YÜKLENİYOR
Öncelikle sizi
tanıyalım. Siyasete giriş motivasyonunuz neydi?
ERBİL AYDINLIK: 1990 yılında Şanlıurfa’da doğdum.
İlkokul ve lise eğitimimi Şanlıurfa’da tamamladım. 2009 yılında Maltepe
Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde lisans eğitimime başladım. Lisans eğitimimin
ardından Üsküdar Üniversitesi’nde klinik psikoloji alanında yüksek lisans
eğitimimi tamamladım. Şu an Ankara’da uzman klinik psikolog olarak klinik
alanda danışmanlık yapıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin 36. Olağan Kongresi’nde Parti
Meclisi üyesi seçildim. Aktif siyasette kadınların ve gençlerin sayısı çok az.
Ülkenin içinde bulunduğu anti demokratik duruma ve baskıcı yönetime karşı
durabilmek için bir kadın ve genç olarak sorumluluk hissettim. Siyasete giriş
motivasyonumu harekete geçiren de öncelikle bu oldu. Kadınların ve gençlerin
siyasete katılması, düşüncelerini paylaşması, söz sahibi olması ve siyasette
daha fazla rol alması için partimizle birlikte çeşitli çalışmalar yaptık. Bu
çalışmalara hâlâ devam ediyoruz. 37. Olağan Kongre’de Parti Meclisi üyeliğine
tekrar seçildim. İkinci dönemimdeki çalışmalarıma ve faaliyetlerime devam
ediyorum.
Ankara’nın yoğun
gündemi arasında Doğu Masası’ndaki göreviniz kapsamında bölgenin beklentileri,
yoksulluk ve işsizlik hakkında çalışıyorsunuz. Aynı zamanda psikologsunuz. Bir
psikolog olarak özellikle yoksulluğun ve işsizliğin toplumsal yaşamda bireyler
üzerinde yarattığı kırılmayı, siyasal tutum ve davranışların belirlenmesindeki
rolünü ve etkisini değerlendirir misiniz? Bu konuda yerel yönetimlerin alması
gereken inisiyatifler sizce nedir?
ERBİL AYDINLIK: Doğu Masası’ndaki çalışmalar
kapsamında en dikkat çekici unsur, maalesef ekonomik koşullar, yoksulluk ve
işsizlik. Ekonomik koşullar, yaşam şartlarını ve hayatta var olma sürecini
doğrudan etkiliyor. Bu durum insanlarda yoğun kaygı yaratıyor. Aynı zamanda
umutsuzluğa, endişeye ve gelecek korkusuna yol açıyor. Kaygının neden olduğu
diğer duygular da doğrudan insanın benliğine, aile yaşantısına, sosyal
ilişkilerine ve gündelik hayatına yansıyor. Son zamanlarda sıkça duyduğumuz ve
sayıları giderek artan intiharların, şiddetin ve aile içi çatışmaların en
belirgin sebebi, ekonomik durum ve yoksulluk.
Yoğun kaygı, insanların depresif bir ruh hâline sahip
olmasına neden oluyor. Neticesinde sorunlara çözüm odaklı yaklaşılamıyor.
Pandemi süreciyle birlikte insanlar işlerini kaybetti, gelirleri ve alım
güçleri azaldı. Gündelik hayatın ekonomik açıdan devamlılığı sekteye uğradı.
İşsizlik arttı. Çocuklar okuldan, eğitim ortamlarından uzaklaştırıldı, online
platformlara sıkıştırıldı. Toplumsal eşitsizlik ve toplumsal sınıf
farklılıkları nedeniyle her çocuğun internete erişme ve eğitime devam etme
şansı olmadı. Bu eşitsizlik ve farklılıklar, insanların kendilerini
ötekileştirmesine, yalnız ve çaresiz hissetmesine neden oldu.
Çalışmalarımız dahilinde vatandaşların yaşadığı sorunları ve
sıkıntıları dinlemek için il ziyaretleri yapıyoruz. Görüyoruz ki, KHK’larla
işlerini kaybeden insanların ve ailelerinin damgalanmasının yarattığı olumsuz
durumlar başka bir boyutta devam ediyor. İnsanların ülkeye ve adalet kavramına
olan güveni azaldı. Her üç gençten biri, imkânı olursa yurtdışında yaşamak
istediğini dile getiriyor. Çünkü insanlar, toplumsal, ekonomik ve sosyal
sürecin bu iktidarla birlikte devam edemeyeceğinin farkında. Ayrıca madde
kullanım oranı özellikle gençler arasında çok yüksek. Bu, endişe verici bir
durum. Ekonomik ve toplumsal olumsuzluklar geleceğe dair umutları da ortadan
kaldırıyor. Gittiğimiz her ilde iktidarın ve tek adam hükümetinin neden olduğu
ağır bilançoyla ve ümitsiz tabloyla karşılaşıyoruz.
Yerel yönetimler, vatandaşlarla iç içe olmalı ve yaşananlara
ilişkin doğru tespitlerde bulunarak çözüm önerileri geliştirmeli. Yerel
yönetimler bünyesinde vatandaşların yararlanabileceği psikolojik destek
hizmetlerinin yapılandırılması oldukça önemli. Ayrıca her ilde yüksek
kapasiteli Amatem merkezleri kurulmalı.
Türkiye’de
kadınların siyasette temsili konusunda da çalışmalarınız var. Toplumsal
cinsiyet eşitliği bağlamında kadınların siyasete daha fazla dahil olması, yerel
yönetimler özelinde toplumsal cinsiyet eşitliğinin ana planlara ve politikalara
dahil edilmesi için neler yapılması gerekiyor? Yerel Eşitlik Eylem Planı
hazırlanırken dikkat edilmesi gereken başlıklar nelerdir?
ERBİL AYDINLIK: Kadınların düşüncelerini, isteklerini
ve taleplerini aktif katılımla ülkenin her bölgesinde yerel yönetimlere ve
yerel siyasete taşıyabilmesi elzemdir. Kadınların ekonomik ve toplumsal yaşamda
aktif bireyler olması, kendi hayatlarının seyrini değiştireceği gibi toplumsal
yaşamın farklılaşmasına da olanak tanıyacaktır.
Siyasette kadın temsili oranının artması, toplumsal cinsiyet
eşitliğine yönelik farkındalığın belirginleşmesi açısından da gerekli ve
önemlidir. Toplumsal yaşamın her alanında kadınların kendilerini güvende
hissetmesi ve ataerkil topluma yenilmemesi için kapsayıcı, geliştirici,
yönlendirici, etkili ve etkin çalışmalar yapılmalıdır. Kadın istihdamı
desteklenmelidir. Sosyal, kültürel ve ekonomik açıdan güçlenen kadın, ilerici,
yenilikçi ve güçlü bir toplum demektir. İstanbul Sözleşmesi, her açıdan bizim
için yol gösterici olmalıdır.
Bir gecede sözleşmeden çıkma kararı veren iktidarın
kadınların hayatı üzerindeki tahakkümü ve belirleyiciliği ortadan
kaldırılmalıdır. İnsan hakları ihlali olan kadına yönelik şiddetle ve
ayrımcılıkla mücadelede, kadın cinayetlerinin engellemesinde ve faillerin
cezalandırılmasında, kadınların ve erkeklerin toplumsal yaşama eşit katılımının
sağlanmasında, hak ve özgürlüklerin eşitlenmesinde bir rehber olan İstanbul
Sözleşmesi bütün maddeleriyle hem bireysel hem de kamusal alanda vazgeçilmemesi
gereken bir sözleşmedir.
Yine bölgemizdeki toplumsal koşullardan dolayı özellikle
kadınların eğitim seviyesinin düşük olması, iş hayatına dahil olamaması,
ekonomik özgürlüklerini kazanamaması gibi nedenler, kadınların evlilik kurumu
içinde eş ve anne olarak kalmasına yol açmaktadır. Toplumun genelinde yaygın
olan düşünce bağlamında kadına biçilen rol, ev kadınlığıdır. Bu haksız ve adil
olmayan sistemin, düşünce biçiminin yıkılması için siyasette kadın temsili ve
temsil oranının artırılması zorunludur. Yerel yönetimlerin hazırlamaya
başladığı Yerel Eşitlik Eylem Planları başta olmak üzere partimizin kadınlara
yönelik çalışmaları ve projeleri umuyorum ki bizim iktidarımızda devlet
politikası hâline gelecektir.