"Benim iki büyük eserim var; biri Türkiye Cumhuriyet'i diğeri Cumhuriyet Halk Partisi."

Kadın Hakları ve Gerçek Demokrasi

Seyit Torun

CHP CHP Parti Meclisi Üyesi | Ordu Milletvekili

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ebedi önderimiz Mustafa Kemal Atatürk, ülkemizi çağdaş medeniyetler seviyesine ulaştırmak için yaptığı birçok yeniliğin yanı sıra kadın hakları konusunda da açık bir devrime imza atmıştır.


Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ebedi önderimiz Mustafa Kemal Atatürk, ülkemizi çağdaş medeniyetler seviyesine ulaştırmak için yaptığı birçok yeniliğin yanı sıra kadın hakları konusunda da açık bir devrime imza atmıştır. Cumhuriyetin ilanının ardından, 1924 tarihli Tevhid-i Tedrisat Kanunu’yla birlikte kadınlar eğitimde eşit statü elde etmiştir. 1926 tarihli Medeni Kanun kapsamında kadına boşanma hakkı, velayet ve gelirler üzerinde tasarruf hakkı tanınmıştır. Ayrıca çeşitli yasal düzenlemelerle kadının iş hayatına katılmasının önündeki engeller kaldırılmıştır.

1930’da kadınların yerel yönetim organlarına seçilmesine imkân tanınmıştır. 5 Aralık 1934’te kadınların milletvekili seçme ve seçilme hakları anayasal açıdan güvence altına alınmıştır. Atatürk’ün kadın hakları konusunda yaptığı bu devrimlerin Fransa, Yunanistan, İsviçre gibi birçok Avrupa ülkesinden daha önce gerçekleşmesi de üzerinde durulması gereken bir konudur. Atatürk’ün kadın haklarına verdiği önemi şu sözlerinden anlamak mümkündür:

“Bir millet, erkek ve kadın denen iki tür insandan oluşur. Kabil midir ki bir kitlenin bir parçasını geliştirelim, diğerini müsamaha edelim de kitlenin bütünü ilerletilebilmiş olsun? Mümkün müdür ki bir camianın yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça diğer kısmı semalara yükselebilsin?”

Peki cumhuriyetin ilk yıllarında kadın hakları konusunda atılan bu adımları nihai hedeflerine ulaştırabildik mi? Herkesin bu soruyu kendisine sorması gerekiyor. 2022’nin Türkiye’sinde her yıl yüzlerce kadın, erkek şiddetine maruz kalarak hayattan koparılıyorsa, siyasette ve iş yaşamında kadın-erkek eşitliği tam olarak sağlanamamışsa, 100 yıl önce hedeflenen noktaya ulaşamadık demektir.

Cumhuriyet Halk Partisi olarak Atatürk’ün fikirleri doğrultusunda kadına yönelik şiddeti durdurmak, kadının siyasetteki, iş hayatındaki ve toplumdaki yerini hak edilen noktaya taşımak için mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz. Bu kapsamda Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun iktidarımızda uygulanmak üzere açıkladığı düzenlemeleri anımsatmak isterim:

“İstanbul Sözleşmesi bir haftada yürürlüğe konulacak. Kadına şiddet davaları için özel yetkili mahkemeler ve Yargıtay’da bir ceza dairesi kurulacak. Kadınlara şiddet uygulayanlara indirimsiz hukuki yaptırımlar uygulanacak. İşte veya evde, kadına uygulanan psikolojik ve ekonomik şiddet de fiziki şiddetle aynı kapsamda suç sayılacak. Ev kadınlarına sosyal güvence verilecek. Aile Destekleri Sigortası hayata geçirilecek. Kadın istihdamını artırmaya yönelik adımlar atılacak. Kamuda yönetim kademelerinde en az %35 kadın kotası uygulanacak. Eşinden boşanan kadınlar için Yeni Başlangıçlar Fonu kurulacak.  Kadınlara sağlık, bakım ve hijyen konusunda devlet güvencesi verilecek.”

Kadına şiddetin önüne geçemeyen, İstanbul Sözleşmesi’nden tek imzayla çıkan siyasi iktidarın anlayışına karşı Genel Başkanımız tarafından açıklanan bu düzenlemeler, iktidarımızın ilk altı ayında amasız ve fakatsız hayata geçirilecek.


Önerilen Haberler