki ihtiyaç duyduğunda ve bitkinin ihtiyacı kadar yapmalıyız. Doğru sulama miktarını belirlemek için tarlalarımıza mutlaka toprak nem sensörleri yerleştirmeliyiz. Toprağımızın organik maddesini %3’ün üzerinde tutmalıyız. Topraktaki her %1’lik organik madde artışı, dekarda 15 ton fazla su tutulması anlamına geliyor. Kuraklığın etkilerini azaltmak istiyorsak, toprağımızın organik maddesini mutlaka yükseltmemiz gerekiyor. Bunun da ilk adımı, toprak analizi yaptırmak. Doktar’da tarıma getirdiğimiz kolaylıklardan biri de iki hafta süren toprak analiz sürecini dijital toprak analiz cihazımızla 5 dakikaya indirmek. Toprak analizini artık çiftçinin tarlasında, gözünün önünde yapılır hâle getirdik. 

Aslında konvansiyonel tarımı bırakıp dijital teknolojilerle desteklenmiş onarıcı tarım yöntemlerini benimsememiz gerekiyor. Onarıcı tarım açısından Türkiye’yi değerlendirecek olursak, gelişmiş pazarların oldukça gerisindeyiz. 


Amerika ve Avrupa gibi gelişmiş ülkelerde bugün artık karbon tarımı konuşulurken, Türkiye’de bu noktadan oldukça uzağız. 


Ülke ortalaması olarak onarıcı tarımdan çok uzak olsak da, Türkiye’de Avrupa ve Amerika’daki meslektaşlarına örnek olacak çiftçiler de var. Bu örnek çiftçiler, tabii ki gençler. 

 

Örneğin, İstanbul yakınlarında Saray, Tekirdağ’da Zerrin ve Mustafa Yeşildal tarafından işletilen Tarlamera var. 2.700 dekarlık çiftliklerinde onarıcı tarım yöntemleriyle ayçiçeği, buğday, yem bezelyesi, fiğ, nohut gibi ürünler yetiştiriyorlar. 



Önerilen Haberler