"Benim iki büyük eserim var; biri Türkiye Cumhuriyet'i diğeri Cumhuriyet Halk Partisi."

Çelik: “Kooperatiflerle her alanda işbirliği yapılmalı”

  • 17 Ekim 2022
Innovation for Development (I4D) Direktörü Doğan Çelik Belediye Gazetesi’ne değerlendirmelerde bulundu.

Kalkınma odaklı sosyal girişim modeli I4D’nin (Innovation for Development) direktörüsünüz. Kurucusu olduğunuz modelin içeriğinden, kapsamından ve çalışmalarından bahseder misiniz?

DOĞAN ÇELİK:
I4D, kalkınma odaklı yoksullukla mücadele, ekonomik kapsayıcılık, kırsalda ekonomik güçlenme gibi birçok konu başlığında çalışan, sosyal projeler üreten ve uygulayan bir sivil toplum örgütü/sosyal tasarım ajansı. Özellikle kadınlarla, gençlerle, mültecilerle, üreticilerle çalışıyor. Türkiye’de yaşayan farklı toplulukların müreffeh bir yaşam sürebilmesi için yenilikçi işlere uygulama alanı açıyor. Örnek vermek gerekirse, Tunceli Belediyesi’yle Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın dört maddesi kapsamında (toplumsal cinsiyet eşitliği, iklim eylemi, karasal yaşam ve amaçlar) ortaklıklar kurmak, belediye stratejisinde bu hedeflerin anaakımlaşması için çalışmalara (çalıştay, strateji geliştirme, vb.) uygulama alanı bulmak, Sarıkeçili yörüklerinin sürdürülebilir geçim kaynağına erişimini sağlamak için model geliştirmek gibi farklı konu başlıklarında çalışıyoruz. Gündemimizde, kadınların e-ticaret platformlarına entegre edilmesi ve koçluk, mentorluk ve eğitim desteğiyle kapsayıcı bir ekonominin öznesi olmaları için özel sektör işbirlikleriyle uyguladığımız projeler de var. Bu süreçte de PTT AVM’nin Turkish Souq’u ve Hepsiburada ile çalışıyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’yle yaptığımız çalışmada kooperatiflerin kapasitelerini geliştirmek amacıyla İstanbul’da faal olan 15 kooperatife çeşitli konu başlıklarında teknik destek sunduk ve pazara giriş süreçlerini kolaylaştırdık.

Farklı uluslararası kuruluşlarla birlikte uygulama alanı bulacak sonuçları içeren araştırmalar da yapıyoruz. Bu yıl, BM ajansı olan Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) ABD Nüfus, Mülteciler ve Göç Bürosu (PRM) desteğiyle uyguladığı proje kapsamında yerel yönetimler bağlamında sosyal kalkınmaya katkıda bulunmak için geliştirdiğimiz  “Sosyal Satın Alma Rehberi”ni hazırladık. Bu raporda, sosyal kalkınma açısından belediyelerin satın alma sürecinin yoksullukla mücadelede ve kapsayıcı bir tedarik zinciri yaklaşımında dönüştürücü bir etkiye sahip olabileceğine dair öneride bulunuyoruz. Bir başka raporu, AB Büyükelçiliği’nin desteğiyle, devam eden projemiz kapsamında “Satın Almada Kadın” temasıyla hazırlıyoruz. Bu raporlarla amacımız, sosyo-ekonomik kalkınma alanında yol gösterici olmak, yeni ve yenilikçi uygulamalar için alan açmak.

Gerek bölgesel gerek küresel kalkınmanın bileşenleri günümüz dünyasında farklı sorunlarla, engellerle karşılaşabiliyor. Özellikle bölgesel kalkınmaya ivme kazandırmak için dayanışma ekonomileri ve yeni nesil toplumsal/ekonomik örgütlenme biçimleri neden gerekli?

DOĞAN ÇELİK:
Bu ülkenin bir gerçeği var: Yoksulluk giderek derinleşiyor. Beşerî sermaye geliştirilmezse, Türkiye yarışın çok gerisine düşecek. Nitelikli insan gücünü yurtdışına kaptıran bir ülkede, yeni nesil, gücü dağıtan ve farklı modeller etrafında işbölümünü ele alan, görece daha az hiyerarşik yapıların kurulması öne çıkıyor. Bununla beraber, toplum olarak lider kültünü seviyoruz, çünkü bu minvalde birilerine duyduğumuz inanç, kendimize duyduğumuz inançtan katbekat fazla olabiliyor ya da topluluk olarak harekete geçmek mümkün iken, karizmatik bir lider etrafında hızlıca kümelenmeyi tercih edebiliyoruz. Bunlar, dayanışma odaklı ekonomik modellerin oluşturulmasının önündeki kültürel engeller. Grup dinamiğimiz, kaynakların adil bölüşümünde ya da kapsayıcı iş modellerinde değil de, herkesin kolaylıkla hizalanabileceği toplumsal manipülatif başka konu başlıklarında harekete geçiyor.

Kalkınmanın giderek derinleşen ve girift hâle gelen yapısal problemlerini hafifletmek için çok boyutlu ve işbirlikçi müdahalelere ihtiyacımız var. Dayanışma ekonomileri ve yeni nesil toplumsal/ekonomik örgütlenme biçimleri bu sebeple önemli. Bu ihtiyacı karşılayacak kapasitesi olan organizasyonların başında kooperatifler geliyor, lakin bu kooperatifler de bildiğimiz tarzda, eski kooperatifler değil. Burada önemli olan husus şu: Kamu, serbest piyasacılığın açtığı derin yaraları saracak ve görmezden geldiği kentli yoksulları, kır yoksullarını, öğrencileri, kadınları, evsizleri içerecek bir kamusal plan oluşturmak zorunda. Bu da ekonomik alanı, dayanışma ekonomileriyle örmekten geçiyor. Örnek vermek gerekirse, siz, bir ilçede ilköğretim seviyesinde eğitim gören öğrencilere ücretsiz bir öğün yemek sağlamak istiyorsanız bu, ekonomik dayanışmacı modellerle iyi bir yönetişim modeli dahilinde kaynakların yine kamuya aktarıldığı bir model üzerinden olmalı. Bu örnekleri çoğaltmamız mümkün.

Modern bir ekonomik organizasyon olarak ortaya çıkan, karma ekonomi piyasasının özerk girişimleri olan kooperatifler geleneksel yapısından uzaklaşıyor, yeni nesil kooperatif anlayışı yaygınlaşıyor. Bu dönüşümü zorunlu kılan faktörler nelerdir? Müşterek ihtiyaçlar ve beklentiler, kalkınma odaklı girişimleri ne ölçüde farklılaştırıyor?

DOĞAN ÇELİK:
Piyasa, eski piyasa değil. Özellikle üreticilerin ihtiyaçları çeşitlilik arz etse de, biz hâlâ eski kooperatifleri konuşuyoruz. Birkaç husus bu dönüşümü zorunlu kılıyor. Dönüşümü zorunlu kılan birinci husus, yeni nesil içinde müşterekler üzerinden ekonomik ve sosyal alanı örgütlemek isteyen gençler, kadınlar, işbirliği yoluyla çalışma prensiplerini kooperatifçilik ilkeleri etrafında örmeye özen gösteriyor. Sosyal kooperatiflerin son süreçte giderek arttığını, özellikle kadın istihdamını sağlamada, mültecilerin sosyal uyumunu kolaylaştırmada rol oynadığını görüyoruz. Yeni nesil kooperatif türüne örnek olan tüketim kooperatifleri yıllardır faaliyet gösterse de, uygun maliyetli üreticilerin ürünlerini pazara ulaştırma çabasıyla artık tek başına hareket etmiyor, agroekolojik uygulamaları merkezine alan üreticilerin ürünlerini pazara ulaştırma gayesiyle aktif bir şekilde büyük kentlerde varlıklarını sürdürüyor. Dönüşümü zorunlu kılan ikinci husus, internet dünyasının baş döndürücü ivmesi ve büyümesi. Bu, kooperatifçiliğin internet dünyasında (platform kooperatifçiliği) da başarılı olabileceğini ortaya koydu. Konuyu, sosyal girişimleri de içine alacak şekilde ele almak gerekiyor. Sosyal ve çevresel fayda üreten modeller sadece kooperatif işletme formunda karşılık bulmuyor. Atık yönetiminden sürdürülebilir enerji teknolojilerine, istihdam yaratmadan gıdaya erişimi kolaylaştırmaya kadar farklı alanlarda çalışan yüzlerce sosyal girişim de değişen, dönüşen piyasa koşullarına ve kamu yönetimine dahil olmaya çalışıyor.

Kooperatifler aracılığıyla sürdürülebilir sosyo-ekonomik gelişmeye ve toplumsal faydaya odaklanan üretim/istihdam modelleri hangi dinamikleri göz önünde bulundurmalı?

DOĞAN ÇELİK
: Bu işbirliklerini hızlandıracak etken, yerel yönetimlerin kooperatiflerle, sosyal girişimlerle nasıl çalışacaklarını strateji seviyesinde ortaya koyması. Kooperatifler, belediyelerin servis kalitesini artırmada ve servislerini çeşitlendirmede sorunlu alanları tespit etmeli, belediyelerin temel politika belgelerini ve stratejik yönelimlerini konuşacak bir modelle masaya gelmeli.

Belediye iştirakleri, icracı daireler ve müdürlükler dikkate alındığında, daha kolay birimler diyebilirim. Bunun için doğru irtibat noktalarını tespit edip, sorunları konuyla ilgili iştirakle tartışmak iyi bir başlangıç olabilir. Özellikle verimlilik ve uygun maliyet düzlemindeki işbirliklerinden veya satın almalardan farklı olarak dayanışma ekonomileri ve yeni nesil toplumsal/ekonomik örgütlenme biçimleri, belediyelerin sosyal politika maliyetlerini uzun vadede düşürecek stratejik ortakların başında geliyor. Zira hedef grubu olan dezavantajlılar, bu işletmelerin bir parçası olarak istihdama katılabilir, girişimcilik yoluyla işgücü piyasasının bir parçası olabilir. Buna en iyi örneklerden biri, Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin yerelden kalkınma hedefiyle destek verdiği Korkuteli’nin ilk üretici kooperatifi, Korkuteli Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’dir. KORKOOP ortağı kadınlar, Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin tahsis ettiği merkezde, ürettikleri tarhanayı, salçayı, kuru gıdaları, sirkeyi ve kışlık üretimlerini tüketiciye ulaştırıyor. Kadınların elinden çıkan ürünler, Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin Halk Et satış mağazalarında tüketiciyle buluşuyor. Bu çalışma başlamadan önce sosyal yardıma erişmesi beklenen ilgili hedef grup, belediyenin sağladığı destekle kooperatif bünyesinde geçim kaynağına erişiyor.

Kamu İhale Kanunu bilinmeli, satın alma ve ihale uzmanlarıyla teknik bilgi alışverişinde bulunulmalı. Doğrudan temin, pazarlık, istisna kapsamında alımlar, ilgili kanunun ek 9. maddesi dahilindeki alımlar, belediye şirketleri üzerinden alımlar gibi farklı alım yöntemleriyle kamu kaynağını yine kamu için anlamlı işlerde etki odaklı ve talep doğrultusunda kullanmak mümkün.

Kamu idarecilerinin meseleyi doğru kavraması, bu konunun belki de en önemli noktası. Belediye işbirlikleri için kamu otoritesinin/karar alıcının toplumsal içermeci, yenilikçi işlere alan açması ve cesaretlendirici uygulamalara zemin oluşturması gerekiyor. İdarecinin alacağı bu stratejik karar, satın almacının satın alma yapacağı işletmenin kim olduğunu da belirliyor. Dolayısıyla önce idareciler, sonra satın almacılar, “sosyal satın alma” diye ifade ettiğimiz modeli, bu modelin nasıl icra edileceğini, yerel yönetime sağlayacağı faydayla birlikte, doğru kavramalı.

Yerel yönetimler ve kooperatifler arasındaki işbirliği nasıl yapılandırılmalı? Yerel kalkınma bağlamında kooperatifleri desteklemek için yerel yönetimlerin alacağı inisiyatifler sizce nelerdir?  

DOĞAN ÇELİK:
I4D olarak bu konuda bir süredir çalışıyoruz. Bir çerçevemiz ve bu çerçeveyi uygulamak için birkaç yöntemimiz var. Yukarıda da ifade ettiğim gibi, sosyal satın alma, sorumlu satın alma, kapsayıcı satın alma gibi biçimlerde ifade edilen, bizim sosyal satın alma dediğimiz konuda belediyeler için satın alma sürecinin nasıl daha kapsayıcı olabileceğine dair bir yol haritası/rehber oluşturduk. Üç uzmanla birlikte hazırladığımız bu raporda, Kamu İhale Kanunu’na aykırı olmayacak şekilde belediyelerin, kooperatifler başta olmak üzere sosyal girişimleri tedarikçi havuzlarına nasıl dahil edebileceğini örnekler aracılığıyla belirttik. Bu rapordan belediyelerin istifade etmesini dilerim.

Belediyeler, taahhüt vermeli. 11 CHP Büyükşehir Belediyesi, bundan sonrası için satın almanın %5’ini kadınlardan, gençlerden, çiftçilerden yapabilir. Bunun için ciddi bir eğitim, farkındalık, orta/üst düzey yöneticileri ikna etmek ve yeniliğe açık olmak gerekiyor.

Belediyeler, iştirakleri üzerinden kooperatiflerle ortaklık kurabilir. Örneğin, temizlik alanında faaliyet gösteren belediye iştiraki, yine alanda faaliyet gösteren bir kooperatife ortak olabilir ve iş yükünü paylaşabilir. Kültür-sanat alanında çalışan iştirakler pek çok sosyal işletmeyle işbirliği zemini geliştirebilir. Kreşler, yaşlı bakımevleri, temizlik işleri, restoranlar az evvel bahsettiğim ortaklık yapısıyla kooperatiflere kısmen ya da tamamen devredilebilir. Yeni kamu yönetimi anlayışı bağlamında belediye servislerinin de alt-yüklenici modeliyle ihale edildiği bir düzende dayanışma ekonomileri bu alana talip olabilir. Bunu kooperatife ihale ederken de birtakım şartları (kadın, genç istihdam etme, yerli ürün ve teknoloji kullanma, çevre dostu ürünler kullanma zorunluluğu vb.) bağlayıcı kılabilir.

Belediyeler, sözleşmeli üretim modelleri konusunda kısa, orta ve uzun vadeli, üreticiyi koruyan bir planlama yapmalı. Buna, kalkınma plancılığını belediyelerin tedarik zincirinde uygulamak diyebiliriz. Karşı karşıya kaldığımız krizin ciddi ve derinlikli olduğunu varsaydığımızda, bir yandan üreticiyi fiyat değişkenliğine karşı korumak, bir yandan da tüketici olan, hizmet sunulan vatandaşlara temiz ve adil hizmet/ürün sunmak ancak bir planlamacı bakış açısıyla mümkün olabilir. Bu üretim ve hizmet sürecinin öznesi, kooperatif ve sosyal girişim olarak ifade ettiğim yeni nesil toplumsal/ekonomik örgütlenme biçimleridir.

Yerel yönetimler ihtiyaç duyduğu takdirde onlara katkı sunmaya hazır olduğumuzu I4D ekibi adına belirtmek isterim. Bu tip çok boyutlu problemleri yenilikçi yöntemlerle birlikte çözmeye, çözemiyorsak dahi etkisini hafifletmeye çalışacağız.

DOĞAN ÇELİK KİMDİR?

İstanbul Bilgi Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü’nü bitirdi. Yüksek lisans eğitimini Bergen Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’nde tamamladı. Alman Uluslararası İşbirliği Kurumu (GIZ), Dünya Bankası, EBRD, UNDP, ILO, SPARK gibi kuruluşlarda, desteklediği projelerde danışman ve uzman olarak çalıştı. Çalışma alanlarının başında sosyal politika bağlamında kapsayıcı tedarik zinciri yönetimi, kamuda sosyal inovasyon, kırılgan gruplar için dijitalleşme, kadınların ekonomik açıdan güçlenmesi gelmektedir.


Önerilen Haberler