YÜKLENİYOR
SODEMSEN Toplu İş Sözleşmesi Avukatı Harika Ecem Değirmenci “Türkiye’deki tahkim merkezleri” üzerine Belediye Gazetesi’ne yazdı.
Tahkim, kanunun tahkim yoluyla çözümlenmesine izin verdiği konular dahilinde taraflar arasındaki uyuşmazlıkların mahkemeler yerine hakem adı verilen kimseler tarafından nihai olarak çözümlenmesidir. Tahkimin amacı, iki taraflı anlaşmalarda ve çok taraflı sözleşmelerde uluslararası alanda entegrasyonun sağlanması ve ortak müşterekte buluşulmasıdır.
Tahkim dahil diğer alternatif çözüm yollarının kullanıldığı ülkelerde en az bir tahkim kurumu bulunmaktadır. Türkiye’de ise, uyuşmazlık çözüm yolları hakkında yeterince bilgiye sahip olunmaması, bireylerin ve kurumların haklılıklarını mahkeme önünde kanıtlamak istemesi, alternatif çözüm yollarının dava yollarına göre daha pahalı olduğu düşüncesi, tahkim dahil diğer alternatif çözüm yollarının gelişmesini engellemektedir.
Türkiye’de tahkim uygulamalarının artmasına yönelik birçok çalışmalar yapılmıştır. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), İstanbul Ticaret Odası (ITO), İzmir Ticaret Odası (IZTO) kurumsal tahkim kurallarını belirlemiştir. Fakat bu kurumlar, milletlerarası bir tahkim kurumu hâline gelememiştir. Örneğin ITO, tahkimin başvuru şartını, uyuşmazlığın ticari bir uyuşmazlık olması ve taraflardan en az birinin ITO, ISO, İstanbul Ticaret Borsası ya da İstanbul ve Marmara Bölgesi Deniz Ticaret Odası üyesi olmasına bağlamıştır. Bu tarzdaki kural ve başvuru şartları, tahkim kurullarının bölgesel niteliğin dışına çıkmamasına neden olmuştur.
2012 yılında ITO’ya 6 tahkim başvurusu yapılmıştır, IZTO’ya hiç başvuru yapılmamıştır. 2013 yılında Türkiye’den yalnızca ICC (Milletlerarası Tahkim Merkezi) tahkimine bile 63 başvuru yapıldığı düşünüldüğünde, Türkiye’de ihtiyaçları karşılayabilecek uluslararası nitelikte bir tahkim kurumuna ihtiyaç duyulduğu açıktır.
Nihayet, İstanbul’un 10 yıl içinde bölgesel, 30 yıl içinde uluslararası finans merkezi olması hedefine yönelik kurulan İstanbul Finans Merkezi (İFM), ana başlıklarından birini uluslararası standartlarda işleyen bir hukuki altyapının oluşturulması, uluslararası/ulusal finans kuruluşlarının ihtiyaçlarını karşılar nitelikte bağımsız ve özerk yapıya sahip bir tahkim merkezinin kurulması olarak belirledi. Konumu ve ulaşılabilirliği gereği Orta Doğu, Orta Asya ve Avrupa arasındaki ticari hareketlilik bakımından İstanbul, kurulacak bir tahkim merkezi açısından akla gelen ilk kentti. Bu nedenle 6570 sayılı kanunla kurulan İstanbul Tahkim Merkezi, 26 Ekim 2015 tarihinde ISTAC Tahkim ve Arabuluculuk Kuralları’nın yürürlüğe girmesiyle faaliyete başlamıştır. Türkiye’deki diğer tahkim merkezlerinden farklı olarak özel hukuk uyuşmazlıkları, idarenin imtiyaz şartları ve sözleşmeleriyle ilgili uyuşmazlıklar da ISTAC’ın görev alanına girmektedir. Yani sadece sözleşmeden değil, haksız fiilden doğan uyuşmazlıklar da dahil olmak üzere tahkime elverişli her türlü uyuşmazlık merkezin görev alanındadır.
İstanbul Tahkim Merkezi tahkim kurallarının bu zamana kadar Türkiye’de yabancılık unsuru içeren uyuşmazlıklar için en çok başvurulan Milletlerarası Tahkim Merkezi (ICC) kurallarına yakınlığı da merkezin tercih edilmesinde etkin sebeplerden biridir.
Diğer yandan, gerek iç hukukta düzenlenen 4686 sayılı UNCITRAL model kanun esas alınarak düzenlenen Milletlerarası Tahkim Kanunu’nun milletlerarası tahkime uygun olması gerek Türkiye’nin Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması ve Tenfizi Hakkındaki 1958 tarihli New York Sözleşmesi’ne, yabancı yatırımların korunmasına ilişkin Devletler ve Diğer Devletlerin Vatandaşları Arasındaki Yatırım Uyuşmazlıklarının Çözümlenmesi Hakkında Sözleşme’ye (ICSID) taraf olması, İstanbul Tahkim Merkezi’nin uluslararası bir tahkim merkezi olmasının önünü açmıştır.
İstanbul Tahkim Merkezi’ne yapılan başvuruların hızla artması ve şu âna kadar yapılan başvuruların %16’sının yabancı kökenli olması da merkezin kuruluş amacına ulaşılacağını gösteriyor. 2018 yılının ortalarına kadar 20 dava alan ISTAC’ın uluslararası bir tahkim merkezi olması bekleniyor.