- 31 Temmuz 2022
YÜKLENİYOR
SODEMSEN Toplu İş Sözleşmesi Avukatı Merve Nur Gök, Türkiye'de Beyin Göçü Araştırmaları üzerine yazdı.
Beyin göçü, iyi eğitimli ve kalifiye işgücünün araştırma yapmak veya çalışmak amacıyla bir başka ülkeye gidip geri dönmemesi olarak tanımlanmaktadır.
Türkiye’de göç süreci 1960’lı yıllarda başladı. 1970’lerde yoğun olarak Avrupa ülkelerine, özellikle Batı Almanya’ya göç edildi. Günümüzde bu süreç, aile birleşmeleri ve sığınma şeklinde devam ediyor. Türk işçilerinin yurtdışına göç etmesinin temel sebebi çalışmaktı. Koşulların değişmesi, aile düzeninin kurulması, ikinci ve üçüncü kuşağın gidilen ülkelerde yetişmesi neticesinde bu ülkelere yerleşme çabası söz konusu oldu.
1973 krizi sonrasında her ne kadar dış göç süreci kesintiye uğrasa da, Türkiye, yurtdışına önemli sayıda araştırmacı ve öğrenci gönderiyor. Araştırmalara göre, ABD’ye en fazla sayıda öğrenci gönderen sekizinci ülke olan Türkiye, öğrencilerin ve araştırmacıların ülkeye dönmemesi sebebiyle beşerî sermaye kaybıyla karşı karşıya kalıyor. Sorunun temel nedeni, Türkiye’de yüksek öğrenim mezunları için işsizlik baskısı olmasına karşın gelişmiş ülkelerde eğitimli insanların kolaylıkla iş bulması. Eğitimli kişiler, daha iyi hayat koşullarına sahip olacaklarını düşündükleri ülkelere göç ediyor. Ekonomik istikrarsızlıkların, hukuki öngörülemezliğin yarattığı belirsizlik ortamı da, eğitimli kişilerin ülkeden gidişini tetikleyen diğer önemli bir unsur.
Nitelikli işgücünün ülke gelişimine katkıda bulunacağını düşünen bazı gelişmiş ülkeler, nitelikli işgücünü çekebilmek için çeşitli politikalar uyguluyor. Ülkemizde de benzer bir uygulama olarak “Turkuaz Kart” karşımıza çıkıyor. Uluslararası işgücü politikası doğrultusunda eğitim düzeyi, mesleki deneyimi, bilim ve teknolojiye katkısı, Türkiye’deki faaliyetinin veya yatırımının ülke ekonomisine ve istihdama etkisi doğrultusunda başvurusu uygun görülen yabancılara “Turkuaz Kart” veriliyor. Türk vatandaşları için de benzer olanaklar yabancı ülkelerde mevcut.
Türkiye Göç İdaresi’nin ve Türkiye İstatistik Kurumu’nun sayısal verilerine ve yapılan araştırmalara göre, 2007-2012 ve 2015-2017 döneminde Türkiye’den en çok mühendis, en az sanatçı meslek grupları başka bir ülkeye göç etmiş. 2013’de en çok mimarlar, 2014’de mimar ve akademisyenler, 2015-2016 arasında akademisyenler birinci sırada yer alıyor. Yapılan araştırmalarda Türkiye’nin geleceği açısından en çarpıcı sonuç, katılımcıların eğitim durumlarına bakıldığında ortaya çıkıyor. En son bitirilen eğitim kurumuna göre eğitimde geçirilen fazladan bir yılın, yurtdışına gitmek isteyenlerin oranını yaklaşık 2.7 puan yükselttiği görülüyor. Öte yandan, TÜİK verilerine göre, Türkiye’den en fazla göç eden yaş grubunun 25-29 yaş grubu olduğu ifade ediliyor.
Eğitilmiş insan sermayesinin az gelişmiş/gelişmekte olan ülkelerden göç etmesi, gelişmiş ülkelerin bilim ve ekonomisine önemli bir katkı sağlıyor, ama göç veren ülkelerin gelişimini yavaşlatıyor. Toplumlar, bilime, teknolojiye ve yetişmiş beyin gücüne gereken önemi verdiğinde kalkınabilir. Ülkemizde beyin göçünü tersine çevirecek etkin politikaların üretilmesi ve hayata geçirilmesi hayati önem arz ediyor.
“Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, muvaffakiyet için en hakiki mürşit ilimdir, fendir. İlim ve fennin haricinde mürşit aramak gaflettir, cehalettir, dalâlettir.” Mustafa Kemal ATATÜRK