"Benim iki büyük eserim var; biri Türkiye Cumhuriyet'i diğeri Cumhuriyet Halk Partisi."

Keyman: “Kentlerin Türkiyesi geleceğin anahtarıdır”

  • 21 Kasım 2022
Sabancı Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Fuat Keyman Belediye Gazetesi’nin sorularını yanıtladı.

Türkiye’de toplumsal yaşamın kalitesini yükseltecek, insani gelişme kriterlerini mümkün kılacak ve toplumun iyi olma hâlini olumlu anlamda etkileyecek siyaset anlayışı nasıl yapılandırılmalı?

FUAT KEYMAN:
Bu soruya yanıtın, “yaşam odaklı yeni siyaset”  anlayışı ve bu anlayışın dört boyutu olduğunu söyleyebilirim ki, bu boyutlar birbirleriyle bağlantılıdır: “Demokrasi”, “yaşamdaşlık”, “döngüsellik ve sürdürülebilir kalkınma” ve “bağlantısallık”.  Bugünün dünyası ve Türkiyesi, demokrasi-ekonomi-iklim-güvenlik ekseninde toplum yönetimine yaklaşmalı, bunu yaparken, bugün “güçlendirilmiş parlamenter sistem” dediğimiz yönetim sistemi içinde haklar-özgürlükler, demokratik hukuk devleti ve farklılıklar içinde birlikte yaşama ilkelerini birleştiren “demokratik yönetimi” içselleştirmeli ve uygulamaya sokmalı. Sadece insan odaklı değil, tüm canlıların, doğanın, gezegenin, dolayısıyla “yaşam”ı ve yaşamın haklarını, “yaşamdaşlık”ı benimsemeli. Yaşamdaşlık temelinde demokratik yönetimi uygulamaya sokmak, sadece ekonomik büyüme ve aşırı kalkınma hırsı içinde olmamalı,  hatta bu hırsa karşı, sürdürülebilir kalkınmaya, ekonomiden temel ihtiyaçlara, iklimden güvenliğe kadar uzanan alanların döngüselliliğini ve bağlantısallığını benimseme anlamına gelmeli.  Ancak bu şekilde demokrasi-ekonomi-iklim-güvenlik alanlarının bağlantısallığı görülebilir ve bu temelde yaşam odaklı yeni siyaset anlayışı uygulamaya sokulabilir.

“İnsani Gelişme ve Sürdürülebilir Kalkınma: Yerel Yönetimler 2021” büyükşehir/il raporu Ekim 2022’de İnsani Gelişme Vakfı tarafından yayımlandı. İnsana yakışır iş, ekonomik büyüme, toplumsal cinsiyet eşitliği, eşitsizliklerin azaltılması, eğitim, sağlık, çevre, sorumlu tüketim/üretim, iklim eylemi ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerini gerçekleştirmek için insani gelişme vizyonunu yerelleştirmek amacıyla neler yapılmalı?

FUAT KEYMAN:
Türkiye ve küreselleşen dünya uzun zamandır ve giderek hızlanan bir kentleşme süreci yaşıyor. Benim de katıldığım “küresellleşme ve kentleşleşme” çalışmalarında, 2030 yılında artık tamamıyla “kentleşmiş küreselleşme” ve “kentli Türkiye”den konuşacağız.  Kentleşme, potansiyeli olsa da, ciddi riskler taşıyan bir süreç. Fakat aynı zamanda, kent ve kent yönetimi, “yaşamsallığı” (yaşanabilirliliği), “sürdülebilir döngüsel kalkınmayı” ve “yaşamdaşlık haklarını”, demokrasi ve farklılıklar içinde birlikte yaşama temelinde uygulamaya sokan mekânı ve yönetim birimini oluşturuyor. Bu nedenle ben, en genel prensip olarak, Türkiye’nin kentlerinden değil, “Kentlerin Türkiyesi”nden konuşmamız gerektiğini, bu temelde bugün Türkiye’de yaşadığımız sorunları çözülemez hâle getiren “yürütmeci başkanlık sistemi”nden ve bu sistemin benimsediği “neoliberal piyasacı ekonomik model”den kurtulmamız, yerine, ademimerkeziyetçi, yerel yönetimlere önem veren, gücü ve yönetimi paylaşan, kent konseyleri ve sivil toplum ile “hak temelli kapsayıcılık” ilişkisine giren, katılımcı ve müzakereci demokratik yönetimi benimsememiz gerektiğini düşünüyorum. Bu, hükümetlerin öneminin azaldığı anlamına gelmiyor, aksine, ulusal ile yerel ilişkisinin müzakere, katılım, kapsayıcılık temelinde kurulması anlamına geliyor. “Kentlerin Türkiyesi”, yaşamsal yeni siyaset anlayışının başladığı yer olacak, merkez-yerel ve kent-kır ilişkisi, bu siyaset anlayışının içerdiği ve ilk soruda açımladığım dört boyut ekseninde kurulacak.  Bu başarıldığı zaman, yerel-ulusal-bölgesel-küresel ilişkiler içinde Türkiye’nin daha adil, demokratik, vicdanlı ve itibarlı yönetimini kurabiliriz.

Türkiye’deki çoklu krizler, belirsizlik, huzursuzluk, güvensizlik, kutuplaşma gibi toplumsal uyuma ilişkin ilkeleri doğrudan etkiliyor. Bu etkiyi kısa vadede azaltacak, uzun vadede ortadan kaldıracak kapsayıcı siyaset ve toplum anlayışı neden gerekli?
 
FUAT KEYMAN:
Türkiye, gücünü yürütmede yoğunlaştı, denge ve denetlemeyi sevmeyen, kapsayıcı olmayan, ekonomik büyüme için yaşamı ikinci plana atan bir “yürütmeci başkanlık-neoliberal piyasacılık kıskacı”nda, çoklu krizler içinde. Sadece demokrasi ve ekonomi alanında kriz yaşamıyoruz, yönetim ve devlet krizlerini de yaşıyoruz. Yönetilemiyen bir Türkiye var. Kısa vadede güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçerek, ekonomik krize çözümün ilk adımı olan kurumsallaşmayı, yönetim kurumlarının bağımsızlığını, denge ve denetlemeyi benimseyerek, yaşam odaklı yeni siyaset anlayışını uygulamaya sokarak çoklu krize karşı güçlü bir ilk adım atabiliriz. Bunu yaparken, demokrasi-ekonomi-iklim-güvenlik eksenini döngüsel ve bağlantısal gören, kapsayıcı, yaşamdaş ve sürdürülebilir kalkınmaya odaklanmış bir yönetim anlayışıyla krizleri çözen, krizlere karşı dirençli bir Türkiye ve devlet-yönetim kapasitesi yaratabiliriz.  Bu modelin belli ölçülerde uygulandığı ülkelerde Covid-19 pandemisine karşı başarılı olunduğunu gördük (Güney Kore, Yeni Zellenda, Japonya, Almanya vb).  Benzer şekilde, ekonomik krize yanıtta, iklim krizi ve küresel ısınmaya karşı bağlantısal ve döngüsel yönetim anlamına gelen “Yeşil Mütabakat”a geçişte, kapsayıcı olan, denge ve denetleme sistemi güçlü ülkeler başarılı oluyor. Türkiye’de de böyle bir yönetim anlayışıyla, ki bu anlayışın belli ölçüde güçlendirilmiş parlamenter sistem önerisinde olduğunu görüyoruz, çoklu krizlere yanıt vermeliyiz.
 
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın 2021-2022 Küresel İnsani Gelişme Raporu, insanlığın ilerlemesi için kültür değişiminin temel alınması gerektiğini belirtiyor. Bu amacı ön planda tutacak gündelik hayat demokrasisinin bileşenleri nelerdir?

FUAT KEYMAN:
Bu soruya yanıtı maddeler hâlinde vereyim: Günlük yaşam-demokrasi bileşenleri: (a) kentlerin ve “Kentlerin Türkiyesi” gerçeğini kabul etmek, (b) yönetimde güç paylaşımı, denge ve denetle sisteminin benimsenmesi, (c) yaşamdaşlık ilkesi temelinde sadece insan odaklı olmaktan çıkıp, insan, canlı, doğa ve gezegen odaklı olmak ve bu alanların haklarını savunmak, (d) kentlerden-merkeze, toplumdan-devlete, yereli ve katılımcı/müzakereci demokrasiyi uygulamaya sokmak. Demokrasi-ekonomi-iklim-güvenlik alanlarında yaşam odaklı haklar ve yaşamdaş hakları temelinde aşağıdan yukarı ve kapsayıcı yönetimi benimsemek.   
 
Sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmak, insani gelişme vizyonunun kapsamını genişletmek için yerel yönetimler hangi inisiyatifleri üstlenmeli?

FUAT KEYMAN:
Yerel yönetimler, daha doğrusu, kent yönetimleri,  “yaşam odaklı yeni siyaset anlayışı”nı benimseyerek, “demokrasi”, “yaşamdaşlık”, “döngüsellik ve sürdürülebilir kalkınma”, ve “bağlantısallık” temelinde bir yönetim anlayışına sahip olmalı, sivil toplum, akademi, sivil inisiyatifler, kooperatifler ve ekonomik aktörlerle, diğer bir değişle, kentin paydaşlarıyla “hak temelli kapsayıcı ve katılımcı” bir ilişki tarzı geliştirmeli.  Bu ilişki tarzını, “Yeşil Mütabakat”ı, birlikte yaşamayı, yaşamsallığı uygulayacak inisiyatifleri paydaşlarıyla birlikte yaratabilirler.  Kentin, “yaşanabilirliliği”, “sürdürülebilir kalkınması” ve “birlikte yaşam”ı için yaşamdaş kent olabilecek uygulamaları ve etkinlikleri gerçekleştirebilirler. Bunu yaparken, kurumsal, finansal ve yönetsel sürdürülebilirlik için farklı ülke kentleriyle işbirliğine girebilir, bölgesel ve küresel ölçeklerde de hareket edebilirler.  

Bu konuda şu noktayı vurgulayarak bitireyim: Kentlere verdiğimiz önem dahilinde kentleri de ölçek ve kapasite olarak ayırmamız gerekiyor. Benim de yazarlarından olduğum, Sekiz Kentin Hikâyesi (Metis, 2020) ve Kentlerin Türkiyesi (İletişim, 2021) adlı kitaplarda vurguladığımız gibi,  her kent önemli, ama bazı kentler sadece kendilerini değil, çevre kentlerin gelişmesine de katkıda bulunuyor, çevre kentleri içine alabiliyor. Ankara, İzmir, Antalya, Gaziantep, Konya, Kayseri, Diyarbakır, Eskişehir vb. kentlerden yola çıkarak bu tip kentlere “Kent Bölge” diyoruz.  Bir de, “Küresel Kent” olarak İstanbul var. Kent bölgelerinin performansı sadece kendileri ve bölgeleri için değil, Türkiye için de oldukça önemli. Bu kentlerin çoğu muhalefet tarafından yönetiliyor, yukarıda açıkladığım ilkeleri ve “yaşam odaklı yeni siyaset” anlayışını belli ölçüde benimseyerek uygulamalarda ve etkinliklerde bulunuyorlar. Başarılılar da.  Bu nedenle kent ve “Kentlerin Türkiyesi”, bence, Türkiye’nin 21. yüzyılda geleceğini şekillendirecek anahtardır.    

Prof. Dr. FUAT KEYMAN

Lisans ve yüksek lisans eğitimini Orta Doğu Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’nde, doktorasını Kanada’da Carleton University’de tamamladı. Doktora sonrası çalışmalarını Harvard Üniversitesi’nde ve Wellsley College’da sürdürdü. Bilkent ve Koç Üniversiteleri’nde çalıştı. Bilim Akademisi üyesidir. İstanbul Politikalar Merkezi’nin direktörüdür. Yurtiçinde ve yurtdışında yayımlanmış çok sayıda makalesi, kitabı, kitap bölümü bulunmaktadır.


Önerilen Haberler