"Benim iki büyük eserim var; biri Türkiye Cumhuriyet'i diğeri Cumhuriyet Halk Partisi."

Erbil Aydınlık: Siyasette Kadın Temsili Oranı Artmalıdır

  • 25 Ocak 2022

Öncelikle sizi tanıyalım. Siyasete giriş motivasyonunuz neydi?

ERBİL AYDINLIK: 1990 yılında Şanlıurfa’da doğdum. İlkokul ve lise eğitimimi Şanlıurfa’da tamamladım. 2009 yılında Maltepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde lisans eğitimime başladım. Lisans eğitimimin ardından Üsküdar Üniversitesi’nde klinik psikoloji alanında yüksek lisans eğitimimi tamamladım. Şu an Ankara’da uzman klinik psikolog olarak klinik alanda danışmanlık yapıyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi’nin 36. Olağan Kongresi’nde Parti Meclisi üyesi seçildim. Aktif siyasette kadınların ve gençlerin sayısı çok az. Ülkenin içinde bulunduğu anti demokratik duruma ve baskıcı yönetime karşı durabilmek için bir kadın ve genç olarak sorumluluk hissettim. Siyasete giriş motivasyonumu harekete geçiren de öncelikle bu oldu. Kadınların ve gençlerin siyasete katılması, düşüncelerini paylaşması, söz sahibi olması ve siyasette daha fazla rol alması için partimizle birlikte çeşitli çalışmalar yaptık. Bu çalışmalara hâlâ devam ediyoruz. 37. Olağan Kongre’de Parti Meclisi üyeliğine tekrar seçildim. İkinci dönemimdeki çalışmalarıma ve faaliyetlerime devam ediyorum.

Ankara’nın yoğun gündemi arasında Doğu Masası’ndaki göreviniz kapsamında bölgenin beklentileri, yoksulluk ve işsizlik hakkında çalışıyorsunuz. Aynı zamanda psikologsunuz. Bir psikolog olarak özellikle yoksulluğun ve işsizliğin toplumsal yaşamda bireyler üzerinde yarattığı kırılmayı, siyasal tutum ve davranışların belirlenmesindeki rolünü ve etkisini değerlendirir misiniz? Bu konuda yerel yönetimlerin alması gereken inisiyatifler sizce nedir?

ERBİL AYDINLIK: Doğu Masası’ndaki çalışmalar kapsamında en dikkat çekici unsur, maalesef ekonomik koşullar, yoksulluk ve işsizlik. Ekonomik koşullar, yaşam şartlarını ve hayatta var olma sürecini doğrudan etkiliyor. Bu durum insanlarda yoğun kaygı yaratıyor. Aynı zamanda umutsuzluğa, endişeye ve gelecek korkusuna yol açıyor. Kaygının neden olduğu diğer duygular da doğrudan insanın benliğine, aile yaşantısına, sosyal ilişkilerine ve gündelik hayatına yansıyor. Son zamanlarda sıkça duyduğumuz ve sayıları giderek artan intiharların, şiddetin ve aile içi çatışmaların en belirgin sebebi, ekonomik durum ve yoksulluk.

Yoğun kaygı, insanların depresif bir ruh hâline sahip olmasına neden oluyor. Neticesinde sorunlara çözüm odaklı yaklaşılamıyor. Pandemi süreciyle birlikte insanlar işlerini kaybetti, gelirleri ve alım güçleri azaldı. Gündelik hayatın ekonomik açıdan devamlılığı sekteye uğradı. İşsizlik arttı. Çocuklar okuldan, eğitim ortamlarından uzaklaştırıldı, online platformlara sıkıştırıldı. Toplumsal eşitsizlik ve toplumsal sınıf farklılıkları nedeniyle her çocuğun internete erişme ve eğitime devam etme şansı olmadı. Bu eşitsizlik ve farklılıklar, insanların kendilerini ötekileştirmesine, yalnız ve çaresiz hissetmesine neden oldu.

Çalışmalarımız dahilinde vatandaşların yaşadığı sorunları ve sıkıntıları dinlemek için il ziyaretleri yapıyoruz. Görüyoruz ki, KHK’larla işlerini kaybeden insanların ve ailelerinin damgalanmasının yarattığı olumsuz durumlar başka bir boyutta devam ediyor. İnsanların ülkeye ve adalet kavramına olan güveni azaldı. Her üç gençten biri, imkânı olursa yurtdışında yaşamak istediğini dile getiriyor. Çünkü insanlar, toplumsal, ekonomik ve sosyal sürecin bu iktidarla birlikte devam edemeyeceğinin farkında. Ayrıca madde kullanım oranı özellikle gençler arasında çok yüksek. Bu, endişe verici bir durum. Ekonomik ve toplumsal olumsuzluklar geleceğe dair umutları da ortadan kaldırıyor. Gittiğimiz her ilde iktidarın ve tek adam hükümetinin neden olduğu ağır bilançoyla ve ümitsiz tabloyla karşılaşıyoruz.

Yerel yönetimler, vatandaşlarla iç içe olmalı ve yaşananlara ilişkin doğru tespitlerde bulunarak çözüm önerileri geliştirmeli. Yerel yönetimler bünyesinde vatandaşların yararlanabileceği psikolojik destek hizmetlerinin yapılandırılması oldukça önemli. Ayrıca her ilde yüksek kapasiteli Amatem merkezleri kurulmalı.

Türkiye’de kadınların siyasette temsili konusunda da çalışmalarınız var. Toplumsal cinsiyet eşitliği bağlamında kadınların siyasete daha fazla dahil olması, yerel yönetimler özelinde toplumsal cinsiyet eşitliğinin ana planlara ve politikalara dahil edilmesi için neler yapılması gerekiyor? Yerel Eşitlik Eylem Planı hazırlanırken dikkat edilmesi gereken başlıklar nelerdir?

ERBİL AYDINLIK: Kadınların düşüncelerini, isteklerini ve taleplerini aktif katılımla ülkenin her bölgesinde yerel yönetimlere ve yerel siyasete taşıyabilmesi elzemdir. Kadınların ekonomik ve toplumsal yaşamda aktif bireyler olması, kendi hayatlarının seyrini değiştireceği gibi toplumsal yaşamın farklılaşmasına da olanak tanıyacaktır.

Siyasette kadın temsili oranının artması, toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik farkındalığın belirginleşmesi açısından da gerekli ve önemlidir. Toplumsal yaşamın her alanında kadınların kendilerini güvende hissetmesi ve ataerkil topluma yenilmemesi için kapsayıcı, geliştirici, yönlendirici, etkili ve etkin çalışmalar yapılmalıdır. Kadın istihdamı desteklenmelidir. Sosyal, kültürel ve ekonomik açıdan güçlenen kadın, ilerici, yenilikçi ve güçlü bir toplum demektir. İstanbul Sözleşmesi, her açıdan bizim için yol gösterici olmalıdır.

Bir gecede sözleşmeden çıkma kararı veren iktidarın kadınların hayatı üzerindeki tahakkümü ve belirleyiciliği ortadan kaldırılmalıdır. İnsan hakları ihlali olan kadına yönelik şiddetle ve ayrımcılıkla mücadelede, kadın cinayetlerinin engellemesinde ve faillerin cezalandırılmasında, kadınların ve erkeklerin toplumsal yaşama eşit katılımının sağlanmasında, hak ve özgürlüklerin eşitlenmesinde bir rehber olan İstanbul Sözleşmesi bütün maddeleriyle hem bireysel hem de kamusal alanda vazgeçilmemesi gereken bir sözleşmedir.

Yine bölgemizdeki toplumsal koşullardan dolayı özellikle kadınların eğitim seviyesinin düşük olması, iş hayatına dahil olamaması, ekonomik özgürlüklerini kazanamaması gibi nedenler, kadınların evlilik kurumu içinde eş ve anne olarak kalmasına yol açmaktadır. Toplumun genelinde yaygın olan düşünce bağlamında kadına biçilen rol, ev kadınlığıdır. Bu haksız ve adil olmayan sistemin, düşünce biçiminin yıkılması için siyasette kadın temsili ve temsil oranının artırılması zorunludur. Yerel yönetimlerin hazırlamaya başladığı Yerel Eşitlik Eylem Planları başta olmak üzere partimizin kadınlara yönelik çalışmaları ve projeleri umuyorum ki bizim iktidarımızda devlet politikası hâline gelecektir.


Önerilen Haberler