"Benim iki büyük eserim var; biri Türkiye Cumhuriyet'i diğeri Cumhuriyet Halk Partisi."

Karataş: “Çocuklara ve gençlere sahip çıkmak, türkiye’nin geleceğine sahip çıkmaktır”

  • 26 Aralık 2022
Çocuk İstismarını ve İhmalini Önleme Derneği Başkanı Prof. Dr. Kasım Karataş Belediye Gazetesi’nin sorularını yanıtladı.

Türkiye’deki ekonomik kriz yoksulluğu derinleştiriyor, çocukların sağlıklı, besleyici, uygun fiyatlı ve sürekli temin edilebilen yiyeceklere erişimini engelliyor. Beslenme konusunda kamusal desteğin sürekli hâle getirilmesi, “okul yemeği” programlarının uygulanması için neler yapılmalı?  

KASIM KARATAŞ:
Kamusal destek olmadan ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik koşullarda çocukların ve gençlerin sağlıklı, besleyici, uygun fiyatlı ve sürekli temin edilebilen yiyeceklere erişimi mümkün değildir. Eşitlik ilkesi doğrultusunda, merkezî ve yerel kamu kurumlarının işbirliğiyle okullarda her çocuğa ve üniversite öğrencilerine besleyici, güvenli ve dengeli okul beslenme programları ücretsiz sunulmalıdır. Bu amaçla Millî Eğitim Bakanlığı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, yerel yönetimler ve diğer ilgililer, okullarda ve üniversitelerde ücretsiz yemek/ücretsiz öğün hizmeti sunmalıdır. Bunun için uluslararası sözleşmeler ve Anayasa’nın sosyal devlet ilkesi gereğince yasal altyapı oluşturulmalı, bütçeden yeterli kaynak ayrılmalı, zaman yitirmeden program uygulanmaya başlamalıdır.

Bireysel sağlık, insan hakları ve toplumsal eşitlik ilkeleri doğrultusunda çocuklar ve üniversite öğrencileri için yürütülecek beslenme desteği çalışmalarının kapsamı nasıl olmalı?

KASIM KARATAŞ:
Bireysel sağlık, insan hakları ve toplumsal eşitlik ilkeleri doğrultusunda çocuklar ve üniversite öğrencileri için yürütülecek beslenme desteği çalışmalarının kapsamı ayrım gözetmeksizin tüm çocuklara ve gençlere yönelik olmalıdır. Çalışmalar, zorunlu eğitim çağındaki tüm çocukları, üniversiteli gençleri, gençlerin özel koşullarda istihdam edildiği sanayi bölgelerini, mevsimlik işlerde aileleriyle birlikte çalışan çocukları da kapsamalıdır. Ekonomik gücü olan/olmayan ayrımına gidilmesi, değerlendirme sürecinde yeni mağduriyetlerin yaşanmasına sebep olacaktır. Tüm çocuklar ve gençler bu hizmetten yararlanmalıdır.

BM’nin Dünya Yoksulluk Haritası’na göre Türkiye’de beş yaş altı yaklaşık bir milyon çocuğun akut yetersiz beslenme yaşıyor. Çocuk yoksulluğunu ortadan kaldıracak, çocuk haklarını koruyacak bütüncül ve sürdürülebilir sosyal politikalar hangi kriterler göz önünde tutularak yapılandırılmalı?

KASIM KARATAŞ:
Çocuk yoksulluğunu ortadan kaldıracak, çocuk haklarını koruyacak bütüncül ve sürdürülebilir sosyal politikaların temeli, yetişkinlerin işsizliğini önlemektir. Çalışmak bir haktır. TÜİK rakamlarına göre, Türkiye’de erkekler arasında işgücüne katılım oranı %70.3 iken bu oran kadınlarda %32.8’dir. Bu oranlar, özellikle kadınların işgücüne katılımının oldukça düşük olduğunu göstermektedir. Ülkemizde işsizlik oranı erkeklerde %10.2 iken kadınlarda %13.7’dir. Genç (15-24 yaş) işsizliği oranı % 20’ye yakındır. Geniş tanımlı işsizlik oranlarının daha yüksek olduğu bilinmektedir. Yoksulluğun en önemli nedenlerinden biri, yapısal ve yaygın hâle gelen işsizlikse, diğer nedeni de çalışanların çok düşük ücretlerle çalıştırılmasıdır (çalışan yoksulluğu). Bir ülkede yetişkinler arasında işsizlik yaygınsa, yetişkinler çalışsa bile yeterli gelir elde edemiyorsa bu, derin yoksulluğa neden olur. Yoksulluk, çocuklar başta olmak üzere engelliler, yaşlılar, kadınlar, göçmenler gibi toplumun en kırılgan kesimlerini etkiler. Bir de yüksek enflasyon ve pandemi benzeri olağanüstü koşullar söz konusu olunca eşitsizlikler daha da derinleşir, gelir dağılımı daha da bozulur. Çözümün temelinde sürdürülebilir büyüme, yaygın istihdam, çalışanların gelirden aldığı payın yükseltilmesi gibi dolaylı politikalar olmalıdır. Her şeye rağmen yoksulluktan ve işsizlikten az da olsa etkilenen kesimlere verilecek sosyal yardımların ve hizmetlerin etkili olabilmesi için merkezî ve yerel kamu kurumlarının odağında olacağı etkili programlar geliştirilmeli, mevcut yasal düzenlemeler ve finansman kaynakları bütüncül bir anlayışla gözden geçirilmeli, bu hizmetleri insan haklarına uygun bir şekilde yürütecek profesyonel işgücü (sosyal hizmet uzmanları, psikologlar vb.) istihdam edilmelidir.

Geçtiğimiz günlerde 46 sivil toplum kuruluşu “Çocukların Beslenme Hakkı” başlıklı bir açıklama yayımladı. Okullarda ve üniversitelerde ücretsiz yemek/ücretsiz öğün hizmeti sunmak amacıyla uluslararası sözleşmeler kapsamında Türkiye’de yasal altyapı nasıl oluşturulmalı?

KASIM KARATAŞ
: Sizin de belirttiğiniz gibi, Çocuk İstismarını ve İhmalini Önleme Derneği olarak bizim de hazırlayıcıları ve imzacıları arasında olduğumuz “Çocukların Beslenme Hakkı” başlıklı açıklama, okullarda ve üniversitelerde ücretsiz yemek/ücretsiz öğün hizmeti sunmak amacıyla uluslararası sözleşmeler kapsamında Türkiye’nin sorumluluklarına dikkat çekmektedir. Yeterli, dengeli ve sağlıklı beslenme, temel bir insan/çocuk hakkıdır. BM Çocuk Hakları Bildirgesi’nin dördüncü ilkesinde, çocuklara yeterli beslenme sağlanması gerektiği ifade edilmektedir. BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin 24. maddesinde, çocukların beslenme hakkına ve yetersiz beslenmeye karşı mücadeleye vurgu yapılmaktadır. Bununla birlikte sözleşmenin 27. maddesinde, “Her çocuğun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişmesini sağlayacak yeterli bir hayat seviyesine hakkı olduğunu kabul ederler,” ve “Ulusal durumlarına göre ve olanakları ölçüsünde, ana-babaya ve çocuğun bakımını üstlenen diğer kişilere, çocuğun bu hakkının uygulanmasında yardımcı olmak amacıyla gerekli önlemleri alır ve gereksinim olduğu takdirde özellikle beslenme, giyim ve barınma konularında maddi yardım ve destek programları uygularlar,” hükmüyle, sözleşmeye taraf devletlere doğrudan görev yüklenmektedir. Türkiye, bu sözleşmenin tarafıdır ve Anayasa’nın 90. maddesine göre bu sözleşme iç hukukun bir parçasıdır. Anayasa’da ifadesini bulan ve güvence altına alınan sosyal devlet ilkesini, temel hak ve özgürlükleri, sosyal ve ekonomik hakları ve ödevleri anımsatmak gerekecektir. Görüldüğü üzere çocukların bu hakkı, ulusal/uluslararası düzenlemelerle koruma altına alınmıştır. Bu kapsamda yeni yasal düzenlemeye ihtiyaç yoktur, ancak istenirse bunu yapmak hiç de zor olmayacaktır.

Beslenme desteğine ilişkin çalışmaları ve uygulamaları yaygınlaştırmak için yerel yönetimler hangi inisiyatifleri üstlenmeli?

KASIM KARATAŞ
: İlgili mevzuata göre belediyeler, sorumlu oldukları bölgedeki sorunların çözümü için görevlendirilmiş, geniş yetkilere sahip olan (yetki genişliği ilkesi) örgütlerdir. Belediyeler, çocukların ve gençlerin beslenme hakkı için etkili ve etkin program yürütebilir. Hâlihazırda iyi örnekler (Çankaya Belediyesi gibi) vardır. Belediyeler, diğer kurum ve kuruluşlarla (MEB, sanayi siteleri, üniversiteler) işbirliği ve eşgüdüm içinde çalışmalar yürütebilir. Unutmayalım ki,  bugün yaşama, gelişme, korunma ve katılım haklarına saygı gösterdiğimiz çocuklar ve gençler, gelecek 60-70 yılda ülkenin kaderini belirleyecektir. Çocuklara ve gençlere sahip çıkmak, Türkiye’nin geleceğine sahip çıkmaktır.

Prof. Dr. KASIM KARATAŞ

Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmetler Yüksekokulu’nu ve Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Bir süre Gazi Üniversitesi İktisat Bölümü’nde lisans, ODTÜ Sosyoloji Bölümü’nde yüksek lisans eğitimine devam etti. Yüksek lisans ve doktora eğitimi dahil olmak üzere akademik derecelerini Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmet Anabilim Dalı’nda aldı. Hacettepe Üniversitesi Çocuk Sağlığı Enstitüsü Vakfı, Çocuk İşçilerin Sağlık Sorunları Araştırması’nda sosyal araştırmacı olarak işe başladı. 1985 yılında Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmetler Yüksekokulu’nda araştırma görevlisi oldu. Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümü lisans/lisansüstü programlarında, Ankara Üniversitesi ve Adnan Menderes Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümü’nde, Ankara Üniversitesi Çocuk Gelişimi ve Gazi Üniversitesi Özel Eğitim Bölümü’nde dersler verdi, vermeye de devam ediyor. 2018-2021 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölüm Başkanlığı görevini yürüttü. Hâlen Hacettepe Üniversitesi Farabi Kurum Koordinatörlüğü, Çocuk Hakları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü yapmaktadır. Çok sayıda bilimsel araştırmaya, makaleye, kitaba ve kitap bölümüne imza attı. Sosyal hizmette makro yaklaşımlar (toplumla çalışma, sosyal politika, sosyal hizmet yönetimi vb.), yoksulluk, işsizlik, engelliler, aile, çocuk ve gençlik refahı (çalışan çocuklar, sokak çocukları) sosyal hukuk (mevzuat) konularında çalışmalarını sürdürmektedir. Birçok sivil toplum kuruluşunda çalışmalar yürütmektedir.


Önerilen Haberler