"Benim iki büyük eserim var; biri Türkiye Cumhuriyet'i diğeri Cumhuriyet Halk Partisi."

SOSYAL DEMOKRAT YEREL YÖNETİM

Seyit Torun

CHP CHP Parti Meclisi Üyesi | Ordu Milletvekili

Türkiye’de sosyal demokrat yerel yönetim anlayışını kalıcı hâle getirmek, sosyal devleti savunan bir iktidarla mümkün olacaktır. Sadece bir kesimin değil, toplumun genelinin çıkarlarını düşünen, buna göre hizmet üreten sosyal devlet ve yerel yönetim anlayışını ülkemizde hâkim kılmak için çalışmaya devam edeceğiz.

Türkiye’de sosyal demokrat yerel yönetim anlayışını kalıcı hâle getirmek, sosyal devleti savunan bir iktidarla mümkün olacaktır. Sadece bir kesimin değil, toplumun genelinin çıkarlarını düşünen, buna göre hizmet üreten sosyal devlet ve yerel yönetim anlayışını ülkemizde hâkim kılmak için çalışmaya devam edeceğiz.
Sosyal demokrasi, toplumun her kesiminin faydalanabileceği kamu hizmetlerine öncelik veren, eşit yurttaşlık temelinde adil yönetimin mümkün olduğunu savunan bir siyasi anlayıştır. Hangi gelir grubundan, inançtan, cinsiyetten, yaş grubundan ve etnik kökenden olursa olsun, tüm vatandaşların rahat ulaşabileceği ve yaşam kalitesini artıracağı hizmetlerin üretilmesidir. Sosyal devlet de bu anlayışa göre politika üretilen kamu mekanizmasını ifade eder. Zenginlerin servetine servet kattığı ama halkın büyük bölümünün yokluk çektiği bir ülkenin sosyal devlet olduğu söylenemez.
Sosyal devlet, hizmetlerin etkin sunumunu sağlamak için ikili bir hizmet yapısına ihtiyaç duyar. Bu yapı, merkezî yönetim ve yerel yönetimlerdir. Yerel yönetimler, toplumun temel ihtiyaçlarını karşılayan, vatandaşlara en yakın olan demokratik hizmet kurumlarıdır ve kamu tüzel kişilikleridir. Sosyal demokrat bir yerel yönetimin önceliği, hizmetleri toplumun tamamına yaymak, ucuz, etkin ve sürdürülebilir hizmetleri vatandaşlara sunmaktır, hizmete daha fazla ihtiyaç duyan kesimlere öncelik vermektir.
Ülkemizde ilk sosyal demokrat belediyecilik uygulamaları 1970’li yıllarda CHP’li belediye başkanları tarafından hayata geçirildi. Örneğin, halk ekmek fabrikaları, süt fabrikaları, mahalle dayanışma merkezleri, kooperatifler gibi birçok uygulama bu dönemde hizmete sunuldu. Ancak bu süreç 1980 darbesiyle kesintiye uğradı.
Sosyal demokrat yerel yönetim anlayışının ülkemizde hâkim olması için sosyal devlet ilkesini benimseyen bir merkezî yönetime ihtiyaç var. Ancak 20 yıldır iktidarda olan siyasi anlayış hem sosyal devlet ilkesine hem de sosyal demokrat yerel yönetim anlayışına zarar verdi. Merkezî yönetim, yerel yönetimlere idari vesayet yetkisi uyguladı, farklı siyasi partilerden belediyeler üzerinde baskı kurdu ve yerel yönetim mevzuatını iktidarın çıkarları için değiştirdi.
Türkiye’de yeni bir merkez-yerel dengesi kurmaya ihtiyacımız olduğunu belirtmek gerekiyor. Merkezî yönetimin kapasitesiyle yerel yönetimlerin vatandaşlara doğrudan ulaşabilme kapasitesini birleştirmeliyiz. Hizmetleri vatandaşlara ucuz, hızlı ve etkin şekilde ulaştırmalıyız. Bunu sağlamak için çalışmalara devam ediyoruz. Güçlü, demokratik, şeffaf ve sürdürülebilir yerel yönetimler için “Yerel Yönetimler Reformu” üzerinde çalışıyoruz.


Önerilen Haberler