YÜKLENİYOR
Çanakkale Belediye Başkanı Belediye Gazetesi'ne konuştu.
Türkiye’deki sokak hayvanları, istismar, kötü muamele, bakım-tedavi eksikliği, besine ulaşamama, barınma alanları gibi sorunlarla karşı karşıya. Belediyenizin sokak hayvanlarıyla ilgili yaptığı çalışmalardan bahseder misiniz? Belediyeniz bünyesinde bu çalışmalara yönelik birimleriniz var mı?
ÜLGÜR GÖKHAN: Tek ihtiyaçları bir kap mama, biraz su, sıcak bir barınak ve şefkat olan sokak hayvanları için çalışmalarımıza ve projelerimize devam ediyoruz. “Bir Hayvanı Sevmekle Başlar Her Şey” sloganıyla yola çıktık. Çanakkale Belediyesi Sokak Hayvanları Bakım, Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi’ni geliştirdik, sokak hayvanlarını bu merkezde koruma altına aldık. Merkezde sokak hayvanlarının bakımını yapıyoruz, sahiplendirilmeleri için gönüllülerle irtibat kuruyoruz. Veteriner İşleri Müdürlüğü, hayvanların sağlığına yönelik çalışmalar gerçekleştiriyor. Yine merkezde 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu çerçevesinde kısırlaştırma, aşılama ve işaretleme çalışmaları yürütüyoruz. Çanakkale merkezde, Güzelyalı ve Dardanos sınırları içinde vatandaşların çağrı merkezine ve acil ihbar hatlarına ilettiği talep ve şikâyetleri değerlendiriyoruz. Sokak Hayvanları Bakım, Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi’ne alınan sokak hayvanlarını tedavi ediyoruz, tedavi süreci tamamlandıktan sonra onları yaşam alanlarına, yani alındıkları ortama geri bırakıyoruz. Sahiplendirme çalışmalarına da hız kesmeden devam ediyoruz. Şanslı olanlar, tedavi sürecinden sonra sıcak bir yuvaya kavuşuyor.
Sokak hayvanlarının kent yaşamında en fazla zorlandıkları konulardan biri, yiyecek bulmak. Bu kapsamda belediyemizin sınırları içinde 73 adet mama odağı oluşturduk, bu alanların günlük bakımını ve kontrollerini gerçekleştiriyoruz. Geçtiğimiz günlerde Çanakkale Barosu Hayvan Hakları Komisyonu’yla Mama Odağı Projesi’ne imza attık. Sokak hayvanlarının beslenmesinde aksaklıkların yaşanmaması için yerel hayvan koruma görevlilerine, muhtarlıklara ve STK’lara düzenli olarak mama desteği veriyoruz.
Geçtiğimiz günlerde sokak hayvanlarına ve evcil hayvanlara yönelik düzenlemeleri içeren bir genelge yayımlandı. Cumhurbaşkanı, belediyelerin hayvan barınakları kurmasını istedi. Yerel yönetimlerin sokak hayvanlarıyla ilgili en önemli görevi nedir? Genelge sonrasında sokak hayvanlarının kısırlaştırılması ve sahiplendirilmesi için nasıl bir yöntem izleyeceksiniz?
ÜLGÜR GÖKHAN: Hayvan barınakları elbette olmalı. Burada hayvanlar aşılanmalı, kısırlaştırılmalı, bakım ve tedavi hizmeti verilmeli. Ancak amaç, hayvanları kentten uzaklaştırmak ve barınaklarda yaşama mahkûm etmekse, buna karşıyım. Bu dünya hepimizin. Hayvanların yaşam alanı kenttir, kırsaldır, doğadır. 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun 6. maddesi de bunu beyan eder: “Sokak hayvanları belediyeler tarafından kısırlaştırılır, aşılanıp tekrar alındıkları yere bırakılır.” Biz de kanuna uymaya devam edeceğiz, sokak hayvanlarının yanında olacağız. 2021 yılında 217 köpek ve 746 kedi kısırlaştırdık, 171 köpeği ve 49 kediyi sahiplendirdik. Kenti paylaştığımız ancak sahiplendiremediğimiz sokak hayvanlarını da aldığımız yere, yani yaşam alanlarına bıraktık.
Yerel yönetimlere düşen görev, doğaya ve yaşam hakkına saygılı bir süreç izlemek. Hayvan dostu Çanakkale’deki misyonumuz da bu doğrultudadır. Çanakkale’de yaşayanlar merak etmesin, hiçbir sokak hayvanı sahipsiz bırakılmayacak, acil ve münferit durumlar dışında yaşam alanlarından koparılmayacak.
2021 yılı Temmuz ayında Hayvan Hakları Kanunu’nda değişiklik yapıldı. Gerek yeni yasa gerek yayımlanan genelge, hayvan haklarını korumak için yeterli olacak mı? Hayvan haklarının korunması ve sokak hayvanlarının koşullarının iyileştirilmesi için yerel yönetimlerin alması gereken inisiyatifler nelerdir?
ÜLGÜR GÖKHAN: Bu yasa, uzun süredir beklediğimiz bir yasa. Fakat bizim önerilerimizden, hayvanseverlerin ve STK’ların önerilerinden oldukça uzak. İçeriğinde hatalı bulduğum ibareler de var. Yasanın -yürürlüğe girse bile- caydırıcı nitelikte olmadığını düşünüyorum.
Biliyorsunuz, makam odamı bir sokak hayvanıyla paylaşıyorum, Barış adını verdiğim kedi uzun süredir benimle. Makama gelen konukları benimle ağırlamaktan keyif alan, herkesin maskotu hâline gelen can dostum, umarım daha uzun yıllar bizimle birlikte olur. Bunu diliyorum, çünkü maalesef biliyorum ki, sokak hayvanlarının maruz kaldığı şiddet son bulmadı. Yaşamı paylaştığımız sokak hayvanları ya şiddete uğruyor ya da zehirleniyor. Sokak hayvanlarına yönelik şiddeti ve kötü muameleyi kınıyor, lanetliyoruz. Bu tür durumların takipçisi oluyoruz. Bu konuda caydırıcı nitelikte yeni yasaların tahsis edilmesi gerekiyor. Hâlihazırdaki yasanın sorunlu olmasının bir kanıtı da ülkemizde hayvanlara yönelik istismarın devam etmesi.
Sokak hayvanlarıyla ilgili üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz. Sokak hayvanlarının bakımı, korunması, sağlık durumu ve hakları sorumluluğumuz altındadır. Bu konudaki inisiyatiflerimizden de ödün vermeyeceğiz.
Sokak hayvanlarına ilişkin sorunlar genellikle köpekler üzerinden tanımlanıyor. Sokaktaki diğer hayvanların varlığı da göz önünde tutulduğunda, sokak hayvanlarının korunması ve kontrol edilmesi için çözüm önerileriniz nelerdir?
ÜLGÜR GÖKHAN: Dünya, birçok canlı türüne ev sahipliği yapıyor. Son derece karmaşık bir yapıda, ancak bir o kadar da düzenli bir sistemde bir arada yaşıyoruz. İnsan türü olarak diğer canlılarla aramızdaki güçlü bağ da yaşamın devamlılığını mümkün kılıyor. Gökyüzünden su altına, en küçük yaşam formlarından devasa canlılara kadar birbirimizle ilintiliyiz ve ilişki içindeyiz. Milyarlarca yıldır devam eden yaşamın bu mucizevi döngüsünde ortalama bir insan yaşamı, okyanusta bir damla bile değildir. Ancak yeryüzündeki yaşamın sürekliliğinin, bu sürekliliği sağlayacak doğal kaynakların verimli kullanılmasının, diğer canlı türleriyle uyum içinde olmanın karşısındaki en büyük tehdit de maalesef insandır. İnsan olarak varoluş sebeplerimizi düşünerek yaşadığımız süre içinde daha az tüketirsek, yaşamın doğal ahengine uyum sağlayarak yaşamın tüm canlılar için olduğunu anlarsak ve bizden sonraki nesillerin de bu kaynaklardan faydalanma hakkının olduğunu aklımızdan çıkarmazsak, yaşam her canlı için daha yaşanılası olacaktır. Doğanın dengesini bozmadan, çevreye saygılı bir kent yaşamı geliştirmek, öncelik verdiğimiz konuların başında geliyor. Tüm canlıların yaşam hakkına saygı duyuyoruz. Daha önce de söylediğim gibi, sokak hayvanlarına önem veriyoruz.
Sokak hayvanları dendiğinde genellikle köpek ve kedi algısı oluşuyor. Barınaklarda da çoğunlukla köpek ve kedilerin tedavisini ve bakımını yapıyoruz. Bunun yanında güvercinler, martılar, hatta yeri geldiğinde atlar da barınağımızda tedavi görüyor. Kentimizin sokaklarında belki fark etmiyoruz, ama sayısız canlı türüne ev sahipliği yapıyoruz. Aslına bakarsanız, ekosistem muazzam bir döngüde işliyor. İyi veya kötü, insan müdahalesi olmayan her yerde sistem sorunsuz işliyor. Üzülerek söylemeliyim ki, ülkemizde hayvanlara yönelik kötü muamele oranları azalmıyor. Hayvanların korunabilmesi için öncelikle insanların kendileriyle barışması gerekiyor. Hayvanlardan hoşlanmayabilirsin, ama onun yaşam hakkına müdahale edemezsin, onu istismar edemezsin. İlk aşama, toplumdaki bu kötü niyeti ortadan kaldırmak. İkinci aşama ise, her canlının tıpkı insanlar gibi sevilmek istediğini, duyguları, endişeleri, hayatta kalma güdüsü ve yaşam hakkı olduğunu anlamak. Umuyorum, dünya geç kalmadan bu konunun önemini anlayabilir.
Vatandaşların da desteğiyle büyüyen ve güzelleşen bu çalışmalara gölge düşürecek süreçlerin ve hayvanlara yönelik şiddetin son bulmasını diliyor, bu kentin sokak hayvanlarıyla güzel olduğunu bir kez daha yinelemek istiyorum.