"Benim iki büyük eserim var; biri Türkiye Cumhuriyet'i diğeri Cumhuriyet Halk Partisi."

Bayhan: “Yerel yönetimler, hak temelli sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği yapmalı”

  • 21 Şubat 2022
Mekânda Adalet Derneği Kentsel Politikalar Programı Sorumlusu Bahar Bayhan Belediye Gazetesi’nin sorularını yanıtladı.

Yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşları arasındaki işbirliği, yerel demokrasi açısından oldukça önemli. Bu bağlamda yerel yönetimlerle sivil toplum kuruluşları arasındaki ilişkiyi ve işbirliği alanlarını güçlendirmek için sizce neler yapılmalı?
BAHAR BAYHAN:
Hak temelli sivil toplum kuruluşları, savunuculuk ve politika geliştirme gibi çeşitli alanlarda uzmanlaşsa da, çalışmalarıyla etki alanı oluşturmayı amaçlıyor. Yerelde etki oluşturabilmek için yerel politikaları dönüştürmek, adil uygulamaların hayata geçmesini teşvik etmek için belediyelerle güçlü bir iletişim kurulması gerekiyor. Son yıllarda belediyelerin sivil toplum kuruluşlarıyla ortak çalışma deneyimlerine şahit oluyoruz. Bu girişimler, katılımcılık ve şeffaflık gibi demokrasinin temel ilkelerini benimseyen politik bir vizyon barındırmasının yanı sıra bir ihtiyaç olarak görülmeli. Yani belediyeler, her şeyi yapmaya muktedir ve her şeyi bilen bir kurum gibi değerlendirilmemeli. “İcraat” odaklı yönetim modeli yerini toplumsal talepler odağında çalışmaya bırakıyor.
Bu nedenle sivil toplum kuruluşlarıyla yerel yönetimler arasındaki işbirliğinin güçlenmesi gerekiyor. Sahanın bilgisini almak, sorunları analiz etmek ve talep toplamak için belediyelerin sivil toplum kuruluşlarının deneyimlerinden faydalanması gerekiyor. Bu sayede aktif yurttaşlığın önü açılacak. Sivil toplum kuruluşlarıyla yapılan işbirliği aynı zamanda belediyelerin çalışmalarının sorgulanabilmesini, kurumun hesap verebilir olmasını sağlayacak.
İşbirliklerini güçlendirmek için öncelikle belediyelerin alandaki hak temelli sivil toplum kuruluşlarını tanıması gerekiyor. Belediyeler, yüksek makamlarındaki çalışanları da dahil olmak üzere, bünyesindeki bütün birimlere hak temelli bakış açısının ne demek olduğunu anlatmalı, böylece ortak bir dil oluşturulabilmeli. Sivil toplum kuruluşlarıyla fikir bazında tek seferlik çalışmalar değil, geri dönüşleri toplayan, çalışmaların devamına dair karşılıklı bilgi paylaşımını sürekli kılan bir çalışma modeli benimsenmeli. Ayrıca kurumsal hafıza oluşturabilmek, bir sonraki dönemde yönetime gelecek birimlerle aynı süreçlerin tekrarlanmaması ve zaman kaybedilmemesi için oldukça önemli.

Mekânda Adalet Derneği, kentte ve kırsalda daha adil, ekolojik ve demokratik süreçlerin/pratiklerin geliştirilmesine dair disiplinlerarası çalışmalar yapıyor. Dernek, yerel sivil toplum kuruluşlarının kurumsal kapasitesini geliştirmek amacıyla başlatılan ve AB tarafından desteklenen “Birlikte” programına dahil oldu. Programın kapsamından ve amacından bahseder misiniz?
BAHAR BAYHAN:
“Birlikte”, sivil toplum kuruluşlarının kurumsal kapasitesini güçlendirmeye yönelik hibe ve eğitim programıydı. Program kapsamında proje üretim ve katılım süreçleri, savunuculuk kampanyaları gibi konularda çeşitli eğitimler verildi.

Yerel demokrasinin kazanımları açısından katılımcı, şeffaf, kapsayıcı, toplumsal faydaya ve yerelden kalkınmaya odaklanan sosyal politikaların hayata geçirilmesi için yerel yönetimlerle sivil toplum kuruluşlarının ortak çalışmalarında nelere dikkat edilmeli? Bu süreçte yerel yönetimler sizce hangi inisiyatifleri almalı?
BAHAR BAYHAN:
Yerel yönetimlerin hak temelli sivil toplum kuruluşlarıyla çalışması önemli ve gerekli. Her ne kadar çalışmaların ilerleme sürecinde istikrar önemli olsa da, yerel yönetimler mümkün olduğu kadar farklı alanlarda faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarının deneyimlerine kapı açmalı. Farklı görüşleri ve sivil toplum kuruluşlarını bir araya getirmeyi amaçlayan çalıştaylar bunun ilk adımıydı. Bu deneyim aktarımının somut projelere evrilebilmesi önemlidir. Bu projeler, sivil toplum kuruluşlarının sahadan bildirdiği sorunların çözümüne dair olabileceği gibi, belediyelerin kurum içi bilgi birikimini güçlendirmeye, birimlerin ortak bir yaklaşıma kavuşmasına yönelik eğitim programları da olabilir. İşbirliklerini yalnızca belediyelerin sivil toplum kuruluşlarından faydalanacağı bir zemin gibi düşünmemeliyiz. Süreçlerin sivil toplum kuruluşlarının kapasitesinin gelişmesine de katkıda bulunacağını ve aktif yurttaşlığı teşvik edeceğini unutmamalıyız.
Birlikte çalışma ortamını oluşturabilmek için karşılıklı sarsılmaz ilkeleri ortaya koymak ve güveni tesis etmek gerekiyor. Üzerine emek harcanan işlerin tozlu raflara kaldırılmaması için kurum içinde yönetsel düzenlemeler yapılabilir. Aynı zamanda çalışmaların sürdürülebilirliğini sağlamak ve yaygınlaştırmak, yerelde etki oluşturabilmek ve takip edilebilir kılmak açısından önemlidir. Diğer yandan, belediyeler arasındaki deneyim paylaşımı, sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği kültürünün yaygınlaştırılması açısından da mühimdir.

Yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşları birbirlerinin deneyiminden, bilgisinden ve kapasitesinden sizce yeteri kadar yararlanıyor mu? İşbirliği süreçlerinde yaşanan sorunların çözümü için önerileriniz nelerdir?
BAHAR BAYHAN:
Belediyeler, bugüne kadar pek alışkın olmadığımız süreçleri deneyimliyor. Sivil toplum kuruluşlarıyla iletişim kurma sürecinde bir çaba söz konusu. Ancak katedilmesi gereken uzun bir yol var. Belediyelerle çalışmanın temel zorluklarından biri, iç işleyişte her an oluşabilecek yapısal değişiklikler veya pozisyon değişiklikleridir. Belediyelerin önceliklerinin bir anda değişmesi sebebiyle sivil toplum kuruluşlarıyla geliştirilen çalışmalar sekteye uğrayabiliyor. Çalışmayı yeni duruma adapte etmeye çalışmak yerine işbirliğini sonlandırmak tercih edilebiliyor. Bu, motivasyon kırıcı olmasının yanı sıra çalışmaların pamuk ipliğine bağlı olduğunu göstermesi açısından da ümit kırıcıdır. Bu nedenle kurumsal hafıza önemlidir. İşbirlikleri, belediyedeki kişilerin inisiyatifine odaklı olmamalı, çalışmaların belediyelerdeki yapısal değişikliklerden daha az etkilenmesi için gerekli kurumsal düzenlemeler yapılmalıdır.
Belediyelerde “icraat” refleksiyle ortaya çıkan iş yapma baskısı da çalışma süreçlerini olumsuz etkileyebiliyor. Önemli olan proje sayısını artırmak değil, bu projeler vesilesiyle temel bakış açısını hem kuruma kazandırmak hem toplumsal alanda yaygınlaştırmak olmalıdır. Hız baskısı, bugün özellikle muhalefet partilerinin kazandığı belediyelerle devlet kurumları ve iktidar partilerinin kazandığı belediyeler arasındaki çatışmanın sonucunda ortaya çıkıyor. Dolayısıyla sindirilmeden, neyin, neden yapıldığı anlaşılmadan tamamlanan işler, kurumsal hafızada da yer tutmuyor.

Bahar Bayhan Kimdir?
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü’nü bitirdi. Aynı üniversitenin Sosyoloji Bölümü’nde yüksek lisans eğitimini tamamladı. Arkitera.com’da editör olarak çalıştı. Mekânda Adalet Derneği’nde Kentsel Politikalar Programı Sorumlusu’dur. beyond.istanbul yayınlarının editörlüğünü yapmaktadır.










Önerilen Haberler