"Benim iki büyük eserim var; biri Türkiye Cumhuriyet'i diğeri Cumhuriyet Halk Partisi."

Nurgün: “Döngüsel ekonominin en güçlü aktörleri yerel yönetimlerdir”

  • 5 Aralık 2022
Döngüsel Ekonomi Uzmanı Müge Nurgün Belediye Gazetesi’nin sorularını yanıtladı.

Döngüsel ekonomi modeli, doğal kaynak bağımlılığının ve çöp üretiminin azalması, yenilenebilir enerjinin ve sürdürülebilir ürünlerin daha fazla tercih edilmesi açısından toplumsal/ekonomik dönüşüme nasıl katkıda bulunuyor?

MÜGE NURGÜN: Dünya nüfusunun 8 milyarı bulması, iklim krizinin artarak devam etmesi ve beklenen tehlikeli sonuçları, yıllardır insanların ve diğer canlıların ömrünü kısaltan çevre kirliliği, tek yönlü endüstriyelleşme sürecinin doğal kaynakları hızla ve acımasızca kullandırtması, insanları ihtiyacı olandan fazlasını tüketmeye yönelten sistemler, denizleri ve karayı kaplayan atıklarla mücadele, yeni bir sistemi ve dönüşümü zorunlu kılmaktadır. Döngüsel ekonomi kavramı, bahsi geçen bu olumsuzluklara çözüm önerisi olarak kabul edilen, sürdürülebilir ekonomik gelişmeyi olumlu etkilerle destekleyebilecek yüksek potansiyelli bir yaklaşımdır. Öncelikle gezegenimizin ve canlı yaşamının onarılmasını hedefleyen döngüsel ekonomi, üretim ve tüketim sistemlerini iyileştirebilecek önerilerde bulunmaktadır.

Döngüsel ekonominin ana prensipleri şunlardır: 

Doğal kaynak kullanımını en az seviyede tutmak, 

Bir ürünü, malzemeyi veya hizmeti, üretim, kullanım ve sonraki süreçlerde atık oluşturmasını engelleyecek şekilde tasarlamak, 

Ürün ve malzemelerin ekonomide kalmasını ve değer yaratmasını sağlayacak stratejiler geliştirip uygulamak, 

Doğal ekosistemleri onarmak ve iyileştirmek, 

Yenilenebilir enerji kullanımını temel almak, 

Çöp depolama sahalarına giden katı atık miktarını en aza indirgemek ve atık su dönüşümünü geliştirmek.

Döngüsel ekonomiye geçiş, doğal kaynakların geleceğini korumakla kalmayıp, üretim ve tüketim süreçlerinin ekosistemler üzerindeki olumsuz etkilerini ve karbon salımını azaltmayı da hedefler. Arzu edilen bu dönüşüm, sürdürülebilir yeni iş modellerinin, fosil kaynak bağımlılığını bitirebilecek yeni materyallerin, atığı önleyen ve ürünlerin uzun süreli kullanımını destekleyen tasarımların, verimli ve akıllı üretim sistemlerinin yaygınlaşmasını gerektirdiği için yaşamın birçok alanında ve her endüstride inovasyon ihtiyacı doğurur. Bir yandan adil ekonomik değer üretirken, diğer yandan gezegene zarar vermeyen veya verilen zararı telafi eden ve sosyal gereksinimleri ihmal etmeyen iş modelleri, ürünler ve servisler tasarlamak, özellikle girişimci ekosistemi için kaçınılmaz bir fırsattır.

Gelişmiş bir döngüsel ekonominin potansiyel sosyal faydaları arasında ürün ve hizmet maliyetlerinin azalması sayesinde kişisel gelirin artması, yerel ekonomilerin gelişmesi, inovasyon gereksinimine bağlı olarak artacak yeni iş olanakları, daha temiz bir çevrenin insan ve canlı yaşamına sağlayacağı olumlu etkileri sayabiliriz.

Sürdürülebilir kalkınmayı ve döngüsel ekonomiyi neden birlikte düşünmeliyiz?

MÜGE NURGÜN: BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları, ülkelere ve yerel yönetimlere rehber olabilecek şekilde, toplumsal adaletin sağlanması, hakların korunması, adil ekonomik refahın oluşması ve gezegenin zararlardan korunması doğrultusunda birbirinden farklı amaçlardan ve alt hedeflerden oluşmaktadır. Dünyada sürdürülebilir gelişmeye katkıda bulunmak isteyen kurumlar da kendilerine uygun amaçları seçmektedir ve eylem planları yapmaktadır. BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın 17.’si paydaşların birlikte çalışmasını öğütler. 

“Doğal kaynağı çıkar, tek kullanımlık ve atılacak ürünler üret, kullan, çöpe at” sisteminin veya doğrusal ekonomi olarak adlandırılan sistemin dönüşümü için çözümler sunan döngüsel ekonomi yaklaşımı, BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın birçoğuna erişmemize yardımcı olabilecek kapasitesiyle dikkate alınmalıdır. Döngüsel ekonomi, bütünsel bir metot benimser. Yani birçok sürdürülebilir kalkınma amacına aynı anda hizmet edebilecek çözümler sunan bir araçtır. AB, Çin ve diğer birçok ülke tarafından benimsenen bu strateji, Amsterdam, Glasgow, Cape Town, Brüksel, Sao Paulo, Milano’da ve birçok kentte de uygulanmaktadır.

“SDG 12-Sorumlu Üretim ve Tüketim” başta olmak üzere BM tarafından 2015 yılında ilan edilen “SDG 6-Temiz Su ve Sanitasyon”, “SDG 8-İnsana Yakışır İş ve Ekonomik Büyüme”, “SDG 9-Sanayi, Yenilikçilik ve Altyapı”, “SDG 11-Sürdürülebilir Şehirler ve Topluluklar”, “SDG 13-İklim Eylemi”, “SDG 14- Sudaki Yaşam” ve “SDG 15-Karasal Yaşam” hedeflerine yönelik sistemsel pozitif etkiler, döngüsel ekonominin vaadi olarak sunulmaktadır. 

Döngüsel ekonominin geri dönüşüme ve atık yönetimine ilişkin ana hedefi nedir?

MÜGE NURGÜN: Döngüsel ekonominin hedefi, daha önce de belirttiğim gibi, yeni iş modelleri, üretim şekilleri, ürünler ve hizmetler hakkındaki tasarımlara yoğunlaşarak atık oluşumuna engel olmaktır. Bununla beraber, günümüzde dünya nüfusunun büyük çoğunluğunun yaşadığı kentlerde doğal kaynaklar, yapılar, arabalar ve enerji verimsiz kullanılmaktadır. Ayrıca ihtiyaçtan fazla tüketim ve dayanıksız, tamir edilemeyen ürünler, telafisi zor atık miktarına neden olmaktadır. Kentlerdeki atıkların geri dönüşümü her ne kadar farklı şekillerde teşvik edilse de, altyapı sistemleri genellikle yetersiz kalmaktadır ve geri dönüşüm sistemleri aşırı enerji tüketmektedir. Bu nedenle döngüsel ekonomi, detaylı atık yönetimi sistemleri önerir. Bunların içinde dünya çapında en fazla bilineni, Ellen Macarthur Vakfı’nın “kelebek sistemi”dir. Bu sisteme göre, kullanım ömrünü tamamlayan (biyolojik yapıda olmayan) ürünler öncelik sırasıyla paylaşılmalı, sonra tamir edilerek kullanım süresi uzatılmalı, daha sonra değişik amaçlarla ve kişilerce kullanılmalı, ürünün üreticisi tarafından eksikleri ve bozuklukları giderilmeli, parçaları üretime geri kazandırılmalıdır. Bu aşamalar sırayla denendikten sonra geriye kalan bir şey varsa, geri dönüşüme gönderilmelidir. Bitkisel atıklar için biyogaz enerjisi, gübre elde edilen anaerobik parçalanma sistemi veya biyokimyasal yakıt üretimi önerilir. Bu yaklaşımların ortak hedefi, ürünlerin uzun süre ve çeşitli kapalı döngülerle ekonomiye değer katmaya devam etmesini sağlamaktır, yeni kaynak kullanımını ve atık oluşumunu engellemektir. Döngüsel ekonomi yaklaşımının her türlü atığı bir fırsat olarak kabul etmesi, dünya çapında gördüğü ilgiyi açıklamak için yeterlidir.

Sağlıklı kentsel yaşam için çevresel, sosyal ve ekonomik bileşenler çerçevesinde atık yönetimi, geri dönüşüm ve enerji tasarrufu politikaları yapılandırılırken nelere dikkat edilmeli?

MÜGE NURGÜN: Sürdürülebilirlik ve döngüsellik çerçevesinde bence şu öğelere ağırlık verilmesi gerekir:

Paydaşların işbirliği: Önceki soruda sözünü ettiğim işbirliklerini öneren BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın 17.’sinin kent düzeyinde uygulanması, yerel yönetim, özel sektör, halk, üniversiteler ve ilgili SKD’lerin birlikte çalışmasını akla getiriyor. Sorunların tespit edilmesinde ve etkili çözüm önerilerinin geliştirilmesinde bilimin, teknolojinin, insan kaynaklarının, yerel yönetim birimlerinin ve toplumsal çeşitliliğin temsil edilmesi, yapıcı çözümler üretilmesini sağlar.

Sorunun karmaşıklığı: Çöp yönetimi, günümüz kentlerinde son derece karmaşık yönleri olan bir problem hâline gelmiştir. Özellikle karmaşık sosyal dinamikler, insan davranışının tahmin edilmesi zor boyutları, yerel özellikler, paydaşların çokluğu, kaynak bağımlılığı ve bu öğeler arasındaki etkileşim, çözüme kolayca ulaşmayı olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Bu tip sorunları çözmek için bütünsel ve sistemsel metotlarla en derindeki nedenleri anlamak, bunları önemine göre sıralamak ve bir eylem planı hazırlamak gerekmektedir.

Veri toplamak, kullanmak ve dijital teknolojiler: Kentlerin döngüselliğini geliştirmek için en faydalı yöntemlerden biri, kent metabolizmasını yani kente giren ve çıkan materyallerin akış hacimlerini ve çeşitlerini ölçmek, böylece kentin enerji kullanımını ve atık üretimini anlamaktır. Akıllı atık kutuları, atık seviyelerini ölçen sensörler ve atık yönetimi yazılımları, dünyanın çeşitli kentlerinde başarıyla kullanılmaktadır.

Türkiye’deki kentsel alanlarda döngüsel ekonomi uygulamalarını yaygınlaştırmak amacıyla yerel yönetimler hangi inisiyatifleri üstlenmeli? 

MÜGE NURGÜN: Yerel yönetimler aslında döngüsel ekonominin yaratılmasında en güçlü katalizörler ve aktörlerdir. Türkiye için de durum farklı değildir. Yerel yönetimlerin yapabileceklerini şöyle sıralayabilirim:

Döngüsel bir kent vizyonu yaratmak, yaymak ve teşvik edici politikalar üretmek.

Döngüsel prensipleri kentte verilen hizmetlere entegre etmek.

Kent altyapısını döngüselliği destekleyecek şekilde düzenlemek (örneğin, elektrikli araç şarj istasyonlarını çoğaltmak, yüzey sularını dönüştürmek vb.).

Döngüsel ekonomi prensiplerini uygulayarak örnek oluşturmak (geri dönüştürülmüş malzemeler satın almak, belediyeler arasında araç, gereç ve malzeme paylaşımını yöneterek kullanılanların ömrünü uzatmak, yeni satın alımları önlemek).

Tüm paydaşların düzenli olarak bir araya gelmelerini ve döngüsel çözümler üzerinde çalışmalarını teşvik etmek.

Kent sakinlerine döngüsel ekonomi ve atık yönetimi konularında düzenli eğitimler vermek ve inisiyatiflere gönüllü katılımı sağlamak.

MÜGE NURGÜN KİMDİR?

Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nü bitirdi. Harvard Üniversitesi’nde Sürdürülebilirlik Lisansüstü Programı’nı tamamladı. Amerika’da çeşitli şirketlerde yazılım kalite güvence mühendisliği ve proje yöneticiliği yaptı. İşletmelerde ve yüksek öğrenim kurumlarında sürdürülebilirlik analizi çalışmaları gerçekleştirdi. Son üç yıldır döngüsel iş modelleri, kentlerde ve tekstil endüstrisinde döngüsel ekonomi farkındalığı üzerinde çalışıyor, eğitimler veriyor.


Önerilen Haberler