"Benim iki büyük eserim var; biri Türkiye Cumhuriyet'i diğeri Cumhuriyet Halk Partisi."

Yücel: “Siyaset alanı gençlere açılmalı”

  • 21 Mart 2022
Galatasaray Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hakan Yücel ve Bağımsız Araştırmacı Umur Yedikardeş Belediye Gazetesi’nin sorularını cevapladı.

“Kampüsten Öğrenci Toplulukları: Üniversite, Siyaset ve Değerler” başlıklı bir araştırma yaptınız. Araştırma, farklı alanlardaki ve farklı yapıdaki kampüs örgütlenmeleri içindeki gençlerle yapılan odak grup görüşmelerine dayanıyor. Araştırmanızın amacından, kapsamından ve sonuçlarından bahseder misiniz?
UMUR YEDİKARDEŞ:
2021 yılında gerçekleştirilen araştırma, farklı alanlardaki ve farklı yapıdaki kampüs örgütlenmelerinde yer alan gençlerle yapılan görüşmelere dayanıyor. Araştırmanın hedefi, üniversite gençliğinin nasıl bir üniversite ve kampüs istediğini, siyaset alanıyla gençlik ilişkisini nasıl yorumlandığını ve nasıl bir Türkiye’de yaşamayı hayal ettiğini gençlere sorarak gençliğin sorunlarını ve taleplerini görünür kılmaktı. Çalışmada 16 odak grup tartışması yapıldı, 75 üniversiteli gence ulaşıldı.

Araştırmamızın sonuçlarını araştırmamıza ilham veren “Boğaziçi Direnişi” ekseninde ele alırsak, gençler, iktidarın üniversite politikasına ve atanmış rektörlere karşı özerk, özgür ve demokratik üniversite talep ediyor. Kampüsü bir nevi evleri olarak gören gençler, kampüslerdeki baskı ortamına karşı çıkıyor ve özgür olabilecekleri bir kampüs istiyor. Gençlere göre özgür ve müşterek kampüslerin önündeki en önemli engel, rektörlüğün iktidar aracılığıyla oluşturmaya çalıştığı baskıcı politika.

Çalışmada gençlerin kurumsal siyasetle ilişkisini de tartıştık. Gençler, kurumsal siyaseti yaşlı, erkek ve hiyerarşik buluyor. Yaşadıkları problemler için özellikle muhalefetin çözüm üretemediğini belirttiler. Kurumsal siyaset, gençlerle iletişim kuramıyor, gençliği tanımıyor, gençliğin artan taleplerine yeterince cevap veremiyor, gençleri özne olarak görmediği ve gençlerin sesini duyuramadığı gibi, gençleri karar alma süreçlerine de dahil etmiyor. Muhalefet partileri dahil olmak üzere kurumsal siyasetle gençler arasındaki uçurum giderek açılıyor. (Raporun tamamı ve özeti, genclikzanaati.net adresinden indirilebilir.)

Üniversite gençliği nasıl bir üniversite istiyor? Türkiye siyaseti gençlerin bu doğrultudaki beklentilerini ve ihtiyaçlarını karşılamada ne kadar yeterli?
HAKAN YÜCEL:
Umur’un da proje sonuçlarından söz ederken belirttiği gibi gençler, özgür kampüsler istiyor. Yaptığımız görüşmelerde en sık kullanılan sözler, “özgür/özgürlük” idi. Birçok konuda olduğu gibi üniversitelerin yönetimi konusunda da gençlerin gündemiyle toplumun kalanının gündemi son derece farklı. Örneğin gençler, üniversite rektörlerinin öğretim üyeleri tarafından seçilmesini, Cumhurbaşkanı tarafından atanmasını ve üniversite özerkliğine dönüşü istemiyor. Saha araştırmasında bu konuları çoktan aştıklarını gördük. Saha sonuçlarından hareketle raporumuzda da yazdığımız gibi gençler, katılımcı bir üniversite yönetimi talep ediyor. Sadece bir grup akademik personelin değil, öğrencilerin, idari personelin oy kullandığı bir rektör seçimi ve üniversite yönetiminin her aşamasında kararların katılımcı bir şekilde alınmasına yönelik değişiklikler talep ediyorlar.

“Kimin için üniversite?”, “Üniversite neye ve kime yarar?” gibi soruların yanıtı, demokratik ve çağdaş bir toplumun geleceği için çok önemli. Gençler, siyasetin tahakkümünde olmayan, herkesi kapsayan, hiyerarşik anlayıştan uzaklaşan bir üniversite, öğrencilere ve topluma açık, toplumsal faydayı ve buna yönelik bilimsel üretimi esas alan özgür kampüsler istiyor. Bu bağlamda derslerde otosansür yapma gereğinin, kadın ve LGBTİ+ karşıtı eylemlerin ve söylemlerin de son bulmasını istiyorlar.

Mevcut durumda kampüsler öğrencileri mekâna yabancılaştırıyor, öğrenciler kendilerini güvensiz hissediyor. En eski ve idealleştirilen kampüslerde dahi festivaller, şenlikler de dahil olmak üzere birçok öğrenci faaliyetinin engellenmesi, özellikle kadın öğrencilerin güvenlikleri için gerekli tedbirlerin etkin olarak alınmaması gibi temel sorunların çözülmesi gerekiyor.

Özetlersem, öğrencilerin talepleri arasında katılımcı anlayışla yönetilen üniversite, öğrencilere ve diğer üniversite bileşenlerine açık, özgür, üretken ve şenlikli kampüsler yer alıyor.

Merkezî yönetimin gençler üzerinde kurduğu baskının arttığını, gençlerin eşit birer yurttaş/özne olarak görülmediğini ve ayrımcı politikalar nedeniyle gençlerin sesinin duyulmadığını ifade ediyorsunuz. Gençlere odaklanacak sosyo-ekonomik politikalar hangi kriterleri göz önünde tutmalı?
HAKAN YÜCEL:
Türkiye’de siyaset, yaşlı ve erkek. Uygulamalarda ve söylemlerde gençleri ve kadınları âdeta düşman gören örneklere rastlıyoruz. Öncelikle bu soruna odaklanmak, siyaseti genelde topluma, özelde gençlere açmak gerekiyor. Siyaset alanı ve karar verme mekanizmaları mutlaka gençlere açılmalı. Toplumun ortalama yaşı 30 civarındayken, meclisteki milletvekillerinin yaş ortalamasının 50’yi aştığı bir dönemdeyiz. Benzer sorunlar başka karar verici kurumlarda da var. Gençlerin kurumsal siyasetle daha sıkı ilişkisi ancak gençler muhatap alınarak ve karar mekanizmalarına dahil edilerek sağlanabilir. Gençlik örgütlenmeleri de mutlaka muhatap alınmalıdır.

Gençler ciddiye alınmalı, oyuna dahil edilmeli. Oysaki mevcut durumda bunun aksini yaşıyoruz. Tüm kurumsal siyaseti ve karar mekanizmalarını kapsayarak gençlerin yeterince ciddiye alınmadığını, gençlere karşı ayrımcılığın yaygınlaştığını, hatta gençlerin bir çeşit potansiyel tehdit olarak algılandığını iddia etmek kanımca abartılı olmayacaktır. Bunun dışında farklı siyasi grupların ve partilerin gençleri birey olarak görmeyip, onları biçimlendirme ve gençlik mitleri etrafında homojen gençlik yaratma çabasından vazgeçmesi gerekiyor. Bu, özellikle 21. yüzyılda gerçekleştirilebilecek bir proje olmadığı gibi, gençlerle eski kuşaklar ve kurumlar arasındaki gerilimi artırma riski taşıyor. Gençler oy deposu olarak değil, siyasi özne olarak görülmeli. Bu, sosyal medyada genç diline özenerek değil, gençlerin sorunlarını gençlerden öğrenerek ve beraber çözüm yolları arayarak sağlanabilir. Özetle, siyaset alanı dönüştürülmeli ve gençlere açılmalı. Ekonomide ise, genç işsizliğini azaltmayı hedef alan istihdam ve istihdama yönelik eğitim politikalarına ihtiyaç var.

Türkiye gençliği işsizlik, yoksulluk, geleceksizlik, güvencesizlik, çaresizlik çemberinde sıkışmış durumda. Bu sıkıntıların giderilmesi, demokratik, kapsayıcı, katılımcı ve adil gençlik politikalarının hayata geçirilmesi için sizce neler yapılmalı? Gençler ne talep ediyor? 
UMUR YEDİKARDEŞ: Gençler, Türkiye’nin yaşadığı ekonomik sorunlardan ve demokrasi sorunlarından etkilenen en önemli toplumsal grup olarak karşımıza çıkıyor. Bu sorunların çözümü için gençler sadece talep eden konumunda olmak istemiyor, aynı zamanda çözüm sürecinde özne olarak yer almak istiyorlar. Her şeyden önce gençlik politikalarına ya da herhangi bir politika oluştururken karar alma süreçlerine gençlerin dahil edilmesi, politika belirlenen alanla ilgili derinlemesine araştırmalar yapılması ve gençlerin isteklerinin öğrenilmesi gerekiyor. Bu sayede gençlerin talepleri ortaya çıkacaktır. Politika metni ve stratejisi oluştururken hem mekânsal hem sınıfsal hem de kimliksel olarak gençlerin çeşitlenen talepleri göz önünde bulundurulmalı.


HAKAN YÜCEL: Genç işsizliği, evrensel bir sorun, ancak gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında Türkiye çok daha vahim bir noktada. Popülizm yerine rasyonel politikaların geliştirilmesi, hamasetle gençleri etkilemeye çalışmak yerine gençleri de sürece katan istihdam-eğitim politikalarının geliştirilmesi gerekiyor. Ancak bu sayede gençlere umut verilebilir ve donanımlı gençlerin yurtdışına çıkma arzusu azaltılabilir. Türkiye’deki yeni genç işsizliği, eğitimli-donanımlı genç işsizliği olarak öne çıkıyor. Gençler ya işsizlik ya da düşük gelir sarmalı içinde geleceğe yönelik umutlarının da azaldığı bir dönemde ülkeyi terk etmeyi düşünüyor. Bu durum, ülkenin geleceği açısından risk oluşturuyor. Dolayısıyla hem anlayış değişikliğine hem de somut adımlara ihtiyaç var.

Gençlere yönelik çalışmaları, projeleri, bilgi/beceri odaklı faaliyetleri ve sosyal politikaları bağlamında yerel yönetimler sizce nasıl bir rol üstlenmeli?
HAKAN YÜCEL:
Yerel yönetimler bu konuyu “kent hakkı” bağlamında gençleri tam anlamıyla kent yurttaşı olarak gören bir anlayışla ele almalı. Belirlenen hizmetleri gençlere sunan kısıtlı bir politika geliştirilmemeli. Bu son derece yetersiz olacaktır. Elbette yerel yönetimler görevi gereği kentte yaşayanlara hizmet sunar, ancak kent hakkı zemininden hareket edersek, gençlere sunulacak hizmetlerin neler olacağının belirlenmesi, gençleri hedef alan faaliyetlerin yürütülmesi süreçlerine gençlerin de katılmasını sağlayacak düzenlemeler yapılması gerekiyor. Yerel yönetimlerin sadece hizmet sunma anlayışından çıkması, politikaları ve uygulamaları katılımcı bir anlayışla belirlemesi gerekiyor. Gençlerin neye ihtiyacını olduğunu en iyi gençler bilir, faaliyetlerin yürütülmesi sürecine gençlerin katılması, faaliyetlerin etkinliğini de artıracaktır. Kastettiğim, gençlere birkaç alternatif sunup bunlardan birini seçin demek değil. Bu, iyi niyetli ama eksik bir anlayış. Gerekli olan, sunulacak alternatiflere gençlerle birlikte karar vermek ve uygulamaya gençleri de dahil etmek. Bu anlayış değişikliği hem gençlere yönelik hizmetlerin etkinliğini artıracak hem de gençleri kent siyasetinin aktif katılımcısı yapacaktır.

Yerel yönetimler, katılımcı demokrasinin gelişmesi için oldukça önemli yönetim birimleri. Yerel yönetimler nezdinde gençlerin, gençlikle ilgili sorunlarda kısıtlı olmayan bir şekilde etkin katılımın sağlanması, ülke siyaset için de önemli. Araştırmamızdan, başka araştırmalardan ve gözlemlerimizden hareketle söylersek, gençler sadece gençlik politikalarında özne olmak istemiyor, aynı zamanda ülkeyi ilgilendiren makro politikalarda da karar verici konumunda yer almayı talep ediyor. Başka bir deyişle, gençleri sadece gençlik politikalarına hapsetmek demek, ülkenin geleceğiyle ilgili konularda önemli bir toplumsal grubu dışlamak anlamına geliyor. Yaşlıların her konuda çekinmeden fikir beyan ettiği ve karar aldığı ülkemizde gençlerin bu talebini göz ardı etmemek, gençlere öğretmekle kendimizi kısıtlamamak, hatta artık öğretmektense gençlerden öğrenmeye yönelmek gerekiyor.

UMUR YEDİKARDEŞ KİMDİR?
Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi’ni bitirdi. Agos ve Cumhuriyet gazetelerinde çalıştı. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Kentsel Planlama Programı’nda yüksek lisans eğitimine devam ediyor. Gençlik, kent, mekân ve azınlık kimlikleri üzerine çalışıyor.

Doç. Dr. HAKAN YÜCEL KİMDİR ?
Marmara Üniversitesi Fransızca Kamu Yönetimi Bölümü’nü bitirdi. Aynı bölümde yüksek lisansını tamamladı. 2006 yılında Ecole des Hautes Etudes en Sciences Sociales (EHESS)’den sosyoloji alanında doktor unvanı kazandı. Başlıca çalışma alanları; gençlik sosyolojisi, kimlik-mekân ilişkileri, azınlık kimlikleri, toplumsal hareketler ve popüler kültürdür.



Önerilen Haberler