"Benim iki büyük eserim var; biri Türkiye Cumhuriyet'i diğeri Cumhuriyet Halk Partisi."

Verilerle Türkiye’de Kadın İstihdamı

  • 6 Mart 2022
SODEMSEN toplu İş Sözleşmesi Avukatı Av. Harika Ecem Değirmenci Türkiye'de kadın istihdamı üzerine düşünceleri güncel verilerden yola çıkarak yazdı.

Kadınların çalışma hayatına katılımı konusundaki eksiklikler geçmişten günümüze kadar gelen bir sorundur. Hukuki düzenlemeler, geleneksel aile yapısı, toplumsal cinsiyet temelli işbölümü, kadın emeğine yönelik talep zayıflığı, ekonominin istihdam hacminin düşüklüğü, kırsal kesimden kente yönelen göç hareketi, tarımsal üretim yapısındaki çözülme, genel ve özellikle mesleki alanda kadınların eğitim düzeyinin düşüklüğü, kadının doğurganlığı, analık, ev işleri ve çocuk bakımının kurumsallaşmaması, kadının işgücü piyasasına girişini sağlayacak gerekli mekanizmaların olmayışı, eğitimsizlik, işverenlerin kadın istihdamı konusundaki önyargıları vb. sebeplerle kadınlar çalışma hayatından uzak kalmıştır.

Kadınlar, Türkiye nüfusunun neredeyse yarısını oluşturmaktadır. Buna karşın Dünya Bankası’nın 2019 yılı verilerine göre işgücüne katılım oranı kadınlar için %38’dir. Bu oran erkekler için %78’dir.

Kadınların birçoğu kayıtdışı çalışmaktadır (evlere temizliğe gitmek, çocuk bakmak vb.). Türkiye’de istihdam edilen kadınların %58’i herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna kayıtlı olmaksızın çalışmaktadır. Kadınlar, aile gelirine destek veren olarak görülmektedir. Bu durumun sebebi, asıl geliri erkeğin sağladığına ilişkin kabul ve kadınları yarı zamanlı ya da esnek çalışma koşullarına uygun gören anlayıştır.

Türkiye’de toplumsal cinsiyete dayalı işbölümü ve bu işbölümüne bağlı olarak kadınların ev işlerinden ve çocuk bakımından sorumlu görülmesi, bakım hizmetlerinde kamusal destek kurumlarının yetersizliği, kadınların işgücü piyasasına katılımını ve iş aramasını büyük ölçüde engellemektedir. Kadınlar sadece istihdam sürecinde değil, aynı zamanda istihdam koşullarında da ciddi sorunlarla karşılaşmaktadır. Kadın istihdamının meslek grupları açısından dağılımında tarım tabanlı iş ve meslekler ilk sırada yer almaktadır. Bunun nedeni, kadınların ikincil işgücü ve nitelik gerektirmeyen istihdam olarak görülmesi olabilir. Cinsiyete dayalı işbölümünün bir sonucu olarak kadınlar genellikle “kadına uygun” görülen düşük statülü ve nitelik gerektirmeyen işlerde yoğunlaşmıştır. 2010 yılının sonu itibarıyla istihdamdaki kadınların yarısı, yani %50.8’i tarım ve hayvancılık gibi nitelik gerektirmeyen işlerde çalışmaktadır. Kanun yapıcılıkta, üst düzey yöneticilikte ve karar alma süreçleriyle ilgili mesleklerde yer alan kadınların oranı ise, yalnızca %2.9’dur.

Öte yandan, hiç evlenmemiş ya da boşanmış kadınların istihdam oranı, evli kadınlara göre daha yüksektir. Evlenmemiş, eşi ölmüş ya da boşanmış kadınlar, istihdamın %74’ünü oluştururken, evli kadınlar sadece %26’sını oluşturmaktadır. Bu fark göstermektedir ki, eş baskısı ve çocuk bakımı, ülkemizde kadın istihdamını etkileyen en önemli faktördür. İş Kanunu’nda, kadının evlenme sebebiyle iş sözleşmesini feshettiği durumda kıdem tazminatına hak kazanabilmesi ayrıcalığının olması da kadının evlendiği zaman çalışmamasının genel bir kabul olduğunu kanıtlar niteliktedir.

Ülkemizde kamu sektöründe çalışanların %35’i kadındır. Kadınlarla erkekler arasında maaş farkı yoktur. Fakat özel sektörde aynı işi yapan, aynı donanımda kadın ve erkek kıyaslandığında kadınlar, erkeklerin aldığı maaşın yarısını ya da üçte ikisini almaktadır. Bu oran, Avrupa ülkelerinde %80 düzeyinde seyretmektedir. Ülkemizde işten ilk çıkartılanlar da kadınlardır.

Belirtmek gerekir ki, bir toplumda kadın ne kadar etkin ve üretkense, toplum o kadar gelişmiştir. Kadınların kendilerine ait gelirlerinin olması, ekonomik bağımlılıklarını azaltacaktır. Ekonomik bağımsızlık, kadınların aile içi şiddet ve tacizle, ekonomik şiddetle, erken evlenmeyle, erken doğumla baş edebilmelerine de yardımcı olacaktır. Erkeklere kıyasla kadınların bir ekip içinde daha iyi organizasyonel gelişim ve çalışan yöneticiliği yeteneği vardır. Bunun nedeni, kadınların meslektaşlarını besleyebilmesi ve duygusal açıdan bağ kurabilmesidir. Harvard Liderlik Araştırması’nda kadınlar, inisiyatif kullanma, esneklikle hareket etme, kendini geliştirme pratiği yapma, sonuçlara ulaşma, yüksek bütünlük ve dürüstlük sergileme konusunda mükemmel olarak derecelendirilmiştir. Çatışma yönetimi becerileri, sosyal bağlılık ve müzakere becerileri gibi doğuştan gelen diğer becerileriyle birleştiğinde kadınlar (erkeklere kıyasla), kendi altlarında çalışan profesyoneller yetiştirmektedir. Araştırma göstermektedir ki, işyerlerinde kadınların daha fazla temsil edildiği şirketlerin gelir cirosu, stratejik çalışan ve iş teslimatları açısından kadın çalışanlarını en düşük düzeyde temsil eden şirketlerden daha iyidir. Bunun nedeni, kadınların örgütsel hedefleri ilerletmek için çeşitli becerilerini kullanabilmesidir.

Hive tarafından yapılan araştırmaya göre (Hive State of the Workplace Report) kadınlar, günümüz ofislerinde erkeklerden %10 daha fazla çalışıyor ve daha fazla iş tamamlıyor. Ponemon Enstitüsü tarafından yürütülen araştırmaya göre kadınlar, dikkati dağılmadan daha uzun süre çalışabiliyor ve daha kısa sürede daha fazla iş bitirebiliyor. Kadınların iş yaşamında daha zayıf ve başarısız olacağı düşüncesi, evi asıl geçindirenin erkek olduğu kabulü, kadınların nitelik gerektirmeyen işlerde çalıştırılma eğilimi ve kadınlardan iyi yönetici olamayacağı algısı, bilimsel araştırmaların da gösterdiği gibi, tamamen hurafelerden ibarettir. Kadınlar, üretken bir toplumun vazgeçilemez parçasıdır. Ülkemizde de kadın istihdamı, erkek istihdamıyla eşit seviyeye gelmelidir.


Önerilen Haberler