"Benim iki büyük eserim var; biri Türkiye Cumhuriyet'i diğeri Cumhuriyet Halk Partisi."

Özbek: “Çocuk odaklı habercilik, hak ihlaline uğrayan çocukların sesidir”

  • 18 Nisan 2022
Bianet Çocuk Haberleri Editörü Ayşegül Özbek Belediye Gazetesi’nin sorularını aktardı.

Çocuk odaklı habercilik nedir? Çocukların medyada ne kadar ve nasıl yer aldığı, medyanın çocuk hakları odaklı olup olmadığı neden önemli?
AYŞEGÜL ÖZBEK:
Dünyada ve Türkiye’de çocuklar, medyada yetişkinlerle eşit oranda yer almıyor. Hatta çocuklar, genel nüfustaki oranlarına karşın, medyada çok zor yer buluyor diyebiliriz. Çocuk odaklı habercilik, hak ihlaline uğrayan çocukların sesi olurken, onların yaşadıklarını kamuoyuyla paylaşmayı önceler, hak ihlallerini takip eder, bu ihlalleri görünür kılar, çocuğu hak ve özgürlük sahibi bir birey olarak görür. Çocuğun hem kendi sorunlarını hem de çevresinde olup bitenlerle ilgili görüşlerini dinler, haberde yer verir. Ancak Türkiye’de çoğunlukla istismar, çocuk işçiler, şiddet, eğitim ve sağlık hakkına erişemeyen çocuklar, engelli çocukların yaşadıkları, şüpheli çocuk ölümleri, mülteci çocukların yaşadığı hak ihlalleri gibi konular haber masasının gündemi oluyor. Çocuk odaklı habercilik, çocuğu olumlu haberlerin öznesi kılar. Çocukları sadece başlarına kötü bir şey geldiğinde haber yapmamak gerekiyor. Başarılı, yetenekli, sözünü sakınmayan çocuklar da haberlerin öznesi olmalı. Öte yandan, çocuklar için de haber üretmek önemli. Haberciler, çocukların ilgi alanına giren her konuyu (yaşam alanları, kitap, müzik, oyun, tiyatro vb.) detaylandırabilir. Aslında ülke gündemini ilgilendiren her konu, çocukları da ilgilendirir. Gündem olan bir konu hakkında çocuklardan da görüş alınabilir. Özellikle son aylarda pandemi, ekonomi ve pahalılık konusunda birçok çocuğun görüş bildirdiğini görüyoruz. Gazeteciler, seçimlerle ilgili çocukların ne düşündüğünü de gündeme getirebilir. Çocuk odaklı haberciliği savunan her gazeteci, çocukların ülkeyle ilgili şikâyetlerini ve yaşadıkları kentten beklentilerini de ele alabilir. Bunu yaparken amaç sadece çocuk görüşüne yer vermek olmamalıdır, konu tamamıyla çocukların gözünden aktarılmalıdır.

Gazeteciler, muhabirler, foto muhabirleri, editörler, yazı işleri müdürleri ve genel yayın yönetmenleri, çocuk haklarını ihlal etmemek için nelere dikkat etmeli? Bir haber, çocuk odaklı bakış açısıyla nasıl yazılmalı?
AYŞEGÜL ÖZBEK:
Haberde kullanılan dilin, çocuğun yaşamına nasıl etki edeceğine dikkat edilmeli. Çocuk incitilmemeli, onuru kırılmamalı. Haber, çocuğun bakış açısından ele alınmalı, haberin çocuklar açısından ne anlama geldiği sorgulanmalı, olay bir hak ihlaliyse net bir şekilde ifade edilmeli. Haberin öznesi çocuksa, o çocuğun hakları ve “çocuğun yüksek yararı” ilkesi göz önünde tutulmalı. Gazeteci, hak ihlaline uğrayan bir çocuğun daha fazla mağdur olmamasına dikkat etmeli. Bu nedenle haber yaparken uzmanların, avukatların ve çocuk hakkı aktivistlerinin görüşlerine başvurmak kıymetli ve önemli. Muhabir, ailenin ve çocuğun rızası varsa, şiddete maruz kalmış çocukla görüşme yapılabilir. Ancak ikincil mağduriyet olmaması açısından bir uzmanın da görüşü alınmalıdır. Gazeteci, haber yaparken çocuğun nasıl etkileneceğini sorgulamalı. Çocuk, “çok tehlikeli bir suç” işlemiş olsa bile bu durumun bir sonuç olduğu, çocuğun haklarının ihlal edildiği yaklaşımı temel alınmalı ve küçümseyici bir dil kullanılmamalı. Hak ihlaline maruz kalan çocukların haberini yazarken çocuğun adı kesinlikle verilmemeli. Tüm bunların dışında habercilik mesleğinin doğası gereği tartışmaya açık noktalar olabilir. Bu nedenle haberi ve fotoğrafı haber merkezinde tartışarak karar vermek en doğrusu olacaktır. Çocuktan yana olmak, çocuğu birey olarak görmek ve nesneleştirmemek, çocuğun özel hayatına saygı duymak ve kişisel bilgilerini sorumsuzca yaymamak oldukça önemli. Haberciler, çocuğu korunmaya muhtaç ve güçsüz varlıklar olarak göstermemeli. Cinsel istismara uğrayan, cinsel istismarın faili olan, yargılanan ya da mahkûm edilen çocukların isimlerine haberde açıkça yer verilmemeli. Çocukların ya da yakınlarının fotoğrafları, çocukların kimlik bilgilerini ortaya çıkaracak şekilde hatalı kullanılabiliyor.

Türkiye’de çocuk hakları odaklı medya mümkün mü? Haberin ve haberde kullanılan fotoğrafların çocukları istismar etmemesi ve riske atmaması, kurban, mağdur ya da suçlu göstermemesi, ayrımcı olmaması için yapılması gerekenler nelerdir?
AYŞEGÜL ÖZBEK:
Tıklanma ve “haber çok okundu” derdine düşmeden yapılırsa, bahsettiğiniz habercilik tabii ki mümkün. Burada en büyük sorun, tıpkı kadın haberlerinde olduğu gibi, çok tıklandı, Twitter’da haber yürüdü egosuna düşmemek. Öte yandan, muhabir, haberin veriliş şekliyle ilgili gerekirse haber müdürüyle, editörle tartışmalı. Gazetecilerin çoğu zaman atladığı ve çocuk hakları alanında çalışan uzmanların da sürekli hatırlattığı bir konu var: Görsel kullanımı. Özellikle çocuk hakkı ihlali haberlerinde özne olan çocuğun fotoğrafları kesinlikle kullanılmamalı. Bazı durumlarda yüzünü mozaiklemek bir çözüm olabiliyor, ancak bunu da dikkatli yapmak lazım. Çünkü vücudundan kimliği belli olabilir. Birçok editör stok fotoğraf kullanarak bu sorunun üstesinden geldiğini düşünüyor, burada da çocukları zayıf gösteren görsellere yönelmemek gerekiyor. Ellerini uzatmış “yapma” diyen çocuklar, yüzü kapalı ancak üzgün duran, ağlayan çocuklar… Çocuğu zayıf gösteren, o haberi gören ya da aynı ihlale maruz kalan bir çocuğun kötü hissetmesine neden olacak bu tarz görselleri kullanmamak gerekiyor. Gazetecilerin işini kolaylaştıran, eylemlerden dövizlerin olduğu fotoğraflar kullanılabilir.

İsimler değiştirilmiş, gizlenmiş, hatta kullanılmamış olsa bile çocuğun, kardeşlerinin ya da yakınlarının kimlik bilgilerini açık edecek, onları riske atacak görüntüler kullanılmamalı. Tartışmalara neden olan bir olay geldi aklıma. Hatırlarsanız, Ekim 2020’deki İzmir depreminde enkaz altındaki çocuklar haberlerin konusu olmuştu. Çocuklar enkaz altından kurtarılırken hâliyle büyük bir sevinç, coşku yaşanıyordu. Ancak çocukların yaralı bedenleriyle enkazdan, hastaneden paylaşılan görüntülerinin çocuk istismarına neden olup olmadığı tartışıldı. Yöneticiler, devlet kurumları ve belediyeler, duygusal içeriklerle sosyal medya hesaplarından çocukların fotoğraflarını yayınladı. Bu konuyla ilgili yaptığım bir haberde Çocuk ve Ergen Psikiyatri Derneği Travma Komisyonu Başkanı Doç. Dr. Serhat Nasıroğlu, bu karelerin travmayı hatırlatıcı ve rahatsız edici görüntüler olarak çocuğun karşısına çıkabileceğini söylemişti, “Ayrıca çocuk bu izni size hiçbir zaman vermedi,” demişti. Aslında İzmir Depremi farklı açılardan çocuk hakkı ihlallerini de görünür kıldı. Pandeminin ilk aylarıydı, okullar kapalıydı. Sağlık çalışanları görevdeydi. Ebeveyni çalışmak zorunda olduğu için deprem anında evde yalnız kalan çocukların durumu, çocuk haklarının ve gündüz bakım hizmetlerinin durumunu bir kez daha gündeme getirmişti. Fotoğraf, görüntü kullanılmasının çocuğun yararına olduğu durumlar da var elbette. Örneğin, çocuk kendini ifade etmek, görüşünün dikkate alınmasını sağlamak isteyebilir. Kendi kararıyla, süreklilik taşıyan bir hak mücadelesinin ya da kampanyanın parçası olabilir. Bu durumda çocuğun görüntüsü yine kendisinden izin alınarak kullanılabilir.

Özel gereksinimli, engelli, mülteci, devlet koruması altındaki, suça itilen, travma yaşayan veya cinsel şiddet mağduru çocuklarla ilgili haber yapılırken hangi detaylara dikkat edilmeli?
AYŞEGÜL ÖZBEK:
Özel gereksinimli çocukların bir habere konu olması, görünür olması için başlarına kötü bir şey gelmesini ya da çeşitli alanlarda başarı elde etmesini beklememeliyiz. Gazetecinin görevi, özel gereksinimi veya engeli olan çocukların toplumsal ve yasal durumlarına odaklanarak, eşit yaşam koşullarına sahip olmalarının önündeki engelleri gün yüzüne çıkarmaktır. Ailelerin yeterli destek, yardım ve bilgi alıp alamadığıyla ilgili haberler, konularımız olabilir.
Özellikle engelli kişilerin ve çocukların haberlerinde “tekerlekli sandalyeye mahkûm” gibi engellileri yetersiz, çaresiz gösteren bir dil kullanıldığını görüyoruz. Bu, yanlış. Ayrıca olumlu bir haber veriyorum derken, “… bile” ya da “engeline rağmen başardı” gibi cümlelerle yine ayrımcı bir dil kullanılır. Bu ifadeler, engelli çocukların başarılarının sıradışı olduğu izlenimi verir.

Devlet koruması altındaki çocuklarla ilgili haber yaparken, kurumun ve çocuğun ismini, fotoğrafını kullanmamak gerekiyor. Bu kurumlarda yaşayan çocukların haberleri yapılırken, kurum içinde yaşanan hak ihlalleri, çocukların yüksek yararı temelinde haberleştirilir. Bu noktada belli bir süre yurtta kalan yetişkinlerle röportaj yapılabilir. Ancak haberleri yaparken onların etiketlenmesine neden olmamalıyız. Burada aklıma gelen ilk örnek, geçen 23 Nisan’da Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı’nın devlet koruması altındaki bir çocuğu makamına oturtarak gazetecilerle buluşturması oldu. Bakan, çocuğu ifşa etmişti aslında. Hatırlarsanız, çocuk hakları alanında çalışan pek çok kişi bakanı eleştirmişti, biz de haberlerimize taşımıştık.

Mülteci çocukların bulundukları yerde tüm hak ve özgürlüklere sahip olduğunu, devletlerin de bu hakları korumakla yükümlü olduğunu unutmamak gerekiyor. Bu çerçeveden bakarak haber yapmalıyız. Mülteci çocuklarla ilgili devlet ne gibi politikalar uyguluyor? Bu politikaların olumlu/olumsuz sonuçlarını ya da eksiklerini araştırmak da önemli. Bir arada yaşamayı temel alan, bu konuda toplumu cesaretlendirecek öyküleri haberlere yansıtmalıyız.

Aslında çocuk odaklı habercilikle ilgili daha detaylı bilgiye ulaşmak isterseniz, IPS İletişim Vakfı Yayınları’nın yayına hazırladığı Çocuk Odaklı Habercilik Elkitabı’nı okumanızı tavsiye ederim. Gazeteciler için iyi bir kaynak olduğunu düşünüyorum.  

https://bianet.org/files/static/bia_kitaplar/Cocuk_Odakli_Habercilik_Elkitabi.pdf

AYŞEGÜL ÖZBEK KİMDİR?
Marmara Üniversitesi Gazetecilik Bölümü’nü bitirdi. Cumhuriyet gazetesinde kültür-sanat muhabirliği ve yazı işlerinde editörlük yaptı. Kurum içi iletişim ve sektör dergilerinde çalıştı. Sözlü tarih belgesellerinin yapım aşamalarında görev aldı.


Önerilen Haberler