YÜKLENİYOR
CHP Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdi Belediye Gazetesi’ne konuştu.
Sizi tanıyabilir miyiz? Siyasete giriş nedeniniz neydi?
ALİ HAYDAR HAKVERDİ: 1979 yılında Çorum Alaca’da doğdum. Esnaf bir babanın zor koşullarda büyütmeye çalıştığı dört çocuğundan biriyim. 2000 yılında Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdikten sonra avukatlık mesleğini icra etmeye başladım. Yıllarca sokakta ve okulda savunduğum fikirleri bu defa karakollarda, duruşma salonlarında savunmaya başladım. Yüksek lisansımı Kastamonu Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’nde tamamladım. Bu süreçte Çorum-Der’de genel sekreterlik, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nde ve Çağdaş Hukukçular Derneği’nde yöneticilik yaptım. 2015 yılında CHP Mamak İlçe Başkanvekili olarak görev yaptığım dönemde Ankara 1. Bölge’den milletvekili seçildim, TBMM’de çalışmalarıma devam ettim. TBMM Başkanlık Divanı’nda kâtip üyeliği ve Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonu üyeliği görevlerini yerine getirdim. Şu anda İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyesi olarak meclisteki çalışmalarımı sürdürüyorum. Daha önce amfide, sokakta, adliye koridorlarındaki adil ve özgür yaşam mücadelemi artık TBMM çatısı altında veriyorum. Ben, her türlü davranışın ya da aktivitenin politik bir yönü olduğuna inanıyorum. Yani yaşamını sadece gündelik pratikler üzerine inşa etmiş bir birey bile, ne kadar uzak olduğunu söylese de, yaşadığı sistemin bir parçası olarak politik mücadelenin tarafı olmaktan kendini soyutlayamaz. İçine doğduğum politik, ekonomik ve sosyal koşullar nedeniyle aktif olarak siyasetin içinde yer almam benim için bir tercih değildi, kaçınılmaz bir durumdu.
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyesisiniz. Özellikle cezaevlerindeki insan hakkı ihlallerine yönelik çalışmalarınız var. Cezaevlerindeki hak ihlallerinin ve yaşanan mağduriyetin giderilmesi, antidemokratik uygulamaların engellenmesi için neler yapılmalı?
ALİ HAYDAR HAKVERDİ: Cezaevleri, bir ülkenin insana ve insan haklarına verdiği değeri gösteren yerlerdir. Cezaevindeki bir mahkûmun hayatı ve yaşam kalitesi, devletin sorumluluğundadır. Türkiye bu konuda sınıfta kalmış durumda. Türkiye’nin dört bir yanındaki cezaevlerini ziyaret ediyoruz. Yaşam koşullarındaki olumsuzluklar ve hak ihlalleri, her cezaevinde benzerlik gösteriyor. Cezaevleri sadece ceza çekilen yerler değil, aynı zamanda suça karışmış bireyleri yeniden topluma kazandırma yerleri. Güvenliğe ve yasaklara dayalı uygulamalarla birey topluma kazandırılmadığı gibi, yeni suçların önüne geçmek de mümkün olmuyor. Ceza İnfaz Kurumları, insan onuruna yakışır yaşam alanlarıyla, kişiyi topluma yeniden kazandıracak ıslah programlarıyla yeniden yapılandırılmalı. Kişinin sosyal, kültürel ve entelektüel gelişiminin önüne geçen kitap ve yayın yasakları, keyfî verilen haberleşme ve görüş cezaları uygulamadan kaldırılmalı. Mahkûmların birlikte vakit geçireceği sosyal alanlar ve aktiviteler, yönetmelikteki yazılı metin olmaktan çıkarılmalı, uygulanmalı. Bu konularda yapılacak düzenlemeler sadece resmî kurumlarla değil, mahkûmlarla, mahkûmların aileleriyle ve avukatlarıyla fikir alışverişinde bulunarak, uzmanlarla, sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte yapılmalı.
Türkiye’de dezavantajlı grupların yaşadığı sorunlar derinleşiyor. Dezavantajlı gruplar arasında yer alan yaşlılara yönelik ayrımcılığı, istismarı, şiddeti ve yaşlı yoksulluğunu ortadan kaldıracak sosyal politikaların kapsamı sizce nasıl olmalı? Bu süreçte yerel yönetimler nasıl bir rol üstlenmeli?
ALİ HAYDAR HAKVERDİ: Sadece yaşlılara değil, dezavantajlı diğer gruplara da pozitif ayrımcılıkla yaklaşmak ve onları korumak, sosyal devlet olmanın bir gereğidir. Yaşlılar her konuda (ulaşım, sağlık hizmetleri, temel ve ekonomik ihtiyaçlar) desteklenmelidir. Bu konudaki en büyük sorumluluk devlete ait olsa da, yardımlar ve hizmetler belediyelerimiz tarafından da desteklenmeli ve çeşitlendirilmelidir. CHP’li belediyelerimiz örnek uygulamalara imza atıyor, ulaşımda, barınmada, sağlık hizmetlerine erişimde kolaylık sağlıyor, yaşlıların hayatını kolaylaştıracak çalışmalar yapıyor. Siyasi iktidar, sorumluluğu altındaki dezavantajlı gruplara gerekli desteği vermediği gibi, CHP’li belediyelerimizin projelerine engel oluyor. Kurumlar sorumluluğu sırtından atmaya çalışırken, belediyelerimiz bütün engellemelere rağmen hizmet üretmeye devam ediyor.