YÜKLENİYOR
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında verilen mahkeme kararı, siyasi tarihimize bir kara leke, bir utanç vesikası olarak geçecektir. İstanbul seçimlerinin iptal edilmesinin arkasında hangi hastalıklı irade varsa, bu kararın arkasında da aynı hastalıklı irade vardır. O günkü irade kaybetmiştir, bugünkü irade de kaybetmeye mahkûmdur.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında verilen mahkeme kararı, siyasi tarihimize bir kara leke, bir utanç vesikası olarak geçecektir. İstanbul seçimlerinin iptal edilmesinin arkasında hangi hastalıklı irade varsa, bu kararın arkasında da aynı hastalıklı irade vardır. O günkü irade kaybetmiştir, bugünkü irade de kaybetmeye mahkûmdur.
Yıl 1998…
Hakkında hapis cezası ve siyasi yasak kararı verilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, Saraçhane’de yaptığı konuşmada şunları söyler:
“Görüyoruz ki, yargı bağımsız değil. Siyasi rakiplerimiz seçim sandıklarında karşımızda duramayacaklarını iyiden iyiye anlamış olmalılar ki, böyle bir yola başvurdular. Bu yol, yanlış bir yoldur. Adalet, gün gelecek yargıyı siyasallaştıranlara da lazım olacaktır.”
Allah kimseyi, kendi yaşadığını, 24 yıl sonra kendisine muhalif olanlara yaşatacak bir gafletin içine düşürmesin. Allah kimseyi, o gün “Yargı bağımsız değil,” deyip, bugün daha haksız, daha hukuksuz bir kararı, “Mahkemeler bağımsızdır,” diyerek savunacak bir duruma düşürmesin.
Bu hukuksuz karar verildiğinde mahkeme salonundaydık. Kararı verenler, utançtan yüzümüze bakamadı. Ancak kararın arkasında olanların utanç duymadığını gayet iyi biliyoruz.
Mahkemenin hâkimi, daha önceki duruşmada şöyle demişti:
“Bu sözlerin kime söylendiği belli, Süleyman Soylu’ya söylenmedi diyen varsa, buraya gelsin.”
Bunu ifadeleri kullanan bir hâkim, Ekrem İmamoğlu’na, Yüksek Seçim Kurulu üyelerine hakaretten ceza verdi. Hâl böyleyken, kimse bize bu kararda adalet olduğunu söyleyemez. Ne yazık ki, o kişiler, cübbelerini haksızlığa kılıf yapmıştır. O gün mahkeme salonunda, senaryosu sarayda yazılan bir tiyatro sergilenmiştir. İktidar, adalet dağıtması gereken mahkemeleri utanç salonlarına dönüştürmüştür.
Yerel seçimleri kaybeden siyasi iktidar, belediye başkanlarımızın önünü kesmek için her türlü hukuksuzluğa başvurmaktan çekinmiyor. Belediye başkanlarımız başarılı oldukça, toplum tarafından benimsendikçe paniğe kapılıyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar, belediyelerimizin hizmetlerine engel olamayacaklar.